Anam zamanında “elin ağzı torba değil ki kapatasın” derdi de, anlamazdım. Anlamayı da bırakalım bir insan neden bu kadar çok başkası hakkında onca doğru olmayan şey söylere de şaşıp kalırdım. Bu durumları anama aktardığımda ise anam bana yukarıda yazdığım deyimi hep söylerdi.
Anam söylediğini şimdi daha iyi anlamaya başladık ancak yine de bu kadar yalana, bu kadar dolana, bu kadar insan gözlerinin içine baka baka kızarmadan, bozarmadan yalanın sunturlusuna doğrusu halen alışamadım. Sanırım bu özgürlük dağlarında bu alışamamayı tüm özgürlük savaşçıları yaşıyorlar. Nedeni basittir; özgürlük savaşçıları geldikleri toplumun negatif yönlerini değiştirmek için çıkmışlar dağlara. Bunun için harbi olmayı severler. Hele birde özgürlük hareketini oluşturan Başkan Apo’nun “her şey açık olmalı, gerçekler çıplak olmayı sever” ilkesine denk bir eğitim aldıktan sonra yapılan sadece ve sadece aleni yaşamaktır.
Bakın direk konuyla bağı yok ama yine de yazalım. Özgürlük savaşçılarının dağlarda özel bir şeyleri yoktur. Çantaları, defterleri, rüyaları, hayalleri, özlemleri herkese açıktır. Öyle ki özgürlük dağlarında açık olmayan bireyler garipsenir. Kapitalist kültür taşımacılığıyla yani bireycilikle eleştirilirler. Yine feodal toplumun o insanı dar kılan, dar, bölgeci, biriktirmeci, mahalli gibi özelikleri de hep garipsenir. Büyük işler herkes için dururken, benim olsun da isterse küçük olsunu kimse ama kimse kabul etmez. Özgürlük savaşçılarında ilke, büyük olsun ama hepimizin olsundur. Hatta tüm dünya insanlığının olsundur.
İşte böyle katılan, böyle yetişen özgürlük savaşçılarının en garipsedikleri hususların başında kesinlikle yalan gelir. Olmayanı olmuş gibi gösterme gelir. Kürtçede biz buna “vır” diyoruz.
TC devleti ne kadar da çok meğerse “vır” haber yayıyor.
Sıralarsak şimdi en moda vırları:
a-Gençleri daha doğrusu çocukları zoraki dağlara katmaymış.
b-Gençleri parayla dağlara almakmış
c-Şemzinan’ı ele geçirmek istemiş de gerilla halk katılmadığı için bundan vazgeçmiş.
d-Gerilla halkı serhildana kaldıracakmış ancak Kürdistan halkı serhildana kalkmadığı için bu kadar şiddetli bir mücadeleye girişmiş.
e-Kürt halkı Türkiye’de ayrılmak istemiyormuş. Ancak gerillalar Türkiye’yi bölmek istiyorlarmış.
f-PKK son eylemlilikleriyle en zayıf olduğu sürecini yaşıyormuş.
g-PKK intihar etmiş.
h-PKK başka devletlerin istedikleri eylemleri yapıyormuş.
I-Kürt halkı, eğer gerillanın silahı olmasaymış tek destekleyeni olmazmış.
i-Uluslar arası devletler PKK’ye her türlü yardımı yapıyormuş.
j-PKK dağılıyormuş.
Evet, TC devletinin söylediği onlarca yalanı daha fazla sıralayarak yazabiliriz. Adamlar sadece yalan söylemiyor, yalanların en kuyruklu olanlarını söylüyorlar.
Bir iki şey söyleyelim:
Askere gençleri zoraki, hem de gitmediklerinde büyük para cezaları kesen, zindanlara atan kimdir?
Şam uzak mişarda mı uzak? Gidin Şemzinan halkının kiminle olduğunu kendisiniz görün, kendiniz sorun.
Türkiye’de Kürtlerin doğuştan haklarını vermeyen kim? Dillerine hakaret eden kim? Her gün topraklarını bombalayan kim? Başka bir deyimle bölen kim, bölücü kim?
PKK’nin en zayıf mı tarihinin en güçlü aşamasını mı yaşıyor (?) gidin Şemzinan’a, gidin Çele’ye ve tabii birde gidin Çolemerg’e o zaman görürsünüz, kimin zayıfladığını kimin intihar ettiğini.
Dünyanın tüm ülkelerine af buyurun ama dilenci gibi dolaşıp yardım isteyen kim? ABD’nin dostluğuyla övünen kim?
Birde gerillanın silahı olmasaymış hikayesi. Biz açıkça bir şey söyleyelim; Askerlerinizi, polislerinizi ülkemizde çekin bakalım Kürt halkından kaç oy alacaksınız? Dahası bakalım Kürt halkı sizinle birlikte yaşamak ister mi yoksa kuyruğunuza teneke mi takar?
Kendi cephemizde siz polislerinizi ve askerleriniz ülkemizde çekin yani ülkemizde çekilin, bizde başka ülkelere gidelim. Görelim bakalım bu halk kimi isteyecektir? Sizin o güvenliksiz dolaşamayan ihanetçi ve işbirlikçi bakan ve mebuslarınızı mı yoksa halkın kendi seçtiklerini mi bağrına basacak?
Özcesi artık bıktık sizin o asılsız, mesnetsiz, kızarmadan yalan ve atmasyonlarınızdan. Gerçekten yeter artık. Çok fazla ama çok fazla sıkıyorsunuz.
K. Nurhak