HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Başkan APO ile yoldaş olmak, devrime yönelik ciddi bir saldırının olgunlaştığını erkenden öngörebilmek, onun yönünü tespit ederek kendini siper etmeyi başarmak demektir. İşte Zilan yoldaş, henüz bir buçuk yıllık devrimcilik yaşamına rağmen, içerisinde bulunduğu ortamın zorluklarına, günlük yaşamın meşgul edici ayrıntılarına takılmadan, onlar içerisinde boğulmadan Özgürlük hareketinin karşı karşıya olduğu tehlikeleri görmeyi başarmış, '96 yılı içerisinde gelişen operasyonların bilincine varmış ve bunun karşısında PKK militanının geliştirmesi gereken eylem tarzının nasıl olması gerektiğini tespit etmiştir. Ulaştığı sonuçların bir gereği olarak da kaynağını ideolojik derinleşmeden alan bir inanç ve mücadelenin yenilmezliğine duyduğu güvenle devrim tarihimizde ilk kez bedenini patlatacak düzeyde yüce bir kahramanlık eylemini gerçekleştirmiştir. Zilan arkadaş, bu kararlaşmayı şöyle ifade ediyor:

"Başkanım;

Kendimi intihar eylemini gerçekleştirmek için aday görüyorum. Bizler, sizin bitmez tükenmez emek ve çabalarınıza karşılık canımızı bile versek yeterli değildir. Keşke canımızdan başka verecek şeylerimiz olsaydı. Siz yaşamınızla bir halkı yeniden yarattınız. Bizler sizin eseriniziz. Tüm Kürdistan halkının ve dünya insanlığının geleceğinin teminatısınız. Yaşamınız bize onur veriyor; sevgi, cesaret, inanç veriyor. Tüm Kürdistan halkı ve milyonlarca insan size ölümüne bağlıdır. Sizin bu çekiciliğiniz bizi de oldukça etkilemektedir. En zorlandığımız anlarda sizin bizlere olan sevginizi düşünüyor ve bundan manevi güç alıyoruz. Şehide en çok bağlı olan sizsiniz. Bu temelde gözümüz kesinlikle arkada kalmayacaktır. Bu eylemi, gerçekleştirmem gereken bir görev olarak görüyor ve kendimi sorumlu hissediyorum. Mevcut geriliklerimi aşmanın, özgürleşmenin ve kendini gerçekleştirmenin savaştan geçtiğini ve bu savaşın da gereğinin yerine getirilmesinin gereğine inanıyorum.

Mazlum, Hayri, Kemal, Ferhat, Bese, Beritan, Berivan ve Ronahi yoldaşların direnişlerine sahip çıkmak ve Onların takipçisi olmak istiyorum. Halkımın özgürlük isteminin ifadesi olmak istiyorum. Emperyalizmin kadını köleleştiren politikalarına karşı, bombayı kendimde patlatarak, hıncımın ve öfkemin büyüklüğünü göstermek ve Kürt kadınının dirilişinin sembolü olmak istiyorum.

Yaşam iddiam çok büyük. Anlamlı bir yaşamın ve büyük bir eylemin sahibi olmak istiyorum. Başkan APO önderliğinde yürütülen Ulusal kurtuluş mücadelemiz çok yakında zafere ulaşacak ve mazlum halkım dünya insanlık ailesi içerisinde hak ettiği yerini alacaktır."

APOCU hareketin ortaya koyduğu mücadele, çok zorlu bir mücadeledir ve dünyada eşine ender rastlanır kahramanlıklar, adanmışlıklar ortaya çıkarmıştır. Bu zorluk, kadın açısından kendisini çok daha yakıcı bir biçimde hissettirmiştir. Bunun nedeni, kölelik düzeyinin derinliği, yaşam dışına itilmişliğin yoğunluğu, düşünceden uzaklaştırılmışlığın ve iradesizliğin alabildiğine köklü hale getirilmiş olmasıdır. Bu gerçeği yerle bir edecek özgür kadını yaratmak, kadını yaşamın ve siyasetin dışına iterek küçük dünyalara hapseden gelenekleri parçalamak, bu geleneklerin kadın zihninde ve yüreğinde kendisini kurumlaştırdığı kaleleri yıkmakla mümkündür. Bu, bedeli en ağır olan süreçleri gerektiren bir gerçekliktir. Zayıflığın tersi olan güçlülük, diyalektik bütünlüğü böyle oluşturmakta, zayıflığa duyulan öfke bir enerji yaratmakta, bu da eyleme götürmekte ve eylem zayıflığı kendi karşıtını dönüştürerek onu ortadan kaldırmaktadır. Düzenin sunduğu yaşamın özündeki kimliksizleştirmeyi, ilişki adına sunduğu sahtekarlıkları görmek, onlara öfke duymak, diğer yandan alternatifini kendi kişiliğinde tam yaratamamak… Zilan arkadaşın eylemdeki kahramanlık düzeyi, bu şiddetli çelişkide gizlidir.

Zilan arkadaşta gerçekleşen, yaşamdaki zayıflıkların korkunç dayatıcılığı karşısında kadın yüreğindeki aşkın filizlenmesidir. Bu aşkı Başkan APO şöyle ifade ediyor:

"İnsanlığı tercih etmek Zilanların dilinden olmak, düşüncesinden olmakla mümkündür. Şahadetlerin toplam ifadesi, ideolojik donanımın üst düzeyde temsili, duygunun, düşüncenin bireyi aşarak, toplumun örgütlü dili haline geldiği Zilan gerçeği ile kurumlaşarak, kurtuluş çizgisinin somut ifadesi olmuştur. Bu nedenle özgür yaşam uğruna ne varsa; ulusal aşk, özgür kadın ve erkek, her türlü geriliğin reddine dayalı ilkeli bir yaşam, bunun için de düşmana karşı müthiş bir kin ve kıyasıya savaşım, Zilanlaşma çizgisinin kapsamıdır. Bu çizgi, ideolojik ve felsefik olduğu kadar, duygunun en üst düzeydeki temsilidir. Onunla yürüyenler eylemde, yaşamda, örgütlülükte, sevgi anlayışında, tarz ve tempoda militanca yaklaşımların sahibi olmaya çalışanlardır."

Zilan arkadaş, tarihin ilerleyişindeki diyalektiği çok iyi çözümleyerek, her halkın tarihinde döneme damgasını vuran lider kişiliklerin ortaya çıktığını görmüş, hiçbir mücadelenin öndersiz başarıya ulaşmayacağı gerçeğini yakından hissetmiştir. Bu doğruyu Kürt halk gerçekliği özgülünde ele alarak, Önderliğin temel özelliklerini bilince çıkarmıştır. "Hayati gerçekliği olmayan, her alanda bitirilmiş, hiçbir halkla kıyaslanmayacak kadar kendisine yabancılaştırılmış, ulusal, kültürel, sosyal, siyasal değerleri sömürülen bir halk gerçekliği karşısında PKK Önderliği, kuşkusuz çok farklı olmak zorundadır. Bu anlamda Parti Önderliği birçok yönüyle daha özgün, daha yeni, daha gelişkin yaşamıyla, yaşatan ve kendi yaşamını adeta koskoca bir insanlığın yaşamına adayan bir durumdadır. Belirleyiciliği ve önemi bu noktada kesin ve tartışmasızdır."
Zilan arkadaş, bu özgünlüğü militan ile önder arasındaki bağda da kurarak, Başkan APO ile yoldaş olmanın, Onunla sözleşmenin gereklerini yerine getirmeyi esas almıştır. "PKK, Parti Önderliği'nin şahsında ifadesini bulmuştur. Kürdistan tarihinde sağlanan bu gelişme, O'nun emeği, O'nun gelişmesidir. Kendisi sevgi kaynağı, birleştirici ve bütünleştiricidir. Kendi şahsında yeni insan tipini profilini çizmiştir. Bir insanın ne kadar gelişebileceğini kanıtlamıştır."

9 Ekim'le başlayıp 15 Şubat 1998 tarihinde Önderliğimizin esareti ile en üst noktaya varan uluslararası komplo saldırısı, uluslararası gericiliğin mücadelemiz gerçeğindeki bu özgünlüğü tespit etmesiyle harekete geçmiştir. Mücadelenin sürekliliğini ve her koşulda yenilmezliğini sağlayan temel etken olarak Önderlik gerçeğinin yenilmezliğini tespit eden gericilik, bu gerçeği temel hedef olarak belirlemiştir. Burada, Başkan APO ile yetersiz yoldaşlığın sonuçlarını bir kez daha görüp kendimizi yeniden sorgulamamız gerekiyor. Eğer Zilan arkadaşın yaptığı gibi, Başkan APO ile yoldaş olmanın gereklerini yerine getirebilseydik, Önderliğimizi tek hedef haline getirmeyecektik. Bu noktada özeleştiri gerçeği, Zilan arkadaşta şöyle somutlaşıyor: "Zaferin öngünlerini yaşadığımız yeni süreçte, halkın kurtuluş umutları olan bizlerin, Parti Önderliğimizin yaşamı, düşünceleri ve mücadelesine yakışır bir biçimde, dönemsel bütün görevlerimizi en iyi bir şekilde yerine getirmemiz gerekiyor. Sıkça tekrarlanan küçük burjuva, köylülük, feodal anlayışların kişiliklerimizdeki yer etmişliği, düşmanın şekillendirmesi, özel savaşın etkileri ve buna benzer gerekçelere sığınarak, çeşitli özeleştirilerin bizleri ilerletmediği açıklık kazanmıştır. Verilecek en iyi özeleştirinin doğru bir pratikten geçtiğine inanıyorum.”

Ruhunu bireysel kaygılardan, hesaplardan ve bencilliklerden kurtarmayı başarmak, kendi varlığını bir halkın varlığına adama yüceliğinin ilk adımıdır. Bu özellikler, aslında egemen sistemin insan ruhunda oluşturduğu putlardır. İnsan ruhu, onu işgal etmiş olan bu putları kırmayı başardıkça özgürleşir. Özgürleşen bireyde, tüm insani yeteneklerin ayaklanarak en sağlam ve renkli bileşimi oluşturması imkan dahiline girer. Zilan arkadaşın böyle bir arınmayı gerçekleştirmiş, düşüncesine engelsiz bir akışkanlık kazandırmış, bu da tüm yeteneklerini bir araya getirerek en doğru ve etkili eylem tarzını tespit etmesine, ardından planını başarıyla hayata geçirmesini sağlamıştır. "PKK, akıl sınırlarının almakta zorlandığı büyük kahramanlık, direniş, emek, kararlılık ve inançla yaratılmıştır. Direniş, PKK'nin temel karakteri olmuştur. Bizlerin bu tarihi mirasa sahip çıkmamız ve sürecin gereklerini yerine getirmemiz gerekiyor. Süreç, intihar eylemlerini gerekli kılıyor. Bu hem bir taktiksel çıkış olacak, hem de bizim açımızdan bu süreçte düşmana verilecek en iyi cevap olacaktır."Tüm bu özellikleriyle Zilan arkadaş, beş bin yıllık erkek egemenlikli sistemin özellikleriyle kuşatılmış geriliklerden sıyrılarak, neolitiğin yaratıcısı olan tanrıçalara uzanan bir köprü olmuş, böylelikle geleceğin güvencesi, özgür kadın kişiliğinin sembolü olmuştur. Zilan arkadaş şahsında neolitik devrimin yaratıcısı, dolayısıyla insanlaşmanın öncüsü olan, fakat erkek egemenlikli sistemin gelişimi ile beş bin yıl boyunca karanlığa gömülen kadın cinsi ile ezilenlerin insanlık tarihi ile aynı yaşta olan ve son olarak APOCU harekette ifadeye kavuşan fedai özün buluşması gerçekleşmiştir. Bu buluşma, Mezopotamya topraklarında ve Başkan APO'nun mimarı olduğu özgürlük hareketi içerisinde gerçekleşmiştir. Bunun sonucunda Kürt kadını şahsında dünya kadınlarının mücadelesi yeni bir aşamaya girerken, APOCU hareket de Başkan APO önderliğinde giderek daha fazla cins mücadelesi eksenine oturmuştur. APOCU hareketin gelişim diyalektiğinde, teori ile pratik, birbirinden farklı olan iki ayrı olgu değil, birbirini kapsayan ve birlikte ilerleyen olgulardır. Teorik gelişme pratikle sınandıkça yeniden teorileşir, yani yeniden yaratılır ve tekrar pratiğin yakıcı gerçeği içerisinde çelikleşir. APOCU felsefenin gelişimi de bu şekilde olmuştur. Başkan APO'nun militanı olmayı başaranlar, bu ideolojik ve felsefik derinleşme sürecinde nitel bir sıçramanın gerçekleşmesini sağlamışlardır. Bu yönüyle de Zilan yoldaş, APOCU dünya görüşünün giderek daha fazla kadın eksenli gelişme rotasına kavuşmasında belirleyici bir role sahip olmuştur. "Zilan'ın vasiyetine uymalıyız. Tanrıça emridir onunki, unutmak en büyük ihanettir" diyen Önderliğimiz, bu çizgiye cevap olarak 8 Mart 1998 tarihinde Kadın Kurtuluş İdeolojisini ilan etmiştir.

Sema Yüce gerçeği, vasiyete bağlılığın eylemidir

Bu çağrı, o süreçte zindanda bulunan Sema Yüce yoldaşa da ulaşmıştır.1998 yılı, uluslararası komplonun yeni boyutlar kazandığı bir yıldır. Komplonun zemini ise emperyalist merkezlerde hazırlanmış olan, bölge gericiliğinin desteğiyle ve Türkiye oligarşisinin eliyle uygulanan marjinalleştirme politikasıyla hazırlanmaya çalışılmaktadır. Bununla Başkan APO'nun özgürlük öğretisinin Kürdistan'la sınırlı, Kürdistan içerisinde de tek tek bireylerle sınırlı tutulması hedeflenmiş, böylece bu mücadelenin içten çürüyerek yozlaşacağı umudu beslenmiştir. Bu politikanın temel dayanağı, köle Kürt kişiliği ve onun geri sosyal düzeyidir. Sema yoldaş, bu politikanın Avrupa, metropol ve dağ ayaklarını kapsamlı bir biçimde çözümlemiş, zindandaki ayağının da rehabilitasyon politikası olduğunu tespit etmiştir. "Zindanda marjinalleşme; Mazlumların, Hayrilerin, Kemallerin ve dörtlerin yaktığı yaşam ateşini söndürmek, tek tek bireylerin beyninde ve yüreğinde duvarlar örerek dağların doruklarında yanan mücadele ateşiyle buluşmasını engellemek, partimizin çözümleme silahını, düşmanın ideolojik, kültürel kuşatmasıyla tersine çevirmek, atomlarına dek çözerek düşkünleştirmektir. Zindanlarda birikmiş olan on binleri, kendi kendini içten içe tüketen bir yapı haline getirerek, tüm moral değerlerimizden kopartma ve kendi işbirlikçi seçeneklerini sosyal dayanağı haline getirmektir."

 

Işıma, atom çekirdeğindeki elektronların enerji fazlasını dışa verip atom çekirdeğine dönmeleri, yani kendi enerji seviyelerine yeniden yaklaşmaları olayıdır. Öncü kadro veya militan, atom çekirdeğinde Önderinin yer aldığı, çevresinde gezen sayısız elektrondan biridir. Onu diğerlerinden ayıran fark, atomla bütünleşme anı, yani enerjisini dışa vererek ait olduğu enerji yörüngesine girme anıdır. Bunu gerçekleştirdikten sonra O, kalıcı yerini bulmuştur ve sonsuza kadar orada kalacaktır. Şehitlerimiz, bu eylemi gerçekleştirerek insanlık tarihinin tüm zamanlarında layık oldukları yeri edinenlerdir. Şehitlerin her zaman ve her koşulda mutlaka ardılları olacaktır. Bu durum, bu doğa kanununun sürekliliği kadar kesin ve sürekli bir eylemdir. Sema Yüce yoldaş vasiyete bağlılığın ve onun gereklerini pratikte yerine getirmenin ifadesi olmuştur. Bunu sadece eylem anında göstermemiş, kendisini eyleme götüren aşamaya varıncaya kadar yoğunlaşmasının merkezine Başkan APO'yu ve onunla yoldaş olmayı gerçek anlamda başaran yüce şehitlerimizi koymuş, günlük yaşamda Onları yaşatmak için gereken mücadeleciliği esas almıştır. Sema Yüce yoldaş, bu yoğunlaşmayı mektubunda şöyle dile getiriyor:

"Başkan APO'nun öğretisi ve Zilan yoldaşın vasiyeti bizlere yürünmesi gereken yolu göstermiştir. Bize düşen görev; anlamak, kavramak, sorgulamaktır. Bunun yolu parti içi sınıf mücadelesini yürütmek, kadın savaşçılar olarak bu mücadelenin öznesi haline gelmektir."

"Öğrencisi olmaya çalıştığım şehitlerin eylemleri üstünde çok düşündüm. Her gün, her an devrim ateşinde yürüyerek yanmayı, bunun sırrını kavramayı çok istedim. Gördüm ki bu, kendini aşan insanın eylemidir. Bu kararı verdikten sonra, tekrar tekrar büyük bir iç savaşı yaşadım. Kendimde bütün beşeri zaafların ayartıcı gücünü son bir kez gördüm ve yendim. Özgür yaşam, özgür kadın tutkum bana bunu emrediyor. Başkan APO'ya bağlılık andımı bu tutkunun ateşinde kül olmak ve bu küllerden yeniden kendini yaratmak olduğunu şimdi daha iyi kavrıyorum."

Vasiyete bağlılık, içerisinde bulunduğu koşulların yarattığı engellere takılmadan, özgürlük tutkusunu her koşulda eyleme dökmeyi gerektirir. Sema arkadaşın, dört duvar arasında iken varlığını, bütün hücreleriyle Başkan APO'nun öğretisine adaması, bunun sonucudur.

"Başkanım;

Zafer tanrıçamız Zilan yoldaşın vasiyetine bağlılığımla, O'nun görkemli eylemine sadece özüyle değil, biçim itibariyle de cevap olmak isterdim. Fakat zindan koşullarında bu mümkün değil. Bu Newroz'da ayağa kalkan binlerce çocuk yüreğinin masumiyetiyle buluşmak, bu vasiyetin takipçisi olmakla mümkündür. Özgürlük tutkum çok büyük.  Bu tutkuyu yaşam gücüne dönüştürebilmek için tek varlığımı, kendimi Başkan APO'ya adıyorum. Kadınlar, küllenen Kürt ateşinin kıvılcımlarıdır. Küllerinden yeniden doğmayı başaran, bunun kıvılcımı olan her kadın özgür Kürdistan'ın dokuyucusu olacaktır. Ancak bu bile Başkan APO'ya cevap olmaya yetmez. Cevap olabilmek için, karartılan her yüreğin ateşte arınması gerekir. Ben ancak kendi yüreğimi verebilecek güçteyim.

Kendimi Newrozlaştırırken beynimi ve yüreğimi, bedenimin her hücresini bu öğretinin yoluna adadığımı bir kez daha belirtiyor, bağlılık andını yineliyorum."

Bütün bu özellikleriyle Sema yoldaş, Zilan arkadaşın teorik ve ilkesel düzeyde ortaya koyduğu, eylemi ile de taçlandırdığı gerçeklikleri yaşam içerisindeki sorunlarla boğuşma ve pratikleşmeye doğru tamamlama mücadelesi içinde olmuş, Başkan APO'nun Zilan arkadaşa verdiği yanıtı en derinlikli bir biçimde görerek, Zilan arkadaşın vasiyetine ve Başkan APO'nun çağrısına cevap olmayı başarmıştır. Böylelikle Başkan APO'nun formüle ettiği Kadın kurtuluş ideolojisinin pratikçi bir militanı olmayı başarmış, bu yönüyle de erkeği özgürleşme düzeyine çekmede öncülük rolü oynamıştır.

Bu öncülüğe Fikri Baygeldi arkadaş, "Eylemiyle komutanlaşan Kürt kadınının sade bir askeri olmak" iddiası ile yanıt vermiştir. Öyle ki Başkan APO “dikkat edilirse sevgi, aşk sözcüklerini çok değerli anlamda kullanmıştır. Bu kadın yoldaşları da çok incelemiş ve onları özümsemiştir. Öyle cahil birisi değildir. Ulusallık derecesinde görüyor ve bağlanıyor. İşte bizim özlediğimiz bağlılık bu temeldedir" diyor.

Gulan arkadaş fedailikte ısrar ve kurumlaşmanın öncüsü olmuştur

Zilan arkadaşın daha '96 yılında iken karşı sistemin saldırılarını öngörerek buna karşı en güçlü eylemi gerçekleştirmesine, yine Sema arkadaşın 1998 Newrozu'nda oligarşik sistemin yeni konseptini çözümleyerek saldırılar karşısında kendisini Önderlikle düşman arasında siper etmesine, böylece saldırıların Önderliğimize ulaşmasına engel olmasına rağmen, 9 Ekim komplosunun gelişmesi ve 15 Şubat'la birlikte belli bir düzeye ulaştırılması bu yoldaşların önümüze koydukları ödevleri başarıyla yerine getiremememizin sonucudur. Başkan APO'nun birçok kez "yetersiz yoldaşlık" olarak tanımladığı gerçekliğimizin özeleştirisini, bu kahraman yoldaşlar vermiş, adeta bizim eksikliklerimizin cevabı olmak istemişlerdir. Bu nedenle Zilan ve Sema gerçeği, karşısında vicdani sorgulamanın en cesur ve kaygısızca yapılması gereken gerçekliklerdir. Onlar, binlerce yıl öncesinde kalan ana tanrıçanın günümüzdeki sesi olmuş, bizi de onlarla buluşmaya çağırmışlardır.

Uluslararası komplonun önderini esir aldıktan sonra APOCU hareketin de dağılacağını, iç çelişkilerin, didişme ve çatışmaların örgüt bileşimini asıl hedeften ve fedailikten uzaklaştıracağını hesaplandığı, böyle bir beklenti içerisinde olduğu bir süreçte, fedaileşmede ısrar, Zilan ve Sema arkadaşların önümüze koyduğu ödevleri her koşulda yerine getirme iddiası, Gulan arkadaşın pratiğinde somutlaşmıştır. Gulan arkadaş bütün mücadele pratiğinde, en zorlu süreçlerde bile kişiliğindeki dürüstlük, sarsılmaz bağlılık ve özgür kadın cesaretiyle örgütü korumayı bildi. Uluslararası komplo sürecinde de hem örgüt içindeki tasfiyeci provokatif anlayışlara karşı sağlam duruşu ortaya koymuş, hem de fedailikte kararlaşmayı ve pratikleşmeyi başarabilmiştir. O dönemin kafa karışıklığı, bireycilik ve güvensizlik ortamında savrulmak yerine, duruşu ve pratiğiyle Önderliğe bağlılıkta en önde olmuştur. Bunun içindir ki, o süreçten itibaren çok çeşitli zorlamalara rağmen fedailiği Zilan çizgisinde bir kurumlaşma sahası haline getirmede en ısrarlı ve kararlı tavrı göstermiştir. Çünkü O, her şeye rağmen örgütümüzün karşı karşıya geldiği zorlukları görebilme ve hissedebilme gücünü göstermiştir. Her türlü bozgunculuktan şüphe duyabilmiş, yine düşman cephesinden gelebilecek saldırıları önceden sezinleyebilmiştir.

Kadın boyutunda sorgulayıcılığı ve ona göre pratikleşmenin önemini Gulan arkadaşın şehadeti bizlere bir kez daha öğretmiştir. Çünkü bu saldırının olduğu süreçte örgüt, dıştan yapılan birçok saldırıya rağmen içte en sağlam dönemlerinden birini yaşıyordu. Yani ne spekülasyon yapılırsa yapılsın, hangi provokasyonlara başvurulursa başvurulsun, kazanan yine örgüt oluyordu. O zaman geriye kalan tek yöntem, örgütsel mücadele ile çözüme kavuşturulan ve geride kalan bazı çelişkileri tekrar alevlendirmek, böylelikle yeni bir provokasyona yol açmaktı. Bunun için en uygun zemin olarak IV. Kadın Kongre'si ve en uygun kişi olarak Gulan arkadaş seçilmişti.

Gulan arkadaş, bunun farkında ve bilincinde olarak kongrenin ruhunu ve kararlılığını oluşturmada büyük bir çaba içine girdi. Büyük özeleştirilerin yanı sıra, kadın çalışmalarının hata ve eksikliklerini çok güçlü eleştirdi. Bunlarla da yetinmeyip, çok değişik konulardaki öneri ve görüşleriyle kongreye güç katmayı bildi. Örneğin çocukların ve gençlerin eğitimi, Güney kadınının özgürleştirilmesi ve buna dayalı olarak Güney'de toplumsal dönüşümü ve örgütsel açılımı sağlama, yine örgüt işleyişini geliştirmede çok yönlü görüşler oluşturdu. Öyle ki, Gulan arkadaş kadının neolitikte bilgisiyle tanrıçalaştığını, bilgi yapmanın ya da öğrendiğini yapmanın bir erdem olduğunu belirtti. Kadının bu erdemi yitirerek hem cins olarak kaybettiğini hem de insanlığın kaybedişinin buradan başladığını dile getirdi. "Yeniden kadın bilgiyi ele geçirdi, yani kadın öğrendiklerini yapmanın erdemine ulaşmak için burada toplandı" dedi ve IV. Kongremizin tanımlamasını en çarpıcı bir biçimde şu sözlerle ortaya koydu: "Eğer yeniden bir köprü oluşturulacaksa öğrendiklerimizi eyleme dökmenin somut modelini bulmak, pratik iş yapmak ve onun yüceliğine kavuşmak için burada bulunuyoruz. Önderliğin manifestosunu bu biçimde bütünlükle değerlendirmek, benim için çok anlamlı. IV. Kongremizi de bu anlamda tanımlamak istiyorum." Bu temelde Gulan arkadaş PJA gerçeğini "PJA bir çizgi ve yaşamdır, ideolojidir ve bizim varlığımızın bir bütünüdür" şeklinde ifadelendirdi. Burada özellikle PJA gerçeğini çok daraltan, yaşamın bütününe taşıramayan, ya birbirinden kopuk ele alan ya da sadece bazı zeminlerde ve kurumlarda gören bakış açısını eleştiriyordu. Bunun kadın gerçeğini daralttığını, asıl anlamından uzaklaştırdığını ve pratikleşme zeminini önemli oranda ortadan kaldırdığını ifade ediyordu. Açılımın, her yere ulaşabilmenin ve her yerde temsili sağlayabilmenin ancak doğru anlamda PJAlılaşmayla olabileceğini belirtiyordu.

Nitekim PJA 4. Kongremiz Gulan arkadaşı onur üyeliği ile taçlandırırken, kongreyi bu aşağılık komployu boşa çıkarma ve kadının cevabını oluşturma temelinde "Özgür Yaşamda Israr ve Açılım" kongresi olarak adlandırdı. Kongre pratikleşmesinde ısrar ise Gulan arkadaşın kişilik duruşuna layık olma temelinde oldu. Halen de o çizgiye layık bir yürüyüşün sahibi olmak temel görevimizdir. Bu görev, Önderliğimizin Zilan sözleşmesinin PJA tarafından Gulan arkadaş şahsında tazelenmesidir. Çünkü Gulan arkadaş her türlü iç zorlanmaya rağmen, Zilan çizgisini fedaice sürdürmenin ısrarlı kişiliğiydi, nerede ve nasıl olursa olsun, onun temsil gücü olma kararlılığıydı. Aynı zamanda içine girdiği eksik duruşların güçlü özeleştirisini vermekten çekinmeyen bir netliğin sahibiydi. Bu yönüyle de Sema Yüce kişiliğiyle bütünleşmenin ifadesiydi. Kadın özgürlük hareketinin fedai çizgisinde barışı, özgürlüğü ve adaleti gerçekleştirme yolunda ilerletmek için atacağımız her adım Gulan arkadaş şahsında Zilan ve Sema kişiliklerine ulaşmanın pratiği olacaktır.

Derlemedir