HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Basına ve Kamuoyuna!

Ölümsüzler Taburu’nun Apocu fedaileri Asya Ali ve Rojger Hêlîn yoldaşlarımızın 23 Ekim 2024 günü halkımızı katleden silahların üretildiği Ankara’daki TUSAŞ yerleşkesine dönük fedai eylem gerçekleştirdiği bilgisini açıklamıştık.

 

Asya ve Rojger yoldaşlarımız, kendisine özgür yaşam hakkı tanınmayan, dili, kimliği, kültürü yok sayılan, bunun için en asgari düzeyde biraz mücadele ettiğinde bile sömürgeci soykırımcı Türk devletinin her türlü zulmü ile yüz yüze gelen, tüm toplumsal mücadele biçimleri kendisine yasaklanan, konuşma hakkı dahi verilmeyen düşman gerçekliğine karşı cevap olarak Kurdistan dağlarının yolunu tuttular. Kurdistan dağlarında Apocu ideoloji ve Apocu fedai ruhla kendilerini donatarak yenilmez militanlar haline geldiler. Hêzên Taybet’e geçerek özgürlük tanrıçamız Zîlan gerçeğinde derinleştiler. Önderliğe ve şehitlere duydukları büyük bağlılık, inanç ve kararlılıkla kendilerini fedailik çizgisinde eriterek Ölümsüzler Taburu’na katılma onur ve şerefine eriştiler.

Ölümsüzler Taburu’nun otonom timi olarak halkımızın öz savunmasını yapmak için düşman hedefine yönelen Asya ve Rojger yoldaşlarımız, Apocu fedai ruhla donanmış, kendisini fedailik çizgisinde kararlaştırmış, uzmanlaşarak profesyonellik düzeyine ulaştırmış ve hedefine tamamen kilitlenmiş Apocu fedai militanların kusursuz bir biçimde ne denli büyük eylemler gerçekleştirebileceğini gösterdiler. Apocu fedai militanların bir karar verdiğinde ve hedefine kilitlendiğinde hiçbir düşman gücü tarafından durdurulamaz ve zapt edilemez olduğunu ortaya koydular. Aynı zamanda Kurdistan Özgürlük Gerillası’nın fedai katılım ölçüsünü ve mücadele tarzını yeni bir aşamaya taşıran Asya ve Rojger yoldaşlarımız, gerçekleştirdikleri tarihi, profesyonel ve sofistike eylemle gerillanın her hedefe ulaşabileceğini ve her türlü eylemi gerçekleştirebileceğini de bir kez daha kanıtladılar. Gerçekleştirdikleri fedai eylem ile Zîlan tanrıçalaşmasını, özgür kadın ve özgür erkek hakikatini kişiliklerinde somutlaştıran yiğit kahramanlar olarak sembolleşerek soylu tarihimize geçtiler.

Ölümsüzler Taburu’nun büyük kahramanları Asya ve Rojger yoldaşları saygı, sevgi ve en derin bağlılıkla anıyoruz. Ölümsüzlerimiz’in yaşamlarını, duruşlarını, mücadelelerini ve destansı eylemlerini yaşamımızın ve savaşımızın pusulası yaparak anılarını yaşatma ve amaçlarını başarma sözümüzü veriyoruz.

Ölümsüz yoldaşlarımızın değerli ailelerine ve fedaileri daima yüreğinde yaşatan yurtsever Kürt halkına başsağlığı diliyoruz.

Fedai eylem gerçekleştiren ölümsüzlerimizin kimlik bilgileri şöyledir:


Kod Adı: Asya Ali
Adı Soyadı: Mine Sevjîn Alçiçek
Doğum Yeri: İzmir
Anne – Baba Adı: Behice – Fazıl
Şehadet Tarihi ve Yeri: 23 Ekim 2024 / Ankara

Asya Ali – Mine Sevjîn Alçiçek


Kod Adı: Rojger Hêlîn
Adı Soyadı: Ali Örek
Doğum Yeri: Şirnex
Anne – Baba Adı: Leyla – Mehmet Nezir
Şehadet Tarihi ve Yeri: 23 Ekim 2024 / Ankara

Rojger Hêlîn – Ali Örek

Rêber Apo’nun halkımızın özgürlüğü için kendisini feda ederek başlattığı özgürlük yürüyüşü, binlerce fedai militanı bünyesine katarak bir özgürlük kervanına dönüştü. Ulaştığı her ev, köy ve şehirde daha da büyüyen ve orduya dönüşen bu yürüyüş, bugün Kurdistan sınırlarını aşarak tüm ilerici insanlığa ulaşarak evrenselleşti. Sömürgeciliğe, soykırım rejimine ve her türden gericiliğe karşı yüreği özgürlük, demokrasi ve eşitlikten yana atan on binlerce yiğit militanın, yüz binlerce sempatizanın ve milyonlarca insanın dahil olduğu bu özgürlük yürüyüşünün öncülüğünü kuşkusuz kendilerini Rêber Apo’nun özgürlük felsefesinde eriten, tüm benlikleriyle mücadeleye adayan ve yeri geldiğinde birer ateş topuna dönüşerek sömürgeciliğin beyninde patlayan fedailer yaptı. İlk fedai eylem şehidimiz Zîlan – Zeynep Kınacı yoldaştan başlayan bu fedai geleneği günden güne büyüyerek ve kurumsallaşarak Ölümsüzler Taburu’na dönüştü.

Halkımıza yönelik saldırıların arttığı her dönemde, devrimci görevlerini yerine getiren ve halkımıza yönelik saldırıları bertaraf eden bu fedailik geleneğinin son temsilcilerinden olan Asya yoldaşımız kadim Ertûşî aşiretine mensup, aslen Colemêrg’li bir ailenin ferdi olarak İzmir’de dünyaya geldi. Ailesinin yurtsever olmasından dolayı özüne bağlı bir şekilde yetişti. Her ne kadar düşmanın soykırım ve asimilasyon saldırıları nedeniyle ilk başlarda ana dilini konuşmakta zorluk yaşasa da her zaman bunun farkındalığıyla Kürtlük değerlerini yaşamayı esas aldı. Büyük fedakarlık ve bedeller verilerek gelişen özgürlük mücadelemizin Kurdistan sınırlarını aşarak metropollerdeki halkımıza ulaşmasıyla partimiz PKK’yi ve Rêber Apo’yu tanıyan Asya yoldaşımız, yaşadığı duygu ve düşünce yoğunluğunun ifadesini Hareketimizde buldu. Yaşama dair arayış ve çelişkileri derin olan yoldaşımız, hiçbir zaman arafta kalmayı ve sıradan bir yaşamı tercih etmedi. Onun için bir yaşam olacaksa özgür olmalıydı. Özellikle kadınların toplumda sürekli ölüm, işkence ve tecavüzlerle yüz yüze kalması, kimliğinin, varlığının ve özgür yaşam umudunun dahi elinden alınmasını hiçbir zaman kabullenmedi. Sürekli buna karşı bir çıkış yolunun olması gerektiğini düşündü. Rêber Apo’nun kadın özgürlüğüne dair çözümlemelerini okuduktan sonra yaşadığı çelişkilerin cevabını bulan, alternatif yaşamın yaratılabileceğine inanan Asya yoldaşımız, bunun amansız bir mücadele gerektirdiğinin bilincinde oldu. Anlamlı yaşamın hakir görüldüğü, tüm toplumsal ilişkilerin soğuk maddi çıkarlara boğulduğu kapitalist sistem çağında özgür yaşamı istemenin, bunun mücadelesini vermenin büyük bedeller gerektirdiğinin farkında olan yoldaşımız, tüm bunları göze alarak mücadeleye adımını attı.

İlk olarak yurtsever devrimci gençlik çalışmalarında yer alan Asya yoldaşımız, mücadeledeki ilk günlerinde yaşadığı coşku ve heyecanı tüm devrimci yaşamının temeli haline getirerek sürekli büyütmenin çabasında oldu. Kendisini özgürlüğe en yakın hissettiği bu anların nihai özgürlüğe ulaşmasının temel araçları olduğunun bilinciyle davrandı. Yer aldığı gençlik çalışmalarında birçok gencin soykırım cenderesinden kurtulup özüyle buluşmasını sağlayan Asya yoldaşımız, temas ettiği her bir yoldaşında derin izler bırakmayı başardı. Neredeyse her gün yaşanan kadın katliamlarına karşı daha fazla mücadele etmesi gerektiğini düşünen Asya yoldaşımız, özgürlük fikrini ilk olarak kendi kişiliğinde derinleştirmesi gerektiğini düşündü. Rêber Apo’nun çözümlemeleri ışığında yaşadığı yoğunlaşmaları artık tüm kadınların özgürlüğü için pratikleştirmesi gerektiğini düşünen yoldaşımız, bu temelde kadın özgürlük çalışmalarına dahil oldu. Bu çalışmalardayken kadınların yaşadığı sorunları çözmeyi, kadınlarda özgürlük bilincini geliştirmeyi esas alan yoldaşımız, sonuç alıcı tarzı ile önemli başarıların elde edilmesini sağladı. Bir yandan böylesi toplumsal ve demokratik çalışmalarla halkımıza öncülük eden Asya yoldaşımız, diğer yandan da sistem içindeki eğitimlerini de sürdürdü. Hakkari Üniversitesi’nde Bilgisayar Programcılığı bölümünü okuyan yoldaşımız, bu bölümü bitirip mezun olduktan sonra kendi ayakları üzerinde durabilmek ve ekonomik özgürlüğünü kazanmak için birçok işte çalıştı.

Asya yoldaşımız ezilen ve sömürülen Kürt halkının toplumsal çalışmalar ve siyaset ile özgürlüğüne ulaştırmayı hedefledi. Bunun için her türlü bedeli vermeyi göze alarak demokratik siyaset alanında çalışmalar yürüttü. 2014 ve 2015 yıllarında yurtsever Kürt halkının mitinglerinde AKP-MHP-Ergenekon faşist rejimi eliyle bombaların patlatıldığı ve yüzlerce insanımızın katledildiği bir ortamda bile büyük bir kararlılıkla demokratik siyasette ısrar etti. Asya yoldaşımızın tüm çabaları faşist rejim tarafından engellendi, yoğun baskılara maruz bırakıldı, 2012, 2014 ve 2015 yıllarında gözaltına alındı. Hakkında güya ‘’vatanın birliğini ve bütünlüğünü bozma’’ suçlamasıyla onlarca yıllık hapis gerektiren davalar açıldı. Artık toplum içinde siyaset yapma ve özgürlük mücadelesini sürdürme imkanı kalmadığında ve faşist AKP-MHP-Ergenekon rejimi Kürt halkına topyekun saldırı başlattığında Asya yoldaşımız da yüzünü Kurdistan dağlarına döndü.

Asya yoldaşımız Türkiye’nin güzide kentlerinden İzmir’de yaşama imkanı varken, ekonomik olarak hiçbir zorluk yaşamazken, üniversite bitirip her türlü maddi yaşam olanağına ulaşabilecekken halkımızın özgürlüğü tüm bunları elinin tersiyle bir kenara itti. Aydın, bilinçli ve yaşam sevinciyle dopdolu olan Asya yoldaşımız, Rêber Apo’nun büyük bir maneviyat, özgürlük aşkı ve ideolojisi ile ördüğü PKK saflarına katıldı.

Gerilla saflarına katılmayı özgürlüğe ulaşmanın ilk adımı olarak belirten Asya yoldaşımız, gördüğü ilk eğitimlerden sonra Zap’ta çalışmalara katıldı. Daha öncesinde ulaştığı ideolojik ve örgütsel birikim ve Parti yaşamındaki tecrübeleri sayesinde gerilla yaşamına adapte olmakta zorluk yaşamayan yoldaşımız, hızla gerilla savaş taktikleri konusunda kendisini geliştirmek istedi. Özellikle halkımıza ve Hareketimize yönelik soykırım saldırılarının yoğunluk kazandığı bir süreçte mutlaka yaşanan savaşa cevap olması gerektiğini düşünen yoldaşımız, bu temelde büyük bir emek ve çaba sergiledi. Israrla savaşın yoğun yaşandığı alanlara gitmeyi öneren yoldaşımız, 2016 yılında Cîlo bölgesine geçti. Destansı direnişlerin yaşandığı ve fedailer yılı olarak tanımlanan bu süreçte düşmana karşı amansız bir mücadelenin sahibi oldu. Birçok yoldaşının şehadetine şahitlik eden Asya yoldaşımız, bu şehadetleri daha fazla mücadele etmenin gerekçesi haline getirdi. Yaptığı bir değerlendirmede Cîlo bölgesinde yaşadığı yoğunlaşmalarla kendisini fedailiğe en yakın hissettiği anları bu süreçte yaşadığını ifade etti. Cîlo’daki başarılı pratiğinin ardından kendisini yeni dönem gerilla taktiklerinde derinleştirmek isteyen yoldaşımız, daha sonra askeri akademilerde eğitim gördü. Bu eğitimleri de fedailiğe ulaşmanın birer basamakları olarak ifade eden yoldaşımız, günden güne kendisini yaratmanın mücadelesini verdi. Mücadeleye başladığı ilk günlerde kendisine doğru bir amaç ve rota belirleyen Asya yoldaşımız, gerilla saflarında da bu arayışlarını daha derinlikli bir şekilde sürdürdü. Aldığı eğitimleri başarılı bir şekilde tamamladıktan sonra bu sefer bizzat yoldaşlarının eğitimiyle ilgilenerek onların da birer uzman gerilla olmasında rol oynadı.

Fakat Önderliğimiz üzerinde sürdürülen ağır tecrit politikaları, halkımıza yönelik geliştirilen soykırım saldırıları ve gerilla alanlarına yönelik saldırılara karşı mücadelesini daha da büyütmesi gerektiğinin farkında olan yoldaşımız, bunun da ancak fedai bir tarz ile mümkün olabileceğini düşündü. Bu temelde Hêzên Taybet çalışmalarına geçen yoldaşımız, burada aldığı ilk eğitimle kendisini daha iyi çözümleme imkanına ulaştı. Kendisini tanıdıkça kişiliğini özgürlük ölçülerine göre daha hızlı bir şekilde değiştiren yoldaşımız, yaşadığı değişim sancılarını özgürlüğe ulaşmanın ilk adımları olarak tanımladı. Bu değişim sancılarının ancak özgürlüğe ulaştığı an’da son bulacağının bilincinde olarak bu sürecin aynı zamanda yaşamının en heyecanlı ve coşkulu dönemi olduğunu da ifade etti. Temel devre eğitimini başarılı ve iddialı bir şekilde tamamlayan Asya yoldaşımız, daha sonra birçok önemli ve stratejik çalışmada yer aldı. Yer aldığı çalışmalarla mutlaka yaşanan yoğun savaş sürecine cevap olması gerektiğini düşünen yoldaşımız, gece gündüz demeden emek verdi ve önemli değerlerin yaratılmasında rol sahibi oldu. Apocu her fedai militan gibi fedai eylem yoğunlaşmalarını da sürdüren Asya yoldaşımız, yaşadığı yoğunlaşmalarla düşmanı kalbinden vurmak gerektiğini düşündü. Bunun için yaşadığı yoğunlaşmaları somut bir şekilde yoldaşlarıyla da paylaşarak fedai eylem önerisi geliştirdi. Asya yoldaşımız, bu önerisini yazdığı bir raporunda şu şekilde ifade etti: “Halkın yüzde yüz inanç ve iradesini oluşturmaya katkı sunmadan Devrimci Halk Savaşı’nın başarıya ulaşamayacağını, halkı devrime katmadan Önderlik ile kucaklaşamayacağımızı bilmek, tek başına yaşama ve savaşma gerekçemdir. Bu temelde fedaileşen yoldaşlarımın yarattığı çıtaya erişebilmek ve misyonumu layıkıyla yerine getirebilmek için Şehîd Zîlan Ölümsüzler Taburu’nda yer almak istiyorum.”

Kadın özgürlük ölçülerindeki net duruşu, yaşanan süreçte Apocu fedai bir militan olarak yerine getirmesi gereken görevlerin bilincinde yaşadığı duruluk ve tüm bu farkındalığın yarattığı yüksek heyecan ve coşku ile fedai eylem yoğunlaşmalarını daha da derinleştirdi. Yaptığı bir değerlendirmede gerçekleştireceği eylemin mutlaka düşman saldırılarına cevap olması ve halkımızın özgürlüğünü sağlamada bir aşama yaratması gerektiğini ifade eden Asya yoldaşımız, bu temelde yoğunlaşmalarını daha da somutlaştırdı.

23 Ekim 2024 günü halkımıza karşı geliştirilen katliamların ana üslerinden biri olan TUSAŞ tesislerine yönelik Rojger Hêlîn yoldaşımızla birlikte fedai eylem gerçekleştiren Asya yoldaşımız, düşündüğü gibi yaşayan, özü, sözü ve pratiği ile fedaileşen Apocu militanlığın son temsilcilerinden biri haline geldi. Ölümsüz komutanımız Bêrîtan – Gülnaz Karataş yoldaşın şehadet yıl dönümünde, en profesyonelce bir şekilde, ustalıkla ve durdurulamaz bir cesaretle çatışarak düşman üssünün içine girmesi ve fedai eylemini gerçekleştirmesi Özgür Kadın Hareketi ve YJA Star fedai militanlığının ulaştığı zirvenin yeni adı Asya Ali oldu. Türk devletinin halkımıza yönelik soykırım saldırılarına karşı son yıllarda Şehîd Sara ve Şehîd Rûken yoldaşlarımızla başlayan, Şehîd Rojhat ve Şehîd Erdal yoldaşlarımızla devam eden ve Şehîd Asya ile Şehîd Rojger yoldaşlarımızla zirveleşen fedailik geleneği halkımızın özgürlük yürüyüşünün teminatı olacaktır. Yoldaşları olarak Asya yoldaşımızın belirlediği özgürlük çizgisinde mücadele edeceğimizin sözünü yineliyoruz.

Botan halkı yurtseverliği ve derin Kürtlük bilinci ile mücadele tarihimize adını silinmeyecek bir şekilde yazdırmıştır. Direnişçi ruhu ile değerlerine sımsıkı bağlı bir halk olarak üzerine düşen yurtseverlik görevlerini omuzlayan Botan halkımız, soykırımcı TC devletinin tüm baskılarına ve zulmüne rağmen bu asil duruşundan taviz vermedi. Binlerce evladını Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’ne veren ve düşmanın her türlü yönelimine karşı duruşundan ödün vermeyen halkımıza karşı işgalcilerin yoğun saldırıları olduğu bir süreçte Hareketimiz alternatif bir yaşam şansı oldu. Düşmanın inkar ve imha politikalarına karşı cevap olmak için yüzünü kutsal gerilla mekanlarına dönen binlerce Botan genci düşmanın korkulu rüyası oldu.

Rojger yoldaşımız, Botan’ın kadim kenti Şirnex’in Hezex ilçesinde Alikî aşiretine mensup yurtsever bir aile ortamında dünyaya geldi. Yurtseverliğinden taviz vermeyen ve özgürlük değerlerine bağlı bir çevrede yetişen yoldaşımız, özgürlük mücadelemizi küçük yaşlarda tanıma şansını yakaladı. Sömürgeci TC devletinin vahşeti ve buna karşı mücadele eden gerillanın kahramanlık hikayelerini dinleyen yoldaşımız, erken yaşta çelişkiler yaşadı. Ulus devletlerin tek tipleştirme ve özünden koparma yerleri olan okullarında liseye kadar okudu. Gençliğin ilk yılları olan bu zaman diliminde sistemin uygulamalarına karşı bir şeyler yapması gerektiğini düşündü. Derin çelişki ve sorgulamalar yaşayan yoldaşımız, sistemin asimilasyon okullarını terk ederek ailesine ekonomik destekte bulunmak istedi. İşgalci TC devletinin kendine muhtaç etme ve işsiz bırakma politikalarını da bu süreçte fark etti. Türkiye metropollerine giderek birçok işte çalıştı. Çalıştığı her yerde devletin halkımızı kendine muhtaç etme ve sindirme uygulamalarını daha iyi anladı. Emekçi bir karakter kazanan ve yakın çevresi tarafından oldukça sevilen Rojger yoldaşımız, Kurdistan’da yaşanan savaşta kahramanlık destanları yazan gerillalara karşı büyük sempati duydu. Çalıştığı ortamlarda sırf Kürt olduğu için horlanan ve hakaretlere maruz kalan yoldaşımız, onurlu duruşundan bir an bile taviz vermedi. Faşist yaklaşımların aksine arayışlarını derinleştirdi. Halkımızı ekonomik olarak mahkum etme ve Kürt gençliğini sindirme uygulamalarını bilerek TC devletine karşı büyük öfke besledi. Fakirliğin ve yoksulluğun Kurdistan halkının kaderi olmadığını, bunun sebebinin işgalci TC devletinin bilinçli bir politikası olduğunun farkına vardı. Gittiği her yerde soykırımcı TC devletinin baskılarına maruz kalan yoldaşımız, daha sonra Kurdistan’a döndü. Kurdistan’da gerilla öncülüğünde süren savaştan derinden etkilenen yoldaşımız, her onurlu Kürt genci gibi vicdani sorgulamalar yaşadı.

Arayış ve çelişkilerine cevap bulmak isteyen Rojger yoldaşımız, ilkin yurtsever devrimci gençlik çalışmalarında yer alma kararı verdi. Çalışmalara dört elle sarılan ve büyük mücadele gerekçeleri olan yoldaşımız, yurtsever devrimci gençlik çalışmalarında Hareketimiz daha yakından tanıma fırsatı buldu. TC devletinin her gün Kürt gençlerini katlettiği, uyuşturucu ve fuhuşa sürükleyerek yozlaştırmak istediğini bilen yoldaşımız, sisteme karşı her geçen gün öfkesini biledi. Yeri geldi örgütleme çalışmalarında, yeri geldi toplumsal eylemlerde görevler üstlendi. Her göreve büyük bir ciddiyet ve şehitlere layık olma anlayışıyla yaklaştı. Başarılı bir pratiğin sahibi olan Rojger yoldaşımız, bulunduğu her ortamda emeği ve olgunluğu ile yoldaşlarının gönlünü kazandı. Gençlik çalışmalarında yer aldığı süreçte ideolojik ve örgütsel anlamda önemli tecrübeler kazanan Rojger yoldaşımız, özgür yaşam aşkını ve arayışını güçlendirerek sürdürdü. DAİŞ çetelerinin Rojavayê Kurdistan ve Şengal’de halkımıza vahşice saldırması, işgalci TC devletinin halkımızın kendini yönetme istemine karşı topyekün saldırıya geçmesi karşısında derin yoğunlaşmalar yaşayan Rojger yoldaşımız, bu vahşi saldırılara karşı mücadele etme kararı aldı.

İşgalci Türk devleti Çöktürme Planı temelinde 2015 yılında Kürt şehirlerine vahşice saldırdı. Hunharca katliamlar yaptı, masum çocuklar ve analar başta olmak üzere halkımızı acımasızca katletti. İnsanlarımızı bodrumlarda üzerine benzin dökerek diri diri yaktı. Faşist rejimin hunharca saldırdığı ve yerle yeksan ettiği ilçelerden biri de Hezex’ti. Hezex’e dönük TC devletinin saldırıları geliştiğinde Hezex’li yurtsever gençler bu saldırılara karşı direnişe geçti. Rojger yoldaşımız da, doğduğu ve büyüdüğü Hezex’in tank, top ve ağır silahlarla hedeflenmesi sonucunda Hezex Özyönetim Direnişi’ne katıldı. Hezex direnişinin hazırlık aşamasında verdiği büyük emekle yoldaşlarının üzerinde büyük etki bıraktı. Canla ve başla doğduğu toprakları savunmaya çalıştı ve büyük bir cesaretle mücadele etti. Soykırımcı TC devletinin halkımızı katletmesi, insanlık dışı uygulamaları ve halkımızın kendini yönetme iradesine saldırması karşısında gelişen Hezex Özyönetim Direnişi’ni yükseltmeye odaklandı. Devletin 20 bin özel eğitimli asker, polis ve her türlü ağır savaş aracı ile kuşattığı Hezex’te 16 Şubat 2016 tarihinde başlayan ve 44 gün süren sokağa çıkma yasakları boyunca bindirilmiş ölüm kıtaları her geçen gün vahşetin düzeyini daha da yükselterek, acı ve ölümün en korkunç biçimlerini Kürt halkına yaşatmaya çalıştı. Devletin tüm imkanlarına rağmen istenilen zaferi elde edememesi ve YPS saflarında gelişen direniş TC devletinin korkulu rüyası haline geldi. Kürt halkının fedai ve yiğit gençlerine diz çöktüremeyen işgalci TC devletinin halkımıza vahşice yöneldiğini gören Rojger yoldaşımız, düşmandan büyük intikam alma yemini o zaman etti. Hezex’in destansı direnişinde yer alan ve şehit olan yoldaşlarına layık olmak için mücadeleyi büyütme sözü verdi. Uzun ve zahmetli bir yolculuktan sonra özgür dağlara ulaşan yoldaşımız, Cûdî bölgesinde gerilla saflarına katıldı. Cûdî’deki her gününü şehit yoldaşlarını anarak ve onların anısını yaşatmayı hedefleyerek geçirdi. 

Daha sonra Medya Savunma Alanları’na geçen Rojger yoldaşımız, daha güçlü bir savaşçı olmak için eğitimlere dahil oldu. Eğitim süreci boyunca daha önce edindiği tecrübeleri yoldaşları ile paylaşan ve örnek bir Apocu militan duruşu sergileyen yoldaşımız, tüm yoldaşlarının takdirini kazandı. İsmini aldığı Hezex’in fedai komutanı Rojger Umut – Okan Emektar yoldaşımıza layık olmak için derin yoğunlaşmalar yaşadı. Aldığı askeri ve ideolojik eğitimlerle eksiklerini gören ve yeniliğe açık olan yoldaşımız, başarılı bir şekilde eğitimi tamamladı. Özyönetim Direnişi sürecinde edindiği tecrübeleri de göz önünde bulundurarak YPS çalışmalarında yerini aldı. Çalışmalardaki heyecanlı katılımı ve her görevde yer alma istemi ile başarılı bir pratiğin sahibi oldu. Daha sonra Medya Savunma Alanları’ndaki farklı çalışmalarda yerini aldı.  Partimizin verdiği her göreve büyük bir ciddiyetle yaklaştı. Yoldaşlarına ve halkına hizmet etmek için büyük bir adanmışlıkla çalıştı. Kurye çalışmalarından altyapı çalışmalarına kadar birçok çalışmada emek verdi. Yerine sağlam ulaştırdığı her yoldaşında derin izler bıraktı. Şehitlere olan derin bağlılığı ve düşmana darbe vurmadaki yoğunlaşmaları neticesinde Partimizin içinden geçtiği sürecin hassasiyetini bilerek Hêzên Taybet çalışmalarında yer almak için öneri geliştirdi.  İşgalci TC devletinin Hareketimizi tasfiye etme ve halkımızı sindirme amaçlı başlattığı askeri ve siyasi operasyonlara karşı Apocu fedai bir militan olarak tarihi sorumluluklarını yerine getirmeye kilitlendi.

Rojger yoldaşımız kaleme aldığı bir öneri raporunda ‘’Partiyi tanımadan önceki yaşamımda çok günübirlik ve zamanı dolu yaşadığımı sanıyordum. Meğerse öyle göründüğü gibi değilmiş. Yanılgılı özgürlüğün insana enjekte ettiği sınırlı bir yaşam hakkı tanıyor. Ben de özgürlük sanıyordum. Meğerse sistemin sunduğu yaşam insanı kendi öz kişiliğini ve ahlaki kültürünü yansıtmayan bir yaşamdır. Böylesi bir yaşamda insanın gözünün mühürlenmiş gibi olduğunu söyleyebilirim. Bu mührü açmak bir şeyleri tanımak ve bilmekten geçiyor. Parti kültürünü almış bir kişi yanındaki herkesi etkileyebilir. Etkilenmenin yarattığı bir arayıştır. Bir yerden sonra Parti nedir, ne için mücadele ediyor gibi soruların cevabını öğrendikten sonra sistem yaşamının insanı daha çok köleliğe ittiğini anladım. Partimiz PKK ise özgürlüğe kapıdır, bunu Parti ve Önderlik’te gördüm. Önderliğe olan özlemim ve şehitlere verdiğimiz sözler, an be an yüreğimde biriktirdiğim kinim, daha profesyonel ve sistematik düşünebilmek için Hêzên Taybet bünyesine geçmek önerisinde bulunuyorum. Yetersiz yoldaşlığımıza vurulacak her darbe Önderliğe ve halkımıza daha çok özgürlük getirecektir. Düşmanı çökertecektir’’ diyerek fedailik iddiasını ve başarı hedefini dile getirdi.

Düşman gerçekliğini ve sürecin beklentilerini bilerek hareket eden yoldaşımız, büyük bir iddia ve kararlılıkla Hêzên Taybet’e geçti. Dönem görevlerini yerine getirmek için yoğun bir çaba verdi. Önderliğimiz üzerindeki ağır tecrit koşullarını ve Medya Savunma Alanları’nda işgalci TC devletinin kimyasal silahlarla yoldaşlarımızı şehit etmesini fedai bir militan olarak asla kabul etmeyen ve hedefine kilitlenen Rojger yoldaşımız, fedai eylem yapmak için ısrarlı öneriler geliştirdi. Sömürgeci soykırımcı Türk devletinin saldırılarını bertaraf etmek için yüzünü TC devletinin başkentine döndü. Üstlendiği tarihi görevin ağırlığını bilerek bir an bile tereddüt etmeden TC devletinin kendisini en güvende hissettiği askeri yerleşkelerinden birine ulaşarak Apocu fedai ruhun yenilmezliğini tüm dünyaya gösterdi. Asya ve Rojger yoldaşlarımız, Apocu fedai ruhun zapt edilemez bir sel olup aktığında ne denli sonuç alıcı olduğunu pratiğinde kanıtlayarak mücadele tarihimizdeki en onurlu yerini aldı. Önderliğimizin felsefesine kendisini iliklerine kadar adamış bir fedai olan Rojger yoldaşımız, halkımız ve Hareketimiz açısından varlık yokluk ikileminde seyreden son yılların mücadelesine hangi düzeyde katılmak gerektiğini ortaya koyan bir çizgi haline geldi. Rojger yoldaşımız, sadeliği, derin yoldaşlığı, cesareti ve fedailiği ile bizlere daima yol gösterecektir. Israr ve çabası önemli başarıların kazanılmasında etkili olan yoldaşımızın bizlere devrettiği mücadeleyi zafere taşıma kararlılığımızı büyüteceğimizi belirtiyoruz.

Önderlik ve şehitler gerçeğine derin bir bağlılıkla fedaileşen Rojger yoldaşımız, sarsılmaz Apocu fedai iradenin sembolü ve TC devletinin korkulu rüyası olan Apocu fedailerden biri olarak adını mücadele tarihimize nakşetti. Yoldaşları olarak Rojger yoldaşımızın hayali olan Özgür Önderlik ve Özgür Kurdistan’ı gerçekleştirme sözümüzü yineliyoruz. Şehitlerimizin anısını her daim yaşatacağımızı belirtiyoruz.

 

26 Ekim 2024

HPG Basın İrtibat Merkezi