Öyle bir dünya ki hep birine muhtaç kılma üzerine kuruludur. Ya el öp ya da el öptür.
El öpmek çok onursuzlaştırıcıdır. Ancak el öptürmede el öpmek kadar onursuzlaştırıcı ve kirleticidir.
El öpme bir saygı gösterisi olarak alınır. Bir büyüğe gösterilen saygı. Eğer bu bir toplumun ahlaki normları üzerine kurulu ise bir nebze de olsa kabul edilebilir. Ancak bir hiyerarşi ve büyüklük gösterisi için yapılan bir eylem ise çok mu ama çok düşürücüdür. Başka bir deyimle onursuzlaştırıcıdır.
El öptürme ise daha onur kırıcı bir eylem. Çünkü karşındakine boyun eğdirmek esasen bireyin boynuna takılan bir boyun eğdirmişlikçiktir. Birine boyun eğdiren birine boyun eğmiştir. Birine el öptüren birinin ellini çoktan öpmüştür. Yani onursuzlaşmıştır.
Kürdistan’da en çok boyun eğdirilenler kadınlardır. En çok kadın üzerine el etek öpmeler uygulanır. En çok kadınlar onursuzlaştırılmaya çalışılır. Ne de olsa onlar hep birilerine muhtaç kılınmıştır. Onlar hep birilerine monte edilmiş ve yamalanmıştır.
Kadın bu durumu nasıl aşacaktır? Kadın nasıl kadın olacaktır? Kadın nasıl hak ettiği toplumsal statüyü elde edecektir? Toplumun en dinamik olan kesimi nasıl toplumda başat hale gelecektir?
Bir kere şunu peşinen söyleyelim: düşürülmüş kadın düşürülmüş toplumdur. Düşürülmüş kadın çoktan düşürülmüş erkek ve erkeklerin topu sülalesidir. Muhtaç kılınmış kadın muhtaç kılınmış erkektir. İradesi alınmış ve çalınmış kadın iradesi alınmış ve çalınmış erkektir. Bir yazarın yazdığı gibi: Kopyaya kaynaklı eden sonuçta kendisi kopya olacaktır. Sen kadının muhtaç olmasına göz yumarsan sonuçta kendin muhtaç olursun.
Şunu herkes bilecektir: bir yerde kadın dip noktaya getirilmişse orada erkeğin dip noktaya getirilmesi çoktan başlamıştır. Orada erkeğin adım adım-ne kadar kendini beğenerek naralarda atsa-karılaştırılması çoktan başarılmıştır.
Gelelim yeniden sorularımıza; kadın nasıl muhtaç olma konumundan çıkacaktır?
Öncelikli olarak başkalarına muhtaçlık emaresi gösteren ne kadar şey varsa hepsinden kendini arındıracaksın. Başka bir deyimle; “kişilik sahibi olan her insanın, başkasında bulmak istediğini önce kendisinde yaratmayı esas alması kaçınılmazdır” felsefesini esas alacaktır.
Öyle ki şairin dediği gibi: “Yaşamlar vardır sevda, türkü, acı tadında, yaşamlar vardır binlerce kez ölümleri öldüren yaşamlar, yaşamlar vardır ki gerçekten yaşadım diyen yaşamlar.”
İşte böyle yaşamlar ancak ve ancak kendine yeten tarzda olabilir. Hiçbir güce dayanmadan sadece ve sadece kendine dayanarak, kendi cinsine dayanarak başarılabilir. Bir kadın önce kendisine güvenecektir. Yaşamda ayakta kalabileceğine inanacaktır. Öyle sanıldığı gibi birilerinde koparsa ortada kalmayacaktır. Birisinde boşanırsa dünyanın sonu gelmeyecektir. Elbette zorluklar olacaktır. Ancak her zorluk yeniden bilenme demektir. Yeniden çelikleşmek demektir. Ve yeniden kendini yaratmak demektir.
Kendine yeten kadın demek öncelikli olarak kendi ayakları üzerinde duran kadın demektir. Kendi gücünü kendisini tanıması demektir. Ve kendisini tanıdıkça güç alacağı kaynakları bilen demektir.
Kendine yeten kadın olmak öncelikli olarak toplumsal zorluklara kadın gücüyle karşı koymak demektir. Bugün Kürdistan’da zorluk çeken binlerce yüz binlerce kadın vardır. Bu kadınlarla ortak noktalarda buluşarak kendisi olmanın yolunu aramak demektir. Bu ortaklaşmış kadın yaşamları anlamına gelecektir. Yani komünal olarak tüm geriliklere, zorluklara, erkek egemenlikli yaklaşımlara ve tabii ki tüm muhtaçlıklara başkaldırmak demektir. Bunlar zor mudur? Elbette çok mu ama çok zordur?
Ama unutmayacağız, kendisi olmak demek zor bir iştir. Hele hele kendisi olan ya da olmak isteyen kadın olmak demek daha zordur. Ve kendisine yeten kadın olmak demek ise zorluklarında zorluğu demektir. Ancak kendisine yeten kadın olmak demek ise tüm bu zorluklara karşı dimdik direnmek demektir. Ölüm yokluksa bizde bunun adı ve yeri olmamalıdır. Ölümleri öldüren bir gerçeklik olmalıdır ki yeniden yeniden yaşamı filizlendirsin.
Bir atasözü vardır derki: “En insani davranış, bir insanın utanılacak duruma düşmesini önlemektir.”
Evet, kendisi olmak isteyen bir kadın öncelikli olarak utanılacak duruma düşürülen kadını bu durumda kurtarma görevi vardır. Ve yine şairin dediği gibi:
“Öpülesi güneşin kızıl çehresindesiniz
Nede olsa özgürlük delisiyiz biz
Ne zincire vurulabilir bu yürek
Nede pazarda satılır
Hayalî sanılsa da düşüncemiz
Kadınla büyür, kadınla özgürleşir tüm insanlık”
K. Nurhak