HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

ceko

 

Sömürgeci faşist rejim, aile kurumunu devrime karşı kullanmak için, bugün çok daha özenli çalışıyor. Köy koruculuk yasasından tutalım içimizdeki unsurların ailelerine yaklaşıma, bu ailelerden bazılarını rehin alarak, bazılarını para ile karşımıza çıkarmaya kadar, üzerinde uzmanlaştığı çeşitli yollarla devrime insan sızdırıp ögeleri geri çekmeye kadar, çok çeşitli yöntemleri kullanıyor. Ama hepsinde de aileyi ve aileci ki, bunlar feodal klan özellikleridir özellikleri temel alıyor. Bireyin aileye bağlılığından doğan özlemi, düşman tahrik ediyor ve sonuç bir çok ögemizin yarı yolda kalmasına yol açıyor.

Kendi pratiğimden bu konuda bazı örnekler verdim. Uzun yıllar aile içi çelişkiler yüzünden başımızı kaldıramadık. Bu çelişkilerin etkisinden kurtulabilmenin yolu olarak dışa açıldık ve ama ancak devrim temelinde kurtulunabileceği sonucuna vardık. Tutuculaşan bir çok ögede gördüğümüz ise, aileye hizmet ve aileyi kurtarma adı altında, muazzam bir gerilemenin yaşanmasıdır. "Ailem beni büyüttü, okuttu, ben de mutlaka ona bir şeyler vermeliyim" düşüncesi büyük bir yanılgıdır. Bu düşüncede bir çok öge ve arkadaş çevremiz vardı. Tersinden bir dönüş yaptılar. Sözde ailenin iyi evladı olma adı altında, bütün yeteneklerini ki, uzun yıllar içinde ancak kazanılabilir aileye hasrettiler. Yeni bir aile kuralım derken, battıkça battılar. Buna ne yıllar yetiyor, ne de maddi koşullar elveriyor. Faşizm aileyi dağıtıyor, onu sağlıklı yaşatma imkanını yok ediyor. Buna rağmen aile kurumunu yaratmak isteyenler ise, hem kendileri gidiyor, hem de aile batıyor. Bu durumda zafer tabii ki karşı devrimin oluyor. Demek ki, bizim bu konuda son derece devrimci bir çıkışımız söz konusudur.

Biz devrimci gençleri bu ocağın olumsuz etkilerinden kurtarmak, sahte namus ve bağlılık duygularını kırmak için çok büyük çabalar harcadık. Bu çabaların devrimci mücadelemizdeki yeri çok önemlidir. Bu konularda yeterince çaba göstermeyen ve mücadele etmeyenlerin, aslında kendilerini geçmişe bağlayan zincirleri, halen yaşadıklarını belirtmek gerekir. Devrime hizmet edecek konuma getirmedikçe, düşman etkisine açık olan aile üzerinde düşman her türlü oyunu oynamış, hatta düşman aile işbirliği sonucu devrime önemli zararlar verdirilmiştir. Kürdistan'da kabile aşiret özelliklerini yaşayan aile, küçük burjuva veya burjuva ailesi bile olmadığından, dallı budaklı aşiretsel bağlara gitmesi nedeniyle tehlikeyi çok artırıyor. Örneğin, Hakkari'de bir aşiretin bir ögesini almak istediğimizde, bütün aşiret ya hepimiz, ya hiçbirimiz diyor. Daha doğrusu ya birini almışsın, ya hepsini. Dolayısıyla bu durum çok muazzam zorluklar çıkarıyor.

Genel de devrimci hareketimizin kendini örgütlenmesinde bu düşünce tarzının ve kurumun üzerine gitmek ve onu devrime son derece ustaca bağlamak, ancak aile gerçeğinin iyi kavranmasına bağlı. Bu konuda maddi yetersizlikleri ve gerçekleri dikkate alarak, adım adım ve tavizler vererek yaklaşmayı bilmek gerekiyor. Zaten yoksul olan ailelerden bir ferdini alınca o aile çöker. Bir de son derecede sakat bir namus anlayışı vardır. Bir kız aile dışına çıkınca dünyası yıkılır. Bir oğulları yansımaz geldi mi, derin bir acı içine düşerler. Bunları telafi etmek, devrimin yüceliğini kavratmakla mümkündür. Bu konuda kesinlikle fedakârlık duygusunu doğru namus anlayışını geliştirmek gerekir. Bu konuda yapılacak çok iş vardır.

Ucuz yaklaşımların karşı devrime hizmet ettiğini unutmamalıyız.

Bu konuda özellikle büyük hatalar yapılmıştır. Ailelerin içine gidilip, onu yıkıma götürecek ilişkilere yöneliniyor. Kaldıramadığında ise, "bizim gibi militanlara şöyle davrandılar" deniliyor. Oysa en çok hassas olunması gereken bir kurumun karşısındayız. Dikkatsiz, duyarsız yaklaşımlardan ötürü bir çok ilişki aleyhimize olmuştur. İlk yola çıktığımızda düşman; her aileden bir genci çekerek birliğe doğru gideceğimizi söylediğimizi yayıyordu. Sözde o da bu taktikten hareketle, her çevreden ve aileden birisini kendine bağlayarak onu şişirip besleyerek bize karşı kullanmak istemiştir. Kürdistan'ın somut yapısını düşman da çok iyi tahlil ediyor ve bizim birlik anlayışımızı sabote etmek için, her aile ocağına bir kışkırtıcı eleman sokuyor. Bunu da ya dışardan bir ögeyi ihraç ederek, ya da ondan bir ögeyi alarak yapıyorlar. Bu ögeyi kendilerine bağlamaları sonucunda, aile üzerinde bir çok didişme başlıyor. Zaten kurum bunalım içindedir. Devrimin olanakları az, karşı devrimin olanakları ise daha fazladır. Kadın zaten düşmüş ve bitmiştir. Erkek ise, zorbela vaziyetini kurtarmayla çalışır durumdadır. Sonuç; altından çıkılmaz bir durumdur.

Demek ki, olay o kadar kolay değildir. Nice kadromuz çeşitli bahaneler ileri sürerek dayanamadım, "gittim, gördüm, aç kalmıştım, gittim aileme sahip çıktım" vb. aile kültürü çok güçlü olduğu için, en canalıcı bir aşamadayken o gerici değer yargılarına teslim olabiliyor. Şüphesiz kurtulmuyor, ya da kurtarmıyor, tersine çok şey yitiriyor. Ama adamda tutku var, duygu var, bağ var. Bu konudaki namus anlayışı biraz böyle. Hatta bazı bölgelerde bu durum çok daha tehlikelidir. Öge, iliklerine kadar dar ilişkilerin içine batmıştır, yine aile de onu koparmak için her türlü tehlikeyi göze alıyor ve olan Parti'ye oluyor. Genelde bu konular bilincimizdedir. Daha önceki değerlendirmelerde açmaya çalıştığımız bu konu, öneminden bir şey yitirmiş değildir.

Çok söylendiği gibi, devrimde bir köy bir kaledir, bir fabrika bir kaledir. Bizde de aileler biraz böyledir. Bunları fethetmemiz demek, bir köyü ele geçirmek demektir. Bir fabrika üs kurmak gibidir. Özelliği böyle olan bu kuruma yaklaşımda hem sekter ve hem de teslimiyetçi tutumlara girmemek önem taşıyor. Ustaca yaklaşmasını bilirsek, kazanamayacağımız aile yoktur. Aile, kabile ve aşiret bağlarını biz devrime hizmet eder bağlar haline getirebiliriz. Tercih edeceğimiz bir örgütlenme biçimi değildir, ama başlangıç olarak doğal örgüt niteliğindeki bu kurumun önemini dikkate alarak devrime bağlamamız halinde, bu kurum artık düşmana değil, sana çalışacaktır.

Tüm Kürdistan toplumsal yapısında bu kurumun etkileri çok net ve kesindir. Dolayısıyla ne kadar aileyi bağlamışsak, o kadar örgüt geliştirmiş oluruz. Eğer bir aileyle ufak bir ilişki sağladınızda peşi sıra bir kaç aileyi getiriyorsa, o zaman ona değer verin, politik yaklaşım gerektiğinde taviz verin. Çünkü bir kişinin Parti saflarına çekilmesi, belki de bir köyün çekilmesi anlamına gelir. Dolayısıyla kazanılan o ögeyi geliştirmeli, tekrar gönderip bütün köyün alanının örgütlenmesini sağlamalıyız. Bu yöntemler çok kolaylıkla geliştirilebilir. Böyle etkinliği olan aile, çevre ve kabilelerin bazı ihtiyaçları olabilir. Tabii onların da Parti'ye vermek istedikleri vardır. Sizin göreviniz bütün bunları gerçekçi değerlendirerek devrime imkan açmaktır. En azından bin gencin saflara katılması sağlanarak, köyler devrime açılmalıdır. Zaten Parti'nin otoritesi yüksek ve her an yeni ögeler vermeye aile çevrelerini Parti'ye açmaya hazırlar. Bu durumlar daha şimdiden ezici bir biçimde gelişmiştir. Devrime bu kadar atılan bir kitle temeli, başka herhangi bir devrimde söz konusu değildir. Biz de son derece olgun, elverişli bir durum yaratılmıştır. Neredeyse hemen her çevre ve her belli başlı aileden Parti saflarında bir kişi veya şehit vardır. Bunlar büyük kazanımlardır. Bizde bu konudaki bağlar uzun sürelidir. Kolay kolay unutmazlar. Bir şehidi olan aile, yıllarca davanın peşinden gelir. Bir tutkusu olan, bunu temel bir aile meselesi yapar. Yeter ki biz bunları örgütlü hale getirebilelim. Bu konuda görevlerimizi tam yapamadığımızda, son derece politikasız yaklaştığımızda, bir çok hazır ilişkiye bile sahip çıkamadığımızda, düşmanın bunu kullanarak başımıza ne belalar getirdiği biliniyor.

O halde, devrimci faaliyetlerimizde bu ocağa yaklaşımı yetkin hale getirme, yanlışlıklarından arındırma, örgütlenmede mutlaka göz önüne getirme, gekirse taviz politikası, gerekirse siyasal otoriteyi konuşturarak olgun hale gelmiş olan bu kurumu, artık Parti'ye temelde bağlama dönemindeyiz. Bu durum, cephe faaliyetlerimizde ihmal edilmemesi gereken bir alandır. Burası kitle örgütlenmesi ihmal edildiğinde, gerilla dağda bir gün bile yaşayamaz. Düşman bunu çok iyi biliyor. Bugün ayakta olan gruplarımız kitle ve aile bağlarının geliştiği yerdedir. Dolayısıyla bütün faaliyetlerimizde kitle, öncüyü saklama, gerilla birliğini koruma açısından hayatidir. Ama bu böyledir diye bu kez de aileye sığıntı olmamak, aileyi deşifre etmemek, bu işe fazla bulaştırmamak çok önemlidir. Bu konuda daha fazla hassasiyet gerekiyor.

Parti, aile kurumuna bilimsel bir yaklaşım içindedir. Bu konuda yapılan hataları gidermek, yetersizlikleri aşmak istiyoruz. Biz 15 yıldır, aynı zamanda bu ocağın olumsuz etkilerini tasfiye etmek için de mücadele ettik. PKK'nin kadro mücadelesi, aynı zamanda bu kurumun gerici özelliklerine, değer yargılarına ve dayatmalarına karşı bir isyandır. Biz, en azından feodalizm, faşizm ve sömürgecilik kadar zararlı olan bu kuruma ve onun çağdışı değer yargılarına karşı, sahte namus anlayışına karşı bir başkaldırıyız. Bu başkaldırıda büyük çabalar gösterilmiştir ve bu çabalar bugün başarıya doğru gitmektedir. Yani mücadele biraz sonuç veriyor. Çünkü aile kültürü, aile kutsallığı yerini biraz yurtseverliğe ve özgürlüğe bırakıyor. Her aile, "artık evlat yetiştirmek istiyorsak vatan ve özgürlük için" diyor. "En azından ailemizden bir kişi bu faaliyete katılmalıdır" diyor. Bu öyle basit bir gelişme değildir.

Sizle belki mücadele saflarına kolay geldiğinizi sanıyorsunuz. Ama ben kendi pratiğimde ne büyük mücadelelerden birisini bu kuruma karşı verdim. Hem kendi aileme karşı ve hem de arkadaşları bu kurumun etkisinden kurtarmak için çok çaba sarfettim. Çoğunuzun durumunu araştırıp ortaya koyduğumuzda göreceksiniz ki, Parti en büyük emeklerden birini bu konuda harcamıştır. Fakat halen sizi geriye, sağa çekmek isteyen bir yığın gerici aile bağı var. Onları düzeltmekle, bazılarını ise kırmakla uğraşıyoruz. Lütfen bu konuda da görevlerimize iyi sahip çıkalım. Bu yalnız Parti Önderliği'nin görevi değildir. Parti Önderliği'nin aileler üzerinde bir etkinliği var, ailelere güveniyorlar ve güvendikleri için de sizlerin serbestçe faaliyetlere katılmanıza izin gösteriyorlar.

Güvenilir bir önderlik demek, sağlam bir Parti kurumlaşması demektir.

"PKK'ye katılanlar yüceliyor, kahramanlaşıyor, şehit olsalar sağlam değerler uğrunadır" deniyor. Bu duygu ve fedakârlık anlayışını ailelerimizde gelişmesi, başlı başına bir devrim olayıdır. Biz bunu, yıllarca çok büyük ustalık göstererek, direnerek sağladık. O halde, Parti'nin sağladığı bu gelişmeyi esas alalım, onu bütün faaliyetlerimizin bir kazanımı olarak görelim ve aileleri bugün çok rahat kazanabilecek durumda olduğumuzu bilerek ürün derleyelim. Aileyi, devrimin sağlam bir ocağı haline getirelim. Yani yılların bitmez tükenmez emeklerinin ürünlerini şimdi toplayalım. Çoğu arkadaşın bildiği gibi, bu konudaki gelişme kendiliğinden sağlanamamıştır. Biz, tek bir ilişkiyi yaratmak için büyük çaba harcadık. Sizler şimdi rahatlıkla her eve girebiliyor, sofraya oturuyor ve emir veriyorsunuz. Hiç kimse bunun kendi büyüklüğü ve otoritesiyle sağlandığını sanmasın. Bu, çok ciddi bir politik yanılgı olur. Bu konuda değer bilmeme, kesinlikle özgücü ölçüp biçmemedir.

Bu durumda olanların ise, kolay harcayacakları, kazanmaya fazla önem vermeyecekleri, bir çok değeri çiğneyecekleri açıktır. Bunun kabul edilir bir yanı yoktur. Fakat bu konuda önemli yanılgılar yaşanıyor. Arkasından rahatlıkla yüz ilişki getirebilecek bir ilişkiye bile ilgi göstermiyorlar. Ufak bir taviz vermemiz, ufak bir ihtiyacı gidermemiz ki, bunlar günümüzde artık kolaydır bir çok örgüt olanaklarını bize açacak iken, ilgi bile gösterilmiyor. Hatta bizden uzaklaştırmak için, ne mükünse onu yapıyoruz. Bu büyük hatalı tutumdur ve terkedilmesi gerekir. Çok sayıda tavizler verebiliriz. Örneğin yoksuldur, biraz para verirsin, ilgiye muhtaçtır, ilgi gösterirsin, kaldıramayacağı bir yükün altındadır, yükünü biraz hafifletirsen, merhaba dersen o bile ona büyük bir mutluluktur. Bütün bunlara onlar çok olumlu karşılık verirler. Zaten devrime açık hale gelmişlerdir. İçlerinden bir ögeyi ustaca çekip, bir başka ögeyle destekleyerek çalışmalarını sağlamak, hepsinin tümden kazanılmasını rahatlıkla getirecektir. Bu ise, devrim için hayati bir ilişkinin sağlanması demektir. Demek ki, bu konu da şimdiye kadar pek duyarlı olmadığımız, ama mutlaka özen göstermemiz gereken bir sahadır.

İlişkiyi biz açtık. Bu ilişkinin faaliyetlerimizde ne kadar önemli olduğunu ortaya koyduk. Biz, en kolay gerçekleşen ve azami sonuç alacak olanı ailelerle kurulan ilişkidir. Bizde bir ilişki bir kişiyle değil, aileyle kurulur, aileyi kapsar. Ailelerin de birbirleriyle bağları vardır. Hepsi birbirine bakar. Bir aileden bir öge geldiğinde, diğeri de ona bakarak hareket eder. Bir yarıştır başlar. Bir de bakarsınız, bu yarış bir bölgeyi olduğu gibi bize katmıştır. Bunun ne kadar önemli olduğu ortada. O halde, tek bir ögeye bile "ihtiyardır, kadındır, gençtir, geridir, militan olamaz" gibi değerlendirmelerle yaklaşamaz, değer vermemezlik edemeyiz. Ailede büyük küçük veya iyi kötü yoktur. Yeter ki bir tanesini kazan, gerisini kolay getirirsin. Maalesef her bakımdan sığlığı, darlığı, sekterliği yaşayan ögelerimiz, bu konuda da emeklerimizin boşa gitmesine yol açmışlardır. Tabii ki daha sonra tecrit olduklarında, kendilerini mahvetmeye götürdü. Bu, çok zararlı olmuştur.

Çıkarmamız gereken biricik sonuç; bugün son derece olgun hale gelen, doğru yaklaşımın gösterilmesi halinde büyük güç kaynağına dönüşecek olan, bu ocağı artık devrimin temel bir kurumu haline getiriyoruz. Bu konuda her türlü fedakârlığı yapıyoruz. Gerektiğinde siyasal otoritemizi de konuşturuyoruz. Kaldı ki, bugün Parti otoritesi çok büyüktür. Her ailenin değer biçtiği bir durumdayız. Dolayısıyla herkesin ilgi göstermekte teredüt etmeyeceği bir noktaya gelmişiz. Bunu da çok iyi kullanarak bu konudaki büyük eksikliği gidermekle, Parti'nin kitleselleşmesinin önü ardına kadar açılmış olacaktır. Bu ise, devrimde zaferin en önemli koşulunun yerine getirilmesi demektir.

KÜRT HALK ÖNDERİ ABDULLAH ÖCALAN

1988 HAZİRAN