HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

gerilla torenİhtiyaçlar insan arayışını tetikleyen en büyük güç olduğu söylenir. Başka bir deyimle ihtiyaçlar insan yaratıcılığının en temel itici gücüdür. İnsanın ihtiyacı insanı o ihtiyacı çözmeye götürür. İhtiyaçlarına çözüm üretemeyenler ise her zaman bir şekilde boynu bükük yaşamaya mahkum kalacak olanlardır.

Devrimcilik var olan sorunlara çözüm üretme sanatıdır. Başka bir deyişle bir halkın ihtiyaçlarına cevap olabilme sanatı ve mesleğidir. Devrimciliğe yürekten inananlar var olan sorunlara –durum ne olursa olsun-mutlaka bir çözüm bulurlar. Var olan sorunlara cevap bulamıyorlarsa, bulmaktan zorlanıyorlarsa temel nedeni o sorunu bir sorun olarak görmemelerindendir. Ya da o sorunu çözme ihtiyacı duymadıklarındandır.

Niyet ne olursa olsun, isterse dünyanın en içten ve inançlı ve bağlı insanı ve insanları olsunlar, eğer bir yerde bir ya da birçok sorun varsa ve bu soruna ve sorunlara cevaplar bulunamıyorsa orada kesinlikle dediğimiz gibi bir isteksizlik ve gönülsüzlük var demektir. Gönülsüzlük ve isteksizliğin olduğu yerde ise devrimcilik yok demektir. Devrimciliğe yakın duruşta yok demektir. Çünkü devrimcilik sorun çözmektir.

Kürdistan’da devrimcilik ve devrimciliğe yakın duruş gerillacılık ve gerillaya yakın durmaktır. Çünkü gerilla Kürdistan’da en ileri devrimcidir. Devrimciliğe biz sorunları çözme sanatı demiştik. Kürdistan’da ise tüm sorunların çözümü gerilla tarzıyla çözüldüğünü on yıllardır süren mücadele ile ispatlanmıştır. En köklü, en radikal ve en sonuç alıcı tarz bu bağlamda gerilla tarzıyla sağlanmaktadır. Gerilla derken kast ettiğimiz sadece dağların doruklarında özgürlük için silah elde, raxt belde, çanta sırta ve parmaklar pimde savaşanlar değildir. Gerilla derken Kürdistan’da var olan sorunları gerilla tarzında ele alan, çözmek isteyen herkesi kast ediyoruz. Bu bağlamda her Kürdistanlı genç bir gerilla olabilir eğer var olan sorunlara yaklaşımı derinlikli olursa, eğer halkımızın ihtiyaçlarını çözmeyi kendisine temel bir sorun bilirse, bu böyledir.

Bugün Kürdistan’da en çok gündemde olan bir sorun ya da ihtiyaç kendi dilini konuşabilmek, okuyabilmek ve yazabilmektir. Başka bir deyimle sömürgecilerin dilini terk ederek kendi ana dilini yaşamın her alanında kullanabilmektir.

Özgürlük bir ihtiyaçtır. Özgürleşebilmek için özgürlüğe sonuna kadar bağlı yaşamak gerekir. Bir toplum için en önemli özgürlük aracı dildir. O zaman özgürleşmenin en etkili yolu kendi dilini her şart altında korumaktan ve geliştirmekten geçer. Çünkü dil bir toplumun hafızasını en iyi bir şekilde yaşatan temel kültürdür. Başkan Apo: “Dil kavramı, kültür kavramıyla sıkı bağlantılı olup esas olarak dar anlamında kültür alanının başat kavramıdır. Dil’i dar kültür olarak da tanımlamak mümkündür. Dilin kendisi bir toplumun kazandığı zihniyet, ahlak ve estetik duygu ve düşüncenin toplumsal birikimidir. Anlam ve duygunun bilince çıkmış, ifadeye kavuşmuş kimliksel, ansal varoluşudur. Dile kavuşan toplum, yaşamın güçlü gerekçesine sahip olmuş demektir” gerçeğinin yattığı unutulmamalıdır.

Bunun için öncelikli olarak kendi dilimizi her şart altında kullanmayı bir ihtiyaç olarak görmeli ve ona göre de yaklaşmalıyız. Eğer bugün ana dilimizi yeterince kullanmıyorsak, kendi dilimize istenen ehemmiyeti göstermiyorsak, konuşurken yanlış konuşuyorsak, yazarken yanlış yazıyorsak ve okurken de yanlış ve eksik okuyorsak nedeni ana dilimizi kendimize ihtiyaç görmediğimizdendir.

İhtiyaç arayışı tetikler demiştik. Eğer kendi ana dilimize bir ihtiyaç gözüyle bakmayı öğrenirsek kesinlikle en kısa zamanda en etkili bir şekilde kullanacağımız kesin olduğuna inanmalı ve ona göre de köklü bir çözüm arayışı içerisinde olmalıyız.

Unutmayalım ki, Başkan Apo: “Kendi dilini yazdıramayan, kullanamayan bir halk toplumu hor görülmeye layıktır!”derken kast ettiği en temel ihtiyaç olan dile -ana dile- karşı gösterilen vurdumduymazlık ve aymazca yaklaşımlarımızdır.

Hayri Engin