HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

rojava devrimiRojava’da 19 Temmuz 2012’de gerçekleşen özgürlük devrimi ikinci yılına girdi. Gerçekleşmesi gibi bir yıl yaşaması da mucize kabilinden olan bu devrimi şimdi herkes daha çok ciddiye alıyor ve anlamaya çalışıyor. Öncelikle Şilan Kobani ve Xebat Derik şahsında tüm Rojava özgürlük şehitlerini saygı ve minnetle anıyoruz. Başta kadınları ve gençleri olmak üzere tüm Rojava Kürdistan halkını, gerçekleştirdikleri bu cüretli işten dolayı kutluyoruz.
Rojava özgürlük devriminin ortaya çıkardığı tarihi önemde dersler var. Bu nedenle gittikçe daha çok tartışılıyor. Herkes kendi penceresinden bakıp yorumlayarak anlam vermeye çalışıyor. Devrim karşıtları birçok cepheden saldırırken, halk bir yıldır yürüttüğü direnişin yarattığı kendine güvenle devrimin coşkusunu yaşıyor. Kürdistan’ın bu en küçük parçası, adeta boyundan büyük bir iş yapmış olmanın gururuyla bölgesel gelişmelere öncülük ediyor.
Bilindiği gibi, bu cesur ve fedakâr devrimci çıkışın ardında otuzüç yıllık yoğun bir devrimci çalışma var. 1979 yazından itibaren yirmi yıl boyunca kesintisiz bir biçimde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan bu çalışmayı yürüttü. Ardından da bazı yetersizlikler olsa da Kürdistan Özgürlük Hareketi bu süreci devam ettirdi. Özellikle “Arap Baharı”nın başladığı 2011 yılı Ocak-Şubatından itibaren Kürtler devrimci çalışmalarına hız verdiler. Suriye’de ne rejime ve ne de muhalefete angaje olmayarak üçüncü bir çizgi izlediler. Kısaca otuz yılı aşkın devrimci çalışmanın yarattığı birikim, Arap baharının Suriye’de yarattığı uygun konjonktürle birleşince 19 Temmuz özgürlük devrimini gerçekleştirdi. Rojava devriminin verdiği birinci ders bu.
Bu dersi nasıl anlamalıyız? Demek ki, bir yerde devrim olabilmesi için iki temel şartın yerine gelmesi gerekiyor: Öncü devrimci çalışma ve uygun ortam! Bunlar birlikte olmadan devrim olmaz. Bunlar birbirinin karşıtı değil, tamamlayanıdır. Demekki sadece birilerinin zorlamasıyla devrim olmayacağı gibi, öncü çalışma olmadan, kendiliğinden de devrim olmaz. Yine demek ki devrimcilerin görevi zorla devrim yaratmak değil, imkân ve fırsatları iyi değerlendiren bir çalışma tarzıyla devrim için gereken verileri hazırlamaktır.
Rojava özgürlük devriminin birçok ezberi bozup düşünce kalıbını kırdığı da bir gerçek. PKK dahil hepimiz, önce Kürdistan’ın büyük parçalarında devrimin olacağını ve Kürt sorununun çözüleceğini, buna bağlı olarak Rojava Kürtlerinin de haklarına kavuşacağını sanır, böyle düşünüp tartışırdık. Oysa özgürlük devrimi önce Rojava’da gerçekleşti. Şimdi Rojava devrimi Kürdistan’ın diğer parçalarındaki çözüme öncülük ediyor. Rojava özgürlük devriminin verdiği ikinci ders de bu.
Demekki bir yerde devrim olabilmesi için arazi ve nüfus büyüklüğü gerekmiyor. Öncü devrimci çalışmanın yapıldığı ve birikimin uygun konjonktürle birleştiği bir yerde devrim gerçekleşebiliyor. Bu nedenle, her yerde devrimci çalışma yapılabilir ve devrim için gereken hazırlıklar olgunlaştırılabilir. İçinde bulunduğumuz ortamda nüfusu az veya çok her toplum devrimi hazırlayarak uygun ortamda başarabilir.
Rojava özgürlük devrimini 1 Haziran 2010’dan itibaren Kürdistan genelinde geliştirilen dördüncü stratejik dönemin dışında tutmamak gerekir. 2011-2012 devrimci halk savaşı hamlesi içinde gerçekleşen bir gelişme olduğu tartışmasızdır. Planlamasıyla da pratiğiyle de gerçek böyledir. Buradan da iki temel ders çıkmaktadır. Birincisi, Kürdistan’da yaşananlar birbirinden kopuk değil, tersine birbirine bağlıdır. Siyasal sınırlarla parçalanmış olmak bu gerçeği değiştirmiyor. Bütün parçalarda olanlar birbirine bağlı gelişiyor.
İkinci ders ise, eğer yerinde, zamanında ve doğru tarzla yürütülürse devrimci halk savaşının ezilen halkların özgürlüğüne kavuşmasında kullanılabilecek bir yöntem olduğunun bir kez daha doğrulanmasıdır. Özellikle “Silahla hak arama devri geçti” sözünü tekrarlayan çok sayıda Kürdün olduğu bir ortamda bu sonuca ulaşılması önemli ve öğretici olmuştur. Demekki kendi durumuna ve ruh haline politika yapmak değil, stratejik analiz yaparken objektif verilere bakmayı bilmek gerekir.
Rojava özgürlük devrimi gerilla tarz ve taktiklerine de katkı sunmuştur. Özellikle dağa dayalı olarak ova ve şehir gerillacılığını geliştirme arayışı içinde olunduğu bir ortamda Rojava devrimi derin öğreticilik taşımıştır. Dağdaki gerilla varlığına dayanarak ova ve şehir gerillacılığını geliştiren ve zafere kavuşturan ilk alan Rojava olmuştur. Bu da gerillanın zenginliğinin ve yaratıcılığının yeni bir kanıtıdır. Demekki dağda olduğu gibi, ovada ve şehirde de gerilla olabilir ve sonuç alabilir. Kürdistan gerillasının Rojava pratiğinden öğreneceği çok şey vardır.
Rojava özgürlük devriminden çıkarılacak benzer dersler çoktur ve bunları çıkarmak hayati düzeyde öneme sahiptir. Umut ediyor ve bekliyoruz ki, bu devrimin ateşinde pişen özgürlük savaşçıları, Rojava’nın yiğit kadın ve erkekleri bunu yapacaklar. Zengin veriler içeren bu tarihi adımın öğretici derlerini tüm insanlığa sunacaklar!
Sonuç olarak şunu da ifade edelim ki, Rojava devrimi “Olur” denmediği gibi, “Yaşar” da denmeyen bir olaydır. Daha ilk günden itibaren bir gün, bir hafta, bir ay ömür biçenler, devrimin yenileceği günü sabırsızlıkla bekleyenler çok olmuştur. Böyleleri sadece dışarıda değil, daha çok da Kürdistan’da ve Rojava’da vardır. Rojava özgürlük devrimi tüm bu beklenti ve burdan doğan saldırılara karşı sürekli bir direniş devrimi durumundadır. Devrim içinde devrim yaşanmaktadır.
Baştan itibaren devrimi boğmak için geliştirilen saldırılar ve kuşatma, birinci yıldönümü sırasında doruğa çıkmıştır. İkinci yılına girerken devrim tam bir kuşatma ve saldırı altındadır. Kuşatma yerel, bölgesel ve küreseldir. Rojava özgürlük devrimi karşısında her düzeyde birbirine karşıt olanlar birleşmiş durumdadır. Küresel düzeyde birbirine karşıtlık yaşayan ABD ile İran ve ABD ile El Kaide, bölgesel düzeyde karşıt olan İsrail, İran ve Türkiye, Rojava özgürlük devrimi karşısında aynı cephede ve bir aradadır. Birbirini karşıt gören birçok işbirlikçi Kürt de şimdi Rojava devrimi karşısında aynı yerde durmaktadır. Her özgürlük devriminde görülen bu durum, Rojava özgürlük devriminde de yaşanmaktadır.
Tam kuşatma sadece tüm güçleri içermesi ve dörtbir yandan olması ile de sınırlı değildir. Ekonomiden siyaset, askerlik, kültür ve benzeri toplum yaşamının tüm alanları da ambargo ve kuşatma altındadır. Devrim karşıtları tüm kapıları kapatarak Kürdistan’ın bu küçük parçasının kahraman halkını dize getirmeyi ve teslim almayı ummaktadır.
Ama bilmiyorlar ve yanılıyorlar ki, bu halk 19 Temmuz devrimine cesaret eden Apocu bilinçle yoğrulmuş bir halktır. Onbinlerce şehit komutasında yürümektedir. Dört parçadaki ve yurtdışındaki tüm Kürtlerin kalbi Rojava’da atmaktadır. Dünyanın tüm devrimci-demokratlarının Rojava devrimine desteği vardır. Dolayısıyla Rojava özgürlük devrimi yenilmezdir. Geçen bir yılda yenilmedi, bundan sonra da yenilmeyecektir!...
Selahattin ERDEM
Yeni Özgürpolitika