HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

 

Değerli Yoldaşlar

Mücadele tarihimizin direnişlerle dolu önemli bir yılını geride bırakırken halkımızın özgürlük mücadelesinde çok önemli bir role sahip olacağı şimdiden belli olan yeni bir yıla giriyoruz. Öncelikle Önder APO’nun, tüm halkımızın, dünya halklarının ve siz değerli yoldaşların yeni yılını kutluyor, mücadelemizi bugünlere kadar getiren tüm kahraman şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. 2019 yılı mücadelesinde tüm yoldaşların Özgür Önderlik Özgür Kürdistan yürüyüşünde üstün başarılar diliyoruz.

İmralı sistemi Önder APO şahsında tüm Kürdistan halkına ve ilerici insanlığa uygulanan bir işkence sistemidir. İmralı işkence sistemindeki uygulama insanlığın yükselen değer yargıları olan özgürlük, demokrasi, eşitlik, adalet ve insan haklarını ayaklar altına alan, onların yerine kapkara bir faşizmi, ırkçılığı ve soykırımı dayatan bir sistemdir. Bu insanlık dışı sisteme ve uygulanan mutlak tecride karşı Önder APO’nun özgürlüğü yolunda gösterilen bütün çabalar, verilen emekler çok büyük bir anlam ve değer ifade etmektedir. Çünkü İmralı sisteminin parçalanması Önder APO’nun özgürlüğü, halkımızın özgürlüğü, bölgemizde halkların kardeşliği, barış içinde bir arada yaşamanın, kadın özgürlüğü ekseninde demokratik, adil ve özgür yaşamın gerçekleşmesi anlamına gelecektir. Bu yüzden bu uğurda gösterilen her direniş ve çabanın büyük bir değeri vardır. Amed zindanında devrimci siyasetin öncülerinden olan KCD eşbaşkanı ve Colemerg parlementeri Leyla Güven öncülüğünde mutlak tecride karşı gelişen ve giderek büyüyen, Kürdistan’ın ve dünyanın çeşitli yerlerinde sürmekte olan açlık grevini yürüten tüm direnişçileri Kürdistan Halk Savunma Güçleri adına selamlıyor, yeni yıllarını kutluyor, içinde bulundukları bu değerli ve önemli eylem hamlesiyle yeni yılı karşılarken kendilerine en içten devrimci duygularla üstün başarılar diliyoruz.  

Değerli Yoldaşlar

2018 yılı büyük direnişler ve kazanımları kadar geçmiş yıla göre sayısı fazla olmasa da niteliksel açıdan önemli kayıplarımızın da yaşandığı bir yıl olmuştur. Yayınlayacağımız bilançoda da açıkça görüleceği gibi düşmanın büyük bir psikolojik savaş tantanasıyla kendisi için yansıttığı başarı hikayesi sadece bir safsatadan ibarettir. Türk devleti 2018 yılında var gücüyle halkımızın özgürlük mücadelesini tasfiye etmeye yönelmiş ama sonuç alamamış ve başarısız olmuştur. Bunun en büyük göstergesi şu anda Türkiye ve Kürdistan’daki zindanlarda, Kürdistan’ın diğer parçalarında ve başta Strassbourg olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinde başlatılmış olan açlık grevi direniş hamlesiyle 2019 yılını karşılamamızdır.

AKP-MHP öncülüğünde tamamen faşist, ırkçı, tekçi bir rejim olarak sürdürülen sömürgeci Türk devlet sistemi 2018 yılında mücadelemizi tümüyle tasfiye etmeyi ve halkımızın kazanımlarını ortadan kaldırmayı önüne koydu. Bunun için öncelikle İmralı işkence sistemini hiçbir kanun, kural ve ahlaki ölçü tanımadan psikolojik işkence ve mutlak tecritle daha da ağırlaştırmış, Önderliğimizin bir tek kelimesinin dışarı sızmaması için her türlü tedbiri almış, İmralı’yı adeta halkımıza karşı yürüttüğü soykırım savaşının temel bir odağı haline getirmiştir.

Bu faşist rejim  özgürlük gerillasının Kürdistan’daki sistemini parçalamayı, komuta-kontrol merkezini ortadan kaldırmayı ve böylelikle mutlak bir biçimde tasfiye etmeyi önüne koydu. Bunun için geliştirdiği 90.000’e yakın operasyondan bahsediyor. Tüm imkanlarını ortaya koyan bu faşist devlet artık karadan savaşamadığı için savaşı tamamen hava güçleri, istihbarat ağı ve paramiliter kuvvetlerle yürütmeye çalışmıştır. Bu temelde Bakur’da geliştirdiği yoğun ve yaygın operasyonlarla birlikte Medya Savunma Alanları’na da on binlerce ton bomba yağdırarak sonuç almak istemiştir. Yine halkımıza karşı uyguladığı faşist devlet terörüyle halkımızı sindirmeyi ve teslim almayı hedeflemiştir. Kürdistan halkı ile Türkiye devrimci sol sosyalist demokrasi çevrelerinin yürüttüğü devrimci siyasal mücadeleye karşı amansız yönelimler gerçekleştirerek, etkisiz kılarak çalışamaz hale getirmeyi ve böylece halkların ortak ve yasal örgütlenmesi olan HDP’yi baraj altına düşürmeyi ve böylece toplumu tümden etkisiz kılmayı hedeflemiştir.

Türkiye ve Bakur Kürdistanı’nda bunu önüne koyan faşist rejim Rojava devrimine saldırarak, askeri ve diplomatik gücünü sonuna kadar kullanma temelinde Rojava ve Kuzey-Doğu Suriye devrimini 2018 yılında boğmayı ve tümüyle ortadan kaldırmayı da önüne koydu. Böylece halkların ümidi olarak doğmuş olan Rojava devriminin tüm etkilerini silmeyi hedefledi. Bu faşist rejim Başurê Kürdistan’ın tüm stratejik alanlarını işgal ederek askeri ve siyasi bir kontrolü geliştirmeyi hedefledi. Bütün bunları geliştirdikten sonra Önderliğe geri adım attırmayı ve böylece amacına ulaşmayı planladı.

Bugün yılsonu itibariyle ele alıp bütün bilançolara göz attığımızda Türk devletinin sergilediği bütün çabalara rağmen hiçbir yerde elde ettiği bir başarı ve sonuç yoktur. Gözle görülen tek sonuç Efrin’in işgal edilmesidir. Buradaki mücadele de halen devam etmektedir. Efrin’de nihai sonucun nasıl gelişeceğini, Türk devletine nelere mal olacağı belli değildir. Bu açıdan sömürgeci, soykırımcı faşist Türk devleti Önderliğimize, hareketimize ve Bakur, Başur ve Rojava Kürdistanı’na dönük hamlelerinde sonuçsuz kalmıştır. Kuşkusuz bu kolay olmamıştır. Kahraman şehitlerimizin emeğiyle her yerde şekillenen destansı direnişler ve halkımızın sergilediği büyük fedakarlığı ile düşman sonuçsuz bırakılmıştır.  Başta değerli ve kahraman komutanlarımızdan Çetin yoldaş olmak üzere Atakanlar, Mam Zekiler, Kemal, Eylül, Welat, Rızgar, Cuma, Medya, Dicle ve Jindarların büyük emeği ile bu sonuç elde edilmiştir. Yine Çağın Direnişi olarak tarihe geçen Efrin direnişinde Avesta ve Karkerlerin şahsında gösterilen büyük direnişin bu sonuçlardaki payı ve rolü büyüktür. Kısaca, Önderliğimiz, hareketimiz, halkımız ve dost sosyalist güçlerin fedakarlığı ve direnişiyle Türk faşist rejimi 2018 yılında başarısız kılınmıştır.

Değerli Yoldaşlar

Genel gelişmelere bakıldığında bölgemiz Ortadoğu’da yürütülmekte olan savaşın önümüzdeki yıl daha da tırmanacağı görülmektedir. Çünkü bölge halklarına çokça acılar çektiren bu savaşın durdurulmasına ve sorunların çözülmesine dair ortaya konulmuş herhangi bir çözüm projesi yoktur. Bir tek Önder APO’nun ortaya koyduğu çözüm projesi var ki, başta Türk sömürgeciliği olmak üzere genelde sömürgecilik ve uluslararası hegemonik güçler halkların kardeşliğini, kadınların özgürlüğünü, özgürlük ve demokrasiyi öngören demokratik ulus çözümü perspektifinden korkmakta ve faşist Türk devleti eliyle saldırılar  yönlendirmektedirler. Terörizme karşı mücadele ediyoruz adı altında bölge halklarına büyük bir terörü ve şiddeti dayatan Türk devletinin bu duruşu olduğu müddetçe savaşın durdurulmasına ve çözümün geliştirilmesine dönük bütün çabalar da boşa çıkacaktır. Çünkü karşımızda Kürt’ü öldürmekten zevk alan, bunu her gün meydanlarda övünerek propaganda konusu yapan, açıkça saldırı ve terörü meşrulaştırarak Türkiye’de şovenizm damarını şahlandıran ve kelle avcılığı ile oy almak isteyen bir cumhurbaşkanı var. Açık ki bu bir cumhurbaşkanı değil, bir çete başkanıdır. Kan dökerek iktidarını sürdürmek isteyen ve varlığını kan dökmeye dayandıran bu faşist zihniyetin bütün etkileri ortadan kaldırılmadan Kürdistan, Türkiye ve bölgemizde savaşın durdurulması, barış ve kardeşliğin gelişmesinin mümkün olmayacağı açıktır.

Bu yüzden görülen o ki, 2019 yılında hem bölgemizde hem de ülkemiz Kürdistan’da savaş daha da tırmanacaktır. Özellikle faşist ırkçı Ankara rejimi ile halkımızın ve hareketimizin Bakur’da, Başur’da ve Rojava’da çetin bir mücadeleyi yürüteceği şimdiden görülmektedir. Açık ki yaşadığımız zorluklar vardır. Ama her koşulda Önder APO’nun aydınlatıcı ve çözümleyici felsefesiyle yaklaştığımızda başarı koşullarının her zaman olacağı açıktır. Bizim bu mücadeleyi kazanmamızın imkan ve koşulları bugün her zamankinden daha çoktur. Bu faşist sömürgeci zihniyet yapısı 2018 yılında Rojava’da yapamadığını şimdi yapmaya dönük çabalar sergilemekte ve Rojava Kürdistanı’na saldırmayı planlamaktadır. Bu, tüm Kürdistan’da yeni bir savaş safhasına geçilmesi anlamına gelmektedir. Bu, salt Rojava’da değil tüm Kürdistan’da Türk sömürgeciliğine karşı halkımızın büyük tarihi bir direnişinin gündeme gireceğini açıkça göstermektedir.

Biz, Kürdistan Halk Savunma Güçleri olarak bir süreden beri yoğun bir biçimde üzerinde durduğumuz Yeniden Yapılanma faaliyetleri çerçevesinde her alanda ve son savaş teknolojileri de dahil her çeşit saldırı biçimine karşı durabilecek ve sonuç alabilecek yeni, çağdaş, profesyonel bir gerilla sistemini geliştirdiğimiz oranda savaşın başarısını da kesinleştirmiş olacağız.

Bu konuda siz tüm yoldaşların temel gündemi yeniden yapılanma çerçevesindeki eğitsel faaliyetlerle yeni dönem gerilla çizgisini, sistemini içselleştirme ve yaşamsallaştırma olmalıdır. Özellikle gerillada olması gereken köklü değişimi zihinsel açıdan ele almak ve böylece çağın gerilla tarzına ulaşmaya mutlak anlamda inanmak ve bu inançla tüm gücüyle yoğunlaşma içerisine girmek şarttır. Bizim, yeni gerilla modelini geliştirdiğimiz oranda zaferi kesinleştireceğimize inanmalı ve ona göre yeni yılın bu ilk günlerinde daha fazla yoğunlaşıp profesyonel gerillada derinleşerek köklü değişimi gerçekleştirmemiz büyük önem taşımaktadır. Bu temelde gösterilecek taktik ve teknolojik performansla sonuç almasını bilecek profesyonel gerilla düzeyini yaratmamız çok önemlidir. Son iki yıldan bu yana yaşadığımız yoğunlaşmayı içinden geçtiğimiz bugünlerde zirvelendirerek tamamlarsak önümüzdeki süreci yepyeni bir gerilla mücadelesi ve hamlesel bir çıkışla geliştirmemiz ve başarılı kılmamız imkan dahiline girecektir.

Bugün cezaevlerinde ve dışarıda devrimci önderlerin öncülüğünde başlatılan açlık grevi eylemlerini bizim gerilla olarak doğru karşılamamızın yolu zafer gerillasını yaratmaktan geçmektedir. Bunun da belirttiğimiz çerçevede, yeniden yapılanma projesi ekseninde ideolojik, örgütsel ve askeri yoğunlaşma ve yeni gerilla modelinin yaratılmasıyla mümkün olacağını bilmemiz ve buna göre devrimci görevlerimize doğru yaklaşmamız gerekiyor. Açlık grevlerinin bu denli devindirici bir düzeye gelerek bize verdiği mesaj; zafer gerillasını kesinkes yaratma mesajıdır. Bizler bir süreden beri gündemleştirdiğimiz ve üzerinde yoğunlaştığımız yeni dönem gerilla çizgisini yaşamsallaştırarak tüm direnişçilerin, Önderliğimizin, halkımızın ve dostlarımızın beklentilerine cevap olacağımıza inanıyor, bu inançla yeni yıl mücadelesinde tekrardan sizlere bütün devrimci coşkumuzla üstün başarılar diliyor, sevgi ve saygılarla hepinizi selamlıyoruz.

31.12.2018

HALK SAVUNMA MERKEZİ KARARGAH KOMUTANLIĞI