İki-üç gündür başta Taraf gazetesi olmak üzere, Fetul-Münafıkçı Zaman, Star ile Bugün gazetelerine cevap vereyim mi, vermeyeyim mi diye düşündüm. Kemalizm’in yeşil versiyonuyla neo-ırkçı bir misyonla Kürtleri ve Özgürlük Hareketi’ni karalamaya çalışan malum gazetelerin, CIA ile MİT’in birer medya servisi misyonuyla Kürtlerin soykırımdan geçirilmesinde temel rol oynadıklarını bildiğim için, bunlara cevap vermeyi uygun gördüm.
Sonuçta cevap vermeyi bir ahlaki, insani ve gerilla etiği açısından elzemli bir görev olarak gördüm.
Daha önceden de Ahmet Altan için “Ahmet Altan biakıl, Kürtler bêakıl mı?” diye bir yazı yazmıştım.
Orada Ahmet Altan’ın, kime hizmet ettiğini açıkça yazmıştım.
Yazdıklarımın hakikat olduğu açığa çıkıyor.
Fetul-Münafık’ın Zaman, Star ve Bugün gazeteleri bir konuyu üste üste işlerken, M. Altan makalesini konu yapmış, Taraf gazetesi de bir sürmanşet atmış.
Manşetinde ‘sınırda general gerilla buluşması’ diye bir başlık yer almış.
Başlığı da 3.Ergenekon iddianamesinin ek iddianamesine dayandırarak atmış.
Silopi’ye bağlı Vahset köyünde yaşayan gizli tanık bir çetenin -ilk adım kodlu ve korucu- ifadesine dayandırarak ahkam kesmiş.
Taraf’ın yazdığını göre güya Cemil Bayık arkadaş, Levent Ersöz’le Hezil nehri kenarında üç dakika görüşmüş ve birbirine zarflar vermişler. Bir de görüşme esnasında, Piro arkadaşın da, Cemil Bayık arkadaşın yanında olduğunu duyurmuş, liboş soslu hurafeci Taraf gazetesi.
Sonradan da ikinci defa telsizle görüştüklerini duyurarak, hurafeci yayınını pekiştirmeye çalışmış.
Görüşme yıllarını da, 1999-2000 yılları olarak belirtmiş.
Şimdi gazetecilik açısında bu hurafelere bakalım:
Yalan atılır da, bu kadar atılır.
Attığı yalan, mega yalan.
Bir defa Cemil Bayık arkadaş, 1995 yılından sonra Haftanin bölgesine tek bir adımını atmamış. Manşetine konu ederek iddia ettiği olayın geçtiği yer Haftanin bölgesi olduğu için bunları belirtiyorum.
Piro Arkadaş ise o dönemde Soran alanındaydı. Süleymaniye yakınındaki Karadağ’daydı.
Gazetecilik etiği açısından Taraf gazetesinin birinci yalanı budur.
İkinci yalan ise o dönemde Şırnak tümen komutanı Yavuz Ertürk, jandarma alay komutanı ise Levent Ersöz idi. Levent Ersöz, Yavuz Ertürk’ün denetiminde görev yapıyordu. Yavuz Ertürk, Levent Ersöz’ün komutanıydı. Nasıl oluyor da Yavuz Ertürk, Levent Ersöz’ün yanında yer alıyor? Bir defa bu Türk ordusunun emir-komuta zincirine terstir. Taraf gazetesi bu durumu bildiği halde nasıl yalan ve külliyen köksüz bir habere imza atıyor. Gazetecilik etiği açısından bu durum, ikinci yalandır.
Üçüncü yalan ise, telsizle görüşme yalanıdır. Taraf gazetesinin üçüncü atmasyonuna göre güya ikinci görüşmeyi de Çiyaye Bêxer civarında yapmışlar -Çiyaye Bêxer de Haftanîn bölgesine bağlıdır- Ve sonradan telsizlerinin pil ile kablolarını atmışlar. Taraf gazetesinin bir çetenin söylediği yalanlara dayandırarak yazdığı u bölüm de doğru değildir. Gerilla küçük telsizlerde pil kullanır ama asker kullanmaz. Asker telsizi şarj eder. Kuru aküyü takar telsizine. Gerilla hiçbir zaman küçük telsizin kablosunu atmaz. Kabloyu telsize sabitler. Sadece şarjı biten pili değiştirir. Taraf gazetesi bu bilgileri bilmeden nasıl olur da Fetul-Münafıkçı bir savcının yönlendirmesi ve ısmarlamasıyla hazırlanan sanal bir ifadeyi alarak haber yapar? Haberde ki üçüncü yalan da budur.
Haberde ki dördüncü yalan ise şudur: O dönemde Botan sorumlusu Şehit Adıl arkadaştı. Şehit Adıl arkadaş Haftanin’de kalıyordu. Botan Eyaletini oradan komuta ediyordu. Eğer görüşme olsaydı Cuma arkadaşla değil, Şehit Adıl arkadaşla olurdu.
Ayrıca gerilla ahlaki açısından hiçbir zaman yazmak, söylemek istemememe rağmen, bu haber yüzünden şunu belirtmek zorundayım: Belirtilen dönemde ben kendim Cudi’deydim. Hem de sorumlu düzeydeydim. Haftanin’e de gidip geliyordum. Yönetimde yer almamdan dolayı, olup biten her şeyden haberim vardı. Kaldı ki Cuma arkadaş gibi arkadaşlar oraya gelselerdi, onların güvenliğini de örgütleyip alacak olanlar bizlerdik.
Diğer bir konu da Yavuz Ertürk’ün durumudur. Kürdistan’daki tüm sivil katliamların baş sorumlusudur. Hem Amed’den hem de Botan’dan bu katil generali iyi tanıyorum. Tek bir askeri başarısı yoktur. Tek yaptığı sivil katliamlardır. O dönemde de Serdar Tanış ile Ebubekir Deniz onların öldürülmesinden birinci derecede, Yavuz Ertürk sorumludur. Levent Ersöz’e talimat veren, Yavuz Ertürk idi. Yine Silopi’de TİPİK A.Ş’yi kurup, kaçak petrol ve genel petrolü bu şirket üzerinden pazarlayan ve JİTEM’i finanse eden Ertürk ile Yaşar Büyükanıt’tır.
Hatta o dönemde Şirnex ve Colemerg’de görev yapan tüm askeri ve mülki amirler bu şirkete ortaktılar. Her ay gidip TİPİK A.Ş’den karlarını alıyorlardı. Kürdistan’daki tüm vali ile kaymaklar aybaşında gelip söz konusu şirketten kar payını alırlardı.
Bunların hepsini telsizden dinleyerek açıkça bilen biriyim. Bizim gerilla telsizinden, asker telsizin frekanslarına girerek bunların hepsini dinliyorduk.
O zaman Botan’da Türk ordusunun yaptığı tüm pislikleri takip ederek öğrenen ve bilen bizlerdik.
Eğer Taraf gazetesi bu yazdıklarımı bilmiyorsa nasıl böyle bir haber yapıyor, eğer biliyorsa da yine böyle bir haber yapıyorsa, demek ki farklı amaçlar güdüyor.
Manşetindeki başlık bile üstün ırk anlayışını yansıtan, ırkçı bir başlıktır. Ersöz, Türk olduğu için rütbesi olan general rütbesiyle yansıtılmış. Cuma arkadaş ise manşetin başlığında sade bir gerilla olarak yansıtılmış. Bu başlık bile başlı başına Taraf gazetesinin neme nem bir şoven ve faşist anlayıştaki bir yayın çizgisine sahip olduğunu gösteriyor.
Gazetenin yayın yönetmeni A. Altan olduğu için bu yalan, çirkin, köksüz ve ahlaksız haberin yayınlamasından sorumludur.
Eğer Fetullahçı Zaman - Star - Bugün gazetelerinin sahipleri ve M.Altan ile A.Altan’da zerre kadar vicdan ve azıcık bile insani bir duygu varsa o haberi düzeltir ve Kürt halkı ile PKK’den özür dilerler.
Gazetecilik etiği bunu gerektiriyor.
Bunu yapmazlarsa dünyanın en alçak ve ahlaksız insanıdırlar.
Özgür Bilge