Basına Ve Kamuoyuna!
1. Türk ordusu ilan ettiğimiz eylemsizlik kararına rağmen imha amaçlı operasyonlarını ısrarla sürdürüyor. 4 Mayıs günü saat 16.00-17.00 saatleri arasında Bingöl ve Dersim sınırlarında bulunan Şevdin Vadisi, Barav ile Balpayam alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından kobra tipi helikopterler desteğinde skorsky tipi helikopterlerle alanın stratejik tepelerine yoğun indirmeler yapılarak bir operasyon başlatılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 5 Mayıs günü Hakkari’nin Şemdinli ilçesine bağlı Xelatkê, Melavana ve Şikfta köylerine yönelik olarak TC ordusu tarafından bir operasyon başlatılmıştır. Alandaki operasyon halen devam etmektedir.i
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
4 Mayıs günü 23.00 ile 5 Mayıs günü 02.00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Geliyê Pısaxa, Bazinga Köyü ile Zavîtê köyüne yönelik olarak TC ordusu tarafından havan ve obüs saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Özel savaş herhalde savaşların en kirlisi, en vahşisi, en ahlaksızı, en çirkini, en pervasızıdır.
Özel savaş komplocudur, yalancıdır, entrikacıdır, arkadan vurucudur, kalleşçedir.
Özel savaş sinsidir, bölücüdür, parçalayıcıdır, nifakçıdır, zehir saçandır.
Özel savaş tek kelimeyle çirkeftir. Dindarlarımızın deyimiyle Allah insanı böylesine bir savaş biçiminde korusun.
Tarihi incelediğimizde özelde özel savaş kavramıyla biz 1945’ten sonra daha doğrusu İkinci Dünya savaşı ardından sıkça karşılaşırız. Nedeni ise İkinci Dünya savaşı ardından birçok ülkede yükselen özgürlük mücadeleleridir. Ve birçok ülke bu özgürlük mücadeleleri en çok da emperyalistleri zorlamışlardır.
Yine biliniyor İkinci Dünya savaşı öncesi emperyalistler halkların topraklarını işgal ederlerken direk, dolaysız askeri güçleriyle işgal ederlerdi. Buna siyaset bilimi klasik sömürgecilik diyordu. İkinci Dünya savaşından sonra emperyalistler yeni sömürgecilik diye tanımlanan çıplak askeri güçle işgal yerine kendilerine bağlı, bağımlı, işbirlikçi iktidarlarla varlıklarını sürdürmeye devam ettiler.
İşte tamda bu işbirlikçiliği hem gizlemek, hem işgallerinin devam ettiğini gizleye bilmek, hem de sömürünün üstünü örtmek için dolaysız savaş yerine her türden yalanı, ahlaksızlığı ve sahtekârlığı içeren savaş türü olan özel savaşı geliştirdiler.
Özel savaşın tehlikeli yönü çıplak savaştan daha büyük tahribatlara yol açmasında yatar. Özel savaş insanların ruhsal dünyasına ki buna psikolojik savaş diyorlar-müdahale eder. İnsanın duygusal, duygu yüklü bir varlık olduğu bilincinden hareketle insanları yine toplumları manipüle etme imkânları her zaman vardır. Denilir ya “toplumlar inşa edilmiş gerçekliklerdir”. Bu sosyolojik tespitten yola çıkarak emperyalistler insanların ruhsal dünyasına müdahale ederek insanları etkilemeye, yönlendirmeye, kendilerinin istediği yere çekmeye çalışırlar.
Özel savaş bunu yapmayı hedeflerken başvurduğu silahların başında yalan, dolan, iftira, nifak tohumları ekme, bölüp parçalama, bunlar yetmezse zora dayalı şiddet, kaçırma, vurma, gizliden katletme derken özcesi insanın bilinçaltını etkilemeye çalışırlar.
Örneğin 1972 yılında Şili’de halkın büyük çoğunluğunca sevilen ve seçilen Allende’ye karşı öyle bir kara propaganda yürütülür ki bir yıl geçmeden halkı Allende’nin üzerine sürerek iktidardan alıp idam ederler.
Peki, nasıl oluyor da halkın ezici çoğunluğunun oyunu ve onayını alan halkçı Allende bir yıl geçmeden halk tarafından “alaşağı” edilir.
Nedeni basittir Şili’de ABD tekellerinin ve tröstlerinin o güne kadar dünya da görülmemiş ölçüde özel savaş yöntemlerine başvurmalarıdır. Öyle ki parayla insan ayarlarlar, ellerine de pankartlar verirler, sloganları da belirlerler ardından da sokaklara düşüp protesto etmelerini isterler.
Öyle ki piyasadan malları çekerler, gizli depolarda saklarlar, halkın ihtiyacı olan eşyaların bulunmadığının propagandasını da medyalarıyla yayarlar, ardından da bunun sorumlusunun Allende olduğunu söyler ve yayarlar.
Bunlar yetmez bu kez paralarla özel ayarladıkları kadınları piyasaya sürerler. Öyle ki meydanlara çıkan kadınların çocukları Allende tarafından “kaybedilmiştir, öldürülmüştür” diye haykırırlar.
Bunlar olup biterken benzer hatta daha yavan olan eylem biçimleri başını alıp gider. Televizyonlar, radyolar hep bu eylemleri verir. Hep bu mitingleri verir. Açlığı, erzaksızlığı, boşalan rezervleri ve stokları verirler.
Özcesi Allende’nin iktidara gelmesiyle yıkılan bir Şili imajı çizilir ve bu öyle ustalıkla yapılır ki bir yıl geçmeden halk Allende’nin devrilmesi için ayağa kalkar. Eksik olan faşist Pinochet cuntasıdır o da iktidara el koyarak uzun vadeli bir faşist diktatörlüğün önünü açar.
Çok da fazla zaman geçmeden, ama artık faşistler iktidardadır, ABD’nin İTT firması yeniden maden ocaklarına sahiptir, yeniden tekeller ve tröstler Şili’de başat güçler olmuşlardır. Ve dediğimiz gibi çok da zaman geçmeden stoklarda saklı olan mallar piyasaya sürülür, çocukları kaybolan “anaların” hiçte “ana” olmadıkları ortaya çıkar. Sokaklarda gösteri yapanların hiç de halktan insanlar olmadığı, para karşılığında Allende’yi zayıf düşürmek için yaptığı anlaşılır. Aslında Allende’yi düşürmek için yapılan tüm eylem ve girişimlerin sadece yalan ve dolan, düzmece oldukları ortaya çıkar. Allende’nin Şili yeraltı ve yer üstü zenginliklerine halk adına el koyduğu, ABD şirketlerinden alıp devlete mal etmenin bedeli böyle akıl almaz bir kirli, ahlaksız, fütursuz bir özel savaş olmuştur.
Daha sonraları bu kirli, ahlaksız, belden aşağıya vuran özel savaş dehalarının “yirmi yalan bir doğru eder” sözünü kullandıkları söylenir. Bu entrikacı, komplocu, anti insani, kalleş, etik değerlerden kopmuş insanların ve emperyalist para babaları ve hizmetçilerinin bu sözü söyleyip söylemediğini bilmiyoruz. Ancak dünyanın birçok yerinde özel savaşçıların “yirmi yalan, bir doğru eder” mantığı ile hareket ederek birçok başarı elde ettiklerini iyi biliyoruz. Halkları kandırdıklarını iyi biliyoruz. Yalanlarla, dolanlarla bunlar yetmediklerinde tehdit, şantaj ve can almalarla insanları etkilemeye çalıştıklarını iyi biliyoruz. Biz bu kirli edepsiz, ahlaksız özel savaşı iyi biliyoruz.
Başka güçlerinin başka yerlerde başka zamanlarda kullandıklarını bu kez Türk özel savaş sisteminin çok daha fazla katlayarak devreye koyduğunu da biz biliyoruz. Kendi sahte İslamcı tarafgir çevreleriyle özelde özgürlük hareketine karşı edepsizliğin ve ahlaksızlığın da ötesinde bir dille saldırıya geçtiklerini de biliyoruz.
Her gün onlarca yalanı, aslı astarı olmayan asparagas haberlerle piyasaya çıkararak kendi içi boş medyalarıyla halkları etkilemeye çalıştıklarını da biliyoruz.
Öyle ki hem kendi bu ahlaki olarak dibe vurmuş medyaları yalanların da ifade edemeyeceği yalanlarla haber yapıyorlar, ardından da bu yalanların ötesinde olan haberler üzerine bu kez sahte İslamcı siyasetçileri ve hatta başbakanları veri olarak kullanarak yorum yapıyor.
Doğrusunu söylersek özel savaşın bu kadar pervasızını dünyanın her halde hiçbir yerinde göremezsiniz. Kendin yalanı uydur, kendin yalanı yayınla, daha sonra da bu yalanları veri olarak kullan ve özgürlük hareketine bu yalanlar üzerinden saldır.
Ama biz şunu alenen belirtiyoruz:
BİN YALANINIZ BİR DOĞRU ETMEZ, bunu bileceksiniz.
Şili de yirmi yalan bir doğru edebilirdi, ancak Kürdistan’da cümle cemaat kirlenmiş basınınızla saldırıya geçseniz de bin yalanınız bir doğru etmez. Bunu da bileceksiniz.
K. Nurhak
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 3 Mayıs günü TC basınında Hakkari’nin Çukurca ilçesi dağlık arazi kesiminde, sınır güvenliğini sağlayan TC ordusuna ait askerelere yönelik eylem girişimi olduğu haberi geçmiştir. Bundan kaynaklıda bir askerin panikleyip bombasını elinde patlatarak öldüğü bilgisi yansımıştır. Belirtilen gün ve alanda gerilla birliklerimizin herhangi bir eylem girişimi olmamış, basında yansıyan bilgi gerçekleri çarpıtma amaçlı verilmiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 3 Mayıs günü 11.00-13.00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Partizan Tepesi , Alanış Köyü ile Geliyê Pisaxa Vadisine yönelik olarak TC ordusu tarafından havan ve obüs saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 3 Mayıs günü (bugün) 05.00-06.00 saaleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin'in Geliyê Pisaxa alanına yönelik olarak TC ordusu tarafınan havan ve obüs saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
26 Nisan günü Dersim’in Pülümür ilçesine bağlı Sevdin alanda göreve giden bir grup arkadaşımız ile operasyona çıkmış olan düşman güçleri arasında bir çatışma yaşanmıştır. İki gün süren çatışmada düşmanın yoğun teknik kullanımı sonucu 7 arkadaşımız şehit düşmüştür. Konuya ilişkin detaylı bilgileri en kısa sürede kamuoyuyla paylaşacağız
- Ayrıntılar
1 Mayıs, işçilerin ve emekçilerin bayramı olarak dünyanın dört bir yanında kutlanır. Ve adaletsizlik, eşitsizlik, özgürlüksüzlük var oldukça da bu bayram kutlanmaya devam edilecektir.
1886 yılından bu yana çok şey değişti. İşçi sınıfı eski işçi sınıfı olmadığı kesindir. Ancak kapitalistlerde eski kapitalistler olmadığı bir o kadar kesindir.
Emperyalizmin kapitalistleri, dünyada kendilerine karşı geliştirilmiş olan tüm direnişleri özenle inceleyerek tedbirlerini almaya çalışırlar. Tedbirlerini ya ezerek alırlar, ya tarafsız kılarak alırlar ya da kendilerine katarak alırlar. Her halükarda direnişleri söndürmek hatta direnişleri kendi potalarına kanalize etmek için epey hünerlidirler.
Emperyalist para babalarının liberalizm versiyonu oldukça maharetlidir. Öyle ki geçmişte en radikal direniş göstermiş olanları bile kendi abı-hayatı haline getirerek yaşamaya devam ederler.
Bugün batı dünyasına baktığımızda ne söylemek istediğimiz daha iyi anlaşılır. Hatta bulunduğumuz Ortadoğu’ya baktığımızda da iyi görülecek durumları yaşıyoruzdur.
1886 yılında Chicago’da direnişin sembolü olan Parsonslar, Fischerler, Spiessler ve Engelsler işçi sınıfı için hayatını ortaya atarlarken kesinlikle dar aile ve sınıf çıkarlarını düşünerek bu direnişi göstermemişlerdir. Onlar gelecek aydın yarınlar ve tüm insanlığın geleceği için canlarını feda ettiler. Kesinlikle dediğimiz gibi dar bireyci, bireysel çıkar için bunu yapmadılar. Onların tüm insanlığı kendi yüreklerin içerisinde hissederek direnişe geçtiklerini onların bize bıraktıkları yazılarından biliyoruz.
Örneğin bir August Spies, “Burada bir kıvılcımı ezeceksiniz, ama şurada, burada veya orada, arkanızda -ve önünüzde ve her yerde alevler yükseliyor. Bu gizli bir ateş. Bunu asla söndüremezsiniz. Öyle bir zaman gelecek ki; bizim suskunluğumuz, sizin bugün ipe çektiğiniz, seslerden daha güçlü olacaktır” diyor ve gelecek yarınlara kendisini nasıl kilitlediğini gösteriyor.
Albert R Persons daha çarpıcı sözlere yukarıda dile getirdiklerimizi haykırıyor ve “Bütün dünya biliyor, suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım. “ ve devamla çocuklarına bıraktığı mektupta “…Sevdiklerimiz için yaşamakla gösteririz sevgimizi ve gerektiğinde sevdiklerimiz için ölmekle de gösterebiliriz sevgimizi. Benim hayatımı ve doğal olmayan haksız ölümümü başkalarından öğreneceksiniz. Babanız özgürlük ve mutluluk uğruna gönüllü olarak canını vermiş bir kurbandır. Size miras olarak şerefli bir ad ve tamamlanacak bir görev bırakıyorum... Onu koruyun, bu yolda yürüyün. Kendinize karşı doğru olun, o vakit başkalarına karşı sahte olamazsınız... “ diyerek ölümün üstüne yürümesini biliyor.
Evet, büyük 1 Mayıs direnişçileri böyle ölüm sehpasına yürüyorlar. Tüm insanlık için yürüyorlar. İlerici insanlık için haykırıyorlar.
Batı dünyasına ve hatta kendi topraklarımıza baktığımızda 1 Mayıs kutlamaları ne kadar bu ruha uygun ele alınıyor doğrusu tartışmalıktır. Kürdistan’da devasa bir direniş mücadelesi gelişirken, Kürdistan faşizmin en yeşil olanını her gün meydanlarda Kürt halkına reva görürken, tek bir ses söylemeyerek, mitinglerde özgürlük mücadelesinin yanında yer almayarak ve yeşil faşizmin karşısında dik durmayarak sergilenen tutum ve davranışlar asla ve asla 1 Mayıs ruhuyla bağdaşmamaktadır. Aynısı batı dünyasındaki işçi sınıfı içinde geçerlidir. Batının emperyalist devletleri her gün Kürdistan özgürlük hareketine karşı görülmemiş yeni kirli oyunlarla piyasaya çıkarak saldırırken tek ses çıkartmamaları doğrusu 1 Mayıs işçi ve emekçilerin bayramına terstir. Bu duruş bir tezatlığı oluşturuyor.
Yukarıda dile getirmiştik emperyalist kapitalist blok kendi karşıtlarını da kendi potasına alarak kendisine hizmet eder hale getirmesini iyi bilmektedir. Ve bundandır ki hem Türkiye’deki işçi ve emekçi sınıfı hem de birçok işçi ve emek sendikası bugün Kürdistan’da olup bitenlere lakayt kalmaktadır.
Hâlbuki bizlere 1 Mayısı bırakan işçi önderleri halkların özgürlükleri için inadına direnmişlerdi. İnadına halkların kardeşliği demişlerdir. İnadına dayanışma ve birliktelik çağrısı yapmışlardı.
Ve biz bugün 1 Mayıslarda meydanlara çıkıyorsak ve de büyük işçi sınıfı öncülerini anıyorsak öncelikle onların eylemlerini kendi eylemimiz bilerek bir aktivite içerisinde olmamız gerekir.
Evet, Parsons’un belirttiği gibi “Babanız özgürlük ve mutluluk uğruna gönüllü olarak canını vermiş bir kurbandır. Size miras olarak şerefli bir ad ve tamamlanacak bir görev bırakıyorum... Onu koruyun, bu yolda yürüyün” diyerek haykıralım.
Onurlu bir kardeşlik ve dayanışma için yaşasın 1 Mayıs işçilerin, emekçilerin ve cümle cemaat tüm insanlığı seven insanların bayramı, bizim bayramımız.
Hayri Engin
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 30 Nisan günü 05.00-06.00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Zagros'un Biyê Köyü, Şetanus ile Avaşin hattına yönelik olarak TC ordusu tarafından havan ve obüs saldırısı yapılmıştır.
- Ayrıntılar