HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

esir askerler1Birkaç gün önce Kürt özgürlük hareketi, elinde tutsak bulunan bazı askerlerle kimi kamu görevlisini resmi heyetler aracılığıyla TC devletine teslim etmiştir. Kürt özgürlük hareketi bu yaklaşımlarını geçmişten beri de yapmaktadır. Yani esir aldığı askerleri TC devletine çeşitli aracıların devreye girmesiyle teslim etmesi yeni bir şeydir.

Hatırlayanlar bilir daha birkaç yıl önce 8 askeri teslim etmişti. 1996 yılında Zap’ta yine birçok tutsağı teslim etmişti. Ve yine onlarca kez farklı sahalarda aracılarla teslim edilmiş askerler, polisler olmuştur.

Özcesi özgürlük hareketi tutsak aldığını nihayetinde teslim etmek için yanında tutsak almıştır. Sert savaş ortamlarında tutsak almalar, tutsak düşmeler yaşanabilmektedir. Savaşın doğasında bu vardır. Savaşa gitmiş isen her şeyi hesaplayıp gideceksin.

Ne var ki Türk askerlerini savaşa süren bir devlet ya da hükümet ya da bürokrasi artık ne derseniz deyin, askerleri tutsak düştüğünde bu tutsak düşen askerlerine sahip çıkma erdemliliğini bile gösterememektedir.

Hatırlayanlar bilir 2008 yıllarıydı, o zaman sözde TBMM başkanı olan Mehmet Ali Şahin Oremar’da gerillaların eline esir düşen askerler için “keşke ölselerdi” demişti. Buna benzer yaklaşımlar aslında yukarıda saydığımız devleti temsil eden tüm güçlerde vardır.

Örneğin savaşımızın içerisinde yer yer tepeler, karakollar ya da mevziler düşmüş ise, buralarda askerlerin tutsak alma imkanımız varsa, TC ordusu aniden çok büyük top ve uçak saldırılarıyla bu askerlerin elimize esir düşmemesi için yoğun saldırılarda bulunarak kendi askerlerini onlarca kez vurmuştur, öldürmüştür. Savaşımızın içerisinde her gerilla böyle olaylara çok kez tanık olmuştur.

Bu TC devletinin bir yaklaşımıdır. Hem askerini savaşa sürecek hem de askerinin kaderine sahiplenmeyecek. Ne de olsa “bir Türk dünyaya bedeldir” ya! Bunun için Türk askeri tutsak düşemez! Savaşta yenilemez?

MHP lideri bahçelinin o “nasıl tutanak tutarlar, onlar kimdir ki tutanak tutarlar” ve de Diyarbakır ciğercisi olmuş gibi “gidip ciğerlerini söküp almak gerekir” zihniyeti esasta bu köklü olan TC devlet zihniyet yapısıdır.

Onlara göre bu dünyada bir kendileri okul okumuş, bir kendileri zabıt tutabilir, bir kendileri esir alabilir, bir kendileri tutsak alabilir, bir kendileri savaşa bilir, bir kendileri kükreye bilir, bir kendileri her şeyi hak ediyorlar diğerlerine ise sadece müstahaklık kalıyor.

Dikkat edilirse Bahçeli’nin yaklaşımları biraz uç kaçıyor ama genelde öyle görülüyor ki bu devlet zihniyetine bezenmiş tüm yapılar benzer yaklaşım içerisindedirler.

Örneğin Bülent Arınç güya bu parti içerisinde en fazla insani olma reflekslerini doğal göstermekle biliniyor. Duygularını çok fazla yaşayan biri olarak genelde hem takdir görüyor hem de siyasal karşıtlarınca kullanılıyor. İşte bu aynı kişi –hele çözüm süreci diye bilinen böylesi bir süreçte- yine en fazla rol oynayacak olanlardan olacak olan biri, insani olarak tüm görevlerini yerine getirmiş bir özgürlük hareketinin iyi niyet gösterisi olarak, askerleri teslim ederken, onları Salı veren özgürlük hareketi temsilcisine el vermeyen bir askerinin yaklaşımlarını normal görebiliyor, hatta arka çıkabiliyor da. Kendilerini tutsak alan, aylarca da tek bir fiske vurmadan, tek bir hakaret etmeden, uluslar arası hukuk normlarına göre yaklaşmış olan bir hareketin gösterdiği iyi niyet yaklaşımını suiistimal eden o askere bir şey demiyoruz. Tarih ona bir gün ne hak ettiğini açıkça söyleyecektir. Lakin çözüm süreci, barış süreci, İmralı süreci diye diye ağızlarından tüy bitenlerin böyle bir yaklaşım içerisinde olmaları tek kelimeyle ayıplanacak bir davranış biçimidir. İnsanlar arasındaki nezaket ilişkilerine ters olduğu kadar, toplumsal ahlak ölçüleri açısından da terstir.

Böylesine yaklaşımlar yarın başka şeyleri tetiklerse kimse kalkıp ah vah yapmamalıdır. Ne ekersen onu biçersin misali. Atılacak bir sürü iyi niyet adımları vardır. Peki, bu yaklaşımlar ortadayken atılacak her adımı bu kez insanlar on kez ölçüp biçmez mi?

Özcesi böyle çiğ yaklaşımları özelde sürecin hassas olduğunu söyleyipte hiçte hassas yaklaşmayanlar iyi bilmelidir.

Hayri Engin