HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

9 Ekim kara bir gündür. Hüzünlü bir gündür. Büyük enternasyonalist devrimci, özgürlükçü, romantik, adalet ve eşitlik arayışçısı Che’nin katledildiği ve Kürt Halk Önderliğine karşı uluslar arası korsanvari komplonun başlatıldığı gün.

1967 yılında Bolivya’da bir 9 Ekim günü La Higuera katledildi. 8 Ekim günü ağır yaralı bir şekilde emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin eline geçtikten sonra hiç bekletilmeden merkezi olarak CIA’nin talimatıyla katledilmişti. Hem de panik içerisinde bunu yapmışlardı. Ürkerek, korkarak, sinerek, hainhanece yaptılar bunu. Ve o kadar Che’nin naaşından korktular gibi cenazesini yıllar yılı kimse bulamamıştı. Ta ki çok sonraları tesadüflerle naşı bulunana kadar…

Che’nin kendisini infaz eden cellâda söyledikleri halen kulaklarda yankılanıyor:"Buraya beni öldürmeye geldiğini biliyorum. Vur beni korkak, yalnızca bir adam öldürmüş olacaksın" diyecek ve onunla mücadelenin en sertine baş koyan dava yoldaşı Castro’ya ise :“Castro’ya söyleyin; benimle devrim bitmedi, devrim sürecektir” sözlerini de tereddütsüz sarf edecektir. İşte bu bir ruhtur, bu bir duruştur, bu bir davranıştır, bu bir boyun bükülmezliktir ki bu da bir karakterdir. Hem de Che’nin yoldaşları olan tüm devrimcilere ekilen bir karakter.

Aradan tam 30 yıl geçmesine rağmen Che’nin ruhunu öldüremediler, geriletemediler. Hatta Che’nin yol ve dava arkadaşları onun yolunda daha büyük adımlarla ilerleyerek büyük mesafeler katlettiler. Ve onun takipçilerinden olan Kürt Halk Önderimiz 10 Kasım 1997 tarihinde yaptığı bir çözümlemede: “Geçenlerde biraz inceleme de değil, anlamaya çalıştım. Che Guevara’nın 30. ölüm yıldönümü dolayısıyla biraz kişiliği tanıtılmaya çalışılıyor. Sanırım tam istediğimize yakın bir yaşam, yeni insan anlayışı var mı? Bizden üstün yanları da olabilir, ama birleştiren yanı çok çarpıcıdır. Türkiyeli devrimciler de vardı, büyük özgürlüğe kalkan, bizim de kendilerini yakinen gördüğümüz, tanıdığımız ve derin bir sempatisi olmaktan zevk duyduğumuz kişiliklerdi, halen anılarına da bağlıyız. Burada gözüken ve halen dünya halklarının büyük saygıyla andığı bunların ödünsüz ve ilkelerine göre -ki insan için, halklar için özgürlüktür bunların ilkesi- bugün insanın başını gerçekten kırıp geçiren bir tarzda kendini yükleyen, her şeyi metalaştıran, her şeyi korkunç bireysel çıkara bağlı götüren sistemin tam zıddı olan bir kişiliktir.  Yeni insan söylediğim gibi, sanırım uygulamaya çalıştığımız gibidir. Bunlar önemlidir. Dünyanın öbür ucunda böyle birisi bizim için günceldir ve en yakın arkadaşımızdır. Biz de onun tipik bir gerilla arkadaşı gibiyiz burada. Aynı ruh, aynı özgürlük anlayışı, aynı savaşım, aynı yeni insan peşinde koşma” diyerek nasıl Che’nin bir takipçisi ve yol arkadaşı olduğunu gösteriyor.

İşte emperyalistler, işbirlikçileri, taşeroncuları, tırşıkçıları, yağcıları ve tabi ki özgürlük ve adaletten öcü gibi korkan ne kadar güç ve devletçi zihniyet varsa bu kez silahlarını ve namlularını Che’nin yakın yoldaşlarına doğrultular. Ve öyle bir ders verilmeliydi ki Che’nin ilk harfi olan “Ç’sine bile tahammül edilmeyecekti. Aynen Che’nin katledildiği güne denk getirilecek bir katliam olmalıdır ki cümle aleme ibretlik olsun. Ve öyle de kendilerini örgütlediler. 8 Ekim’i 9 Ekim’e bağlayan gece Önderliğimiz henüz havadayken güdümlü füzelerle emperyalistlerce katledilmek istenmişti. Hem de bir 9 Ekim günü bu yapılacaktı. 30 yıl sonra bu kez Che’lere böyle ders verilmek isteniyordu. Che’lerin umut ışını olmasını böyle engellemek istemişlerdi.

Ve 9 Ekimleri anlamak istiyorsak Chelerde bugünlere uzanan direniş halkasını böyle ele alacağız. Latin Amerika’da Yankeelerin başına bela olan Che’lere karşın bu kez Ortadoğu’da Yankeelerin başına bela olan Kürt Halk Önderliği vardı. Emperyalistlerin tekerleklerine çomak sokacak olan bir Kürt halk Önderliği vardı. İşte bunun için cümle cemaat bu dünyanın tüm iblisleri ve bu iblislerin hizmetçi tayfası bir araya gelerek yeni dönemin Che’sine yüklendiler. Önderliğimizin deyimiyle “çarmıha germek için her şeyi yaptılar.”

İşte biz bir yeni 9 Ekim gününü anlamaya çalışırken ve de lanetlerken tarihi arka perdesini böyle ele alıp değerlendireceğiz. Tarihe daha fazla anlam vermek istiyorsak bu 9 Ekim günlerinde daha fazla Che’leri anacağız. Daha fazla Che’nin arkadaşları olacağız. Che’nin genç arkadaşları olarak Kürt Halk Önderliğinin bizi aydınlatıcı devrimci yolunda daha da kararlı adımlarla ilerleyeceğiz. Daha fazla devrime ve zafere olan inancımızı pekiştireceğiz.

Daha fazla devrim derken, daha fazla zafer derken her zaman olduğu gibi:

HASTA LA SİEMPRE VİCTORİA yani her zaman zafer diyeceğiz.

Kasım Engin