HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Apocu Ruh Ve Keskin Vuruş Tarzıyla Düşürülemiyecek  Düşman Hedefi Yoktur

Güvenlik tepesine yapılan eylemin mekanı,zamanı,gelişimi sonuçları ve yaşanan yetersizlikleri,hataları ve yanlışlarını değerlendirmek hem sürec açısından hemde taktik,tarz, komuta ve bizim açımızdan önemli ve sonuç çıkarılması gereken bir deneyim olmaktadır.

Bilindiği gibi halk ve hareket olarak yeni bir mücadele sürecine 1 haziran 2010 tarihi ile girdik. Önderlik bunu dördüncü stratejik mücadele dönemi olarak ifade etti ve formüle kavuşturdu. Bu döneme varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama dönemi dedi. Bu bizim için dönemin temel perspektifi olduğu kadar gereklerini yerine getirilmesi gereken temel görevlerden biridir. Dördüncü stratejik mücadelenin temel hedefi kendi demokratik konfederalizm sistemimizi kurma ve demokratik özerkliği inşa etmektir. Bu temelde Önderimizin yıllardan beri Kürt sorununun çözümü için attığı adımlar, göstermiş olduğu büyük emek ve çabalar Türk devleti ve sorumlu muhatapları tarafından her dönemde karşılıksız bırakıldı. Bir halk için en makul talepler ileri sürülmesine rağmen başta Türk devleti ,Akp hükümeti ve Kürdistanı  sümüren güçler statükolarında ısrar ettiler.İnkar ve imhayı dayattılar.Tüm bunlara arşı Önderliğimiz ve hareketimiz halkların kardeşline inanarak ulus devlet alternatifi olan sistemimizin inşası için kararlıca bir mücadele yürüttü. Bunlara karşı Önderliğimizin tecrit koşulları ağırlaştırıldı,halkın üzerine baskılar yürütüldü, siyasi,kültürel soykırımlar geliştirildi,askeri operasyonlar durmak bilmeden devam etti,Şehit düşen yoldaşlarımızın cenazelerine insanlık dışı muameleler yapıldı. Barış elini uzattığımız her dönemde baskılar arttı,operasyonlar devam etti. Tüm atılan bu tek yanlı adımlar her zaman hareketimizin zafiyeti olarak yansıtıldı. Tüm bunlara karşın Önderliğimizin Akp hükümetinin oyalama,kandırma ve sorunun çözümünü uzatma politikalarına karşı 1 haziran tarihiyle yeni bir mücadele süreci başlattı.Bu mücadele sürecinde,silahlı mücadele,gerillanın misyonu öne çıktı.Çünkü siyasi mücadelenin yürütülmesi için  bütün yollar faşist zihniyet tarafından engellendi.Buna karşı gerillanın aktif  bir savunma savaşının yürütülmesi ve pratikleştirmesi gereği öne çıktı.Biz yıllarca meşru savunma mücadelesini yürüttük,2004’te bunu aktif yürüttük.Daha sonra sorunun çözümü için ateşkesler ilan edildi.Ama tüm bu girişimler karşılıksız kalınca artık taktik anlamında,savaş tarzında da yeni bir mücadelenin gündeme girmesi kaçınılmaz olarak kendini dayattı. Ve bu temelde HPG kendi içinde birçok tartışma yürüttü.En son yapılan 5’ci konferansta taktiksel olarak,bu savaşın yükseltilmesi kararına ulaşıldı.Yine tüm HPG güçlerinin, Önderliğimizin paradigması temelinde yeniden yapılandırılması gündeme alındı.Komuta ,tarz taktikte yenilenmeyi gündeme geldi. Ve bir yıldan fazla bu çabalar devam etti

HPG’nin yeniden yapılandırılması Önderliğimizin paradigması temelinde zihniyet olarak kendini yenilemiş,Gelişen yüksek teknolojiye karşı daha derinlikli,modern, taktiğe ve tekniğe hakim profesyonel bir gerillan’ın oluşturulması temel amaç oldu. Hem ARGK hem HPG sürecinde  yürüttüğümüz çetin mücadelerle edilnilen çok büyük tecrübeler oldu.Tabi bu tecrübeler binlerce yoldaşımızın kanı pahasına gelişti. Bu temelde gerillanın geçmiş tecrübelerimize dayanarak hem Önderliğimizin savunmalarıyla  geliştirdiği yeni paradigmayı özümsemiş bir şekilde güçlü bir çıkış yapması gerekiyordu.Bu anlamda dördüncü stratejik mücadele döneminde HPG güçleri olarak yoğun bir tartışma ve hazırlık süreciyle girdiğimizi belirtmek doğru olacaktır.Çünkü uzun süre tartışıldı, pratik adımları atıldı,hazırlık yapıldı, bu temelde yeni mücadele sürecinde stratejik bir dönemi olan HPG’nin öncülük yapma gereği olmazsa olamaz kabilinde bir gerçeklik olarak kendisini dayattı ve gündeme getirdi. Bu temelde başlayan süreç itibarı ile değerlendirildiğinde 1 haziran 2010 tarihinden itibaren iki buçuk aylık bir süreç yaşandı. Bu iki buçuk aylık süreç askeri olarak, taktik olarak çok net gösterdi ki HPG var olan potansiyelin üçte biri dahi eğer pratikleşirse sadece Türk devleti değil daha bir çok güce karşı savaşma kapasitesinin olduğu  ideolojik güvenin, iradenin, inancın olduğu çok net bir biçimde açığa çıkmıştır. Bunun görülmesi gerekiyor. Herşeyden önce TC devleti, medyası, ordusu, Önderliğimizin, örgütümüzün bir yıldan bu yana yaptığı açıklamaları ciddiye almadı. Bir tehdit, şantaj olarak algıladı, küçümsedi. Fakat bu iki buçuk aylık süreç gösterdiki öyle değil. Önderliğimiz ve hareketimiz  söylediği her söze  bağlı kalarak yaptığı her açıklamayı pratiği dönüştürerek  bunu tüm dünya kamuoyuna gösterdi. İki buçuk aylık süreç askeri taktik açıdan değerlendirildiğinde büyük siyasi sonuçlarının olduğunu belirtmek mümkündür. TC ve ordusu iki buçuk aylık askeri hamlemiz karşısında bir hezimet ve dağılma durumunu yaşadı. Yapılan eylemleri asker kayıplarını çok somut bir şekilde kamuoyundan gizledi. Gerillanın üstlendiği ve konumlandığı bütün saha ve eyaletlerde TC ordusu çok ciddi darbeler yedi. Aslında bu nedenle de büyük bir moralsizlik çöküntüyle ile yüz yüze geldi. Bu aktif mücadelenin sonucunda TSK tarihinde ilk defa askeri şura toplantılarında tayin terfilerini yapamaz duruma geldiler. Kriz durumunu yaşadılar. Devletin zirvesi toplantı üzerine toplantı yapmak zorunda kaldı. Adeta Kürdistan’ı yeniden işgal edercesine asker ve mühimmatı Kürdistan’a ve güney Kürdistan sınırına yığdı. 90’lı yıllardan kalma özel güçlerini Kürdistan’a mevzilendirmek zorunda kalarak, mücadele karşısında zorlandıklarını itiraf  etmek durumunda kaldılar. PKK’nin gücü ve yenilmezliği, gerillanın performansı geldiği düzeyi dost düşman herkes gördü. Yapımız bu aktif  savunma mücadelesinden büyük moral aldı. Halkımız demokratik özerkliği büyük bir bayram havasında karşıladı.

Taktik ve tarz anlamında değerlendirdiğimizde Karadeniz’den Amanos’lara Kürdistan’ın birçok saha ve eyaletinde düşmanı sarsan nitelikli eylemler oldu. Tabi Türk devleti, ordusu ve medyası yapılan bu başarılı eylemleri geçmişte olduğu gibi gerçekleri ters yüz ederek başarısız olarak göstermek için elinden gelen her türlü çabayı gösterdi. Bilindiği gibi döneme damgasını vuran eylemler oldu, büyük mücadeleler yürütüldü. Kahramanca direnişler ve şehadetler gelişti. İskenderun eylemi Xakurke tepe baskını, Erzurum’da Sarıyayla jandarma karkoluna karşı yapılan eylem yine Dörtyol da yapılan eylem örnek olarak verilebilinir. Bunların dışında birçok eylem yapıldı. En son yirmi temmuzda  Çukurca’ya bağlı Han tepesine de belli bir süre yapılan hazırlıklar temelinde kapsamlı bir baskın eylemi oldu. Yapılan tüm bu eylemler aslında gerillanın HPG’nin yeniden yapılandırılması çerçevesinde ulaşılan düzeyin göstergesidir. Kendisini yenileyen, donatan, taktikte derinleşen tekniğe hakimiyeti olan, komutada klasikliği aşan ve dördüncü stratejik mücadele dönemi ruhuna denk bir düzey yakaladıklarını somut pratik örnekleri olarak verilebilinir. TC devleti, özellikle ordusu gerillanın çıkış yapamayacağını kapsamlı, başarılı eylemlere imza atamayacağını geçmişte çokça dile getirdikleri gibi, uzaktan kumanda ile, sabotaj eylemleri ile sınırlı kaldığının propagandasını bir süre yaptı. Fakat bu iki buçuk aylık hamle süreci gösterdi ki yeniden yapılandırılan gerilla orduya karşı bütün taktikleri kısa bir süre içerisinde uygulayabileyek  yetkinliğe ulaştığını gösterdi.  Ordunun ve medyanın geçmişten beri bilinen şöyle bir özelliği de var. Gerillanın gerçekleştirdiği her başarılı eylemi çarpıtarak, gerçekleri ters yüz ederek  kamu oyunu yanıltmak için çeşitli spekülasyonlara başvurmaktadır. Yapılan eylemlerle ağır darbeler yemesine rağmen bunu halktan gizlemek için psikolojik savaş yöntemlerini devreye koymaktadır. Yani başarılı ve güçlü eylemlerimizi hazm etmemektedir.  Gerillanın geldiği düzeyi ve performansını kabul etmemekte bunun için de yapılan her başarılı eylemi ya tesadüf, rastlantı ya da dış güçlerle bağlantısını kurmaya çalışmaktadır.  En son yirmi temmuzda yapılan Han tepe eylemine de aynı yaklaşımı sergilemiştir. Eylemin üzerinden bir ay geçmesine rağmen medya aracılılğıyla eylem üzerine tartışmalar devam etmektedir. Ortaya atılan iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Aslında eylemi taktik başarı düzeyini ve sonuçlarını çarpıtmayı hedeflemektedir. Geçmişte bir çok eylem de yaptığı gibi Han tepe eylemini ters yüz etmektedir. Mesala heronların eylem öncesinde arkadaşların görüntelerini aldığını eylem esnasında da neden müdahale edilmediği tartışılıyor. Eylem ve sonrasında havadan ve karadan yapılan tüm müdahalelerin ve takviyelerin güçlerimiz tarafından nasıl kırıldığı, püskürtüldüğü ve hezimete dönüştürüldüğü gerçeği ortadayken bu tür spekülasyonlarla asker aileleri ve kamuoyu kandırılmaya çalışılmaktadır. Bundan dolayı Han tepesi baskın  eyleminin gelişimi, sonuçları, ardından yaşananları değerlendirmek gerekmektedir.

Yapılan eylemin ayrıntılırına gelirsek; hamle başladıktan sonra haziran  ve temmuz ayları boyunca gerilla yüksek bir performans göstererek Türkiye ve Kürdistan’ın bir çok bölgesinde başarılı eylemlerle insiyatifi eline aldı. Bu süreçlerde yaşadığımız şahadetlerde oldu. Bu şahadetlerin çoğu ya düşmana karşı saldırı halinde ya da eylem girişimlerinde oldu. Bu gerçektende Apo’cu fedai militanlığının ulaştığı düzeyi, azmin, cesaretin ve kahramanlığının zirvesiydi. Temmuz ayının başında bizim hata ve eksikliklerimizden dolayı peş peşe yaşadığımız kayıplar oldu. Pervari’de 10 arkadaş eylemin  geri çekilmesinde şehit düştü. Yine Zagros’ta Bedey karakolu tepe baskınında 12 arkadaş şehit düştü. Arkadaşlar bu tepeyi düşürmelerine rağmen geri çekilmede geç hareket etme ve kuralları uygulamamadan kayıplarımız yaşandı. Gümüşhane’de yaşanan şahadeler vardı. Bu şahadetlerin üst üste gelmesi halkı ve hareketi zorladı. Türk ordusu içinde kendisini toparlamasına yol açıp moral oldu. Yaşanan kayıplar düşmanın güçlülüğünden değil taktiğin uygulanma düzeyinde yaşadığımız yetersizlik ve hatalardan kaynaklandı. Keşif ve planlamade ve özellikle de geri çekilmede düşman tekniğinin dikkate alınmaması ve disiplin zayıflığından kaynağını aldı. Yaşanan bu durumları değerlendirmek için genel yönetimlerin katıldığı tartışmalar oldu. Eylemler tek tek ele alınıp değerlendirildi, tartışmalar birkaç gün devam etti. Önderliğin görüşme notlarında taktik ve tarza ilişkin uyarıları ve perspektifleri oldu. Tartışmaların olduğu böylesi bir süreçte biz de eylem kararını verme aşamasındaydık. Hem Önderliğin hemde hareket yönetiminin geliştirmiş olduğu eleştirilelr vardı. Özellikle taktikte tek düzelik ve salt askeri hedeflere yönelme durumunun aşılması gerekiyordu. Tüm bu tartışmalar dikkate alınarak  güvenlik –han tepesi askeri üssünün bir tepesine baskın eylem kararı alındı.  Eğer eylem başarılı olursa genel güçlerimiz açısından bir çıkış ve moral olacaktı, tersi durumda ise yürütülen bütün tartışma ve perspektiflerden sonuç çıkarılmadığı anlamına gelecekti, bunun için çeşitli düzeylerde yoğun tartışmalar yapılarak  eylem yapılacak hedefin tüm ayrıntıları teknik donanımı ve geri çekilmesi hesaplandı. Eylem yapılacak hedef ise Kayseri Tugayına bağlı özel eğitimli tümü subay ve uzman çavuşlardan oluşan bir komanda bölüğüydü. Sınırda konumlanan düşman gücünün tümünü bu tugaya bağlı birlikler oluşturuyordu. Çukurca hattında konumlanan bu birlikler yüksek teknoloji ile donatılmış, tahakkümlü birliklerdi. Yapılan planlama çerçevesinde özel olarak düşmanın bu güçleri hedef kapsamına alındı. Eylemin zamanlaması bizim için çok önemliydi. Onlarca yoldaşımızın cenazelerine karşı insanlık dışı muameleler yapılmış cesetler tanınmaz düzeye getirilmiş, halkımızın buna karşı gerillayı intikama çağırdığı bir süreçti. Düşmanın vahşetine, halkın intikam çağrılarına cevap olma temelinde büyük bir kararlılık ve coşku ile eylem hazırlıklarına başlandı. Yapılan planlamaya göre; güvenlik (Han tepesi) tepesine iki koldan baskın bununla paralel koordineli olarak Sere Seve topçu taburu, Eriş topçu taburu, Bilican askeri üssü ve Güvenlik üs merkezlerine de bir çok koldan ağır silahlarla darbeleme eylemleri yapılacaktı. Eylem ve sonrasında düşmanın takviye ve müdahalelerini engellemek için de arazinin stratejik yerlerinde Doçkalar, füze, bomba atar ve pusu grupları yerleştirilecekti. Bu temelde hedefler gece, gündüz gruplarımız tarafından keşif edildi. Tepedeki düşman gücünün sayısı, mevzi, kanal, ağır silah konumlanmaları tespit edilmeye çalışıldı. Yani hedef denetime alınarak günlerce tüm ayrıntılara dikkat edilip hesaplandı. Keşif ve planlama yapıldıktan sonra eylem düzenlemeleri yapıldı. Baskında yer alacak dört grup yine diğer merkezlere dönük ve düşman takviyelerini engellemeye dönük on grup yani toplam on dört grup eylemde yer alacaktı. Düzenlemeler yapıldıktan sonra hedefin maketi yapılarak, üç gün boyunca tartışmalar yürütülerek provalar yapıldı. Özellikle saldırı grupları yoğunlaştırıldı. Mevzilerin üzerine nasıl gidilecek, silahlar nasıl toplanacak, geri çekilme nasıl olacak ve benzeri konulara üzerine yoğun tartışmalar pratik uygulamalarla yürütüldü. Eylemin hazırlık çalışmalarında arkadaşlarda büyük bir coşku kararlılık ve başarı arzusu vardı. Eyleme katılacak tüm arkadaşlar böylesi bir eyleme katılacak olmanın heyecanını yaşıyor ve eylemin başarıya ulaşması için tüm arkadaşlar  iddaa sahibiydi. Başta Ş. Şervan, Ş. Rojbin, Ş. Pılıng, Ş. Avareş arkadaşlar olmak  üzere tüm arkadaşlarda hedefe kilitlenme başarma hırsı belirgin bir şekilde kendisini gösteriyordu.  Yani eyleme gidilmeden aslında eylem ruhta, düşüncede kazanılıp başarıya ulaşmıştı. Savaşın kazanılmasının yarısının hazırlık olduğu bir gerçektir. Han tepe eylem hazırlık aşamasında arkadaşlarda kendini hedefe kilitleme, başarma arzusu ve fedai ruh üst zirvedeydi. İntikam hırsı yüksekti. Eylemde en önde yer almayan arkadaşlar duygusal yaklaşımlar içerisine girip farklı tutumlar içerisine girdiler.  Amaç ise arkadaşların eyleme katılma isteği ve saldırıda yer alma iddiasıydı. Bütün hazırlıklar bu temelde tamamlanıp eylemin yapılacağı alana dönük harekete geçildi. Artık herşey tamamlanmış ve uygulamaya geçilecekti. Eylem saati olarak sabaha doğru iki olarak belirlendi. Hedef iç  taraflardaydı. Düşman gücü gece on ikiye kadar tetikteydi. Düşman  sürekli olarak ölüm korkusu yaşadığı için hep panikteydi. Gece yarısından sonra ise bir gevşeme durumu, duyarsızlık durumunu yaşıyorlardı.  Düşmanın termal ve gece görüş sistemini boşa çıkarmak için farklı taktik ve yöntemler kullanılarak gruplar  yerlerine doğru sağlam bir şekilde ulaştı. Yani düşmanın çokça abarttığı termal sistemi boşa çıkarıldı. Bu şekilde hiçbir grubumuz deşifre olmadan yerlerine ulaştı. Baskında yer alacak iki saldırı ve savunma grubu vardı. Birinci saldırı kolunun yeri riskliydi. Çünkü bu grup düşmanın konumlandığı tepenin altından geçip arkasından dolanacaktı. Düşman tarafından fark edilme olasılığı vardı. Şervan arkadaşın komutası altındaki bu grup tüm kuralları harfiyen uygulayarak saatlerce sürünerek sağlam bir şekilde yerlerine ulaşma başarısı gösterdi. İkinci saldırı kolu ise diğer gruplara göre yerleri daha iyiydi. Savunma grubunun yeri ise çok hassas ve stratejikti. Başta savunma kolu yerini alacaktı. Bu kolumuzda 2 BKC, 2 B7 silahıda vardı. Savunma grubu başta mevzilenecek, daha sonra diğer saldırı grupları da sızma şeklinde ilerleyebilecek düşman fark ederse savunma grupu vuracak eylem baskına dönüşecekti. Savunma grubu sağlam bir şekilde ve hızla yerine ulaştı. Düşmanın eylemi farketmemesi için azami olarak kurallara dikkat edildi, örneğin eylem başlayana kadar hiç cihaz kullanılmadı. Cihaz üzeri mandallama işaret olarak belirlenmişti. Savunma grubu yerine ulaştığını mandallama işareti ile genel koordineye bildirdi. Daha sonra saldırı grupları devreye girdi ve düşman mevzilerine sızma başladı. Şervan arkadaşın kolu saat ikiye doğru bomba mesafesinde mevzilere  yanaştı. Bu grup yerine ulaştıktan sonra zaten düşmanın direnme azmi de yok edilmişti. Şervan arkadaş mevzilere yanaştığı bilgisini verdikten sonra koordinenin talimatı ile eylem başladı. Birinci saldırı kolu el bombalarıyla hızla mevzilere saldırarak  birkaç dakika içerisinde mevzilere girdi. Yani düşmanın profesyonel ve seçkin birliği uykuda yakalandı. Sonrasında savunma grubu da etkili ve yoğun bir atışla tepeyi vurmaya başladı. Arkadaşlar büyük bir fedai ruhla ve hızla beş mevziyi düşürdü. Bu esnada Şervan arkadaş savunma grubunun mermisiyle ayağından yani bizim hatamızla yaralandı. Bu bir talihsizlikti. Bu kolun son mevzinin düşürülmesi esnasında da Avareş arkadaş  çok acele ederek mevzinin üzerine giderken ağır yaralandı.  Avareş arkadaş daha duyarlı ve sabırlı yaklaşsa yarada almazdı.  Apocu ruhla  fedaice, sloganlar atarak büyük bir atiklikle mevziye girerken yaralandı. Bu kol hedeflediği altı mevziyi düşürdü. Arkadaşların çok sayıda silah toplamalarına rağmen Şervan ve Avareş arkadaşların getirilmesinden dolayı sadece düşman üzerinden bir BKC silahını arkadaşlar getirdi. İkinci saldırı kolu ise eylemin esas saldırı koluydu. Takviye grubu da vardı.  Bu grubumuzda yaşanan bazı yetersizliklerden dolayı başlangıçta mevzilerden uzak konumlanmışlardı. Eylem başladıktan sonra arkadaşlar büyük bir kararlılıkla kendilerini mevzilere ulaştırdılar. Burada da düşmanın dokuz mevzisi vardı. Düşman burada yarım saate yakın direnmeye çalıştı. Özellikle Bomba atar ve BKC mevzisi bir süre çatıştı. Arkadaşlar burada büyük bir ruh ve ustalıkla tek tek bütün mevzileri düşürdü. Yani toplam tepede bulunan on beş mevzi kısa sürede arkadaşların eline geçti. İçinde tepenin komutanı olan koordine mevzisi arkadaşların eline geçti. bazı mevziler alev alarak tüm cephanelikle birlikte imha oldu. Arkadaşlar tarafından tek tek mevziler kontrol edilerek 1 Adet A-4, 1 Adet Bomba atar, 1 Adet havan, 3 Adet Nico dürbün 1 büyük termal ve ondan fazla ferdi silah ve çok sayıda askeri malzeme  imha edildi. İki MG- 3, iki BKC, dört G-3, dört silah termali bir el cihazı ve çok sayıda malzemede arkadaşlar tarafından getirildi. Arkadaşlar tepede bir saatten fazla kalarak toplam 31 cenazenin üzerine gittiler. Tepeden birkaç asker kaçarak kurtulmayı başardı onun dışında diğer askerlerin tümü vuruldu. Tepe düştükten sonra düşman geçmişteki geleneğini bozmadan yaralı, ölü asker demeden tepeyi yoğun bir şekilde bombalamaya başladı. Arkadaşlar saat üç buçuktan sonra tepeden çekilmeye başladı.  Düşman sabaha doğru toparlanmaya başlayıp yoğun teknik kullanmaya başladı.

Hantepe EylemiEylemde yapılan planlama yüzde yetmiş seksen başarıyla uygulandı. Çokça tartışılmasına rağmen geri çekilmede bazı hatalar ve yetersizlikler yaşandı. Şervan arkadaş ayağından yaralanmıştı. Arkadaşlar içerisinde sevilen, sayılan emekçi bir arkadaştı. Arkadaşlar Şervan arkadaşı getirmek için ağır hareket ederek, duygusal yaklaşım içerisine girdiler. Durmamaları gereken yerde duruyorlar ve ağır hareket ediyorlar. Arkadaşın yarasından dolayı duygusal tutumlara giriyorlar. Bundan dolayı fazla uzaklaşamıyor ve koordinede zamanında bilgilendirilmiyor. Eylemden sonraki gün akşama doğru yaşanan çatışmalarda Şervan arkadaşı getirmeye çalışan Rojbin ve Pılıng arkadaşlar şehit düşüyorlar. Şervan arkadaşın zaten yarası ağır olduğundan kaynaklı iki gün sonra şehit düştü. Özellikle Rojbin ve Pılıng arkadaşların şehadetleri yersiz, haketmediğimiz ve tümüyle bizim hatalarımızdan kaynaklandı. Baskın eylemi ve ardından iki gün yaşanan çatışmalarda toplam dört arkadaş şehit düştü,iki arkadaşta hafif yaralandı. Özellikle geri çekilmede yaşanan hususlar üzerinde çeşitli toplantılarda durulup eleştiri ve özeleştirisi verildi.

Baskın eylemiylen paralel kordineli bir şekilde eylemin başladığı saatlerde Sere Seve topçu taburu,Eriş topçu taburu,Bilican askeri üssü,Güvenlik askeri üssüde birçok koldan vurulup yoğun ateş altına alındı.Yaklaşık bir saat devam etti. Düşman şoke oldu ne olduğunu saatlerce anlayamadı. Çünkü 5 merkeze aynı anda saldırılar yapılmıştı.Sabahla birlikte durumu anlamaya başlayıp teknik kullanmaya başladılar. Sabah saat 4.30 da düşman kobralar eşliğinde tepenin yakınlarında indirme yapmaya çalıştı. İndirme yapmaya çalışan helikopterin içinde Hakkari tümen komutanı Gürbüz Kaya vardı. Arkadaşlar 4 koldan indirme yapmaya çalışan helikopterleri ve kobraları etkili bir biçimde vurmaya başladı. Kobralar vurulan tepenin hizasına dahi giremedi,helikopterlerde indirme yapamadı.

Akşama kadar ölü ve yaralılarını almaya gelen tüm helikopterler vuruldu düşman askeri araçlarla cenazelerini taşımak zorunda bırakıldı. Yapılan tüm müdahale girişimleri arkadaşlar tarafından püskürtülüp darbelenerek boşa çıkarıldı. İndirme yapmaya çalışan skoski helikopterlerden biri ağır darbe aldı saatlerce yerinde kalmak zorunda kaldı.

Heron iddalarına gelince ise idda edildiği gibi keşif uçağı eylemden önce gelmedi eylem başladıktan yarım saat sonra baskın yapılan tepenin üzerine yani eylem alanına geldi. Hava aydılanıncada Türk yapımı keşif uçağı Bayraktar da geldi. Arkadaşlar bayraktarı vurdu buda darbe alarak çatışma alanından uzaklaştı. Heron ise çatışma alanında kaldı. Eylemi canlı olarak başta Genel kurmay merkezi olmak üzere 32 merkezden izlendiği söyleniyor,olabilir? Heron görüntüleri kordinatları vererek merkeze göndermiş olabilir. Heron görüntü aldı peki hangi merkez müdahale edecekti? Müdahale edecek bütün taburlar yoğun ateş altında değilmiydi? Sabahla beraber yaptıkları hava ve karadan  müdahaleleri kırılarak püskürtüldü.Arkadaşlar helikopterlerin indirme yapmasını engellediler. Karadan araçlarla eylem alanının uzağına gelmek zorunda kaldılar. Yapılan müdahaleler kırıldı. Sabahla savunma yerine, vurulan tepeye kaç koldan asker gelmeye çalıştı.Bunların tümü arkadaşlar tarafından vuruldu,kaçmak zorunda kaldılar. Sabahtan akşama kadar düşman tepede cenazelerini çekmeye çalıştı.Arkadaşlar buna müsaade etmedi.Ancak akşama doğru çekebildiler.Gerçeklerin görünmesi gerekiyor.Akşama kadar yer yer çatışmalar devam etti.Çatışmalar esnasında iki gün boyunca savaş uçakları eylem ve çatışma alanını bombaladı.Öğlene doğru Çukurca başta olmak üzere tüm merkezler eylem alanına top atışlarıyla müdahale etti.Topların sayısını net olarak bilmiyorum.Ama binlerce top atıldı.Arazinin her tarafı alev aldı.Diyorum ki keşke toprağın ,taşların,ağaçların dili olupta kendilerini anlatabilseler.Yoğun teknik kullanıldı.Ancak alnan tedbirler sonucu hepsi boşa çıkarıldı.Uçak,kobra,top atışları iki gün boyunca sürdü, tek bir arkadaş yaralanmadı.Güçlerimizin aldığı tedbirler sonuçu saldırılar boşa çıkarıldı.

Sonuç olarak eylem planlandığı gibi başarılı oldu,Hedeflenen gerçekleşti,tepe düşürüldü,düşmana ağır darbeler vuruldu,özel komando bölüğü darmadağın edildi.Eylemde Ş.Şervan, Ş. Rojbin,Ş.Avareş,Ş.Pılıng arkadaşlar başta olmak üzere katılan tüm arkadaşlar fedai ruhla ve karalılıkla mücadele ettiler.Eylemde fazla rol oynayan, Katkı sunan şehit yoldaşlardı.Geri çekilmede yaşanan iki şahadet bizim hatalarımızdan, yetersizlerimizden kaynaklandı.Özel savaş medyasının eylemin sonuçlarına ilişkin yaptığı spekülasyonlar doğru değildi Kayıplarını gizlediler.Genelkurmayın ve medyanın şunu kabul etmesi lazım Gerillanın ulaştığı eylem düzeyini görmeleri, yapılan tüm müdahelelerin boşa çakarıldığını, kırıldığını itiraf etmeleri gerekiyor. Profesyonel, özel eğitimli komando gücüde olursa, Gerillanın bunları kırma,dağıtma güçü vardır.Bu gerçek onlarca defa açığa çıktığı gibi Hantepe eylemindede birkez daha ıspatlandı. Hakikat bu, bunu tersyüz ederek başarılı eylemleri farklı spekülasyonlarla çarpıtmak, kamuoyunu kandırmaktır.Gerillanın taktikte derinleştiğini,teknik hakimiyetinin geliştiğini ve prefesyonel düzeye ulaştığını birçok eylemde olduğu gibi bu eylemdede ıspatladı.

Hantepe EylemiGenelkurmay eylemden birkaç sonra eyleme ilişkin şöyle bir açıklama yaptı,’’Hava şartları uygun olmadığından müdahale edemedik’’dedi.Şimdi yazın ortasında,temmuzun kavuruçu sıçaklığında şartlar nasıl uygun değildir? Yağmur yok,kar yok, rüzgar yok hava şartları nasıl uygun değil.Açıklama doğru değil,Hava şartları uygundu. Havadan ve karadan yapılan tüm müdahaleler güçlerimiz tarafından kırılıp püskürtüldü. Bu gerçeğin görülüp kabul edilmesi gerekir. Eylemin   gerçekleşme zemini,gelişimi,sonuçları ve ardından yaşananlar bu şekilde İfade edebiliriz.

Eylem şehit yoldaşlarımızın anısına,halkımızın intikam çağrılarına bir nebzede olsa cevap oldu.Eylemin başarılmasında öncü düzeyinde rol oynayan şehit arkadaşlar oldu.Eylemin hazırlık aşamasından pratiğine kadar bu arkadaşların azmi,kararlılığı,başarma arzusu belirleyici oldu.Bunu fedai bir  ruhla, keskin vuruş tarzıyla gösterdiler.Düşmanı tarumar ettiler. Eyleme katılan diğer arkadaşların çabaları,kararlı duruşlarıda sonuç alınmasında etkili oldu.Sonuçta eylemde 37 asker öldürüldü, birçok asker yaralandı, helikopter darbe aldı, çok sayıda silah imha edildi ve çok sayıda silah getirildi.Diğer vurulan merkezlerdede kayıplar oldu.Eylem taktiksel olarak başarılı oldu.Keskin vuruş tarzı, APO’cu ruhla hedef düşürüldü.

Tüm bunlardan sonuç olarak şunu belirtmek mümkün;Düşman hedefi ne kadar teknik donanıma ve tahaküme dayanırsa dayansın,ne kadar özel eğitmli güçte olsa Apocu ruh ve keskin vuruş tarzıyla düşürülemiyecek düşman hedefi yoktur.Bunu Ş.Şervan,Rojbin,Pılıng ve Avareş arkadaşlar duruşları inançları ve eylemleriyle net bir şekilde ıspatladılar. Han tepesi eyleminde şehit düşen yoldaşlar şahsında 1 Haziran hamlesinden bu yana şehit düşen yoldaşları saygıyla anıyor,kahramanlıkları önünde eğiliyor,Mücadeleyi yükseltme ve zafere ulaştırma sözünü yineliyoruz.

Azat Siser