HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

kasim engin_silahlar_uzerineHerhalde dünyada içi en boş cümle: “Silahların zamanı geçmiştir” cümlesidir.

Peşinen söyleyelim ki en çok silahsız, savaşsız bir dünya isteyen biz sosyalistleriz. Bizden daha ileri düzeyde böyle bir dünya isteyen insanlar yoktur. Olsa olsa belki dünyanın çeşitli yerlerinde tasavvuf ile uğraşan, kendi içlerine dönük ve en ücra köşelerde, tek başlarına inzivaya çekilmiş insanlar olabilir. Kaldı ki bu tespit bile tartışma götüren bir tespittir. Çünkü tarihte çokça gördüğümüz gibi bu tür yaşam felsefesine sahip olan insanlar bile bir yerden sonra silah kullanmaktan kendilerini alamamışlardır.

Evet, başka da kesinlikle bizim kadar silahsız bir dünya isteyen insanlar yoktur. Biz derken sadece Kürdistan dağlarında özgürlük için mücadele atılan gerillalar ve devrimcilerden söz etmiyoruz, biz derken sözün tam manasıyla sosyalistlerin yani tüm toplumcuları kastediyoruz. Dünya görüşümüz şu iki cümlede ifade edilebilir: “Devleti söndürmek.” Devlet zor, baskı, zulüm, sömürü olduğu için doğası gereği savaş demektir. Bunun karşısında devleti söndürmek isteyenlerin duruşları kesinlikle zora karşı, baskıya karşı, zulme karşı ve de savaşa karşı olduğu için, bu böyledir.

Gerçeklik böyle olmasına rağmen bugün bize dünyanın en faşist, dikta, kan emici kesimleri “silahları bıraksınlar, çözüme böyle gidilsin” gibi oldukça içeriği boş, manipülatif, sahte, hile dolu, ikiyüzlü söylemlerle toplumları yönlendirmeye çalışarak; duyguları temiz, saf, insani ancak politik gerçeklerden de maalesef uzak birçok çevreyi de etkilemeye çalışmak için hitap ediyorlar. Dediğimiz gibi maalesef böyle birçok çevre etkilenerek böyle sömürücü güçlerinin bilmeyerekte olsa ekmeğine yağ sürmektedirler.

Bugün dünyanın birçok gücü kendisini silahlandırırken, oldukça mazlum ve fakir bir halkın evlatlarının zar ve zor elde ettikleri, bireysel olarak halklarını ve kendilerini korumalarına dönük elde birkaç ufak tefek savunma araçlarını bırakmalarını isteme, Ahmet Kaya’nın söylemiyle: “Ne de yaman bir çelişki”dir.

Daha tuhafı ise TC gibi oldukça saldırganlık üzerine kendisi kurmuş olan bir devlet yapısı, bugün en büyük silahlanma, askeri olarak mobilize, teknolojik olarak yenilenmeyi son derece geliştirirken; Ortadoğu’da hemen Kürdistan’ın yanı başında ve de Kürdistan'da silahlarla, zoraki sınırlar değiştirilirken, silahlarla bu coğrafya kan gölüne çevirilirken; İsrail her gün yeniden Filistin’e son derece modern silah teknolojileriyle kan kustururken; Ortadoğu’yu kendi hileli oyunlarıyla oldukça muhafazakar, zorbacı, gerici politikalarıyla kan deryasına çeviren Suudi ve Katar gibi emperyalizmin eki olan devletler tarihlerinin en büyük silah alımı yatırımlarını yaparlarken; Amerika ve Batı Avrupa devletleri gibi güçlerin silahlanmaya özen gösterirlerken; Rusya ve Ukrayna hemen başı ucumuzda zor teknikleriyle neler yaptıklarını görmüşken, biz Kürt özgürlükçü savaşlarına “Silahları Bıraksınlar” ya da “Gerilla Silahsızlansın” sözleri içi boş olmaya boş olan, ancak, boş olduğu kadar içi o kadar da yalan dolan dolu olan sözlerden başka hiçbir anlam ifade etmediği de bir o kadar açıktır.

Çok tuhaf gelebilir ama bizlere her zaman adeta yeniden yeniden, kılıf değiştirerek, alandır ballandıra yıllar yılıdır bu dayatılmaktadır. Neredeyse, utanmasalar; “Kürt sorunu silahlardan dolayı çözülmüyor” diyecek kadar ileri gidebilen hakaretler dediğimiz gibi yıllar yılı sürmektedir.

Tuhaf ama belirttiğimiz gibi yanı başımızda ise silahlarla tarih yazılmakta, silahlarla halklar katledilmektedir. Ve yine çok tuhaftır ki silahlarla işlerini yürütenler “silahları bıraksınlar” demekte ve saf-apolitik kesimleri de buna inandırmaktadırlar. Ve tabi bu saf ve apolitik olanların dışında birde TC devletinin yağdanlığına gönüllü soyunupta “bir kedileri” olmayanlar ile bir tas çorba için neler yapabileceklerini gösterenlerde vardır.

Sözü uzatmayalım, bugün Ortadoğu’da ayakta kalmanın tek yolu olmazsa bile, en önemli yollarından bir tanesi kendini savunabilecek araçlara sahip olabilmendir. Savunma araçları olmayanları-bugün Irak ve Suriye’de- ne hale getirdiklerini herkes görmektedir. Yine Rojava’da canlı olarak yaşamaktayız. Şengal’de yaşamaktayız. Biz Filistin, Mısır, İran, Libya derken birçok yerden söz bile etmiyoruz.

Birde Ortadoğu’da sicili en karanlık, kirli ve kanlı olan bir Türkiye cumhuriyeti devleti denilen bir yapıyla karşı karşıya iken “silahlar bırakılsın” sözlerinin gerçekten de ne kadar aldatıcı olduğu gün yüzü gibi ortadayken, bizlerin –yani özgürlük sorunu bulunanların, varlığı bile tartışma konusu edilenlerin-savunma araçlarından yoksun bırakılma istemleri ve dillendirmelerin –kimi saf ve apolitik kişilikler dışında- sadece ve sadece art niyetli yaklaşımlar olduğu açıktır.

Bizler bırakalım silahların bırakılmasını, bizler bugün Ortadoğu’da özelde de Kürdistan'da tüm Kürdistanlı gençlerin hem Rojava devrimine bizatihi katılmalarını, hem Güney’de her gün olabilecek halkların kıyımının önünün alınabilmesi için özel birlikleri oluşturarak gerilla ile yan yana mücadele etmesini ve de bir de Kuzey Kürdistan'da hem Kürdistan halklarının hem de Türkiye halklarının geleceklerinin garantiye alınması için tüm Türkiye ve Kürdistanlı gençlerin HPG saflarına akmasını savunuyor ve bunu bekliyoruz da.

Çünkü gerçekten de gün Özgürlük Kavgasına her zamankinden daha fazla katılma ve sarılma günüdür.

Kasım Engin