Ben, burada ülkemde doğmadan önce, annem doğmuştu.
Ceddimin ceddi doğmuştu.
Ben, burada ülkemde yıldızlara bakmadan dedem, atalarım, ceddimin ceddi burada yıldızlara bakardı
Yıldızlara bakarak, ilk bilimi icad eden o atalarımdı
Herkesin yediği o ekmeği, o sebzeyi, barındığı o evi, arabasına sürdğü o tekerleği, yünü ipe çeviren o teşiyi, uygarlığın o ilk yazısını ve sayısını vb insanlık üretiminin o ilk aşklarının hepsini icad eden atalarımdı.
İlk uygarlığı yaratan ve ilk dili icad eden o atalarımdı.
Ceddimin ceddidinden itibaren bu ülke bizim.
Usul usul sızmadık bu topraklara.
Bu toprakların en orjin ve en otantik halkındanız.
Yılan soğukluğunda zehir akıtmadık bu topraklara, barbarca işgal eylemedik.
Bir ceylanın narinliği ve mahsumluğunda mahsum ve narince yaşadık bu topraklarda.
Şiler çiçekleri misali Zağroslara özgündük güzelliğimizle.
Elimizde kılıç, ya bismillah ya Allah diyerek kıymadık canlara.
Elimizde kılıç, ya bismillah ya Allah diyerek kırımdan geçirmedik Rumları, Ermenileri, Suryanileri, kendi ırkımızdan olanları ve din kardeşimiz denilenleri.
Elimizde kılıç, ya bismillah ya Allah diyerek işgal etmedik Anadolu ve Trakyayı.
Beşli, sekizli , onbeşlik çocukların yedi cedini soykırımdan geçirerek onları Endurun okullarında sanal Türklüğe devşirmedik.
Yeniçeri ocağı ve Türk ordusunun katil kellecilerine dönüştürmedik.
Tarihin hiçbir döneminde ne devşirme bir ordu, ne de devşirme bir ulus yarattık.
Çocuktan katiller sürüsünü yaratmayı, ne İslam, ne de Kürtlük adına kendimize reva gördük.
İnsani onurumuzu çiğnetmedik.
Ama ilk özgürlük ve eşitlik değerlerini yaratan Aryen halkının torunları olarak, onur duyduk. İşgallere, talanlara, kırımlara ve nice savaşlara direndik.
Ve kimliğimize sahip çıka çıka bugünlere geldik.
Tarihimizden dolayı, çocuklarımıza bırakacak hiçbir kir, hiçbir leke ve hiçbir utanç duyulacak iz bırakmadık.
Çocukluk hayallerimize ihanet etmedik ve bu hayalleri çocuklarımıza yad edeceğiz.
Ya sizler.
Ya siz bozkırların ve çöllerin çekirgevari katil sürüleri.
Sizlerin yurt edinmeniz uğruna kanımızı verirken, canımızı verirken ya siz ne yaptınız?
İhanet ettiniz, ihanet ettiniz.
Kader birliği dediniz, tarih birliği dediniz, din kardeşliği dediniz Türk putçuluğunu yarattınız.
Kırımdan geçirdiniz, annelerimizin karınlarını deştiniz.
Cayır cayır ateşlerde yaktınız.
Ne canlı, ne de cansız demediniz, yakıp yıktınız.
Çalımız çırpımız dahil, neyimiz var, neyimiz yoksa gücünüz yettiği kadar talan ettiniz, sömürdünüz.
Ya sizler bozkırların ve çöllerin çekirgevari katil sürüleri ve son Kürdistan işgalcileri.
Bizler onbinlerce yıldır atalarımızdan bize yadigar ülkemizden yaşarken, sizler ne yapıyorsunuz?
Kanımızı döke döke.
Obezleştiniz. Obezleştiniz.
Obezleştikçe canavarlaşıyorsunuz.
Aynen Cölemergde’ki obez canavar özel tim gibi canavarlaşıyorsunuz.
Sizler canavarlaştıkça, biz insanlaşıyoruz.
Bir o kadar da dağlaşıyoruz.
Dağları mesken eyliyoruz.
Dağları mesken eyledikçe, bir o kadar da özgürleşiyoruz.
Özgürleştikçe, bir o kadar da güzelleşiyoruz.
Bir şairin dediği gibi “evel Allah bu dağlar kadrimizi de iyi bilir”.
Ama unutmadan şunu da söyleyelim bizde dağlarımızın kadrini biliriz.
Bu dağlar bizim, bizde bu dağlarını halkı olduğumuza göre, ne zaman dağlara çıkması, ne zaman inmesi gerektiğine dair kararı da veririz.
Kaldı ki, zaten dağlıyız.
Dağlar özgürlüğün mekanları, çağdaş zindanlar olan kentler ise kapitalist modernitenin ahlaksız ve çürümüş dehlizleridir.
Bu nedenledir ki, kentler özgürleşmedikçe dağlar gibi vakur duruşumuz ve direnişimiz sürecektir.
Ta ki putçu Türk ırkçı rejimi yıkılana ve obez çekirgevari putçu Türk ırkçı canavarları ülkemizi terk edene kadar direnceğiz, dağlardan da hiç inmeyeceğiz.
Çünkü dağlar zaten ülkemiz ve kutsal stargahlarımızdır.
.Bu böyle biline.
Özgür Bilge