Akepe yandaş basını açısından son günlerin en önemli açıklaması: “silah bırakarak başka ülkeye gidebilirler" sözlerini söyleyen RTE’ye aittir.
Nasıl olsa toplum tamamen balık hafızalıdır, bunun için RTE ve onu takip eden tüm siyasetçi ve yandaş medyası ne derse hemen üzerine atlarlar.
“Silah bırakarak başka ülkeye gidebilirler" açıklamasının yeni bir müzakere, tartışma süreci olduğu, en önemlisi de iktidarın ne kadar da barışın peşinden koştuğunun sözleri olduğunu dillendiren dillendirene. Ve artık bunlara göre iktidar söylediğini söylemiştir yani top artık özgürlük mücadelesi verenlerin sahasına düşmüştür. Yani artık PKK bir şeyler söylemelidir, tabii en iyisi de “evet” diyerek bu işi sonlandırmalıdır. Ne de olsa artık iktidar daha doğrusu dünyanın en demagog iktidarı söyleyeceğini söylemiştir.
“Silah bırakarak başka ülkeye gidebilirler" sözleri güya yeni sözlerdir. Halbuki bu sözlerinin hiç yeni bir yanı yoktur. Tam tersine bu sözler esasta güvenlikçi politikalar diye bilinen ve özelde de 1990’larda Tansu Çiller ve Doğan Güreş’in Kürt halkına karşı yürüttükleri faşizan politikalardır. Başka bir deyimle Kürtler teslim olacaklardır, Kürtler pişman olacaklardır. Kürtler devletten özür dileyeceklerdir. Ve Kürtlere biz ne verirsek onunla yetineceklerdir. Temel mantık budur. Ve bugünde bu mantık aynen sürüyor.
Tansu Çiller ile Doğan Güreş’te “silahları bırakın ve TC devletinin adaletine teslim olun” diyorlardı.
TC devletinin yargısının ne kadar adaletli olduğunu en iyi RTE bilir. Bir şiir okumakla ne hale geldiğini bizatihi yaşayarak görmüştür. Yine yüzlerce, binlerce dürüst Müslüman kendi inançları için ne hale getirildiklerini ve bu yargının elinden neler çektikleri iyi bilirler. Yine kendi cumhurbaşkanını zehirle öldürecek kadar gözü dönmüş olan bir devlet olarakta ne kadarda hukuka bağlı olduğunu göstermiştir. Ordusunun generallerinin içeride yüzde 25, rektörleri içerde, akademisyeni içerde, hukukçusu içerde ve bunların tümü hukuku çiğnedikleri için içerde oldukları söyleniyor.
Gerçekler bu kadar çıplak olarak ortadayken Kürtler silah bırakacak ve gelip teslim olacaklardır.
O zaman RTE’nin sözlerini nasıl yorumlayacağız?
2012 yılında Kürdistan gerillası çok sert bir direniş gösterdi. Bu direniş sonucunda TC devleti özelde de Akepe iktidarı çok sıkıştır. Gerilla direnişinin yanında birde Kürtler Suriye’de kendi demokratik özerkliklerini inşa etmek için önemli başarılar elde ettiler. Tüm bunlar yaşanırken Ortadoğu’da Akepe’nin en derin stratejisinin derin stratejisi iflas ederek “komşularla sıfır sorun politikası”ndan “herkesle tam sorun politikası” yaşandı. Başka bir deyimle Akepe’nin tüm planları alt üst olduğu gibi uluslar arası güçlerinin neme nem bir taşeronu olduğu açığa çıktı. Buna birde zindan direnişleri de eklenince tamamen sıkışmış, daralmış, işlevsiz hale getirilmiş bir iktidar gerçekliği ortaya çıkmıştır.
İşte “silah bırakarak başka ülkeye gidebilirler" sözleri en iyi ihtimalle bu sıkışıklığı aşmanın bir çıkışıdır.
Ancak bizce bu ihtimal çok düşük bir ihtimaldir. Asıl olan ortamı yumuşatma yerine kış şartlarının da giderek kendisini hissettirmesinden dolayı yeniden savaşçı politikalara sarılmadır.
Boşuna derin devletin en derin kişisi olan Beşir Atalay:
“Silah bırakmayı hedeflemeyen bir görüşme bundan sonra verim getirmez”
“Bunların bir kısmı başka ülkelere gidebilir.”
“Esasen bu konuda bizim başlattığımız çalışmalar vardı. Şu an mevzuatımızın içinde var. ‘Eve Dönüş’le ilgili orada hükümlerimiz var. Bizzat teröre karışmamış olanların eve dönüşüyle ilgili. Bunun dışında kalanlar veya terör örgütünün ön planındaki kişilerin geleceğiyle ilgili bugüne kadar değişik değerlendirmeler” dir.
Yukarıda söylenenlerden çıkarılacak tek bir sonuç vardır, o da “ya teslim olurlar ya da savaş kliği güvenlikçi politikalarımızı sürdürürüz”dür. Başkada “silah bırakarak başka ülkeye gidebilirler" sözlerinden çıkarılacak bir sonuç yoktur.
K. NUDA