HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

kurt konferansiGeçtiğimiz günlerde AP’de gerçekleşen Kürt Konferansına katılan gazeteci A. Akel; “özür”ün normları üzerine yaptığı görüş beyanı sonrasında başına gelenleri anlatarak, Kürt sorununda ve hususunda yaşanan evrimleri ve akıl tutulmalarına değinmişti.

Yine bundan yaklaşık 1 ay önce gösterime giren; “Ağlama Anne Güzel Yerdeyim” adlı belgeselde ise belirli çevrelerce, üstü kapatılmaya çalışılan bir gerçeğe farklı bir mercekten bakmaya çalışılmış, olayın üzerine örtülen “ölü toprağı”nı biraz aralama gayretine girmişti.

Tüm bunların yanında geçtiğimiz dönemde yaşananları hatırlatmaya bile gerek yok; “…daha ne istiyorsunuz?” gibi babalanmalar, “ölmeselerdi zaten tutuklanacaklardı” gibi sallamalar!

Konuya dair en son bomba ise savcıdan gelmiş; “34 kişi ölü ele geçirildi” gibi bir ibare kullanmıştı.

Oluşturulan araştırma komisyonları, yapılan ziyaretler, dökülen gözyaşlarına rağmen geçen bir yıllık süre içinde geldiğimiz yer de, en ufak bir değişim yok.

Alınan “gizlilik” kararıyla, süreci kurtarmaya çalışanlar bile isyan etti! Açıkçası buradan iş çıkmaz manasında söylemlerle, yapabileceklerinin sınırlarını da tüm kamuoyuna belirtmişlerdi.

Hazır gündemde “enfaal”in soykırım kararı olarak tanınmasının ardından, başka bir toprak parçasında ve günümüzde yaşanan bu soykırım hakkında söylenenler, yapılanlar ve insanların başına gelenler!

Hepsi tuhaf bir oyun gibi! Hatta oynayanların-oynamak istemeyenlerin dahi zorla içinde tutulduğu bu oyun…

O kadar geniş ve o kadar tutarsız ki bu oyun; ne gazeteciler duracağı yeri kestirebiliyor, ne sivil toplumları, ne de önde gelen entelektüel aydın takımı. Roboski gerçeği ve ortalıktaki görüntüler bakıldığında insanın aklına; Johan Huizinga geliyor. 1942’de Naziler tarafından rehin alınan Huizinga; “insanların tüm etkinliklerinin temelinde oyun vardır” diyor.

Huizinga; “Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme” adlı eserinde, Oyunu, özgür-kurmaca ve olağan hayatın dışında yer aldığı hissedilen ama yine de oyuncuyu tamamen özümleme yeteneğine sahip bir eylem olarak tanımlamak mümkün demektedir.

Yukarıda ifade etmeye çalıştığımız temel noktalar ve Huizinga’nın oyun hakkındaki görüşlerini yan yana getirdiğinizde nasıl bir sonuca ulaşıyorsunuz?

En basit haliyle Kürtler üzerinde sergilenen her türlü saldırıların, efendileri tarafından bir oyunun kurmaca veya hayatın akışı içinde olağanlaştırması olmuyor mu?

Hatta bu oyunun kurallarını; toplumsal bir işleve dönüştürmek için müthiş bir çaba içinde olan egemenler, eli kanlı caniler birçok farklı kesime ve kişiye de saldırgan bir tutum içinde olmaktan çekinmiyorlar.

Bu oyunun içinde hatta merkezinde duran ise doğal olarak Erdoğan oluyor.

Erdoğan konu hakkında nerede durduğunu ve nasıl yaklaştığını daha önceki dönemlerde yaptığı açıklamalarla gayet açık bir şekilde ortaya koymuştur.

Aynı Erdoğan, bugün yine ve yeni oyunların içinde bulunmakta. Roboski konusunda tüm kesimlerin getirdiği eleştirilere, reflekslere aldırmayan Erdoğan ve AKP hükümeti, olayın baş sorumlularından bir generale, üstün hizmet madalyası verdi.

Huizinga’nın söylemlerine ve yaptığı belirlemelere baktığımızda ve bunları bugünün gerçeklerine uygulamaya çalıştığımızda; her şeyin basit bir oyun kurmacası olduğuna inanmamak için hiçbir neden yok!

34 insanı hatta çoğu çocuk denilecek yaşta olanları paramparça eden bir devletin, bırakın hesap vermeyi, yapanları açıktan bu şekilde ödüllendirdiği başka bir devlet yoktur! Dünyanın hiçbir yerinde ve tarihin hiçbir döneminde böyle bir saçmalığa rastlamak mümkün değildir.

Soruna yaklaşımımızda; burası türkiye olur böyle şeyler dersek, makus bir talihin başımıza getireceklerini her halükarda kabul etmiş oluruz.

Eğer bu şekilde değil de; Erdoğan gibi ya da onun minyatürü olmaya çalışan İ. N. Şahin gibi düşünürsek yine konu oyuna geliyor. Çünkü oyun; sadece insanlara özgü bir şey değil! Unutmayalım; HAYVANLARDA OYNAR!

Egemenlerin oyunu ile halkların evlatlarının acımasızca katledildiği ve geçmişin gölgesinde kalmayacak şekilde soykırımı ifade etmenin dışında hiçbir yaklaşım, roboski konusunda aydınlanmaya ve suçluların deşifre edilmesine hizmet etmeyecektir.

Bunun olmadığı bir zaman da ve mekan da; böylesi acımasız oyunlar ortaya konulacak, hayvanların söylemleri/kurmacaları hayatın akışıymış gibi sunulacaktır. Bazılarına madalya verilecek, madalya verenlerin kendilerine bir tasma alabilmesi için böylesi bir mücadelenin yürütülmesi ise kaçınılmaz olacaktır.

Jan Ararat