Önderliğimizin doğum günü olan 4 Nisan’ı öncelikle Önderliğimize ve tüm halkımıza, tüm yoldaşlarımıza kutluyoruz.
Özellikle de içinde bulunduğumuz yılın direniş çizgisini belirleyen, Önderlik üzerindeki tecridi kırmak için canlarını açlık grevine yatırarak Önderlik etrafında kenetlenen açlık grevi direnişçilerine Önderliğimizin doğum gününü kutluyoruz. Yeni bir 4 Nisan’ı karşılarken Önderliğimizin özgür fikriyle ve mücadelesiyle en fazla evrenselleştiği bir süreçten geçmekteyiz.
Önderlik ideolojisinin en fazla yaşamsallaştığı ve özgürlüğün somutlaştığı bir süreçten geçmekteyiz. Bu egemen güçleri daha da öfkelendirmekte. Bu nedenle Önderlik üzerindeki tecridi derinleştirme ve Kürt halkının değerlerine saldırarak komployu bir kez daha güncellemek istiyorlar. Egemenler için nafile bir gerçekle karşı karşıyalar oysa özgürlük, başta Kürt halkının, yine Önderliği tanıyan, anlamaya çalışan, duyan tüm insanların zihnine bir tohum olarak düştü artık. Bir ışık taneciği tüm karanlıkları parçalayacak kadar güçlüdür. Özgürlüğe dair bir fikir de aynı şekilde beyinlerdeki kölelik karanlığını parçalıyor ve özgürlüğe kanatlanan kişilikler yaratıyor.
İçinde bulunduğumuz yılın her yıldan daha farklı bir karakteri var. Bu yıl 4 Nisan’a her zamankinden daha farklı bir ruhla giriyoruz. Çünkü bu yıla direnişle girdik. Direniş Önderliğimiz üzerindeki tecridi kırma amacıyla Leyla Güven öncülüğünde başladı, bugün tüm zindanlara yayıldı. Aynı zamanda tüm Kürdistan’a ve Kürtler’in yaşadığı tüm ülkelere yayıldı. Kürt halkı Önderliğe kilitlenmiş ve onun üzerindeki esareti parçalamak bu yılın mücadele eksenini ifade ediyor. Yıla direnişle girmek yılın karakterini ve bizlerin bu yıla nasıl yaklaşmamız gerektiğini belirliyor. Bu yıl, Önderlik eksenli mücadelenin zirvede yürütüleceği bir yıl olacak. Önderlik üzerindeki tecridi parçalamak ve özgürlüğünü sağlamak gerilla olarak bizlerin temel mücadele eksenimizdir. Devam etmekte olan direnişler bizimde bu yıl ki mücadeleye tüm gücümüzle sarılarak rolümüzü yerine getirmemizi emrediyor. 4 Nisan’a verilecek en büyük cevap Önderliğin doğumundan bugüne yaşamına sığdırdığı özgürlüğü ve mücadeleyi anlamak, ondan öğrendiklerimizi kendi kişiliğimizle bütünleştirmektir. Önderliği anladıkça özgürleşiriz. Özgürleştikçe Önderliğin fikirlerini uygular ve mücadeleyi büyütürüz. Mücadeleyi büyüttükçe özgürlüğü tüm topluma taşırırız.
Önderliğin doğumu Kürt halkının kaderini değiştiren tarihi bir dönüm noktasını ifade etmektedir. Bu nedenle de 4 Nisan sadece kişi olarak bir doğum değildir, bir halkın geleceğini, özgürlüğünü doğuran bir doğuştur. Önderliğimiz, bugün kişisel sınırlarını aşmış tüm Kürt halkı ile bütünleşmiştir. Bugün, adeta tüm Kürt halkının kalbi Önderlikle atmaktadır. Bir halk bir yürekte birleşmiştir. Önderliğimiz 4 Nisan’la hayata gözlerini açışını birinci doğuşu olarak ifade ediyor. Bu, kendi kişiliğinin oluşma süreci olduğu gibi, içinde doğduğu toplumu anlama sürecidir aynı zamanda.
Özgürlük hedefinin büyüklüğü büyük bedelleri göze almayı gerektirmiştir
Önderliğimiz içine doğduğu toplumsal gerçekliği hiçbir zaman olduğu gibi kabul etmemiş, daha çocukken köy toplumunun yaşamını sorgulamaya başlamış ve bir şeylerin ters gittiğini fark etmiştir. Bu fark daha çocukluğunda Önderliğin diğer çocuklardan farkı olarak yaşama yansımıştır. Annesi Önderliği diğer çocuklara benzetmek için, köyün yaşamına örf adetlerine uyan bir çocuk haline getirmek için kendi yöntemleriyle Önderliği eğitmeye çalışmıştır. Babası ise Önderliğe, “sende fetih ruhu var” diyerek onun farkını ilk tespit edenlerden olmuştur. Yine köyün imamı Önderliğin kendisinin hemen ardında namaz kılışındaki kararlı inançlı duruşunda karşın “böyle gidersen uçarsın” diyerek inandığı ne olursa olsun başaracağını o günden tespit etmiştir. Önderliğimiz daha çocukluğunda, kan davalılarının çocuğuyla arkadaşlık edecek kadar toplumun katı kurallarını boşa çıkarmıştır. Yine kız çocuklarla hiçbir fark koymaksızın oyunlar oynarken toplumun kadına daha çocuklukta biçtiği cinsiyetçi toplum kalıplarını kırmıştır. Ve emek vermeyen, onun emeğinden yararlanmaya çalışanı kardeşi dahi olsa affetmemiş ve kavga etmiştir. Diğer taraftan, köyün çocuklarını etrafında toplama yeteneğiyle daha o zamandan öncülük duruşunun nüveleri yaşama yansımıştır.
İçinde bulunduğu yaşamı olduğu gibi kabul etmeme, sorgulama, kendi doğrularına göre yapmaya çalışma bir çocuk için alışıldık bir şey değildir. Bizler hepimiz doğduğumuz topluma göre şekil alırız. Her ne kadar bazı şeyleri sormaya kalksak da anne babaların verdiği kısa cevaplar ile nasıl olunması isteniyorsa hemen uyum sağlarız. Kabına göre şekil alan su gibi toplumumuza göre şekil alırız. Önderlik farkı bu noktada daha çocuklukta açığa çıkmaktadır. Bu sorgulayan, anlamaya çalışan kendi doğrusunu bulmaya çalışan çocukluk ve gençlik karakteri, giderek kendi toplumuna dayatılan yanlışları ve toplumunun gerçek doğrularını arayan bir karaktere dönüşmüştür.
Sosyalizmle tanışmak, kendi toplumunun da buna layık olduğu fikrine ulaşmak ve özgür toplumu yaratmak için Özgürlük Hareketinin kurulmasına giden yürüyüş böyle başlamıştır. Önderlik PKK’nin kuruluşu ve özgürlük arayışı temelinde mücadeleye sürecini kendisi için ikinci doğuş olarak tanımlıyor. İnsanı doğanın tüm diğer oluşumlarından ayıran farkı aklı, duyguları ve ruhudur. Bu fark insanı kültürler, uygarlıklar inşa edecek kadar kudretli kılmıştır. Tabi bu gücü doğanın ve insanlığın aleyhine kullanarak bugün kıyamet alametleri yaratan egemen zihniyet ayrı bir tartışma konusu. Yine insanları aklını ve yüreğini kullanamaz sistemin bir dişlisi haline getiren sistem gerçeği insanı diğer canlılardan farkını insanın aleyhine çevirmiştir. Önderliğimiz bu noktada kendi akıl, duygu ve ruhunu özgürlükten yana yaptığı seçimle sistemden koparmıştır. Yaşamın hakikatinin farkına varmak ve buna göre bir yaşam arayışına girmek elbette ki yeniden bir doğuş, yeni bir başlangıçtır. Bu sefer sadece Önderliğin kendisi için değil içinde yaşadığı toplumu da içine alan bir yeniden doğuş, ikinci doğuştur. Önderliğin ikinci doğuş olarak ifade ettiği halkla özgürlük temelinde buluşması ve bütünleşmesidir. Her doğum gibi bu süreçte zorlu olmuştur. Özgürlük hedefinin büyüklüğü büyük bedelleri göze almayı gerektirmiştir. Önderlik Özgürlük Mücadelesi’nin zafere yürümesi için yüzlerce yoldaşı eğiterek militanlık ölçülerini geliştirmiş, halkı yediden yetmişe örgütlemiş ve kadınları özgürlükle buluşturmuştur.
Önderlik gerçeğiyle bütünleşmek özgürlükle bütünleşmektir
Önderliğin üçüncü doğuş olarak ifade ettiği süreç ise, Önderliğimizin mevcut tüm paradigmaları aşarak, özgür topluma gidecek yol olan demokratik ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmanın inşası sürecidir. Bu süreçte Önderliğimizin beş bin yıllık egemenlikli uygarlığın tüm şifrelerini çözerek sistemi tamamen deşifre etmiştir. Sistemin toplumu köleleştiren tüm kurum ve zihniyetlerinin çözümlenmesi aynı zamanda bunların her birinin alternatifinin projesinin kurulması anlamını ifade ediyor. Yani Önderlik hem sistemi tüm hücrelerine kadar çözümlemiş ve tüm yaşam alanlarına dair alternatif yaşam nasıl olmalı, bunun paradigmasal ve kuramsal çerçevesini oluşturmuştur. Bu noktada egemen sisteme karşı tarih boyunca karşı çıkmış, mücadele etmiş tüm direnişçilerin mirasını esas alarak ve birleştirerek tarihin direniş birikimini insanlığa mal etmiştir. Egemen uygarlık özgür toplumun olmadığı tek ve ebedi sistemin devletli sistem olduğu anlayışını insanlığın zihnine işlemiştir. Oysa Önderliğimiz özgür insan paradigmasında insanlığın özünün özgürlük olduğunu ortaya koymuştur. İnsanlığın özgür özü ve bu uğurdaki direnişlerini ifade eden demokratik uygarlığın tarih boyunca hep sürdüğünü ifade etmiştir. Zaten insanlık tarihin %98’ini klan kabile ve neolitik toplum formuyla özgürce yaşamıştı, egemenliğin açığa çıkması ile ise özgürlük arayışları hep sürmüş ve özgürlük toplumun dokularında hep yaşamıştı. Yani mutlak ve nihayi olan egemenlik ve devlet değildi, insanın doğası özgürlükten yanaydı. Bu nedenle aklını kendi öz iradesiyle kullanan insan yönünü doğal olarak özgürlüğe dönerdi. Sistemin verili zihniyetini aşan insan özgürlüğe ulaşırdı. Özgürleşen insan ise yaşamın sorunları ne kadar derinde olsa aşar ve özgür yaşamı inşa ederdi.
İşte üçüncü doğuşla Önderliğimizin başardığı buydu. Sistemi tamamen aşmıştı, tarihin birikimini kendisinde bütünleştirmişti, ve toplumun layık olduğu özgür yaşamın nasılını ortaya koymuştu. Önderliğimizin üçüncü doğuş olarak adlandırdığı yeni paradigmayı inşa süreci İmralı esareti yıllarında gerçekleşmiştir. Önderliğimize TC devletinin ve tüm egemen uygarlık güçlerinin tüm hınçlarıyla baskı zor ve tecrit uygulayarak onu etkisizleştirmeye çalıştıkları bir süreci ifade etmektedir. Sistem güçleri kendi gerçeklerini tamamen deşifre eden bu özgür insana büyük öfkelidirler, aslında büyük korku ve panik içindedirler. Bu nedenle tecritle sesini duyulmaz kılmak istiyorlar, ışığını karanlık hücrelerde karartmak istemekteler. Oysa özgürlük sınır tanımaz, baskıyla söndürülemez. Tıpkı ışığın sınırlandırılamayacağı hep akışkan olduğu, karanlıkları delip geçtiği gibi Önderliğimizin özgür düşünceleri de tüm halka ulaşmış, özgürlük arayan tüm insanlığa akmıştır. Ve Önderliğimizin özgür fikri İmralı esareti yıllarında tüm Ortadoğu’ya ve dünyaya yayılmaya başlamıştır. Kürt halkının hücrelerine kadar özgürlük işlemiş ve can bulmuştur. Sistemin en büyük kaosu dayattığı Ortadoğu toplumuna nefes alabilecekleri özgür toplumun umudu olmuş ve Kuzey Suriye devrimi ile tüm Ortadoğu’ya örnek olmaktadır. Bugün özgürlük arayışı olan herkes dünyanın diğer ucunda da olsa Önderlik ideolojisine yönünü vermektedir. Özgürlük arayışı olan herkes bugün dünyanın en çok baskı, talan, işgal, sömürü görmüş ülkesi olan Kürdistan’a, özgürlüğü aramak için gelmekteler. Dünyada en çok katliama, ihanete, asimilasyona, inkara uğramış Kürt halkının yanında özgürlük saflarında yer almaktan gurur duymaktadırlar.
Çok kısaca anlatmaya çalıştığımız, 4 Nisan’dan günümüze Önderliğimizin yarattığı özgürlük ruhu ve bunun insanlıkla buluşma düzeyidir. 4 Nisan, Önderliğimizin yaşama ilk gözlerini açtığı gün. İlk günden bu güne Önderliğimizin yaşamı egemenliğe, haksızlıklara, sömürüye karşı isyan ve mücadelenin tarz ve yöntemini ifade ediyor, özgürlüğün somutlaştığı kişiliği temsil ediyor. Özgürlük ilkeleri temelinde, önce kendi halkı ve tüm insanlıkla özgürlük potasında bir bütünlüğü ifade ediyor. 4 Nisan’dan günümüze, Önderliğimizin yaşamı, yetmiş yıllık bir yaşam duruşundan öte, Önderlik bir yaşam tarzıdır. Bu yıl, 4 Nisan’ı Önderliğin yaşamını ve mücadele tarz ve yöntemini daha derinlemesine anlamak, Önderlik gerçeğiyle daha fazla bütünleşme temelinde ele almalıyız. Önderlik gerçeğiyle bütünleşmek özgürlükle bütünleşmektir. Özgürlükte derinleştikçe mücadelemizde daha güçlenir ve Önderliğimize halkımıza layık mücadele gücünün açığa çıkarırız. Bu temelde tüm yoldaşlarımıza, Önderlik ideolojisine gönül veren tüm halkımıza, kadınlara ve herkese, Önderliğimizin doğum günü olan 4 Nisan’ı bir kez daha kutluyor ve Önderlikle özgür günlerde buluşma hayalinin yakınlığının heyecanıyla herkesi selamlıyoruz.
EMİNE ERCİYES