HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

11829 antepte-patlamaDevlet denilen aygıt en gelişmiş toplum organizasyonu olarak tanımlanır. En gelişmiş toplum organizasyonu olduğundan toplumun ahlaki değerler sistemini ve ulaştığı bilimsel düzeyi yansıtması gerekir. Ahlaki örgüye bağlılığı gelenek ve kültürle bağı korumak, bilimsel düzeyi ise bu gelenek ve kültürü dünya standartlarıyla bağdaştırması açısından önem arz eder. Tüm siyaset bilimi kitaplarında devlet böyle tanımlanır.

Ne yazık ki Türk devleti ahlaktan nasibini almadığı gibi sözde temsil ettiği ülke halkının bilinç düzeyine denk bir pratik sergileyememektedir.

Ahlaklı olmanın en önemli göstergelerinden biri yalanla olan ilişkidir. Çoğu insan tarafından ahlaklı insan tanımı “yalan”la olan ilişkisine göre belirlenir. Devletin bu anlamıyla yalanla çok içli dışlı olmasından kaynaklı ahlaksız bir devlet olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Bu yetmiyormuş gibi bu ahlaksızlığını kabul ettirebilmenin yollarını toplumun aklıyla oynayarak bulmaya çalışıyor. En önemli konulardaki gerekçeleri bile oldukça bilim dışı, niyetsel olunca başka türlü yorumlamak da imkansızlaşıyor.

Örneğin Antep olayı ertesindeki devlet tutumunda bunu rahatlıkla görmek mümkün.

Ne diyordu devletin birinci adamı; “Onların sicilleri çok kabarık, bizim hiçbir tereddüdümüz yok.”

Kime ve neye hizmet ettiği çok açık olan; AKP iktidarını yaşadığı sıkışmışlıktan kurtarmaya ve Kürt kırımını hızlandırmaya yarayacak bu olayı güçlerimizin üzerine yıkmaya çalışırken dayandığı argüman buydu. Sicilleri kabarık. Yani geçmişte yaşanmış olaylara dayanarak bugünkü olayın faillerini bulmaya çalışıyorlar.

HPG olarak neredeyse her olay için günlük açıklamalar yapıyoruz. Gizlemeden, açıkça neyi görüyor ve yaşıyorsak halkımızı bu konuda bilgilendiriyoruz. Faşist devletin, işgalci ordunun kirli yüzünü her gün gözler önüne seriyoruz.

Buna karşın kendi eksikliklerimizin, hatalarımızın, yanlışlarımızın da açıklamalarını yapıyoruz. Savaş koşulları ve bilgilerin netleştirilmesinin zaman alması gerekçeleri dışında mümkün mertebe anı anına açıklamalarla olayları anlatıyoruz. Bu anlamıyla gerilla güçlerimizin gölgede kalan, şüphelenilen ve açıklanmayan herhangi bir pratiği yoktur. Halkımız ve duyarlı kamuoyu da bunun tamamen farkındadır.

Fakat buna karşın devletin ve onun işgalci ordusunun, kirli çetelerinin perdelenmiş, açıklamaya muhtaç yüzlerce olayı vardır.

Kaç tane mayının askerlerde patlatılarak PKK yaptı denildiğini bileniniz var mı? Kontralar tarafından yapılan ve gerillalar yaptı denilen kaç olay okuduğunuzu hatırlıyorsunuz? Kaç gazetecinin böylesi olayları “PKK’ye yıkmak için kaç kez yalan haber yaptık” dediğini okudunuz? Kaç generalin bu tür olaylar hakkındaki itiraflarını internet sitelerindeki ses kayıtlarından dinlediniz?

Bu denli kirli ve muğlak örnek ortada duruyorken sicili kabarık olanın kim olduğunu bir kez daha düşünmek gerekmez mi?

Bir de açık olarak yapılan ama nedenleri ısrarla çarpıtılarak gizlenmeye çalışılan olaylar var ki, bu konuda da devlet sicili oldukça kabarık.

Roboski, en yakın örnektir. Hemen gerisinde Kortek katliamı. Daha gerilerde ve günümüzde de neredeyse her demokratik gösteride yaşanan çocuk katliamı var. Her gün bir çocuk çeşitli gerekçelerle sokak ortalarında kurşunlanarak, bombalanarak katlediliyor. Üniversite öğrencileri, gençler gah “farklı görüşe sahip grupların çatışması”nda gah “polise mukavemet” kargaşasında, gah “nereden geldiği belli olmayan” kurşunlarla katlediliyor.

Gözaltında, zindanlarda insanlar ölüyor. Kendi ordusuna hizmet için aldığı gençleri intihar, kaza gerekçeleriyle tek tek öldürüyor. Yarattığı sistemle, örgütlediği kişilerle kadına karşı katliamı, kadın cinayetlerini örgütlüyor.

Daha geriye gittiğimizde de değişen bir şey yok.

Türkiye’de yaşayan dindarlara, solculara, Kürtlere yönelik kaç tane katliam ve şüpheli olay olduğunu araştırdınız mı hiç? İttihat ve Terakki’den başlayarak tüm TC tarihini bir inceleyin ve bu muğlak olayları nedenleriyle birlikte bir kez daha gözden geçirin.

Karadeniz’in soğuk sularına gömülen solcuları mı istersiniz, Bahçelievler’de katledilen solcu gençleri mi? Dersim’i, Ağrı’yı, Lice’yi mi istersiniz? İskan kanunları, tehcir harekatlarıyla yerinden yurdundan edilen Kürtlerin vebali de halen sömürgeci Türk devletinin boynundadır. 

Kürtlere karşı devletin işlediği suçlar halen açıklanmayı, netleştirilmeyi bekliyor. Bu anlamıyla devletin sicili oldukça kabarık.

Tabii ülkenin içi yetmiyor, komşulara da dadanıyor.

Kaç Türk’ün Afganistan’da, Suriye’de, Irak’ta savaştığı biliniyor mu? Bunların kaçının devlet tarafından örgütlendiği biliniyor mu? En son Hatay’daki kamplarda kimin ne için eğitildiği biliniyor mu? Hayır.

Anlayacağınız devletin her alanda ve tüm zamanlarda oldukça kabarık bir sicili var. Ne için ne yaptığı belli olmayan oldukça gizli, adeta Hollywood ajan filmlerindeki karanlık oda gibi işleyen bir ülke ve devlet söz konusu. Her anı bir komplo, her anı bir provokasyon.

Ve evet, kesinlikle bizim de hiçbir tereddüdümüz yok.

Antep katliamını devlet yaptı…

Pir Kemal