HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

antep saldiri1Birkaç gün önce kuzey Kürdistan’ın en büyük şehri olan Antep yani Dilok merkezde, sivillerin bulunduğu bir alana haince bir bomba patlatıldı. Bomba çok sayıda insanın katledilişine yol açtı. Onlarcasını da yaraladı.

Olayın üstünde birkaç dakika geçmeden suçlanan ardından da darağacına çekilerek yargısız bir infaza tabi tutulan ise özgürlük hareketi oldu. PKK oldu. HPG oldu. Yani Kürt gerillası oldu. Hiçbir veri yokken bunlar söylendi.

Televizyonu izlerken patlamanın ardından birkaç muhabirden bilgiler alınıyordu. Kimisi bilgi vermeye çalışırken kimisi ise adeta halkları birbirine bırakmak için provokatif söylemlerle kışkırtmalarda bulunuyordu. Yine “terör” örgütü gibi hakaret edici bir sürü söz sarf edildi. Halbuki olayın oluşu üzerinde henüz 10 ya da 15 dakika geçmişti. Yani kimse neyin ne olduğunu henüz normalinde “bilmemesi” gerekirdi. Ancak senaryo ya da senaryolar hazırdı. İlk senaryo Hatay’da okuyan güya özgürlük hareketine yakın bir Suruçlu üniversiteliydi. 15 gün öncesinden aranıyor muşmuş. Araba çalmışmış. Ve de çalıntı araba da aranıyor muşmuş.

Özcesi henüz somut bir veri yokken öncelikli olarak medyaya felaket haberleri empoze edildi. İlk elden vali ve onun yanına bölgenin milletvekilleri devreye konuldular. Açıklamayı öncelikli olarak Fatma Şahin ismindeki bakana yaptırdılar. Ve gerisi biliniyor. Törende tüm devlet erkanı-Kimyasal Necdet hariç-hazırdı. Hepsi ağız birliğiyle özgürlük hareketine küfürlerini ederken, özgürlük hareketini destekleyen ne kadar legal siyasi ve sivil toplum kuruluşları varsa iyicene tehdit edildiler. Ve ardından da BDP binalarına saldırı başlatıldı.

Antep olayını özgürlük hareketi yapmadığına ilişkin birkaç kez üst üste açıklamalarda bulundu. Nedenlerini de saydı. Öncelikli olarak şehirlere bomba yerleştirmeme kararımız var dedi. Yine şeker bayramında eylem yapmama kararımız var dedi. Yine sivillerin bulundukları yerlere kesinlikle eylem yapmama kararımız var dedi. Çünkü geçmişte şehir merkezlerinde asker ve polise karşı yerleştirilen tuzaklar yer yer sivillere zarar verdiği için hem kamuoyunda özür dilemiş hem de bir daha böylesine eylemleri şehirlerde yapmayacağına dönük karar almıştır.

Evet, bunlar özgürlük hareketi cephesinde alınan kararlardı. Birde Antep’te ortaya çıkan vahşetin kime yaradığı(?) sorusu vardır.

Ancak kime yaradı bu katliam sorusuna cevap vermeden önce bir iki aydınlatmada bulunmamız gerekir.

a-özgürlük hareketi belki de tarihinde hiç olmadığı kadar TC devletini askeri sahada zorlamaktadır. Öyle ki yaklaşık bir ayı aşkındır devasa bir sahayı kontrol etmektedir. Yani alan hakimiyetini bir alanda iyice oluşturmuştur. Bunu yaparken de hiç gizliden yapmamaktadır. Başbakan olan RTE’nin tüm yalanlarını açığa çıkarmak ve teşhir etmek için inadına her gün Şemzinan’da yol kesmekte, eylem yapmakta ve de askeri güçlere rahat vermemektedir.

b-Batı Kürdistan yani Suriye’de Kürtler giderek kendi öz yönetimlerini Kürtlerin bulundukları tüm yerlere yaymaktadırlar. Birde bunu yaparlarken bir araya geliyor Kürtler. Birleşiyorlar Kürtler. Yani ulusal birlik temelinde ortaklaşıyorlar.

c-TC’nin tüm Suriye politikası Kürtlerin bu stratejik hamlelerinden dolayı suya düşmüştür. Sert kayaya çarparak fos çıkmıştır. O yeni dönemin meşhur Enverci paşası da gerçektende tam rezil u kepaze olmuştur.

d-İran giderek Türkiye’ye kafa tutmakta ve TC devletinin ABD taşeronluğunu daha iyi görerek pozisyon almaktadır.

e-Irak daha doğrusu merkezi Irak devleti ya da hükümeti Türkiye’nin tüm parçalayıcı ve bölücü siyasetini artık görmüştür. Bunun için onlarda artık TC’ye kafa tutmaktadırlar.

f-Ortadoğu’da bir Arap baharı yaşanıyor. Biz buna halkların baharı diyelim. Yani rüzgar artık ezilen halkların lehine esiyor. Ve Kürtler Ortadoğu’da en mazlum halkların başında gelmektedir. Öyle ki neredeyse 40 milyonluk nüfusuyla devlet olmayan en büyük halk unvanını negatif manada taşıyor. Kürtler bu negatif unvanı taşımaktan artık bıkmışlardır. Bu negatif unvanı söküp atmak için gerçekten de uluslar arası konjonktür özelde de Ortadoğu konjonktür çok mu ama çok uygundur.

g-Artık tüm dünya giderek tiranlaşarak megolamanlaşan bir Erdoğan’ı da gördükçe TC’yle olan ilişkilerini de gözden geçirmektedir.

Yukarıda sıralanan yedi şıkı daha da artıracak faktörler elbette vardır. Ancak meramızı anlatacak kadar yeterli verilerdir bunlar. Yukarıda sıralanan verilerde çıkarılacak sonuç giderek sıkışan ve daralan bir Türkiye’dir. Daha doğrusu kredisini tüketmiş bir Akepe’dir. Taşeronluğun artık para etmediği, giderek değersizleştiği gerçeğidir. Bunun içindir ki son süreçte tüm Akepeliler saldırgan oldular. Ruh sağlıkları bozuldu. Kimisi bu duruma kimyası bozuldu dedi.

Evet, Akepe ve Akepe’nin başındaki zatın ve ona akıl veren danışman ekibinin Ortadoğu’da, Kürdistan’da ve Türkiye’de olup bitenlerden dolayı kimyası bozulmuştur. Özelde Şemzinan, Çele ve Oramar Şitaza’daki operasyonlar ardından bu ruh bozukluğu daha da arttı. Öyle ki giderek Türkiye’de bu savaş kliği ekibe karşı duruşlar arttı. Boşuna İNŞ’e Antep katliamından sonra bile bir askerin cenazesi kaldırılırken pet şişesi atılmamıştır.

Bunların tümü bir gelişmeye işaret ediyordu. İşte Antep olayı komple ele alınırsa nedenleri daha iyi anlaşılır. Çünkü Antep katliamı sadece ve sadece Akepe’ye yaramıştır. Rüyalarında bulamadığı bir hamle olarak Antep olayı özenle bu savaş kliği tarafından hazırlanmıştır. Hem katliamı yapacaksın hem İran’ı suçlayacaksın. Hem katliamı yapacaksın hem Suriye’yi suçlayacaksın. Hem katliamı yapacaksın hem özgürlük hareketini suçlayacaksın. Burada suçlanmada payını almayan bir Irak kalmıştır. Onlarda unutulduğu için isimleri dile getirilmemiştir.

Dikkat edilirse bir vahşet senaryosuyla ne kadar düşmanı varsa Akepe suçlama fırsatı yakalamıştır. Sıkışıklığını aşmak için müthiş bir hamle yapmıştır. Bir yoldaşımızın yazdığı gibi tam bir Huruçlama stratejisi ve hamlesidir Akepe’nin yaptığı. Bir nevi bir hayat öpücüğü olmuştur Akepe için Antep katliamı.

Evet, büyük tabloya bakıldığında Antep katliamının sadece ve sadece bir faili kalıyor; o da Akepe’dir. O da başbakan Tayiptir. O da Akepe’nin Nazi artığı Yalçın Akdoğan’dır. O da marangoz hatası sonucu oluşmuş SS’lerin komutanı İNŞ’dir. O da derin devletin bir numaralı buz gibi adamı olan Atalaydır.

Başka da hiçbir yerde Antep’in faillerini aramaya gerek yoktur.

Şıho Dirlik