HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

newroz mazlum doganNewroz, adım adım yaklaşıyor. Yeni bir mücadele yılının, baharının başlangıcı Newroz, her zamankinden daha fazla Newrozlaşan bedenlerin, özgürlük uğruna ölümsüzleşenlerin Newroz’u olduğunu bir kez daha gösterecek.
Uzun bir direniş tarihine sahip Kürtler açısından Newroz’un sadece bir bayram olmadığı, aynı zamanda zulme ve her türlü egemen, baskıcı, katliamcı, soykırımcı rejim karşısında onurlu duruşun kimliği olduğu biliniyor. Çağdaş Kürt tarihi açısından 1982 Newroz’unda eylemiyle Çağdaş Kawa unvanı alan Mazlum yoldaşın da bu onurlu duruşun en güçlü temsilcisi olduğu tartışma götürmezdir.
Mazlum yoldaşın direnişi, aradan geçen 30 yıla rağmen ilk günkü anlamından bir şey yitirmiş değil. Mazlum yoldaşın eylem ve duruşunun anlam ve önemi şüphesiz uygulanan vahşet ve baskının anlaşılmasından geçer. İnsan olmaktan çıkmanın dayatıldığı bir ortamda insanlıktan ve onun temsil ettiği özgürlük ruhundan taviz vermeden direnen Mazlum yoldaşın amacı ve eyleminin hedefi bugün her zamankinden daha fazla anlaşılmak, etüt edilmek ve temsil ettiği değerlere uygun olarak pratikleştirilmek zorunda.  
Mazlum yoldaş en fazla ideolojik mücadelede keskin ve duyarlıydı. İdeoloji ise yaşamın kendisidir. Yani yaşama verilen anlam, ideolojinin kendisi oluyor. Her şeyin başının ideolojik duruş ve mücadeleden geçtiğini Mazlum yoldaş çok iyi biliyordu. Diyarbakır zindanında ne yapılmak istendiğini, kendisine neyin dayatıldığını da herkesten çok anlıyordu. Onun için düşmanın amacını boşa çıkartmak üzere ilk direnme tutumu, mücadeleci tutum ondan geldi.
Faşist cuntanın “PKK’den vazgeçerseniz yaşarsınız, yaşamanız için PKK’den vazgeçmeniz gerekir” dayatmasına karşı Mazlum yoldaş PKK dışında bir yaşamın olamayacağını dayattı. Düşman dayatmasını boşa çıkarttı. Olacaksa bir yaşam Önderlik çizgisinde olur, yoksa yaşam olmaz dedi. 82 Newroz’unda yaptığı eylem, geliştirdiği direnişin temel anlamı odur.
Bu eylem ve direniş tamamıyla ideolojik bir mücadeleydi. Küresel kapitalist modernite sisteminin oluşturduğu inkar ve imha sisteminin temsilcisi olan 12 Eylül rejimiyle, PKK arasında; Önder Apo’nun geliştirdiği ideolojik politik çizgi arasında bir irade savaşı, inanç savaşıydı. Kürdistan’da yaşamı hangi çizginin yaratacağı, yönlendireceği, hakim olacağını belirleme mücadelesiydi. Mazlum yoldaşın başlattığı, Dörtlerin güçlendirdiği direniş ve ardından gelişen büyük ölüm orucu eylemi sonucunda bu mücadeleyi PKK kazandı, Önderlik çizgisi kazandı.
Mevcut direnişle zindanda ideolojik olarak 12 Eylül rejimine ve inkar sistemine öldürücü bir darbe vuruldu. 12 Eylül rejimi, sömürgeci soykırım rejimi kaybetti, başaramadı. Başarılı olamadığını insanlık dışı uygulamalarıyla tarihe kara bir sayfa olarak kaydolan Diyarbakır zindanının yakınlarında bir toplantıda cuntanın başı Kenan Evren bizzat itiraf etti. “Burada öyleleri var ki kafalarını kesseniz inançlarından vazgeçiremezsiniz” dedi. Yani kendi bildikleri dışında öldürsen de, ne versen de başka yaşamı kabul etmezler diyordu. Bu sözler, Önderlik çizgisi, PKK çizgisi karşısında 12 Eylül rejiminin ideolojik yenilgisinin ilanı, itirafı oluyordu.
Onun için zindan direnişi hala etkilidir. 2012 yılının Newroz’uyla bu direnişin otuzuncu yıldönümünü yaşıyoruz. Otuz yıllık kesintisiz, amansız bir mücadele. Fakat bugün gibi taptazedir. Hala bugün gibi özgürlük ruhunu, bilincini, iradesini temsil ediyor. Halka yön veriyor. Hâlâ PKK mücadelesi büyük zindan direnişiyle anılıyor, yürüyor. Onun karşısında inkar ve imha sistemi de hala yeniktir. İdeolojik mücadelede inkar ve imha sistemi herhangi bir başarı elde edebilmiş değildir.
Geçen yıl Tayyip Erdoğan gitti, Kenan Evren gibi ağladı orada. O ağlama aslında yenilginin devam ettiğinin itirafıydı. Bu o durum zindan direnişinin etkisinin ne kadar güçlü olduğunun, hâlâ ne kadar canlı olarak yaşadığını gösteriyordu. Tayyip Erdoğan’ın o tutumu, o sözlerini öyle anlamak lazım.
Bu anlamıyla zindan direnişi ve bu direnişin başlatıcısı Mazlum yoldaşın eylemi öneminden, değerinden, Kürt halkının özgürlüğüne ışık tutma gücünden hiçbir şey kaybetmediği gibi geçen otuz yıllık mücadele içerisinde ortaya çıkan gelişmelerle daha canlı, daha çok yaşayan daha fazla etkide bulunan bir güç haline gelmiş durumda. Bunu görmemiz, anlamamız lazım. Her şeyin başı ideolojik mücadele oluyor, ideolojik gelişme oluyor.
Zindan direnişi bu anlamda bir zafer direnişidir. Yenilgiyi tümden yok etme direnişidir. O direnişçiler sömürgeciliğin bağrına en ağır, çıkartılamayacak bir kazığı çaktıklarını bizzat kendileri söylediler. Dolayısıyla da hala sömürgecilik o direnişin baskısı altında, ondan aldığı yenilginin ağırlığı altında debelenip duruyor. AKP bu yenilgiyi nasıl boşa çıkarırım tersyüz ederim diye o kadar çalıştı, sağa sola saptırmak istedi ama başaramadı. Bu bakımdan zindan direnişinin gücünü gerçeğini iyi anlamamız lazım.
Zindan direnişinin otuzuncu yıldönümü neredeyse aynı önemde yeni bir mücadeleye de tanıklık ediyor. Önder Apo, PKK’nin özgürlük çizgisinin yaratıcısı ve en büyük uygulayıcısı olarak 13 yıldır İmralı işkence sistemine karşı direnişini sürdürüyor. Bu işkence sistemini defalarca yenilgiye uğrattı. En son da 8 aydır normal bir insanın asla tezahür bile edemeyeceği koşullarda bu direnişini taçlandırıyor.
Yine Kürdistan ve Türkiye’nin birçok cezaevinde PKK’nin temsil ettiği özgürlük çizgisindeki ısrar ve onurlu Kürt duruşundan taviz vermeme tutumunun yarattığı direniş devam ediyor. An Azadî, An Azadî sloganıyla Özgür Önderlik, Özgür Kürdistan amacını gerçekleştirmek için zindanlarda 12 Eylül faşist rejimine taş çıkartan uygulamalar karşısında Mazlum yoldaşın direnişine selam duruluyor.
Otuz yıl önce en ağır koşullara, en olumsuz şartlara rağmen direnişiyle zafer kazanan düşüncenin, ideolojinin bugün de yeni direniş hamlesiyle zafer kazanacağı kesindir.
Tabii bu zafer önemli görev ve sorumluluklarla karşı karşıya olunduğunun bilincinde olanların yaratacağı bir zafer olacaktır. Aldatma, hile, uyutma politikalarıyla sonuç alacağını zanneden AKP ikiyüzlülüğünü, onun Kürt insanına dayattığı satılmış, işbirlikçi Kürt kimliğini ancak yeni mücadele yılının, yeni bir direniş Newroz’unun gerekliliklerine göre hareket eden, yaşayan, mücadele eden onurlu, özgür Kürt duruşuyla yerle bir edileceğini unutmamalıyız.
Mazlum yoldaşın 30 yıl önce yaktığı üç kibrit çöpü eğer bugün eylemini gerçekleştirdiği Kürdistan’ın kalbinde yasaklanıyor, temel sloganı olan ya özgür yaşam ya hiç, ya PKK’yle yaşam ya hiç sloganı yasaklanıyorsa, bu, mücadelenin zaferinden duyulan korkunun ürünüdür. Bunu da görerek 2012 Newroz’una yüklenmek, hazırlanmak Mazlum yoldaşın başlattığı direnişi nihai zafere ulaştıracak yegane güç olacaktır.
Pir Kemal