Basına ve Kamuoyuna!
1. 10 Ağustos günü saat 08.40 sularında Van’ın Başkale ilçesi Güzeldere, Bableşînê alanında operasyona çıkan işgalci TC ordusuna ait askeri bir konvoya yönelik gerillalarımız tarafından bir eylem gerçekleştirilmiştir. Eylem sonucunda 1 panzer imha edilmiş, 10 asker de öldürülmüştür
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
HPG Anakarargah Komutanlığımız Şehit Arjin Garzan ve Mahir Başkale Devrimci Harekatı'nı gerçekleştiren gerillalarımıza göstermiş olduğu başarıdan dolayı bir kutlama mesajı yayınlamıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 4 Ağustos günü Hakkari’nin Çukurca ilçesi kırsalında başlatılan devrimci operasyonun ikinci aşaması çerçevesinde alan hakimiyetini elinde bulunduran gerillalarımız çeşitli eylemler gerçekleştirmiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
7 Ağustos günü Şırnak’ın Beytüşşebap-Mezra yolu üzerinde gerillalarımızın bir yol kontrolü yaptığını ve müdahale etmek isteyen düşman gücüne yönelik gerçekleştirilen eylemde 1 kobra helikopter ve 1 panzerin darbelendiği, 3 askerin öldüğü bilgisini dün kamuoyuyla paylaşmıştık. Bu alanda yaşanan çatışmada ağır yaralanan bir yoldaşımız tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şahadete ulaşmıştır.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 1 Ağustos günü Mardin’in Nusaybin ilçesiyle Kertwêne köyü arasında geçmekte olan Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattına yönelik gerillalarımız tarafından bir sabotaj eylemi gerçekleştirilmiştir. Köylülere ait tarla ve bahçelere zarar gelmemesi nedeniyle ateşe verilmeyen petrol boru hattında büyük çapta zarar meydana gelmiştir.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
23 Temmuz günü Hakkari’nin Şemdinli ilçesi kırsalında gerillalarımız tarafından başlatılan harekat kapsamında 8 Ağustos günü saat 14.00 sularında YJA Star gerillalarımız Rubarok karakoluna yönelik bir eylem gerçekleştirmiştir.
- Ayrıntılar
14 gündür Şemdili’de ve son 4 gündür de Çelê’de devam eden bir gerilla direnişi var. Direniş diyorum, çünkü Türk devleti bu direnişi medyasını da yanına alarak görmezden geliyor ve çarpıtmaya çalışıyor.
Türk devletinin işgal, asimilasyon ve soykırım politikalarına, en çok da Önderliğimiz üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit koşullarına gerekli cevabı vermek için mevzilenen, onurunu korumaya ve Önderliğinin, halkının özgürlüğünü sağlamaya çalışan gerillalar, Şehit Arjin Garzan ve Şehit Mahir Başkale devrimci harekatının startını verdiler. Son 4 gündür gerillanın denetimi altında olan bölgelere işgalci Türk ordusu hiçbir biçimde müdahale edememektedir. Ağır kayıplar veren ve bu kayıplarını sadece 6 diye kamuoyuna yansıtan faşist, sömürgeci TC devleti ve başbakanı tehdit yağdırmaktan başka bir şey yapamıyor.
Başbakan, onlar silah bırakmayana kadar bu mücadele sürecek diyor. Gerilla da ülkemiz işgal altında oldukça, devlet teröründen kaçıp başka ülkelerde mülteci konumuna mahkum edildikçe, sokak aralarında vurulup öldürüldükçe, kardeşlerimiz çocukluk oyunlarından alınıp cezaevlerine konuldukça ve analarımız yerlerde sürüklenip, dövülüp tutuklandıkça bu kavga sürecek ve silahlar susmayacaktır, bırakılmayacaktır diyor. Silahla yaşama hakkını korumaya mecbur bırakılan bir halkın çocuklarıdır gerilla. Hiç kimse onu halkından ayıramaz. Yapmış olduğu bütün fedakarlıklar, halkının bir gün de olsa özgür yaşayabilmesi içindir. Kendisini halkının özgür geleceğine ve barış içerisinde yaşamasına adayan yürekli yiğit kızlar ve erkeklerdir gerilla.
İnanın hiçbiri canından bezmemiş, hepsi yaşama sıkı sıkı sarılan ve yaşamayı çok seven, yaşamı güzel kılmaya çalışan cesur insanlar. AKP’nin Kürt sorununa çözüm üretmeyen, özgürlük taleplerini terörize etmeye çalışan, tüm barış çabalarına ve emeklerine rağmen Önderliklerini son 1 yıldır ağır tecrit koşulları içerisinde tutan, legal siyasal alanda mücadele yürüten ve özgürlük taleplerini gerçekleştirmek için mücadele eden binlerce Kürt siyasetçisini tutuklayan, Kürt realitesini inkar ve imha etmeye çalışan politikalara isyan eden gerçeğin ta kendisidir gerilla.
Türk halkıyla kardeşçe, barış içerisinde yaşayabilmek için 40 yıla aşkın bir süredir büyük fedakarlıklar göstererek mücadele ettiğini her fırsatta ifade etmeye çalıştı. Kendisi samimiyetsiz ve ikiyüzlü olan AKP gerçekliği, gençlerin kanı üzerinden siyaset yapmaktan başka hiçbir adım atmadı.
Kürt halkı hiçbir zaman bir devletim olsun talebinde bulunmadı. Sadece birlikte aynı sınırları paylaştığı halklarla özgür ve eşit bir biçimde yaşamak istedi. Varsa bir direnişi ve mücadelesi bunu yaratmak içindir. Erdoğan’ın mevcut politikaları herkesi düşmanlaştırma politikalarıdır. Türkiye’ye sınır olan Suriye, İran, Irak ve Ortadoğu’daki başka devletleri de ABD güdümlü politikaları sayesinde düşman haline getirdi. Düşmanlaştırılıp karşıt hale getirildiğin bir gerçekliğe karşı ancak savaşırsın. Ki yıllardır Kürt halkının başına getirilenler, kanlı bıçaklı düşmanlığı bile aratacak durumda. Erdoğan “ben düşmanlık da yapabilirim, vurup öldürebilirim de, ama kimse bana başkaldıramaz, herkes bana boyun eğecek ve kulum, kölem olacak” diyor. Ama Kürt halkının tarihin derinliklerinden gelen bir direniş geleneği var. Zalim Dehaqlara bile boyun eğmemiş, oğullar adak etmiş özgürlüğüne. Erdoğan’dan mı, onun düşmanlığından mı korkup sinecek. Elbette bu zalim ve hain düşmana karşı başkaldıracak, direnecek ve bu düşmanı hak yoluna getirecek. Çünkü AKP iktidarı ve onun tüm yöneticileri hak yolundan sapmıştır, hepsi birer münafıktır.
Gördünüz değil mi YJA Star gerillası Jîn’in büyük direnişini? Kendisini özgürlüğe adayan, münafıkları hak yoluna getirmeye çalışan Jîn, özgürlüğe ne denli sevdalı ve tutkulu olduğunu dost düşman herkese gösterdi. İşgalin üstüne üstüne yürüdü. Hiçbir tereddüt ve ikirciklik yaşamadan, özgürlüğe adadı kendisini.
Önder Apo’nun yaşam felsefesine inanan ve bu felsefenin tüm dünyada hayat bulmasına kendisini adayan PKK militan gerçekliği mutlaka halkına, tüm dünyaya ve ezilen tüm halklara özgürlük ışığını ulaştırmayı başaracaktır. Çünkü onlar inanç ve dava insanları…
Rojbin GOLAV
- Ayrıntılar
Kürdistan Halkının Önderi Abdullah ÖCALAN’nın belirlediği strateji ve taktik temelinde 1984 yılının 15 Ağustos’unda Kürdistan özgürlük gerillaları şanlı bir devrimci atılım gerçekleştirdiler. Ölümsüz Komutan ve büyük Kürdistan şehidi Mahsum Korkmaz’ın komutasında gerçekleştirilen bu atılım, Kürdistan’da yeni bir süreci başlatmıştır. Kürdistan özgürlük mücadelesi tarihine ilk kurşun olarak da geçen ve öyle adlandırılan bu atılım, on bini aşkın şehidi, binlerce gazisi, esaret altına alınan binlerce insanıyla, yakılıp-yıkılan köyleriyle ve binlerce faili meçhullü arkasından bırakarak, yeni bir mücadele yılına büyük bir kazanma kararlılığıyla girmektedir. Öncelikle şehit Ağıt başta olmak üzere tüm Kürdistan devrim şehitlerini saygı ve minnetle anıyor, anılarına özgür bir Kürdistan inşa edeceğimiz sözünü yineliyorum. Onların anısı, Kürdistan halkı,gençliği, kadını ve emekçileri için bir intikam ve Özgür Kürdistan yemini olmaktadır.
Agitlerin, Erdalların (Mustafa Yöndem), Cumaların (Yaşar Kahraman) ve Tekin (Bozan Oktayların) sömürgeci Türk devletinin zulmüne ve Kürdistan’daki varlıklarına sıkılan kurşun, aynı zamanda Kürdistan birey ve toplumunda yaratılan korku, kaygı,umutsuzluk ve inançsızlığa da sıkıldığı gibi, özgüven yitimine de sıkılmıştır. Böylelikle Kürdistan toplum ve bireyinde yeniden kendisine kaybettirileni bulma, özüne dönme ve kendine güvenmeyi öğrenmiştir. Bu temelde bir Diriliş süreci başlatılmıştır. Onun için de Kürdistan özgürlük hareketi, bu atılıma Diriliş Bayramı olarak adlandırdı. Gerçekten de Kürdistan’ın karartılan ufuklarına bir güneş gibi doğan 15 Ağustos Atılım, Kürtlerin Newroz’dan sonra en büyük ulusal-toplumsal bayramıdır. Bu bayram, başta Kürdistan halk Önderi Abdullah ÖCALAN’a, PKK’nin tüm militan ve sempatizanlarına, kahramanlık destanları yaratan HPG’nin komuta ve savaşçıların, şehit annelerine ve halkımıza kutlu olsun.
Bugün Kürdistan’ın tüm parçalarında elde edilen ulusal-toplumsal kazanımların temelinde 15 Ağustos Atılımı vardır. En son Batı Kürdistan’da gerçekleşen özgürlük devriminin temelinde de bizzat Önder Apo’nun emeği ve 15 Ağustos Atılımının yarattığı etki vardır. Ve bu etki öyle sıradan bir etki olmayıp bizzat belirleyen, sürükleyen, gerçekleştiren bir etkidir.
15 Ağustos Şanlı atılımı 29.mücadele yılına, bu kez Eruh ve Şemdinli’de vur-kaç tarzını aşan düzeyde, vur-kal veya vur-savun, taktiğini hayata geçirme temelinde yeni bir süreci başlatmış bulunmaktadır. Bu yeni dönemde devrimci halk savaşına yapılmış bir giriş anlamına da gelmektedir. Sömürgeci AKP devleti ve Fethullah Gülen münafık çetesinin Önder Apo’nun hazırladığı demokratik çözüm protokollerini bir kenara fırlatıp, eskisinden daha alçakça ve vahşice Önder Apo’ya tecrit, Gerillaya ve halka saldırılarını artırınca, artık böyle bir mücadelenin yükseltilmesi zorunlu bir onur görevi haline gelmiştir. Sömürgeci Türk devletinin kuruluş felsefesi ve zihniyetinde Kürt ulusunun doğal haklarına, yani halk olmaktan kaynaklanan haklarına hiçbir biçimde yer vermediği-vermeyeceği bir kez daha görülmüş, açığa çıkmıştır. Bir halkı ve ülkesini tarihten silme, adeta hafızalardan kazıma anlamına gelen soykırım sistemi karşısında varlığını ve özgürlüğünü sağlama ve savunmaktan başka hiçbir yolun kalmadığı bir kez daha tüm yakıcılığıyla kendini ortaya koymuştur.
15 Atılım ruhu ve mücadelesi pratikte yaşanan tüm yetersizliklere rağmen, Güney Kürdistan’da bir siyasi statü yaratmıştır. Batı Kürdistan’da ise bu statü kuruluşunu 15 Ağustos ruhu ve bilinciyle gerçekleştirmektedir. Lozan anlaşması temelinde şekillenen sömürgeci Türk devletinin Kürt ulusu için hazırladığı Ölüm fermanını Kürt ulusu bir paçavraya dönüştürmüş, bugün dirilişini gerçekleştirmiş ve artık sıranın kurtuluş ve özgürlükte olduğunu haykırmaktadır. Bundan böyle hiçbir uluslar arası veya bölgesel hegemon sömürgeci güç, Kürdistan halkına köleliği dayatamaz. Dayatanın yitirmekten başka kendisini bekleyen bir geleceğinin olmadığı ise her gün kanıtlanan bir gerçeklik olmaktadır.
Kürdistan Özgürlük gerillası özellikle 19 Haziran 2012 tarihinde Şıtazın, Oramar’da başlattığı, Şemdinli’de derinleştirerek süreklileştirdiği ve en son Eruh ve Çukurca’da zirveye çıkardığı devrimci operasyon eylemleri Kürdistan özgürlük mücadelesinde yeni bir dönemi ifade etmektedir. Sömürgeci Türk devleti öncelikle kayıplarını gizlemeyi, üstünü örtmeyi denedi. Yaşanan devrimci halk savaşını “normal” göstermeye çalıştı. Özellikle son Eruh ve Çukurca eylemleriyle birlikte mızrak çuvala sığmaz misali gerçeklik herkes tarafından görülmeye başlanınca, bu durum karşısında sömürgeci sistemin başbakanı ve medyası bir kez daha Kürt halkını ve öncülerini i tehdit eden bir dil kullanmaya başlamışlardır. 15 Ağustos Atılımının başladığı ilk gün sömürgeci askeri, siyasi ve medya şeflerinin söyledikleri ne ise, bugün söylenenler de aynıdır. Dolayısıyla “it ürür,kervan yürür” deyip geçmek gerekir.
Üzerinde asıl durmak istediğimiz konu daha farklıdır. Diriliş bayramının 28. Yıldönümünde devrimci halk savaşının gerilla cephesi rolünü önemli oranda oynamaktadır. Kendisini tekrarlamıyor. Yerinde saymıyor, ilerliyor. Daha da ilerleyecektir. Ancak gerillanın bu ilerlemesine Kürdistan halkının serhıldanları da eşlik etmek durumundadır. Artık belirli günlerle sınırlanan halk eylemliliklerini ve kutlamalarını aşmak lazım. Yine belli saldırıları protesto ile yetinen düzeyin artık geride bırakılmasının zamanı gelmiştir. Halk olarak bizler de, artık sıradan protestolarla yetinmemeliyiz. Bazı günleri kutlama ve anmalarla sınırlı eylemliliklerle geçirmemeliyiz. Önce köylerimizi, sokaklarımızı, mahallerimizi, şehirlerimizi sömürgecilerin kurumlarının etkilerinden korumalı, ardından da sömürgecilere karşı savunmalıyız. Bunun için her zamankinden daha fazla birlik ve örgütlülük gerekmektedir. Hiçbir sömürgeci sistemin memuru-amiri öyle elini-kolunu istediği gibi sallayarak Kürdistan’da dolaşmamalıdır. Buna izin verilmemelidir. Hiçbir millet veya ulus kendi topraklarında sömürgeci zalimlerin varlığına müsaade etmemiştir. Kürt ulusu da etmemelidir.
Kürdistan halkı artık hiçbir biçimde sömürgeci Türk devletinin kurumlarını, eğitim,hukuk,maliye, ekonomi, polis-ordu vb. ve AKP’nin Kürdistan’daki varlığını meşru, normal ve kabul edilir görmemelidir. Evet, bu kurumlar bizi biz olmaktan çıkarmak üzere oluşturulmuş, sürdürülmüş ve halen de devam ettirilmek istenen kurumlardır.
Eğer kendi Kürtlüğümüzden kuşkumuz yok ve eğer üzerinde yaşadığımız toprakların ana-ata toprağı Kürdistan olduğu gerçekliği konusunda hiçbir kuşkumuz yok ise, o zaman durup, şu soruyu sormak lazım: Peki Türk sömürgecilerinin bu topraklarda işi nedir? Ne hakla burada bulunmaktadırlar? Bu ülkede zulüm,zindan, işkence, idam, sürgün, katliam-soykırım, açlık,yoksulluktan başka ne yapmışlardır? Dilimizi-kültürümüzü yasaklamaktan ve bizleri kendimize, tarihimize, halkımıza karşı yabancılaştırmaktan başka ne yapmışlardır? Onlardan bunun hesabını sormanın, burunlarından fitil fitil getirmenin zamanı gelmedi mi? Daha ne kadar bekleyeceğiz?
Unutmayalım ki, sömürgeciler isten iktidar, isterse muhalefet adına yapsınlar, ne yapıyorlarsa, ister ekonomik, ister siyasi, ister sosyal, ister hukuki vb. ne yapıyorlarsa yapsınlar hepsinde ortak amaç Kürtlüğü ve Kürdistan’ı tarihten, hafızalardan silmektir.
İşte en son Adana’da 11 yaşındaki Küçük Mazlum’un katledilişi ortadadır. Kürdistan halkının haklı olarak Önder Apo için yaptığı en sıradan eylemlilik başta olmak üzere, en sıradan bir demokratik-ulusal talep karşısında dahi nasıl kudurganca saldırdıkları, katlettikleri hepimizin hemen hemen hergün şahit olduğu bir gerçekliktir.
Yine Siirt belediye başkanının görevden alınması, açıkça Siirt halkının iradesini hiçe saymak ve Kürdistan halkına hakarettir. “Siz kendinizi yönetemezsiniz, biz sizi yönetiriz” demek istemektedirler. Bundan daha küçümseyici bir yaklaşım ve hakaret olabilir mi? İşte Şemdinli de köyler yeniden boşaltılmaya başlamıştır. Daha bir çok sömürgeci zalimce uygulamalardan bahsetmek mümkündür. Şimdi bir kez daha Kürdistan halkı köylerin boşaltılması karşısında eski eylemlilikleri, serhıldanları aşan bir karşılık verilmeyecek mi?
15 Ağustos ruhuyla, Agitlerin sömürgecilere sıktığı ilk kurşunun cesareti ve fedakarlığıyla sömürgeciliğe, onun Kürdistan’daki her türlü varlığına “ÊDİ BESE” diyerek serhıldanları yükseltmenin zamanıdır. Yani artık halk olarakta Agitçe“ÊDİ BESE” diyelim. Önder Apo’nun özgürlüğü ve Batı Kürdistan devrimini korumanın ve savunmanın yolu da serhıldanların böyle bir düzeye yükseltilmesinden geçer.
Herdem Serhıldan
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 23 Temmuz tarihinde Hakkari’nin Şemdinli ilçesi kırsalında gerillalarımız tarafından başlatılan harekat kapsamında 3 ayrı eylem gerçekleştirmiştir. 7 Ağustos günü saat 19.20 sularında Şemdinli ilçesine bağlı Haruna karakoluna yönelik bir eylem gerçekleştiren gerillalarımız karakolda bulunan çok sayıda binayı ve mevziiyi etkili bir şekilde vurmuştur.
- Ayrıntılar
Basına ve Kamuoyuna!
1. 5 Ağustos günü günü saat 05.00 sularında Dersim Merkeze bağlı Rojdere, Nirik ile Şehit Serbest vadilerine yönelik olarak işgalci TC ordusuna ait kobra tipi helikopterler tarafından bombardıman yapılmıştır. Bu bombardımanlarda özel alev bombaları da kullanılmıştır.
- Ayrıntılar