“Asimilasyon kavramı uygarlık toplumlarında iktidar ve sermaye tekellerinin kölelik statüsü altına aldıkları toplumsal grupların üzerine uyguladıkları ve kendi eki, uzantısı durumuna indirgemek için tek taraflı ilişki ve eylemini ifade eder.”
“Asimilasyonda esas olan iktidar ve sömürü mekanizmasına en az maliyetle köle oluşturmaktır. Asimile edilen grubun öz kimliği ve direnci dağıtılıp kırılarak hakim elit içinde hizmetlerine en uygun kölelerin derlendiği konuma düşülür. Burada asimile edilen köleye düşen temel işlev efendisine mutlak benzeşme, eki, uzantısı olma uğruna her tür çabayı göstererek kendini kanıtlamak ve böylelikle sistemde kendine yer yapmaktır.”
“Yaşayabilmek için eski toplumsal kimliğini bir an önce terk etmek, efendilerinin kültürüne kendini en iyi adapte etmek tek seçenek olarak sunulmuştur.”
“Hakim elit, asimilasyon toplumuna bu kimliksizliği dayatmak için iki temel silah kullanır; birincisi çıplak fiziki zor’dur. En ufak isyan ve başkaldırıda imha kılıcı başında sallanmaktadır. İkincisi açlıkla, işsizlikle karşı karşıya bırakmaktır.”
“Eğer kültürel kimliğinde ısrar eder, dilediğim gibi bir hizmetçi olmazsan başın gider, aç kalırsın!”
“Mekanizma sadece ezilen etnik topluluk ve halklar üzerinden uygulanmaz; hakim elitin mensubu olduğu ulusun farklı etnik grupları ve ezilen sınıfları da asimilasyon paylarını alırlar.”
“Kürt kişiliği ne kadar yetenekli olursa olsun hakim ulus-devletin her türlü kültür politikalarını gönüllü benimsemedikçe kişisel ve kurumsal gelişmesinin önünde tüm kapılar bir bir kapanır. Ya gönüllü teslimiyeti seçip Cumhurbaşkanı olmaya kadar kapıların kendisine açıldığını görecek ya da teslim olmayıp direnişi seçtiğinde soykırıma kadar başına gelebilecek her türlü belaya, felakete katlanmayı bilecektir.”
Yukarıda dile getirenlere itiraz eden varsa bir adım öne gelsin, yok, eğer itirazı yok ise o zaman hemen şimdi asimilasyon politikalarının tümüne karşı çıksın, karşı dursun.
Assimalasyon politikalarını savunanlar “bakın cumhurbaşkanı, bakan, milletvekili, doktor, polis, asker vb. olabiliyorsunuz, daha ne istiyorsunuz, assimalisyon bunun neresindedir” gibi veriler öne sürüyorlar.
Doğru cumhurbaşkanı olabilirsiniz ancak Özal ya da İsmet İnönü gibi o da Kürtlere karşı savaşın koordinesini yaparak Kürt olabilirsiniz.
Askerde olabilirsiniz ancak Haydar Saltuk gibi 12 Eylüllerde milyonlarca kürdü işkencelerde geçirerek.
Bakanda olabilirsiniz Hüseyin Çelik gibi en çok Kürt düşmanlığı yaparak.
Hatta CHP gibi neredeyse milliyetçi ve ırkçı bir partinin başına da getirilebilirsiniz Kılıçdaroğlu gibi ancak Aleviliğini, Kürtlüğünü ret ederek ve de CHP’nin yaptığı katliamları sahiplenerek.
Evet, Kürt olabilirsiniz ancak devletin kürdü olabilirsiniz. Kürdün kürdü olamazsınız. Kürdün kürdü olduğunuzda başınız Seyit Rızalar gibi sallanır, Şex Saitleri gibi idam sehpalarında bulursunuz kendinizi.
Asimilasyon işte bu gerçekliktir, kendi olamama gerçekliği. Ancak Kürtler artık kendileri olmak istiyor bunun için diyoruz ki tüm asimilasyon kurumlarınızı geri çekin. Başta okullarınızı geri çekin. Başta henüz yavru iken çocuklarımıza kendi dilinizi öğretmekten vazgeçin.
Dün öğretmenler günüydü bunun için özelde de küçücük Kürt çocuklarına Türkçeyi zoraki öğreterek o çocukların ruhsal sağlığın bozmada katkıları olan öğretmenler ellerini vicdanlarına vererek biraz düşünmelidir. Başka insanlara kendi dilini zoraki öğretmenin ne anlama geldiğini bir an önce düşünmelidirler.
Düşünsünler ki birileri onların çocuklarını alıyor ve başkalarının dilini zoraki öğretirlerken onun anadiliyle hakaret ediyorlar, konuşmasına izin vermeyerek henüz bir yavru iken kişilik bozukluklarına yol açıyorlar.
Evet, özelde öğretmenler bu durumu düşünmelidirler. O zaman Kürdistan’da Türkçe öğreten okulların bulunup bulunmaması gerektiğine kendileri karar versinler.
Kasım Engin