“Asimilasyon kavramı uygarlık toplumlarında iktidar ve sermaye tekellerinin kölelik statüsü altına aldıkları toplumsal grupların üzerine uyguladıkları ve kendi eki, uzantısı durumuna indirgemek için tek taraflı ilişki ve eylemini ifade eder.”
“Asimilasyonda esas olan iktidar ve sömürü mekanizmasına en az maliyetle köle oluşturmaktır. Asimile edilen grubun öz kimliği ve direnci dağıtılıp kırılarak hakim elit içinde hizmetlerine en uygun kölelerin derlendiği konuma düşülür. Burada asimile edilen köleye düşen temel işlev efendisine mutlak benzeşme, eki, uzantısı olma uğruna her tür çabayı göstererek kendini kanıtlamak ve böylelikle sistemde kendine yer yapmaktır. Başka hiçbir çaresi yoktur. Yaşayabilmek için eski toplumsal kimliğini bir an önce terk etmek, efendilerinin kültürüne kendini en iyi adapte etmek tek seçenek olarak sunulmuştur.”
“Soykırım, asimilasyon yöntemleriyle üstesinden gelinemeyen halkın, azınlıkların, her türlü farklı din, mezhep, etnik grupların fiziki ve kültürel olarak tamamen tasfiyesini amaçlar.
Fiziki soykırım yöntemi genellikle hakim elit kültürüne, ulus-devlet kültürüne göre üstün konumda olan kültürel gruplara uygulanır.
İkinci soykırım yöntemi olan kültürel soykırım denemeleri ise daha çok hakim elit ve ulus-devlet kültürüne göre zayıf ve gelişmemiş durumda bulunan halk, etnik ve inanç gruplarının üzerinde uygulanır.”
Kürdistan’da bugün uygulanan asimilasyondan daha ileri olan kültürel soykırımdır. Kültürel soykırımın hedefi bir halkı tümden kendisinden yabancılaştırarak, kendisi olmanın önünü almaktır. Elbette kültürel soykırım sadece bu değildir. Kültürel soykırımı daha fazlasını da ifade etmektedir. Öyle bir kişilik yaratacaksın ki o kişilik öncelikle kendisinden uzaklaşsın, bunun yetmediği yerlerde ise içine doğduğu toplumun tüm kültürel değerlerini eritmek için özenle çalışsın ya da çalıştırılsın.
Öyle ki kendi kültürünü küçümsesin, hor görsün. Bunun için de kendi kültürel değerlerine karşı kullanılsın. Hatta kimi zaman gönüllü bu işi üstlensin.
Evet, bugün Kürdistan’da yeni devletleşen Akepe tüm hızıyla Kürtleri eritiyor. Eritmek için dünyada gördükleri ve öğrendikleri ne kadar yol yöntem varsa hepsini kullanıyorlar.
Öyle ki bu devlette faşizmin en yaygın olduğu yıllarda bile bu kadar tekçi zihniyet uygulanmamıştır. Bu kadar ”tekler” bir arada bu yaygınlıkta kullanılmamıştır. “Tek devlet, Tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek dil, tek din” derken her şeyde yaygın bir şekilde tekleşmeler yaşanmaktadır. Ve birde bu tekliğe karşı duranlar korkunç gerekçelerle içerilere doldurulmaktadır.
Bugün yaklaşık 8000 siyasetçi, aydın, sanatçı, gazeteci, avukat, sivil toplumcu Kürt ya da dostu içeriye atılmıştır. Yıllara varan cezalar onları beklemektedir.
Bugün Akepe ve cemaatin polisi inanılmaz ölçüde halkımıza karşı saldırılar yürütmektedir. Öyle ki sene sonu gelmeden biber gazları bile bitmiş, Erdoğan’ın özel fonuyla yeniden gaz alamı yapılarak halkımızın üzerine sıkmaya devam etmişlerdir.
Bugün çok sayıda katledilmiş gencin ve çocuğun davaları halen sonuçlanmamıştır. Sonuçlanmayı bırakalım bizatihi öldürülenlere, katledilenlere ve de işkence görenlere bunların faturası kesilmektedir.
Bugün artık eskisi gibi gizli katletmeyi terk ederek bizatihi Erdoğan ve partisinin emriyle 34 Kürt genci uçaklarla Roborski yakınlarında katledilmiştir.
Bugün Kürt gerillasına kimyasal silahlar kullanılmaktadır, şehit düşmüş gerillaların cenazeleriyle oynanmaktadır, şehit düşmüş gerillalar için yollara koyulan halkımızın bu gençlerin cenazelerini kaldırılmalarına çoğu zaman izin verilmemekte ve halkımıza saldırılmaktadır.
Bugün halkımızın en doğal hakkı olan sivil demokratik eylemlerine henüz şehirlerinden otobüslere binmeden önü haydutça kesilerek demokratik eylem koyma haklarına el konulmaktadır.
Bu ve buna benzer onlarca suçu bizatihi Akepe yapmaktadır. Bunların tümü kültürel soykırımı başarıya götürmenin planlarıdır. Halkımızın en doğal olan doğuştan gelen halklarına bu denli saldıran, inkar eden ve bu inkarı imhaya götüren bir zihniyet ve uygulama bir suçu ve suçları içermektedir.
Kültürel soykırım bir suçtur. İnsanlık suçudur. Kürdistan’da bu suçu uygulayanlara, bu suça iştirak edenlere, bu suçun ve suçların işlenmesine arka çıkanlara, bu zihniyeti destekleyenlere, yani Akepe’nin bu faşizan politikalarının yanında duranlara, bu politikaların uygulanması için Kürdistan’da bu faşizmle işbirliği yapanlara karşı artık sessiz kalınmayacaktır. İşlenen bu kadar insanlık suçuna sessiz kalınmayacaktır. Artık her kim ki bu faşizan zihniyete yakın duruyorsa, bunların Kürdistan’da temsilciliğini yapıyorsa insanlık suçu işlemiş sayılacak ve özgürlük mahkemelerinde yargılanacaktır.
Özcesi halkımıza ve demokratik yapılara yüz binlerce polisiyle, yüz binlerce askeriyle, on binlerce paramiliter güçleriyle saldırarak içeriye atan bu faşist zihniyete karşılık her zamankinden çok ileri düzeyde cevap verilecektir. Sizlerin faşist mahkemelerinizi tanımadığımız bunun yerine halkımızın demokratik mahkemelerine bu insanlık suçu işleyen kişi ve kişilikleri yargılayacağımızı herkes bilmelidir.
Geçen yıllardan beri onlarca kez uyarmamıza, kimisine özel haber göndermemize rağmen bu uyarılarımızı dikkate almayarak Akepe’nin Yeşil Türki Faşizminin Kürdistan’da savunuculuğunu yapan bu kişilere artık tahammül gösterilmeyeceğini yaşanan birkaç tutuklanma göstermiştir. Ancak bu birkaç tutuklamayla sınırlı kalmayacak ve tutuklamalar devam edecektir.
Dediğimiz gibi artık bu kişilikler halk mahkemelerinden yargılanacaklardır.
Hayri Engin