Kürtler bundan sonra eskiden davrandığı gibi davransalar, birçok saldırıya maruz kalacaklar. Kürtlerin demokratik özgürlük arayışları anayasa değişikliği ile provoke edilmek isteniyor. Türkiye Kürtlerle yürüttüğü savaştan dolayı bugünkü sancıları yaşamasına rağmen, hiçbir şey olmamış gibi anayasa değişikliğinde Kürtlere yer vermedi.
Anayasa Kürdistan da uygulanıyor. Devlet Kürdistan da vardır. Asker Kürdistan da vardır. Türkiye sakinlerinin bu anayasa ve ordudan şikayetleri hiç olmadı. Milliyetçiliğin Kürdistan için anlamı vardır. Faşizmin Kürdistan için anlamı vardır. Bunlar Kürtlere karşı oluşturulan ve uygulanan savaş yöntemleridir. Dolayısıyla, Türkiye değişecekse Kürtler için değişiyor.
Kürtler bunun için bedel ödedi, ama fiiliyatta olan şeylerde bu gerçeklikle alay ediliyor. Hiç kimse Kürtlerin verdiği mücadele için onları pişman ettiremez. Kürtler, haklı olarak savaştı ve haklı olarak bedel ödedi. Kürtler, bu mücadele içinde var olduklarını çok iyi biliyorlar. Vermiş oldukları bedel için pişman değiller. Hiçbir mücadele bedelsiz olmaz.
Türkiye, kayıpların faturasını, devletin kirlenmesinin hesabını Kürtlerden soramaz. Savaşta kirli yöntemleri kullanan devletin kendisidir. Dolayısıyla AKP’nin uyguladığı şantaj siyasetinden biz anlamıyoruz. Uzağındayız ve haklarımızın mücadelesi içindeyiz. İnkar edileceksek, bedeli otuz yıl sürecek bir savaş olsa da biz yine direneceğiz. İnkar edildik ve biz direneceğiz. Formül bu kadar basittir. Bilmem ‘PKK niye direniyor, BDP niye anayasa değişikliğine karşıdır’ gibi yorumlar Kürtleri öfkelendirmekten başka bir şeye yaramayacaktır.
Kürt halkı olarak yeni bir sürece girdik. Normal şartlarda yaşamanın her gün bize yapılacak bir saldırı olacağını bilmek zorundayız. Ya inkara evet diyeceğiz ya da çok ciddi olmak zorundayız. Bize yapılan saldırıları eskisi gibi mağdur bir açıklama ile basına yansıtmak, bir şeyi değiştirmeyecektir. Bize karşı olan karanlık güçler, özgürlüğümüzü arama oranında var olacak. Bu karanlık güçler bizim vereceğimiz mücadele oranında olacak ya da olmayacaklar. İnkarı kabul edersek, olmamış gibi duracaklardır. Bunların Türkiye’nin demokratikleşmesi ile bir ilgisi yoktur. Bizim ile orantılıdır. Özgürlük direncimiz var olduğu müddetçe onlar da olacaktır. Bu temelde bütün valiliklere, içişleri bakanlığı tarafından talimat verilmiştir.
Polis ve çevik kuvvet, şehirlerin oto kontrollerini sağlamak için provokasyonlar yaratacaklar. Bunlar tecavüz, hırsızlık, linç ve yağmalama gibi olaylar çıkartarak Kürtlerin yoğun yaşadığı Türkiye metropollerinde halkı hazırlıksız bir şekilde direnişe kaldırılacak, çıkan tepkiyi tutuklamalarla kontrol altına almaya çalışacaklar. Hukuki meşruiyet yaratmanın yolları ile bunları yapacak, Kürtlerin akil adamlarını cezaevlerine koyup, Kürtleri örgütsüzleştirmeye çalışacaklar.
Kürtlerin bu konuda duyarlı olup kendi örgütlülüklerini sağlamaları gerekmektedir. Yalnız gezmeler kullanılacaktır. Kürt kızları en temel olgu olarak ele alınacak, erken tahriklere vesile olarak işletilmeye çalışılacaktır. Giyim kuşam bile kullanılacak, Allah u Ekber sloganları ile sokakları dolduran kitlelerle Kürtleri ezdirmeye çaba sarf edecekler. Bunların hepsi planlı ve devlet kontrolünde olacaktır.
Her şeye erken doğum yaptırma gibi bir yöntem deneyecekler. Kürtler, kendi savunmalarını nasıl alabilirler konusunda çok ciddi tartışmalıdır. Okullar, iş yerleri, kurum ve normal seyahatlerin hepsi planlı olmak zorundadır. Dolayısıyla; başlıkta atığımız gibi Türkiye ilerinde yaşayan Kürtlerin can güvenlikleri için bir araya gelmeli, olağanüstü hallerde olduğu gibi hareket etmeli, öyle davranmalıdır.
Pale Omeri