HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

onderlik 5ocak2Cephe; bir halkın devrime kalkmış gerilla dışındaki her şeyi demektir. Ulusal kurtuluş, toplumsal özgürlük yolunda ilk uyanış adımlarından tutalım en yoğun eylemliliklere kadar, onun örgütlü çalışmalarına, genel olarak cephe adı verildiğini biliyoruz. Hiç şüphesiz buna bir öncü güç öncülük eder ve parti-cephe birlikteliğinden bahsedilebilir. Kölelik derecesi ne kadar yoğun yaşanıyorsa, öncü gücün de ihtiyacı, vazgeçilmezliği ve köklü gelişmesi gereği o oranda ortaya çıkar. Bir anlamda hareket bu toplumlarda, uluslarda parti-cephe iç içeliği biçiminde ortaya çıkar ve parti-cephe iç içeliği, ulusal kurtuluş cepheleri veya halk cepheleri biçiminde biçimlenir. Ağır ulusal kurtuluş sorunları varsa cephenin adı, Ulusal Cephe olur. Kendi hakimlerine karşı esas alınan yönü varsa da Halk Cephesi olur. Örneğin Türkiye’de daha çok bir halk cephesi, Kürdistan’da ise bir Ulusal Cephe diyoruz. Neden? Çünkü Türk hakim sınıfları Türk halkının başındaki beladır, onların iktidarı söz konusudur. Ona karşı bir hareket, halk hareketidir. Bizde ise çok zorbaca bir sömürgecilik var, ona karşı cepheleşme, ulusal yönü ağır basan cepheleşmedir Tabii ki halkçı yönü de vardır, Türkiye’de de ulusal yönde vardır. Bunlar aynı zamanda emperyalizme bağlı güçlerdir, yine Kürdistan’daki işbirlikçiler sömürgecilere bağlı güçlerdir.

Bu genel kavramları biliyorsunuz, bunları hiç şüphesiz burada tartışma gereği duymuyoruz. Ama PKK’nin, başından itibaren bir parti-cephe çekirdeği biçiminde geliştiği, net sınıf-parti ölçülerinden ziyade, bir çok sınıfın ve cephesel özelliklerin iç içe gelişmesi biçiminde bir özelliği taşıdığını da belirtelim. Evet, bir partidir, tamamen emeğin ölçülerini esas alır. Sosyalist ölçüye sıkı sıkıya bağlı olan bir partidir, fakat toplumsal gerçeğe, ulusal soruna uygulandığında, keskin sınırlar yerine iç içe geçmiş, netleşmemiş sınırlarla hareket ettiği ve sürekli bir ayrışmayı, sınırları, netleşmeleri sağlamak zorunda olduğunu bilen bir tarzda ortaya çıkıyor. Bu halen bu yönüyle kendini gösteriyor. Grup döneminde iken de adı, bir sosyalist hareket gibi gelişse de mensuplarının, üyelerinin büyük bir kısmı çok çeşitli toplumsal özellikleri olan ve henüz sosyalistleşmemiş kişiliklerdir.

Sembolik olarak sosyalistiz ama, pratik olarak bir çok sınıfın özellikleriyle birlikte yaşayan bir hareketiz. Resmen parti ilanı döneminde de bu böyledir. Ve partileşme sorunlarının bütün yakıcılığıyla kendini dayattığı gerilla döneminde de bu böyledir. Neredeyse diğer sınıf etkileri ele geçirmek istediğinde bunun bir cephe karakterinde olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Ve hatta günümüzde partileşme dersini işlerken, karşıt-faaliyetler dediğimiz kısımdakiler aynı zamanda PKK'nin sosyalist özelliğini, emeğe dayalı özelliğini, küçük-burjuva özellikleriyle, ağalık özellikleriyle ve hatta bir Kemalist özellikle ele geçirmek istiyorlar. Düşmanla irtibatlarının olması şart değil. Bize katılırken düzen kişiliğiyle katılmış, Ortaçağ kişiliğiyle katılmış, geliştirilen kişilik bu kişiliklerdir.

Hiç şüphesiz cephe partisiz olmaz, PKK olmadan Ulusal Kurtuluş Cephesi olmaz. Olmadığını bu reformist çevrelerin denemelerinden gördük. Ama cephesel olabilecek her şeye de PKK’liliktir dememiz, kendimizi mahvetmemiz demektir. Partililik çok önemli bir husustur, onu uzun süredir işliyoruz. Parti ölçüleri diye tabir ettiğimiz ölçüler gittikçe netleşiyor ama, onun dışında da geniş yurtseverlik mücadelesine çekilecek kesimler vardır. Hatta yüzde doksan beşi cepheli kesimlerdir, dolayısıyla cephe içinde çalışma başlı başına büyük bir parti görevidir ve parti politikasının temelinde cephe politikası vardır. PKK’nin halk politikası cephe politikasıdır veya halk politikasıyla kast ettiğimiz bütün sınıf ve tabakaları, grupları ulusal kurtuluş savaşımına çekme politikasıdır.

Bu konuda sekter olmama, dar olmama, çok geniş, esnek olmak kadar işbirlikçilerin, hainlerin bol olduğu bir ülkede yol açabilecekleri zararları, reformistlerin egemenlik çabalarını göz önüne getirmek de o kadar önemlidir. Yani esneklik, ihtiyatlılığı veya denetimi iç içe götürmek büyük önem taşır. Cephe politikasına esnek yaklaşmadan olmaz. Ama işbirlikçi reformistlerin bunu çok kısa sürede ele geçirme ve hatta bozma, savaşın aracı olmaktan çıkarma ki, reformistlerin hep bunu bize dayattıklarını son dönemlerdeki bütün cephe girişimlerine çağırdığımız halde onların cepheden anladıkları işte “siyasal yöntem” diyorlar. Siyasi yöntemden kast ettikleri aslında sömürgeciliği zorla gerileterek ve bazı işte reformları da bu temelde sağlayarak değil, savaşımı dışlayarak, sadece görüşmeler yoluyla düşmandan bir şeyler alacağını sanıyorlar. Bu da tam bir reformizmdir ve teslimiyettir.

Son bir kaç yılda orta kesim de katıldı, kentsel kesim başta olmak üzere orta sınıf kesimi yoğun bir biçimde katıldı. Bu anlamda da cephe genişledi ve direk PKK sempatizanlığı biçiminde gelişti. Reformistler bu kesime oynamak istiyorlardı ama, başaramadılar. Bunlar da PKK’ye kayınca PKK’nin gövdesi, öncülük ettiği cephe gövdesi az-çok ortaya çıktı. Buna rağmen son dönemlerde bir adım daha atmak istiyoruz. O da çeşitli sınıfların sözcüleri biçiminde ortaya çıkar, ama bir türlü o sınıfları da örgütleyememiş ilkel-milliyetçiler, küçük-burjuva reformist gruplar -ki, bunlarla uzun süre ideolojik, siyasi mücadelemiz var- bir anlamda mücadeleyi kaybettiler ama, yurtseverlikte ısrar eden kesimleri, düşmanla birleşmek istemeyen kesimleri, her zaman düşündüğümüz gibi yine cepheye almak, bunlara da Ulusal Cephe içinde yer vermenin doğru olabileceğini düşünmek ve zaman zaman bunlara çağrı yapmak yerinde idi.

Biz son zamanlarda yeniden böyle bir çağrı yaptık ve işte cepheyi genişletme biçiminde bir tavırla bu örgütlenmeye, görüşmeye de girdik. Fakat halen bunların cepheyi tamamen bir savaşım cephesi görme yerine, yine halka dayanan, geniş yığınlara, işçi, köylü, gençlik başta olmak üzere onlara dayanan bir cephe olarak görme yerine, sözüm ona ortada örgütler var, -ki nemenem örgütler oldukların ayrıca değerlendirmek gerekir- fakat güçleri, hatta böyle tutarlı kadroları olmadığı da çok açık. Bir tekke biçiminde, bir dergi çevresi, bir aile çevresi biçiminde varlıklarını sürdürmeye çalışan gruplardır. Bunlar, kitleye dayanarak, onların savaşımına dayanarak herhangi bir sonuç alamayacaklarını biliyorlar. Dış güçlerin, -sömürgecilerde girer- onlara dayanarak direkt veya dolaylı özellikle Avrupa’nın, ABD’nin bölgesel hatta sömürgeci devletlerin gücüne dayanarak bir koz elde etmek istiyorlar. Ve bunu PKK’ye dayatıyorlar. “Diplomaside gelişmek istiyorsanız bize ağırlık vereceksiniz, yer vereceksiniz, hatta öncülük vereceksiniz, aksi halde biz sizi asla dışta geliştirmeyiz, sömürgeci TC’ye karşı işte sizi geliştirmeyiz veya mücadelenizi frenleriz”. Şu anda böyle bir dayatmaları var.

Güney işbirlikçiliği bu işin başını çekiyor ve Kuzeyli reformist örgütleri de onları bu temelde bize karşı kullanmak istiyor, tabii ki esnek yaklaşacağız, onlar da çok sıkışmış, PKK’nin artan siyasal gücü, emperyalistleri bile ilişki aramaya zorluyor. Sömürgecileri bu konuda zorluyor. TC’yi bile neredeyse siyasi çözüm yoluna zorluyor, bunun belirtileri ortaya çıkıyor. Bu nedenle bunlar “artık PKK ile bu işi ancak yapabiliriz, PKK’den ayrı oluşturulan cephe fazla yaşama şansına sahip değildir” diyorlar ve eskiye göre daha ılımlı davranmaya ve PKK ile boğuşarak değil anlaşarak, uzlaşarak kendi varlıklarını korumaya çalışıyorlar, böylesine bir zorlayıcı dönem var. Dolayısıyla bunları düşmana fazla alet etmeden, emperyalizme alet etmeden ulusal çerçeveye çekmek ama, ihtiyatı da elden bırakmadan çekmek bir cephe dönemi olarak önümüze çıkıyor. Cepheyi genişletmeyi de bu çerçevede anlamak gerekiyor.

Bunu daha çok Kürdistan genelinde bir Ulusal Kongre biçiminde sağlayabiliriz dedik. Bu konuda bazı adımlar atılmaya çalışılıyor. Kuzey Kürdistan için de yine Ulusal Kurtuluş Cephesi veya Kongresini geliştirerek karşılık verebiliriz diyoruz. Bunları bu çerçevede bağlamak mümkün olabilir. Olmasa da yine Ulusal Kongre olur. Kuzey Ulusal Cephe Kongresi de olur. İkinci bir husus, cepheyi genişletme ve legal düzeyde ortaya çıkan gelişmeler var. Yine genel seçimler meselesi, Ulusal Meclis seçimi meselesi var. Legalite ile seçimler iç içedir. Dikkat edilirse, daha başlangıçtan itibaren legalite ve seçimler meselesi, 1990’lardan itibaren artan kitle gücümüzün saptırılması için düşmanın devreye bazı işbirlikçi Kürtleri sokma girişiminde olduğu veya burjuva partilerin kitlemizin potansiyelini çekmek istediği görüldü. Bizim bunu rahatlıkla karşılamayacağımız, bazı tedbirleri geliştirmemiz gerektiğini dolayısıyla halk politikamızda açılımlara başvurduk.

Biz bu temelde hepinizi bir kez daha parti-cephe-önderlik gerçeğinin iç içeliğini derinden kavramaya ve mutlaka üzerinize düşeni eksiksiz olmasa da asgari ölçülere bağlı olarak geliştirmenizi, bu gücü, bunun disiplin gücünü, yaklaşım gücünü, üslup gücünü, yeterli çabayı, hemen her koşulda somut olabilmeyi göstermenizin önemini bir kez daha vurguluyoruz. Yerine getirilmesi gereken çok önemli görevler var, onlara ulaşmayı bilmenizi söylüyoruz. Cephe söz konusu olduğunda en az gerilla kadar önemli görevlerin var olduğunu söylüyoruz. Bunun için her şeyin ortaya konulup başarılmasının göz ardı edilemeyeceğini söylüyoruz. Nitekim Önderlik çalışması da bir anlamda cephe çalışmasıdır. Gereklerini bütünüyle görmeli, yerine getirmeli ve mutlaka başarmalısınız.

Parti Önderliği

29 Ocak 1994