HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

 

 

Böylesine büyük anlamlar taşıyan, bir o kadar da masum, savunmasız olan çocuklar evlerinin eşiğinden kaçırılıyor, özgürlüğün kendisi olduğunun bilincine varan ve özgürlüğüne dokunanlara taş atan ellerini büküyor, kollarını kırıyor, peşlerinden sürüklüyor ve dört duvar arasına hapsediyorlar. En acımasız olanı ise havan toplarının ağzına konulmaları, kurşun yağmuruna tutulmaları ve annelerinin parçalanmış ve delik deşik olmuş cesetlerine bile sarılamamaları, onları kucaklayamamaları. Kürt çocukları üzerinde faşizmin ve sömürgeciliğin uygulamadığı hiçbir şey kalmadı neredeyse; kaçırma, öldürme, tutuklama ve şimdi de tecavüz.

Hiçbir ahlaki ölçüye ve değer yargısına sığmayan bu saldırılar, bu yönelimler bir çocuktan neyin intikamını almakta? Oysaki çocuklar hiçbir dil, din, ırk ve renk ayırımına tabi tutulmadan sevilir, korunur ve kucaklanır diye biliriz. Fakat tek renk, tek dil ve tek kimlik paranoyasıyla faşizmin doruğunda olan Türk devleti ve hükümeti Kürt çocuklarını böyle bir ayırıma tabi tutmakta ve bu uygulamaların tümünü yapmaktadır. Tarihte sadece Hitler faşizmi Yahudi çocuklarını böyle bir ayırıma tabi tutarak, gaz odalarına koyup imha etti. Ama bugün belki de imkan ve fırsat bulsa Kürdistan’da toplama kampları oluşturup gaz odaları hazırlayarak Türk devleti aynısını Kürt halkına ve çocuklarına da yapacaktır. Bunun imkanını bulamıyor ve zeminini oluşturamıyorsa da toplum kırımı, soykırımı başka yöntemler deneyerek uygulamaktadır. Birbirine eklenen yasaklar zinciriyle büyüyen ve özel asimilasyon politikalarına tabi tutulan Kürt çocukları, devletin beyin yıkama merkezinde tecavüze uğramakta, 13-14 yaşındaki kız çocuklarına fuhuş yaptırılmaktadır. Bu, öz irade kazanmış, kimlik edinmiş ve özgürlüğüne doğru cesaretlice yürüyen, özgürlüğüne sınır koyan tüm bentleri yıkan, aşan Kürt halk gerçekliğine saldırmanın ve sindirmenin bir diğer yöntemi olmaktadır. Bu yolla Kürt halkının değer yargılarına, onuruna saldırmaya çalışmaktadırlar. Kürt halkını böylesine ahlaksız ve insani değer yargılarına sığmayan politikalarla teslim almaya, kendi dediklerine razı etmeye çalışmaktadırlar. Bugüne kadar yoğun bir mücadele yürütmesine rağmen “benim Kürt’üm” diyebileceği bir Kürt gerçekliği yaratamadığı için özgürlük hareketi ile kendisini var eden, büyüyen ve gelişen Kürt gerçekliğinden intikamını bu biçimde almaktadır. Yeşeren gelecek filizlerimizi kurutmaya çalışarak, onlara el atıp kopararak Kürt halkına karşı öfkesini kusmaktadır. Egemenliğin ve tekçi zihniyetin bir yaşam tarzı olan tecavüz, Kürdistan’daki asimilasyon politikalarıyla Kürt halkının diline, kültürüne böylesi bir yöntemle saldırmakta ve dilin, kültürün sürdürülmesinin garantisi olan çocukları kırmakta, korkutmaya çalışmaktadır.

Bu düzeyde bir intikama yönelen faşizm ve sömürgecilik karşısında daha örgütlü olarak mücadele etmenin ve direnmenin özgürlüğümüzü güvence altına alacağı bilinciyle yol almaya ihtiyaç vardır. Bu anlamda elbette ilk yapabileceğimiz şey, çocuklarımızı korumak olabilmelidir. Yatılı bölge okullarında özel asimilasyon politikalarıyla hem kendi dilleri hem de kültürleri unutturulmaya çalışılmaktadır. Bu yetmiyormuş gibi bir de toplumsal ahlak ve onuru zedeleyecek bir biçimde kız çocuklarına tecavüz ederek fuhuşa zorlamaktadırlar. Türk devletinin eğitim merkezlerinin hiçbirinin düşünsel aydınlanma ve bilinçlenme yolunda katkısının olmadığını bilerek, çocukların bu tür eğitim merkezlerinde yetiştirilmelerine tavır koyup bu merkezlerin kapatılmasını sağlayabilmeliyiz. Yine çocuklarımıza ve ahlaki, kültürel değerlerimize yapılan bu saldırılara karşı en etkili cevabın daha fazla örgütlenmekten geçtiğini bilerek, çocukları koruma komünleri kurarak geleceğimizi, çocuklarımızı güvence altına alabiliriz. Her saldırının direnişle karşılık bulduğu bilinmektedir. Kürt halk gerçekliği bunu ispatlayan bir gerçeklik olmaktadır. Hiçbir zaman boyun eğen ve teslim olan bir gerçekliği kabul etmemiştir. Böylesi saldırılar karşısında inandıkları ve aydınlığında yürüdükleri APOCU felsefeyle ahlaki çöküntüye uğrayan ve yozlaşan egemen ve faşist gerçekliği de insani değerlerle buluşturacak ve onları da bu felsefeyle daha ahlaklı daha onurlu hale getirecektir.

O zaman çocuklar ölmeyecek,

cezaevlerine konulmayacak,

tecavüze uğramayacak,

kaçırılmayacak

Kaygısız ve korkusuzca uçurtma uçuracaklar…

Rojbin Golav