HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

terorlafiniterkedinTC devleti ve onun izdüşümü olan tüm zihinsel yapılar kendilerine karşı direniş gösteren tüm toplulukları eşkıya, şaki, çete ve yeni dönemlerde de terörist diye hakaret etme suçlamasını bir marifet biliyorlar.

Her ne kadar terör kavramı üzerine dünyada uzlaşılan bir tanım olmasa bile genel manada terörün, teröristin, terör yapılarının ne olduğunu az çok tanınmıştır.

Örneğin: Avrupa Sözleşmesi’nin 17. maddesinde terör, “...başkalarının insan hak ve temel özgürlüklerini yok etmeyi amaçlayan yıkıcı eylem...” olarak tanınmıştır.

Örneğin bu tanımdan yola çıkarsak kim kiminin, kime karşı “…başkalarının insan hak ve temel özgürlüklerini yok etmeyi amaçlayan yıkıcı eylem…”lere baş vuruyor?

Bir halkın hem de milyonlarla ifade edilen bir halkın tüm temel hakları gasp edilmesinin de ötesinde, hakaretlere maruz bırakılıyor, rencide ediliyor, topyekun imha edilmesi için adım adım kültürel olarak yok ediliyor, yok sayılıyor, hor görülüyor. Bunların tümü yapılırken ise zırnık bir vicdan sızlanması yaşanmıyor, vicdan sızlanmasını da bırakalım her gün her gün adeta yeniden tecavüz edilircesine, yok edilmek istenen toplumun gözünün içine bakıla bakıla bu tecavüz etmeye bin bir dereden getirilen gerekçelerle haklı çıkarılmaya çalışılıyor.

“…başkalarının insan hak ve temel özgürlüklerini yok etmeyi amaçlayan yıkıcı eylem…”i sistematik olarak uygulayan bir devlet üstelik kendi uyguladığı bu yok etmeyi kamufle etmek için, bu vahşete karşı direnenleri teröristlikle itham ediyor. Uluslar arası normlar TC devletinin yaptığını tek bir kelimeyle ifade edecek olursak: Terör olarak tanımlıyor.

Durum bu olmasına rağmen otur kalk terör demek, terörist demek sadece ve sadece hırsızın hırsızlığını kamuflaj etmesinde öteye bir şey değildir.

Hele bir de „Terörizm genellikle; terör tohumlarını atmak yani kurbanlar kategorisindeki diğer insanların aşırı korkması amacıyla, kurbanlar kategorisindeki insanlara karşı yapılan eylemler olarak tanımlanır” tanımını da TC devletinin yaptığına vurursak bu topraklarda en büyük terörizmi TC devletinin uyguladığını hiç kimse inkar edemeyeceği gibi hiç kimse bu gerçeği ters yüz edemez. .

TC devletinin son yüz yıllık tarihinde yaptıklarını yukarıda dile getirilen iki tanıma vurursanız, TC devletinin adeta baştan başa uyguladığı yol yöntemlerin tümü terör yöntemleridir. Terör yöntemlerini uygulayan bir devlet eğer bu yöntemleri sistematik olarak uyguluyorsa-ki TC devleti bunu her zaman yapmış-o zaman TC devleti bir terörist devlet olmaktadır.

Terörizme karşı, işgale karşı, baskıya karşı, zulme karşı, sömürüye karşı dünyanın neresine giderseniz gidin gösterilen direniş kesinlikle bir meşru savunma direnişidir. Ve bu meşru savunma direnişi dünyanın her yerinde meşru olduğu kadar var olmanın olmazsa olmazlarından kabul edilerek, onurlu insan olma duruşunun da temel ilkelerinden kabul edilir.

Tarihte o bilinen meşhur J. Jacques Rousseu Toplumsal Sözleşmesinde boşuna, “baskıya karşı direnmeyenler bastırılmayı hak ediyorlar” dememiştir.

Dünyamızda emperyalist olarak bilinen Amerika anayasasında bile “zulme karşı başkaldırma en temel insan hakkıdır” denilerek zulme ve baskıya karşı direnişin her zaman meşru olduğu söylenir.

Özcesi Türkiye’de en büyük terörist güç TC devletidir. En büyük terör gücünü de elinde bulunduran polisiyle, korucularıyla, para militer güçleriyle devlettir. Bu güçlerin sadece Kürtlere karşı değil toplumun tümüne nasıl bir terör uyguladığını günlük olarak görsellerde ibretle izliyoruz.

Devletin bu faşizan terörüne karşı Kürt özgürlük hareketinin gösterdiği direniş tek kelimeyle bir meşru savunma direnişi olmuştur. Bu meşru savunma direnişi içerisinde meşru savunma yöntemini aşan yöntemlere başvuranlar olmuş mudur? Olmuştur. Lakin bunlara karşı de en büyük mücadeleyi Kürt halk önderliği gösterdiğini yapılan eleştiri, özeleştiri, soruşturma ve yargılamalarla göstermiştir. Özgürlük saflarında meşru müdafaayı aşan ve insanlığa zarar vermiş olan ne kadar bu tür “eylemler” yapılmış ise kesinlikle kovuşturma konusu olarak yargılanmıştır.

Özcesi bir taraf meşru savunma direniş içerisindeyken meşru savunmayı aşan münferit olaylar yaşarken, bir taraf ise ilk günden başlayarak terörü sistematik olarak kullanmıştır. Bunun için diyoruz ki terör kelimesini öncelikli olarak özgürlük hareketine yakıştırmayacaksınız. Terör ya da terörist kelimesini kullanacaksınız önce TC devleti için kullanacaksınız. Ardından da TC devleti adına hareket eden onca para militer güç var onlara yakıştıracaksınız.

Kürt özgürlük hareketine mutlaka bir şey diyecekseniz, o zaman: Kendi Kaderini Tayin Etme Hakkı için direnişe geçmiş bir özgürlük hareket deyin. Aksi taktirde tarihin ileriki sayfalarında yapılan bu haksız tanımlamalar mutlaka bir gün yüzünüze birer tokat gibi çarpacaktır.

K. Nurhak