HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

sahin onerHenüz 19’unda bir Kürt genci daha katledildi. Adı Şahin! Şahin gibi Şahin bir Kürt genci!  Şahin Öner Kürdistan’ın başkenti  Amed’in  orta yerinde sömürgeci Türk devletinin katil polis sürüleri tarafından katledildi. Bu kaçıncı Kürt gencidir, sokak ortasında katledilen? Onun için kınamıyorum, protesto etmiyorum, sadece ve sadece intikam diyorum,  serhıldan diyorum!

Bir Kürt gencini, hemde Kürtlerin kalbinin orta yerinde vurulması, kalbin tam orta yerine hançer anlamına gelir!

Gençlik gelecektir. Bir Kürt gencini vurmak, Kürtlerin geleceğini vurmaktır. Bizim geleceğimize saldırıyorlar. Bizi geleceksiz kılmak istiyorlar!

Geleceği olmayanın varlığı, varlığı olmayanın özgürlüğü de  olamaz. Hergün hergün zalim Dahak gibi Kürt gençlerinin kanını içmekle, beynini çürümüş yaralarına sürmekle   Kürt soykırımcısı Türk devleti ve onun başbakanı tayyip Erdoğan Türk devletini Kürdistan topraklarında ebedi kılmak istemektedir!       

Onun için, hemen hemen hergün sömürgeci Türk devleti tarafından, dağda, şehirde, sokakta ömrüne doymamış Kürt gençleri katledilmekte ve  fidanlar biçilmektedir.

Kürdistan gençliği, kadınları ve bir bütün olarak Kürdistan halkı önder APO’ya karşı gerçekleştirilen uluslararası komployu protesto eylemlerini 1 Şubat’tan itibaren başlatmış bulunmaktadır. Bu protestolar karşısında Türk sömürgeci devleti hem Kuzey Kürdistan’da hem medya savunma alanlarında gerillaya dönük kapsamlı operasyonlar, saldırılar yürütürken Kürtlerin yasal kurumlarına ve seçilmişlerine dönük ise siyasi soykırım operasyonlarını da sürdürmektedir. Diğer yandan Fettullah Gülen ve AKP medyası,  beyinleri felç edercesine bir özel psikolojik savaş yürütmektedirler. Fakat tüm bunlar Kürdistan gençliğini uluslararası komployu protesto ederek Önder APO’ya sahiplenmesini engelleyemediği gibi serhıldana dönüşmekte olan halkımızın eylemlerinin  önüne de geçemiyor. Eylemler giderek hem nicelik olarak her yanda ve her yerde bir düzey kazanıyor. En önemlisi de bu eylemler bir nitelik kazanıyor. Belli bir ısrar ve süreklilik gelişmektedir. Türk sömürgeciliğini ürkütüp paniğe sürükleyen gerçeklik budur.

Çünkü Kürdistan gençleri artık Türk sömürgeciliğinin ordusuyla, polisiyle, yönetim kurumlarıyla ve asimilasyon kurumlarıyla bir gün bile daha Kürdistan’da bulunmasına tahammül etmemektedir. İşte yiğit Kürt genci Şahin ÖNER yoldaşın sömürgeci Türk polisleri tarafından alçakça bir biçimde katledilmiş olmasının nedeni budur. Soykırımcı ve sömürgeci Türk devletinin Kürdistan’daki varlığı Kürdistan gençliği açısından hiçbir meşruluğu yoktur. Kürdistan gençliği artık Türk sömürgeciliğinin, askerinin, polisinin, idari, eğitim, siyasi, hukuki vb. sisteminin olmadığı, kendi  anavatanında kendi geleceğini kendisinin  özgürce belirlediği bir gelecek kararındadır. Değil sömürgeciliğin varlığı, gölgesini dahi kabul etmemektedir. Artık  kendi semalarında sömürgeci zulmün, katliamın sembolü olan Türk bayrağını görmeye tahammülü yoktur.

Akp’nin korkusu bundandır. Fakat hemen belirtelim ki korkunun ecele faydası yoktur. Türk sömürgecileri er ya da geç mutlaka ama mutlaka Kürdistan’dan sökülüp atılacaklardır. Çünkü Türk sömürgecilerinin Kürtlerin kafalarında oluşturmaya çalıştıkları beyinsel sömürgeciliği çözmüş, reddetmiş ve ona karşı köklü bir tavır alarak savaş yürütmeye başlamıştır. Savaş sadece dağlarda gerilla ile sınırlı olmaktan çıkmıştır. Kürdistanlı gençler şehir ve kasabalarda gerillanın fedai ruhu ile sömürgecinin, işgalcinin, kan emicinin üzerine üzerine yürümektedir.

Şahin ÖNER yoldaş Türk sömürgeci polis birliklerinin üzerine yürüyen Kürt gençlerinden birisiydi. Sömürgeci polis birlikleri bu nedenle Şahin ÖNER’i alçakça ve bilerek katletmişlerdir. Amaç Kürt gençlerinin iradesini, cesaretini ve kararlılığını kırarak örgütlülüğünü dağıtmaktır. Fakat Akp devletinin hesapları boşunadır. Başta Amed halkı ve gençliği olmak üzere Kürdistan halkı ve gençliği Şahin Öner yoldaşı serhıldan öncüsü olarak kabul edip  onun izinden yürüyerek serhıldanları daha radikalleştirme temelinde  anısına sahip çıkmasını bilecektir.

 Daha öncede 90’lı yılarda onlarca Kürt genci, kadını, çocuğu, yaşlısı panzer ve tank paletlerinin altında ezilerek katledilmiştir. Önceki yılda da bir Kürt genci olan Yahya Menekşe panzerle ezilerek katledilmişti. Bundan önce de yine bir Kürt genci Doğubayazıt’ta polis kurşunu ile arkasından vurulmuştur. Amed Suriçinde ise Kürt genci kafasından vurularak katledilmiştir. Tüm bu saldırılar karşısında belli tepkiler olmuş, eylemlilikler geliştirilmiş, ancak süreklilik sağlanamamıştır. Bunun için de AKP devleti katletmeye devam etmiştir.  Dolayısıyla şimdiye  kadar yüzlerce Kürt çocuğu ve genci soykırımcı ve sömürgeci Akp devleti tarafından katledildi. Bu katliamcı zihniyet Şahin Öner’in katledilmesi ile bir kez daha kendini göstermiştir. Bunu hem de sömürgeci Türk devletinin başbakanı, yardımcıları ve uşak basını  “şöyle barış”, “ böyle hassasiyet”, “sürece akli selim ve hassas yaklaşmak gerekiyor” dedikleri bir süreçte yapmaktadırlar.

Ne barışı?                                  

Öyle inanıyorum ki, şehirde bir eylem esnasında bir Türk sivil ölmüş olsaydı, Türk basını, medyası kıyameti koparırdı. Ama şimdi kimseden ses yok. Niye? Çünkü devlettir, büyüktür yapar, öldürür. Devletin öldürme hakkı var öyle mi? O zaman da Kürt gençlerinin de kendisini her yer ve zamanda savunma hakkı vardır. Bu öyle bir haktır ki, doğuştan gelen doğal bir haktır! 

Ancak Kürt gençleri kendilerini “katiller bulunsun hesap sorulsun” vb. şeylerle boşuna oyalamamalıdırlar. Çünkü Kürdistan’da Türk devleti ve onun hukuku açısından Kürtleri katletmesi Türk devletinin varlığını ve geleceğini garanti altına almanın bir gereği olarak ele alınmaktadır. Kürtleri katletmek, sürgün etmek, işkence etmek, asimile etmek, esaret altına almak, idam etmek, kurşuna dizmek devlet olmanın bir gereği olarak görülmektedir. Dolayısıyla Kürtlere ve Kürt gençlerine düşen kendi hesabını kendi mücadele ve serhıldanlarıyla sormaktır. Bu temelde sitemli bir şekilde geliştirilen bu saldırılara ve katletmelere “EDİ BESE” demelidir.  Çünkü Kürdistan’da gün geçmiyor ki faşist Akp devleti tarafından bir Kürt genci ve Kürt çocuğunu katledilmesin. Her geçen gün katletmeler yaygınlık ve yoğunluk kazanmaktadır. Son iki ay içinde biri Amed D- Tipi zindanında olmak üzere üç Kürt genci katledilmiş bulunmaktadır.  Bu konuda toplumsal hafızamızı diri tutmak, katliamları unutmamak ve “Artık Yeter” demek gerekmiyor mu? Hesap soruncaya ve intikamları alınıncaya kadar serhıldanlara devam etmek, süreklilik kazandırmak gerekmiyor mu? Böyle yapmadan Akp devletinin katliamlarının önüne geçilemeyeceği bilinciyle Kürt halkı Şahin Öner yoldaşın intikamı eylemlerini ve uluslararası komployu protesto eylemlerini birleştirmelidirler.

Türk sömürgeci devletinin idari, siyasi, askeri, eğitim, hukuk vb. sistemi Kürdistan’da kaldıkça Türk sömürgecileri polis, asker veyahut diğer karanlık güçleri Kürt gençlerini katletmeye devam edeceklerdir. Dolayısıyla Kürtler her yerde ve her alanda sömürgecilerin Kürdistan’dan defolmalarını ve geldikleri yere gitmelerini açıkça ortaya koymalıdırlar. Sömürgeci sistem içinde yer alan, ülkemizi işgal edenler nasıl ki, dağlarımızda elini kolunu sallayarak dolaşamıyorlarsa, şehirlerimizde de, kasaba ve köylerimizde de dolaşamamalıdırlar. Yeterki, “ Eğer burası Kürtlerin anavatanı Kürdistan ve bizler de Kürt ulusu isek, bu konuda bir şüphe  yoksa, o zaman sömürgeci Türk devletinin, kurumlarının ve kadrolarının bu topraklarda işi nedir?” sorusunu soralım! Bu soruyu herkese soralım. Önümüze gelene soralım, sokakta, evde, okulda,işyerinde… her yerde ve herkese  soralım! Unutulmamalıdır ki, ülkelerindeki Türk sömürgeciliğinin varlığın sorgulayamayanlar,  kendi anavatan topraklarına, şehir ve sokaklarına sahip çıkamayanlar, sömürgeciler tarafından horlanmaya, ezilmeye mahkum olmaktan kendilerini kurtaramazlar. 

Hergün sömürgeci Türk devleti tarafından, dağda, şehirde, sokakta katledilen Kürt gençlerinin Şahin Öner arkadaşın anısına sahip çıkmanın biricik anlamı budur. Yani Türk sömürgecilerini Kürdistan’dan defetmek amacıyla serhıldanları yükseltmektir.  Uluslararası komploya en doğru yanıt ancak böyle verilebilir. Nuri Dersimi’nin Kürt gençliğine hitabesini hatırlayarak ve gereklerini yerine getirmelidirler.

Herdem Serhıldan