HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

psikolojik-savas 20402Yeşil Türki Faşistlerin en etkili silahı psikolojik savaştır. İnsanı etkilemek için herhalde dünyada ne kadar yol yöntem varsa üzerinde etüt etmişlerdir. Belki bugün açığa çıkmayacaktır ama er ya da geç tarih Yeşil Türki Faşistlerin insanların ruhsal derinlikleri üzerinde özenle, büyük araştırmalar yaptıklarını yazacaktır.

Hitler faşizminin toplama kamplarında Yahudiler üzerinde tıbbi olarak çok sayıda deney yaptıklarını bugün iyi biliyoruz. Yine bir insanın ne kadar zehre dayanıklı olduğunu, ne kadar işkence kaldırabileceğini, ne kadar ilaca karşı refleks gösterebileceği gibi insanlık dışı uygulamaları Hitler faşizmi toplama kamplarında uygulamışlardır. Tıbbın kobay olarak kullandığı fareleri Hitler faşizmi Yahudi ve Sosyalistler üzerinde uygulamıştır.

Özcesi Hitler faşizmi insan davranışlarını etkilemenin yolları üzerinde özenle durmuştur. Ve bunun en ileri düzeyde uygulamasını ise toplama kamplarında büyük insanlık suçu işleyerek yapmıştır. Bugün ise Yeşil Türki Faşistler insana fiziki müdahale etmeden ama insanı insan olmaktan çıkarmanın tüm yollarını özel olarak birçok yerde araştırarak günlük olarak Türkiye ve Ortadoğu toplumları üzerinde tatbik ediyorlar.

Dediğimiz gibi tarih er ya da geç bu siyaset tarzını, bu tarz insanı etkileme sanatı üstüne yoğunlaşmalarını, insanı manipüle etmenin en aşağılık yol yöntemleri üzerinde ne kadar çirkince çalıştıklarını da yazacaktır. Öyle sanıldığı gibi Yeşil Türki Faşistler alias AKP’liler ve onların tüm Think Thank kuruluşlarının temel hedefi insanı etkilemeye dönüktür. Yanıltmaya dönüktür.

Özgürlük savaşçıları olarak AKP’nin ne kadar yalan dolan ile hareket ettiğini en çok biz biliriz. Çünkü Türkiye toplumunu en çok bize ilişkin geliştirdikleri yalanlar üzerine yönlendirmektedirler. Dünyanın ne kadar yalanı ve karalaması varsa bizi Türkiye toplumunun gözünde düşürmek için kullanmaktadırlar. Bunun için diyoruz ki bu özel savaş sistemini en çok biz biliriz.

Ne var ki Yeşil Türki Faşizm kendisini kurumsallaştırdıkça hiçbir karşı düşünceye yer vermek istemediği için geçmişte ona yakın duran, ona arka çıkan, “Yetmez Ama Evet” diyerek ona arka çıkanlara da yönelmeye başlamıştır. Tümden bir toplumu teslim almak için akıl almaz yalanları bu çevrelere de uzatmaya başlamıştır.

Örneğin en son İstanbul’da yapılmış olan DPI’nin (Demokratik Gelişim Enstitüsü) toplantısına dönük Yeşil Türki Faşistlerin en etkili silahlarından olan Akit gazetesi inanılmaz derece de bir saldırı kampanyası başlattı. Toplantıya katılanların isimlerini adeta kitleler tarafından linç edilmeleri için dünyada kimsenin aklına gelmeyecek yalanları da ekleyerek verdi. Hani diyorlar ya “bin yalan bir doğru etse bile bin yalanı söyle” misali, kuyruklu yalanın da ötesinde yalanlar ve provoke etmelerle bu yalanlar güçlendirildi.

Bu toplantıda yerini alan bir liberal yazar: “Çünkü, gerçekten dindar bir Müslüman, bu kadar hayasızca, utanmazca ve kolayca yalan söyleyip, bunu yayar mı? Bunu yapana ‘dindar Müslüman’ denir mi? Bunu yapana olsa olsa, ‘kimi istihbarat çevrelerinin tetikçisi’ denir” diyerek tepkisini yansıttı. Bir başka liberal demokrat yazar ise “İşte zibidilerin PKK toplantısı dedikleri toplantı... Bu tür zibidilerin niyetleri otoriter pislik saçıp, siyasete ve düşünceye tecavüz etmek, çamur atmaya çalışmaktır” şeklinde daha sert bir yazı yazdı.

Elbette toplantıya katılanlar nasıl bir toplantı yapıldığını, ne kadar şeffaf olduğunu herkesten daha iyi bildikleri için gerçekten de bu denli zibidilik yapanlara karşı sert cevaplar verdiler. Ama lakin aynı liberal demokratlar unutuyorlar ki bu zibidileri en çok geliştiren, palazlandıran, arka çıkan, bu denli pervasızlaşmalarını sağlayanlar yine kendileridir.

Özgürlük hareketine aslı astarı olmayan düzmece, yalan, manipülatif haberler yaparken bu zibidilere karşı bu liberal demokratlardan ses seda çıkmıyordu. Ne zaman ki kendilerine dönük bir şeyler yapıldı en sert cevap verir oldular.

Halbuki en doğrusu toptan özel savaş sistemlerine, psikolojik savaşlara karşı durmaktır.

Halbuki en doğrusu bu kadar pervasız saldırmalarının politik zeminini en güçlü şekilde destekleyen kendi yaklaşımlarını gözden geçirmeleridir. Aksi takdirde giderek daha da pervasızlaşacak olan böyle Yeşil Türki Faşist psikolojik özel savaşa karşı durmak güç olacaktır.

ŞIHO DİRLİK