Çok öteden beri bu Türkiye devletinin çok tuhaf bir karakter edindiğini yazıp çizmiştik. Yer yer Türklerin karakterinden bahsetmiştik. Tabii ki söylediklerimiz kendilerini Türk halkının ve Türkiye devletinin egemenleri ve sahibi gören kaymak tabakadır.
Barış elçilerini dağlarında renkli görüntülerle gönderdik. Ve giden tüm yoldaşlar kendilerini gönüllü önerenlerdi. Şüphe yok ki kendilerini çok daha fazla sayıda yoldaş da önerdi. Ama kabul görenler gelen yoldaşlar oldu.
Önder Apo Kürt halkının ve onun gerillasının kıblegahıdır. Kürt halkı ve gerillası ondan asla uzaklaşmaz. Uzaklaşmaz çünkü yoktan onu canlı hale getiren, korkakken cesaret veren, sinmişken dik durmasını sağlayan, unutulmuşken herkesin göreceği hale getiren, ölüyken can veren, bitmişken kendisi olan ve tabii ki bugün dünyanın en dinamik toplumu ve topluluğu haline gelmiş olması da Önder Apo’dan aldıkları arasındadır Kürt halkının.
Hal böyle olunca Önder Apo’nun çağrılarına yoldaşlarımız ve halkımız içtenlikle cevap vererek Türkiye’ye gelmişlerdir. Bir de yıllardır var olan bir sorun var, bu sorunun bir şekilde çözümünde taraf olmak için dönmüşlerdir.
Tuhaf işte bu ülke; bu devlet; bu egemenler ve bu cümle cemaat dogmatik siyasetçiler. Onlara göre bir doğru vardır; o da onların doğruları. Ama bu dünya da o kadar sizinkilerden daha farklı doğrular var ki!
Özgürlük doğruları var; ilkeli yaşam doğruları var, onurlu olmanın doğruları var. Ve başı dik, bakışları sert, vakur, direnişçi olmanın doğruları var.
Tuhaf ülke işte.
Bu devlete göre herkes suçlu, herkes pişmanlık içerisindedir, herkes aç susuz, herkes çorbacı, herkes çoluk çocuk peşinde, herkes ev bark kurmak için yaşıyor. Başka da yaşayacak olanlar olamaz. Olmamalıdır.
Yoldaşlarımız döndüler, ama sizin çorbalarınız için dönmediler. Döndüler, ev bark kurmak için değil. Döndüler, sadece ana babaların yanlarına dönmek için değil. Döndüler, suçlu oldukları için değil. Döndüler pişman olmak için değil. Ve döndüler ezik büzük durmak için hiç mi hiç değil.
Yoldaşlarımıza Türk basınında kimi terbiye noksanlığı yaşayan tipler tarafından bulaşıkçı, temizlikçi sıfatı yakıştırıldı.
Evet, yoldaşlarımız temizlikçidir. Kirlenmiş bulaşıklarınızı, elbiselerinizi temizleme zamanı. Türkiye devletini o kadar kirini pasını ancak temiz yerlerde temiz yaşayarak gelenler temizleyebilir. Türk egemenleri, faşist milliyetçi, militarist, şovenist, nazist karakter toplumu çok kirletmiştir. Tabiri caizse toplumun ve halkın kimyasını bozdu, kirletti. Bunların yaptıklarının temizleme zamanı.
Dönüyorlar yoldaşlarımız ama Türkiye’yi temiz bir topluma dönüştürmek için dönüyorlar.
Dönüyorlar yoldaşlarımızı kirlenmiş vicdanları yeniden dönüştürmek ve temizlemek için dönüyorlar.
Dönüyorlar yoldaşlarımız milyonlarca barışa özlemi haykıran sesleri siyasal bir güce dönüştürmek için dönüyorlar.
Dönüyorlar yoldaşlarımız kendisi olmaktan çıkmış, kendisiyle yüzleşmekten kaçan haydutları dönüştürmek için dönüyorlar.
Dönüyorlar yoldaşlarımız geleceğin aydın yarınlarını, kir pastan uzak bir yaşama dönüştürmek için dönüyorlar.
Ve dönüyorlar yoldaşlarımız onuru ayaklar altına alınan halklarının onurlarını yeniden onlara layık bir şekle dönüştürmek için dönüyorlar.
K. Nurhak