HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

gerilla gucu_Çok klişe bir sözdür; Bu ülke, çok tuhaf bir ülkedir…

Ama neredeyse gün aşırı bu sözü doğrulatacak, haklılığını perçinleyecek olaylar zinciri vuku bulmakta. Ondan dolayı da insan günde üç/dört kez bu sözü tekrarlamaktan kendini kurtaramıyor.

Son günlerde bize bu sözü söylettiren nedenlerin başında elbette Erdoğan’ın yaptığı konuşmalar, kamera karşısındaki gergin hali gelmekte.

Özellikle takmış BDP’ye ve onun vekillerine…

İki de bir; “Ya Kandil, Ya Meclis” diyor. Bir tane akıllı da çıkıp demiyor; “yahu sen öyle atıp-tutuyorsun, bunun üzerine yüksek perdeden de miyavlıyorsun ama senin kaymakam adayın, senin il başkanının, senin polislerin, senin askerlerin zaten Kandil’de, bunların üzerine Meclistekileri niye oraya göndermeye çalışıyorsun?” diye.

Senin bu kadar kamu çalışanın, parti çalışanların Kandil’deyken, sen neredeyse hafta da birkaç camide cenaze namazı kılıyorsun, halen ne diye Kandil’e insan göndermek için bu kadar heveslisin Erdoğan!

Eğer amaç Kandil nüfusuna yönelik herhangi bir çalışma değilse, bu kadar yoğun bir şekilde Kandil’e insan göndermenin-bu istemi ukalaca her fırsatta dile getirmenin anlamı nedir?

Daha da utanmasız olsa; Ankara’ya gelen cenazelere de “kalkın Kandil’e gidin” diyecek neredeyse.

Türkiye’deki birçok kesimin anladığını; savaşın dilinin cenaze bilançosunu arttırmanın dışında herhangi bir etkisinin olmadığını Erdoğan anlamak istemiyor.

Belki önümüzdeki seçimler nedeniyle, Erdoğan bilinçli bir şekilde bu siyasi pozisyonunu koruyor olabilir.

Ama bu dönem, yaşanan her gelişme seçim hesabına hibe edilecek kadar niteliksiz değil…

İşte Erdoğan’ın görmediği ya da görmek istemediği kör nokta burası oluyor.

Daha şimdiden bütün planlarını önümüzdeki seçimlere göre ayarlamaya çalışan ve daha çok da benden sonrası tufan mantığıyla hareket eden Erdoğan, BDP ve Kürtleri ezmenin kendisine oy kazandıracağına koşulsuz bir şekilde biat etmiş durumda.

Kürtleri ve temsilcilerini ezebileceğini sanıyor! Hatta bu kadar yoğun psikolojik hakaretle, blöfle onlara geri adım attırabileceğini sanıyor! Hani bazı kesimler diyor ya; 90’lara mı dönüyoruz! İşte bu kesimlerin şunu görmesi gerekiyor; Erdoğan zaten 90’lı yıllarda.

Biliniyor langustik bir durumdur; insan kendisini nasıl görüyorsa, çevresini de öyle görür. Erdoğan kendisini 90’larda gördüğü için karşısındaki Kürtleri de 90’lı yıllardaki Kürtler gibi görüyor.

Buna o kadar inanmış ki; iki cenaze namazı arasında fırsat buluyor ve o anda dahi Kürtlere yönelik saldırmaya ve hakaret etmeye devam ediyor. Başbakanlığını dahi bu kadar rutin bir işleyişe dönüştüren bu sarmalı bir türlü görmek istemiyor.

Doğal olarak da; Kürtlerin her yerdeki direnişinin kodlarını doğru okuyamıyor. Günden güne artan tansiyonun, gelinen uçurumun farkına varamıyor.

Bütün kesimlere yönelik gösterdiği asabiyetin ne kadar gülünç olduğunu göremiyor.

Fırsat bulabildiği ender anlarda da; yaptığı yollardan, duble otobanlardan, çeşmelerden, Toki’lerden böbürlenenerek dem vuruyor.

Kazara da olsa sorulan bir “kürt sorunu”yla ilgiliyi sorulara da; “benim için Kürt sorunu bitmiştir” diyor.

Senin için bu sorun bu kadar kolay çözüldüyse, ne diye o cami senin-bu cami benim geziyorsun o zaman!

Aslında herkes gibi Erdoğan’da şunun farkında; bu sorunun iki güzergahı var. Onlarda ya masa, ya da cami avlusudur. Onun dışındaki her söz, her eylem teferruattan başka bir şey değildir.

Zaten şu anda yaşanılan tıkanıklık da buradan ileri gelmekte. Masa devre dışı bırakıldığı için, her gün devlet yeknesak bir şekilde cami avlularında buluşuyor. Böyle giderse yeni yasama dönemi için meclisi de cami avlularında açacaklar neredeyse. Kim bilir belki bir AKP’li vekil, bugün-yarın böyle bir öneri de bulunabilir.

Aslında ortalıktaki toz duman görüntünün aşılabilmesi için bu soruna olan yaklaşımda hangi güzergahın tercih edileceği bu sürecin belirleyeni olacaktır. Vurguladık; dönem pragmatik seçim hesaplarına indirgenemeyecek kadar hassas! Ondan dolayı da Erdoğan’ın birilerine “Ya Kandil, Ya Meclis” demesine karşılık, birilerinin de “Ya Masa Çözüm, Ya da Cami Avlusunda Cenaze Namazı” demesi gerekiyor.

Dönem o kadar hassas, o kadar ciddi ne de olsa.

Jan Ararat