HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

2007 yılı mücadelemiz ve bizim açımızdan en yoğun, gelişmelerle, çatışmalarla dolu bir yıl olmuştu. Düşman tüm imkanlarını seferber ederek yoğun operasyonlar geliştiriyordu. Gerillada müthiş bir irade ve mücadele azmi ile düşmanın yönelimlerine karşı topyekun bir direniş içerisindeydi. O yıl pratikte Kato Jîrka’daydık. Kato dağları tarihten beri hep özgürlüğün yurduydu. Tarihten beri ve mücadelemizde büyük direniş ve kahramanlıklara tanıklık etmişti. Büyük İskender’in bile aşamadığı bir direniş silsilesi olma unvanını hep korudu. Nice yiğit Kürt evladını barındırıp, koruyabildi. Görkemliliği hep düşmana korku saldırıyordu. En gelişmiş savaş tekniğini boşa çıkartabiliyordu. Düşmanın nicel ve nitel (teknik açıdan) üstün olan yanını zayıflatarak güçlerin eşit olmasını dengede sağlama adaletine de sahipti. Bir nevi bir gerilla yurduydu. Hep öylede kaldı.

O yıl düşman Türk devleti halkımızın yaylalara gelmesine izin vermişti. Kato Jîrka’nın yamaçları ve etrafındaki arazi yaylalıktı. Soğuk sulara, sürekli yeşil ve taze otlaklara sahipti. Hayvanların otlatılması, hayvancılığın geliştirilmesi için verimli araziye sahipti. Neolitikten bu zamana kadar hayvancılıkla uğraşan halkımızın geçim kaynağını sağlıyordu. Kış Kato’larda erken gelir. Sonbahar mevsiminde buralarda kar yağar. Karların fazla yağmasından ötürü bahar mevsimi geç gelir. Karlar geç erir buralarda. Adeta iki mevsim yaşanır. Kato Jîrka’nın güney yamaçları oldukça dik ve kolay kolay geçit vermez. Derî (kapı) dediğimiz bazı geçit veren yollar var. Yine sadece gerillanın kullanabileceği bazı geçit veren yerler var. Arazi sarp ve kolay kolay geçit vermeyen yüksek kaya labirentlerinden oluşmuştur.

Türk ordusu karların yeni erimeye başlamış olduğu baharın başlangıcında Deryê Bewe kapısını sabit tuttu. Bununla gerillanın Kato’daki hareketini sınırlandırmayı hedefliyordu. Düşman bir yandan Halkın içinde propaganda geliştirerek Kato’ları PKK’nin elinden alacağını söylüyordu, diğer yandan da baskı uygulamaları, ekonomik kısıtlama ve şantaj yollarıyla ajanlaştırmayı da civar köy ve ilçelerde geliştiriyordu. Bu taraftan yasak bölge, olağanüstü hal bölgeleri uygulamaları yürütürken diğer taraftan da izin verdiği yaylalarda ve köylerde oluşturmak istediği istihbarat çalışması aracılığı ile gerillayı denetime alarak darbelemeyi hedefliyordu. Düşman kışın ortalarında aralıksız olarak sürdürdüğü operasyonlarını bahar ve yaz mevsiminde zozanlık araziyi de kapsayarak genişletti. Batıdan Kürdistan’a epey güç getirtmişti. Adeta Botan sahamızı yeniden işgal etmişti. Ayrıca sınıra da epey güç yığarak Kuzeye takviyelerin gelişini engelleme yönünde tedbir geliştirdi. Bu topyekun bir saldırı konseptiydi. Tüm bu yönelimlere karşı topyekun direniş gerillanın esas taktiği oldu. Yaşamda, savaşta yine en zor koşullarda direnme iradesini göstermek tüm yönelimlerin aşılmasını ve boşa çıkarılmasını da sağlıyordu. Düşmanın Katolara karşı operasyonları kışında olmuştu.

Kato Jîrka silsilesinin iç kesimlerini kapsayan düşmanın operasyonu Haziran ayının sonlarında olmuştu. Bu operasyon kapsamı Deryê Bewê ve Deryê Zerbîl arasını kapsayan bir operasyondu. Aslında gerilla mücadelemizde düşmanın Kato Jîrka alanının içlerine girmesi kolay kolay olmamıştı. Bu yılda yani 2007’de daha yılın başında Kato’ya gireceğinin sinyalini yaptığı merkezi operasyonlarla hedefine ulaşmak istiyordu. Bunu yaptığı açıklamalarla vurguluyordu. Bu operasyon iki günlük bir operasyon oldu. Sonuç alamadıklarından, yine darbe yediklerinden dolayı geri çekilmek zorunda kaldılar.

Operasyonun ilk günü arkadaşlar birçok yerden düşmanın operasyon gücünü vurdular. Düşmanın bir birliğini içlerine alarak büyük darbe vurdular. Yoğun teknik kullanarak yaptığı indirmelerle getirdiği takviye güçten ancak gücünü Katoların içlerinden çıkartabildi. Siirt, Şırnak ve Hakkari merkezlerinden sürekli altı kobra yoğun atış yaparak operasyon alanına müdahale ediyorlardı. Gelen bu kobraların desteğinde ancak gücünü çatışma alanından çıkartabildi. Türk ordusu bu sonuca alışmıştı, İskender’lerin bile zaptedemediği Katoların kolay kolay zaptedilemeyeceği kanısına varmışlardı. Düşmanın bir üst rütbelisi olmak üzere epey kayıp vermişlerdi. Bazı kayıplarını radyolarında da dile getirmişlerdi.

Tüm çatışmalarda Botan Hilvan (Urfa) arkadaş şahadete ulaşmıştı. Şehit Botan arkadaş 2003 yılında gerillaya katılmıştı. Gerillada Zağros eyaletimizden Botan alanına daha yeni gelmişti. Bu yoldaşımızın alana yeni gelişi ile birlikte şahadete ulaşması arkadaşlar üzerinde etki yarattı. Buna rağmen düşman güçleri Katolarda iyi bir ders almışlardı. O yıl düşman tüm imkanlarını seferber etmişti. Eksik ve yetersizliklerimizden kaynaklı bizim için bedeli ağır olan şahadetler yaşandıysa da TC devleti istediği sonucu alamamıştı. Başarısız ve sonuçsuz kalmışlardı. Yürüttüğü operasyonların çapına göre sonuç alamamışlardı. Türk devletinin kayıpları daha ağır olmuştur.

Bu operasyondan sonra düşman Kato Jîrka ve Besta alanında tuttuğu tepelerle sınırlı kalıp, yaylaların etrafında pusulamalar geliştirmeye başlamıştı. Eylül ayının ortalarına kadar bu böyle devam etti. Daha çok alanımızdaki gerilla güçlerimizi denetime alarak istihbari yollarla diğer savaş faktörlerini de devreye koyarak sonuç almak istiyordu. Düşman ordusu Eylül ayının ortalarında asker, korucu ve özel birliklerden oluşan kırk bin kişilik bir güçle onsekiz gün süren. Bu operasyonda düşman her türlü tekniği yoğun bir şekilde kullandı. 1998 yılından bu güne kadar Botan alanımızda düşmanın yürüttüğü en geniş kapsamlı merkezi operasyondu. Tüm basın-yayın, ekonomik vb. imkanlarını seferber ederek sonuç almak istiyordu. Operasyonu yaylaların gittiği günün ertesine denk getirdi. Bununla arazideki tuzak ve mayınların olmayışını kendine avantaj yapmayı amaçlıyordu. Hareket tarzımızdan kaynaklı olarak düşman bazı tedbirler geliştirilmişti.

Operasyonun ilk iki günü düşman güçleri Katonun içine girememişti. Zozan tarafında güç yoğunluğunu artırdı. Yoğun indirmeler ve takviyelerle gücünü alana yığıyordu. Yine ağır havan toplarını, bomba atar silahlarını, termal kameralarını, cihaz irtibat antenlerini Katoların karşısındaki silsilelere yerleştirdiler. Kobralarda habire alanı vuruyordu. Yine Beytüşebap ve Mezra karakollarından aralıksız olarak obüs atışları yapılıyordu. Bir taraftan da İsrail’den alınan keşif uçakları alanın üzerinde sürekli geziyorlardı. Alanı tanıyan yerel korucuları da getirmişlerdi. Operasyonun üçüncü günü Deryê Zerbîl tarafından Katoya giren düşman koluna iki ayrı yerden yakın mesafeden arkadaşlarca eylem gerçekleştirildi. Bu kolun hareketi durduruldu. Düşman gücü darbe almıştı. Kobra desteğinden sonra ancak geceye kadar ölü ve yaralılarını Skorskylerle götürebildiler. Aynı günün gecesi arkadaşlar düşmanın gelebileceği bir tepeye tahrip gücü fazla olan bir tuzak yerleştirdiler. Düşman oralarda önceki günlerde koyunların otlandığı ihtimal ederek ertesi gün tuzağın olduğu tepeye oldukça rahat gelip yerleştiler. Mevzilendikleri süre içerisinde on bir düşman askerinin tuzağının üzerinde toplandığı esnada tuzak düşman gücünde patlatıldı. Patlama ile birlikte tepedeki düşman gücü şoke olmuştu. Panik havası ile etrafa dağıldılar. Patlama ile birlikte ölenlerin cenazelerini dürbünle görebiliyorduk. Kobra destekli gelen skorskylere sedye ile beş kişinin cenazesinin taşıdılar. Bazı yaralılarında koluna girilerek helikopterlere kadar taşıdılar. Gelen detektörcülerle arazide mayın arama çalışmasını yürüttüler. Öğle saat 1 civarlarına kadar bu çalışmayı sürdürdüler. Tuzağın patlatılması sabah erken saatlerde olmuştu. Mayın ve tuzak aramasından sonra bizim bulunduğumuz noktaya doğru iki ayrı koldan hareket ettiler. Bir kol yayla tarafından bir kolda Katoların üst silsilesinden geliyordu. Önceki gün Derye Zerbîl’de vurulan kol Kato silsilesinde kalmıştı. Sabahta indirmelerle takviye edilmişti. Öğleden sonra üsten ve alttan bulunduğumuz noktayı çembere almak istiyorlardı. Bizde çatışma pozisyonuna göre mevzilendik. Kobra ve obüslerde habire atışlarını sürdürüyorlardı. Öğleden sonra saat üçü geçerken ilk temas başlamıştı. Akşama kadar üç ayrı noktadan çatışmalar tüm şiddeti ile devam etti. Düşman güçleri geldikleri mevzilere geri çekilmek zorunda kaldılar. Bu çatışmalarda Bahtiyar Amed arkadaş şahadet mertebesine ulaşmıştı. Cenazesini sağlama aldık. İki arkadaşımızda hafif yaralanmışlardı. Yaralı arkadaşları da doktorumuzu da yanlarına vererek sağlam bir yere götürdük. O gece bulunduğumuz noktayı terketmek gerektiğinden yerimizi bırakıp başka bir noktaya gittik. Kendimizi küçük gruplara ayırmamız gerekirken bütün arkadaşlar birlikte hareket etmiştik. Bunun yanlış olduğunu ertesi gün daha iyi anladık.

Gittiğimiz noktada sabahın şafağında kobra helikopterlerinin saldırısına maruz kaldık. Burada bazı arkadaşlarımız parçalardan dolayı yaralandılar. Buda bize dezavantaj sağladı. Gece hareketimizde termal kameralarının kontrolünde geçmiştik. Kalacağımız noktayı bilmişlerdi. Bunu yapılan saldırıdan anlayabiliyorduk. O gün düşman üzerinde eylem yapmayı tasarlıyorduk. Verdiğimiz yaralılardan dolayı bunu o gün gerçekleştiremedik. Operasyonun yoğunluğu tüm hızıyla devam ediyordu. Yaralı arkadaşlardan Şemseddin Amed arkadaşın durumu biraz ağırdı. Diğer arkadaşların durumu iyiydi. Şemseddin arkadaş operasyonun ilerleyen günlerinde şahadet mertebesine ulaştı. Yine bu operasyonda Goran Guyi, Şaho Merivan ve Kahraman Afrin arkadaşlar şahadete ulaşmışlardı. Bu arkadaşlar bizden ayrı olan bir yerde çatışmaya girmişlerdi. Yaşanan çatışmada üç arkadaşımız şehit düşmüşlerdi. Ayrıca Kato Jîrka takımımızda ayrı bir yerde yaşanan çatışmada da Avinar Guyi ve Botan Beytüşebab arkadaşlar da şehit düşmüşlerdi. Avinar arkadaş direnişin sembolü olmuştu. En son mermisine kadar çatışarak şahadete ulaşmıştı. Onun girmiş olduğu çatışmada düşmanın epey kayıpları olmuştu. Bu kayıplarının bir kısmını düşman Radyo ve basınında dile getirdi. Korucularında halka verdiği bilgiye göre kahramanca çatışmıştı. Botan arkadaş da kobra atışı sonucu şehit düşmüştü. Direnişin ve kahramanlığın yaşandığı direniş operasyonunda Zekiye ve Ruken unsurları da tek mermi patlatmadan düşmana teslim olmuşlardı. Ruh hallerindeki bitişi ihanetle sonuçlandırmışlardı. Serdar Amed arkadaşımızda yaralı ele geçmişti. Operasyon boyunca yedi yoldaşımız şahadete ulaşmışlardı. Düşmanın kayıpları çok çok ağır olmuştu. Tüm bu çatışmalar dışında bazı çatışmalar daha oldu. Yine arkadaşlarca döşenen tuzaklar operasyonun sürdüğü süreçte düşmanda patlatılmıştı. Düşmanın epey kayıpları olmuştu.

Kırk bini aşkın asker ve korucunun katılmış olduğu, her türlü tekniğin kullanıldığı, yine büyük harcamaların yapıldığı bu operasyonda yaşadığımız şahadetlere rağmen kazanan Apocu direniş çizgisi olmuştu. Kato yine evlatlarını bağrına basmıştı. Bazı yiğit evlatlarını kaybetmiş olduysa da yine çoğunu koruyabilmişti.

Yaşar Berçelan