Basına ve Kamuoyuna!
Hakkari’nin Şemdinli, Yüksekova ve Çukurca ilçelerinde alan hakimeyeti kapsamında gerillalarımız tarafından Çukurca’daki 2 karakola eş zamanlı eylem gerçekleştirilmiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
Şehit Zilan, Şehid Celal ve Şehid Aziz Devrimci Harekat çerçevesinde 29 Eylül günü 16.00-17.30 saatleri arasında Dersim ile Hozat ilçesi arasında YJA Star gerillalarımız bir yol kontrolü gerçekleştirimişlerdir. Gerçekleştirilen eylemde kimlik kontrolü yapılmış ve halk süreç hakkında bilgilendirilmiştir.
- Ayrıntılar
Tut ki kaybolur gülüşün. Olmazsa yaşamın solduğunu sandığım gülücük dolu sevecen, azim yığılı yüzün gözümün önünde. Üşüyorum, yüreğim üşüyor heval. Yüreğim çırılçıplak, buz tutuyor çok üşüyorum, tir tir titriyorum, gözlerim kapalı seni dinliyorum, delirten karanlığın ortasında.
Gidişinin ama dönmeyişinin yüzü soğuktur heval. Ah! Hangi ayrılık vaktinde oldu ki bizde, hangi hicran da yüreğimde ki soluk, çorak olmaz?
Üşüyorum, üşüyor yüreğim, soğuktan sızlıyor her bir haresi. Pare pare oluyorum heval. Ne kadar derindir uykun(?) kalkmaz mısın be heval? Donarım ha bilirsin, dayanamam gülüşünü duymazsam. Asılırım gecelere, kaybolurum bildik patikalarda. Dizlerim hiç alışmazmış gibi bedenimi de taşıyamaz beni.
Görmez misin be heval halimi de beni böyle bırakırsın?
Neden nedendir ayıkmıyor aklım? Yüzüme ışığın vurmaz mı hele? Bilirsin hasretim olan ışığı çekmek için içime ne serlerden geçerim de geçmem ışığın zerrecik kadar bir huzmesinden bile. Işığım söndü heval neredesinde, koyarsın beni ışıksız loş ve alacakaranlıklarda?
Nereye böyle vakti miydi? Daha erken be heval… Vakti miydi?
Soldurma yüzümü, hunhar etme beni bana.
Duymaz mısın (?) yüreğimde ki ürpermeyi de ısıtmazsın ruhumu da garip edersin beni be yoldaş.
Gördüm ki kayboldu gülen yüzün, sakınmayan gözlerin ve gözlerin asılı kaldı kuytusuna en kuytusuna yüreğimin. Yaşamın ilmiğini emmişte soluğunu öyle yılmaz kılmış yoldaşım, soluğunu duymuyorum bilir misin? Üstüme üstüme geliyor her şey ama her şey. Bilirsin de kahredersin yalnızlığı, sökün edersin heyhat.
Sökünün de niye(?) sökün eylediğinde dönüverdin de nereye?
Vurgunum bilir misin heval yoluna, dik başına, bitimsiz gülüşüne, yürüyüşünde ki soluksuzluğuna, heybetine. Heybetini katık ederim içime solurum solurum. Gün ile gecenin ayrıldığı şafakta oturur seni beklerim. Şafaklar alır beni koynuna sallar beşikte ki bebeler gibi. Şafağın söküşünde yüreğime fısıldadığı türküyü dinlerim.
Bakma öyle soğuk tutan yüreğime belki de kıskanırım seni bilir misin; sen olmak ister biraz içim. Vururum kendimi yokuşlara da yine de düz bana. Düzlüklere vururum da kendimi esen rüzgâr gibi savrulurum. Bakma öyle heval anlatamam kendimi.
Tutkunum bilir misin heval yüreğimde ki sana. Bana ait olmayan çıldırasıya yüreğim sen, sen doludur. Dönerim dağa, taşa, kuşa, dingin yollara, yıllanmış dağın uğultusuna sen, sen dolusun. Mail oldum her bir dirhemine kavganın. Kavga yüreğim de sen olur bir aşkı fısıldarım heval diye. Bir seni çağırır sanır oysa binleri bulurum yüreğimin içinde. Ayılırım, örterim yüreğimi üşümesin diye. Bayılan yüreğimi.
Teşne yüreğim şimdiler de bıraktı üşümeyi, çatlıyor susuz topraklar gibi. Yüreğim kendinden geçmiş bir ayindedir şimdi. Dua eder, niyet eder, şükran eder. Mevlana’nın dediği gibi
“Dedim ki: Eğer güzelsem bu güzelliği O’nun lutfu olarak kabul ederim.
Değilsem zaten çirkinler bile bana güler!
Çaresi şu: Kendime bakayım, kendime çekidüzen vereyim.
Bakalım ona layık mıyım, değil miyim?
O güzeldir, güzelliği sever.
Taze bir delikanlı kart bir ihtiyarı nasıl seçer.
Temizler kimlerindir? Temizlerin.
Şu meydandadır:
Güzel, güzeli sever, güzeli ister.
Şunu bil ki, güzel güzeli cezp eder.
Heval… heval… heval… döner dönerim yine kendimde ki senin güzelliğine. Seyre dalarım yüreğim de güzelliğini tüm kahrolası çirkinliklere yaşam dolu bir öfke doldururum. Ve de içerim. Ve bütün çirkinliklerden hesap sorma sana koşan kaderim olsun isterim.
Sararsın yüreğimi heval. Heval… tükenmez deryalar gibi işler içime. Heval olurum en cezbedilen gönül ile. En büyük zevk heval olmak, en büyük hasret heval olmak, en büyük doyumsuzluk yoldaşlığı dorukta yaşamak. Heyyyy! Heeeey! Hey heval duyar mısın beni.
Sar sar yüreğimi üşümesin. Üryan değil o. Garip değil o. Kimsesiz değil o. Sarıl heval diye. Gülüşüne, tutuşuna, usanmazlığına, patlayan bedeninin her bir parçası yıksın içimde ki soğukluğu. Sar sar heval de bana, heval ol bana. Yoksa tanımaz, bilmez, algılamazım seni. Heval olmayı bilirim, tanırım seni.
Usanmam bilesin ha, vurulmam ha, yılmam ha çünkü ben sana yoldaşım. Yoldaşlığın ruhunu soludum da yoldaşsızlıktan soyundum da geldim.
Bilirim dağlar da bir tek sohbetler sığdırılmaz yüreklere, ölümler de sığdırılır. Ve yoldaşlık kadar ölüm de paylaşılır. Giderken ufuklara doğru bedenlerimiz, al şafaklara teslim ettiğinde kendini, kavga kadar ölüm de yaşanır. Bütün yaşanmışlıklar gibi de o da paylaşılır. Canhıraş vuruşulan gecelerde alın teri kadar, kendini adamak kadar, insan olmanın en yılmaz esintileri kadar ölüm de paylaşılır. Bir tek gülüşler de bulmaz yoldaş yoldaşı, gidişlerde de bulur yoldaş yoldaşı. Ve her şey kaybolur her şey yenilir belki ama yoldaşlıklar bitmez, yenilmez, kaybolmaz.
Melekler gibi hep yanındandır, kalbin kadar içerindedir, soluğun kadar senin sahici yanındır, şah damarın kadar yakındır sana. Heval deyince bir gülücükler paylaşılmaz gidişler de paylaşılır. Yıkılmazlığın narasını atan zafer çırpınışları kadar ayrılıklarda paylaşılır.
Sanma ki bir tek seni yüreğime gömerim heval. Sanma ki bir tek ben de yaşar diye bilirim seni. Sanma ki heval diye dert dökerim dizelerime. Sanma hevalin olmayı kolayda bilir de. Sineyi sıradanlığa veririm. Sanma bir eğriyi düz kılmak için sabrın ruhunu okumam. Sanma yalnız bırakırım zamanı ve bir tek gerisin gerisin döner de ararım seni. Geçmişte, gelecekte ve an’da arama gayretimdir güldüren yüzümü.
Bilmezdim oysa heval. Yoldaş olmak bu dünyanın en zoru, en özü. Yoldaş olmak binlerce serden geçmeyi kendine kolay eylemek. Bilmezdin de bir tek seni yüreğim de sanırdım. Oysa her aşkın içinde bir sen varsın. Heval diye bakarsın yüzüme, gülüşün kıymık kıymık işler içime. Gök de görürüm seni, yıldızda görürüm seni, yılmazlıklarda görürüm seni, bağrı yanık saz tellerinde dinlerim seni. Sabahın seherinde fark ederim seni. Yüzüme vuran seher yelin de haber mi gönderdin diye susar, dinlerim. Temiz de yiğit de anlarım seni. Bilmezdim heval bu kadar çok bu kadar kalabalıksın.
Yüreği gömülecek değil de yaşama saçılacak taze tohumlar olarak hep ama hep çokmuşsun heval.
Yüreğim de bak telaş kalmadı, acelecilikler çekildi sükunete; bak kasırgalara kafa tutar çünkü içinde yoldaşı saklıdır, yoldaşları vardır, yoldaşlarına yoldaştır. Hasretim ama hasret üşütmez insanı.
Üşümüyorum artık heval…
Hep varsın…
Hep yanımdasın…
Ve de herkes ilesin…
Hepimizde bir parçasın…
Sen öyle bir yoldaşsın ki üşümüyorum ve mümkünde değil.
Nupelda ENGİN
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 27 Eylül günü Hakkari'nin Çukurca’ya bağlı Geliye Zap alanına yönelik işgalci TC ordusu tarafından başlatılan operasyon genişleyerek devam etmektedir. Operasyon kapsamında 28 Eylül günü 08.00-10.00 saatleri arasında düşman güçleri Mirişka tepesine bir indirme yapmış, saat 24.00’dan sonra ise Helwesîs tepesine yönelik kobra helikopterlerle bir bombardıman düzenlemiştir
- Ayrıntılar
Türkiye devletinin askeri güçleri ve güvenlik güçleri kadar insanlığa karşı suç işleyen az güvenlik gücü vardır. Dünyanın neresine giderseniz gidin askeri güçler kendiişlerini kendileri yapar. Kendiişlerini başkalarına yaptırmazlar. Hele hele sivillere hiç yaptırmazlar. Nedeni açıktır: askerlik ciddi bir iştir.
Askerlik ciddi bir iş olduğu için bu işe siviller karıştırılmaz, bulaştırılmaz. Hele hele bir yerde savaş yaşanıyorsa orada siviller hiç mi hiç bu işe bulaştırılmaz. Bunun da nedeni açıktır: savaşa sivillerin bulaştırılması uluslar arası sözleşmelere göre suçtur.
TC devleti sıkça Kürdistan özgürlük gerillasını “kalleş” olmakla itham ediyor. Kalleşliği: “Sözünde durmayıp bir işin yüzüstü kalmasına yol açan; birine gizlice kötülük eden” manasında kullanabiliriz. Yani güya gerilla TC devletine gizlice kötülük ediyor.
Halbuki bizler bir savaşın tam ortasındayız. Savaş ise bir hile sanatı olarak biliniyor. Bunu Hz. Muhammed peygamberimiz bile söylemiştir. Yani hileyi savaş içerisinde kullana bilirsin. Hatta savaşın kendisi bir nevi kurnazlık, zekada kıvraklık ve de inisiyatif olayı olarak ele alınıyor. Savaşın kendisi budur.
Ancak Türk egemenleri tarihte Kürtleri hep istedikleri gibi kullanabildikleri, kandırabildikleri için Kürtler az bir şey kandırılma dışına çıktılar mı hemen “kalleş” oluyorlar.
Kürtler feodal bir toplum olarak biliniyorlar. Birde neolitik değerlerin yaratıcıları olarak biliniyorlar. Feodalizmde savaş meydanında “erlik” vardır. Hani “er meydanı” diyorlar ya. Ahmet Arif’in belirttiği: “Teke tek dövüştü yenilmediler” tespiti feodal çağlardaki kahramanlık gerçekliğidir. Ancak Köroğlu bu yiğitlik tarzının “tüfek icat oldu, mertlik bozuldu” sözüyle bu zamanın, yani feodal dönemdeki mertliğin geçtiğini yıllar önce söylemişti. Yani teke tek dövüşü kılıçlarla, süngülerle, hançerlerle yapabilirdin, ancak top ve tüfeğin olduğu bir yüzyılda böyle bir savaş tarzı sadece ve sadece Donkişotluk olduğu açıktır. Ve birde dediğimiz gibi Kürtler neolitik değerlerin yaratıcıları olarak hep temiz ve saf kalmışlardır. Başka bir deyimle kurnazlar, Kürtleri hep kandırmasını bilmişlerdir.
İşte şimdi Kürtler er meydanına feodal çağlardaki gibi çıkmıyor. Yine saflığını politik bilince dönüştürerek hemen kandırılmıyor. Bu durumu ise TC devleti yetkilileri ve sözde siyasetçileri “kalleşlik” olarak ele alıyorlar. Neymiş Kürtler artık savaşırken yüreğin yani o bilinen Kürtlerin meşhur bireysel yiğitliklerinin yanına birde aklı koyarak savaşı savaşın gereklerine göre, yani peygamberimizin “hile” dediği olguyu da katarak yürütüyorlar.
Özgürlük hareketi olarak uzun yıllar TC faşist devlet yapısına karşı savaşırken hep bireysel mertliği esas alarak savaştık. Her ne kadar Başkan Apo bu tarzı hep eleştirse de bizler bir nevi atalarımızda bize kültürel bir miras olarak genlerimize işleyen bu durumu uzun yıllar aşamadık. Hep bir şekilde eski Kürt kavgacılığı denilen olaya kaydık. Bu ise hep az sonuç almamıza yol açtı. Büyük fedakarlıkların karşılığı az oldu.
Kürt özgürlük hareketi uzun yıllar bu sorun üzerinde dura dura kürdü akıl ile yüreğini birleştirerek savaşır hale getirdi. Her ne kadar yine yer yer eski tarz kimi yoldaşımız tarafından yaşatılsa da, artık Kürtler savaşın nasıl yürütüldüğünü öğrendiler. Savaşın bir hile işi, gizli kapaklı yürütülen bir çalışma, sağ gösterip sol vurma, küçük bir güçle nasıl bir büyük gücü vurma, arkadan dolanma derken bu işin nasıl bir iş olduğunu öğrendiler. Hatta kilometrelerce uzakta oturarak, bir düğmeye basarak birkaç aracı havaya uçurmasını da öğrendiler. Çok uzaklara yerleşerek uzun namlulu silahlarla tek tek götürmesini de öğrendiler. Ve tabii başka şeylerde öğrendiler.
TC devleti dünyanın en pahalı silahlarını alıp Kürt özgürlük gerillasına karşı kullanır. Uçak kullanır. Top kullanır. Kobra kullanır. Kimyasal kullanır. İnsansız hava uçakları kullanır. Tank kullanır. Füze kullanır. Milyonluk ordusuyla utanmadan birkaç bin gerillanın üstüne dediğimiz gibi dünyanın en ileri tekniğiyle gelir ve “kalleş” olmaz, ancak gerilla hiç kimsenin beklemediği bir yerde, bir anda vurursa “kalleş” olur.
TC devleti kendi erzakını kendi araçlarıyla karakolluna götürmeye korkar, bunun için sivillere yaptırır, yani sivilleri hedef haline getirir. Ancak TC devleti bu marifetinden dolayı “kalleş” olmaz.
Operasyonlara gelirken korkudan kendi araçlarını kullanmaz, sivil araç kullanır. Hatta şoförlüğünü sivillere yaptırır. Yani yine sivilleri hedef yapar, ama TC devleti “kalleş” olmaz.
Şehirlerde vurulmamak için sivil araç kullanır, gerillalarda bu kalleşçe tarzı hedeflediğinde, sivilleri hedef haline getiren TC devleti “kalleş” olmaz.
Ve tabii karakol binalarını, yolları, yol güvenlikleri derken hepsini sivillerle yaptırarak sivilleri hedef haline getiren TC devleti “kalleş” olmaz.
Dahası bir yerden bir yere giderken korkudan çoğu zaman askerlerine sivil elbise giydiren bu TC devleti “kalleş” olmaz.
Ama Kürt özgürlük gerillası bir tane uzakta komandolu mayın döşediğinde ki komandosu vardır yani gerillanın kontrollünde bir eylemdir-vay “hainler, kalleşçe vurdular, vurup kaçtılar” gibi oldukça ahlaktan yoksun söylemlerle saldırmaya başlarlar.
Evet, TC devleti kalleş bir devlettir. Hem de köküne kadar kalleştir. Savaşın bir hile işi olduğunu hadi anladık. Ancak savaşlarda sivilleri hedef tahtasına koymanın bir insanlık suçu olduğunu size kimse öğretmedi mi kalleşler.
Hayri Engin
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
27 Eylül günü saat 18.20 sularında Van'ın Çatak ilçesinde bulunan Tingê karakolu yemekhanesi ve mevzilerine yönelik olarak YJA Star gerillalarımız tarafından bir eylem gerçekleştirilmiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. Hakkari’nin Şemdinli, Yüksekova ve Çukurca ilçelerindeki alan hakimiyeti kapsamında gerillalarımız tarafından bir dizi eylem gerçekleştirilmiştir.
Dün yapılan açıklamada 27 Eylül günü saat 02.00 sularında Çukurca’ya bağlı Geliye Zap alanında işgalci TC ordusu tarafından bir operasyon başlatıldığı ve gerillalarımızın müdahalesiyle şiddetli çatışmaların yaşandığı bildirilmişti. Dün verilen açıklamanın ayrıntıları şöyledir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
Şehit Ronahi, Şehit Armanç ve Şehit Harun devrimci harekatı kapsamında YJA Star gerillalarımız Dersim’in Pülümür ilçesinde bir eylem gerçekleştirmiştir. 26 Eylül günü saat 17.00’da Pülümür’e bağlı Küllü karakoluna yönelik gerçekleştirilen eylemde 2 düşman askeri öldürülmüş
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 26 Eylül günü 17.00-19.30 saatleri arasında Van’ın Gürpınar-Nodize yolu üzerinde gerillalarımız tarafından bir yol kontrol eylemi gerçekleştirilmiştir. Durdurulan çok sayıda araçta kimlik kontrolü gerçekleştiren gerillalarımız halka süreç gelişmeleri hakkında bilgilendirmede bulunmuştur.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. Şehit Zilan, Şehit Celal ve Şehit Aziz devrimci harekatı kapsamında gerillalarımız tarafından 25 Eylül günü saat 18.00’da Dersim valiliğinin koruyan jandarma özel harekat askerlerine yönelik bir eylem gerçekleştirilmiştir. Dersim merkeze bağlı Kanoğlu mahallesinde gerçekleştirilen eylemde içinde 9 askerin olduğu minibüs tümden imha edilmiş 2’si uzman çavuş 9 asker öldürülmüştür.
- Ayrıntılar