HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

1 Mayıs 2012 taksim şöleninin çok konuşacağız. Bunun yeni bir birlikteliğin başlangıcı olacağı kesindir. Bunun için “Halkların şöleni” tespitini yapmak yerindedir.

isci saflariBazıları 1 Mayıs öncesi sarı, yeşil hatta siyah bazı sendikaların aynı meydana gelmeyeceğini dönük işçilerin ve emekçilerin bölünüşü olarak ele almış ve bu parçalı duruştan bir şey çıkmayacağını söylemişlerdi. Doğrusu bunu söylerlerken işçilerin ve emekçilerin birleşmemesini eleştirerek bunu yapmamış, tam tersine buna sevinerek adeta alay etmişlerdi. Kimi sözde çokbilmiş ise sarı ve devlet sendikalarının taksim’e akmayacağını ise en zayıf geçecek 1 Mayıs olarak ilan etmişlerdi.

Ancak öyle çıkmadı. Tam tersine halkların, inançların ve de düşünce farklılıkların hakim olduğu tam bir renk cümbüşü yaşandı. Hem de amaçlarda birleşerek oluşan bir renk cümbüşü.

Sol ve demokrat eğilimli sendikalardan tutalım da antikapitalist Müslüman Gençlere kadar bir renk cümbüşü. Lazlar, Kürtler, Pomaklar, aleviler, feministler, eşcinseller, öğrenciler, devrimci öğrenciler, sanatçılar, sokaktaki her renk ve tabii devletlerin en iyi idare ettikleri futbol severlerin demokrat ve devrimcileri hem de fenerlisi, siyah beyazlısı ve de sarı kırmızılısı olanları. Evet, her renk 1 Mayıs'a kendi rengini katarak 1 Mayısın nasıl kutlanması gerektiğini öncelikle bizlere ve sonra da tüm emek düşmanlarına iyi gösterdiler.

Yıllar yılıdır herkesi ama herkesi devletin etrafında toplayan, devletin bir kalkanı gibi olarak kullanan, muhaliflerini aynı kitlelerin elleriyle ezen, dağıtan bir devlete karşı halkların renk cümbüşü sahiden biz gerillalara moral aşılamıştır. Bir yeni ruhun yaratılmasına yol açtığı gibi bu ruhun aslında her zaman bu halkların mayasında bulunduğunu da bize göstermiştir.

Bu ne demektir? Bu artık gözlerini dört açarak, suni çelişkileri bir yana bırakarak emek cephesiyle el ele demokrat aydın bir Türkiye ve Kürdistan için ortaklaşmanın ne demek olduğu demektir.

Bu ne kadar farklılıklarımız olsa da amaçta bir olduğumuzu gösterir. Amaçta bir araya gelebileceğimiz gösterir. Ve de bu artık bekçi dövmekten vazgeçerek üzümü yemek demek olduğu hatta en iyi üzümü ortakça yemek demek olduğu demektir.

Bu hiçte öyle kimilerinin bizleri inadına bir birine kırdırmak için, düşmanlaştırmak için çelişkilerimizi artık eskisi gibi istedikleri gibi kullanamayacakları demektir.

Bu halkların kesinlikle çıkarlarının ortaklaşmakta geçtiğine en iyi örnek demektir.

Bu tüm parçalamalara, bölmelere rağmen eğer saflarımız emek cephesi için çarpıyorsa meydanları dolduracağımızın en iyi ve güzel kanıtı demektir.

Ve tabii ki bu artık herkesin istediği zaman bize ağzını açıp söylediği, hödlediği zamanın da artık geçmekte olduğunu gösteren güzel bir halkların şöleni demektir.

Saygın bir sol demokrat Türkiyeli yazar: “Küçük görünen bazı adımlar vardır ki yerleşmiş ve köhnemiş taşları yerlerinden oynatırlar. Ve o taşlar kim ne kadar uğraşırsa uğraşsın bir daha eskisi gibi döşenemez, yeni malzemeyle yeni yollar yapılması zorunlu olur” derken yeni yolun ne olması gerektiğine de iyi işareti demektir.

Artık kimse kusura bakmasın. Türkiye halklarını istediğiniz kadar parçalamaya çalışın, istediğiniz kadar o sahte devletçi sendikalarınızla içten düşürmeye ve zayıf kılmaya çalışın. Artık bunların hiç biri sökmeyecektir. İstanbul ve Diyarbakır sokakları 1 Mayısları bu şekilde ortak bir ruh duygusuyla kutladıkça hiçbir güç bu halklara geri adım attıramayacaktır. Aysel Tuğluk’un söylediği gibi "Yapmamız gereken 1 Mayıs'ı Newrozlaştırmak, Newroz'u 1 Mayıslaştırmaktır. Başka yol, başka çare yoktur" diyerek halkları birbirine düşman edenlere karşı birleşerek ortak tavır geliştirmemizdir. Bu ise zaten Newrozlaşmaktır. Newrozlaşmak ortaklaşma ve birleşerek zalimlere karşı direnişi inadını direnmek demek değil midir?

Öyleyse inadına; ortaklaşmak, ortaklaşmak, ortaklaşmak. Tüm farklılıklarımıza rağmen birleşmek, birleşmek, birleşmek.

Öyleyse inadına saflarımızı netleştirmek, netleştirmek, netleştirmek…

Biz gerillalar olarak her zaman halkların bu ortaklaşma şöleninin yanında olacağımızı tüm Türkiye halklarının bilmesini isteriz. Ve üzerimize düşen ne kadar görev varsa bu eksende emek sarf ederek esirgemeyeceğimizi de bilinmesini isteriz.

K. Nurhak