Siyonizm nedir? Siyonizm, 1897 Basel Konferansı'yla teşkilatlanmaya başlayan bir ideolojik oluşumdur. Etimolojik olarak, Kudüs yakınlarındaki Sion Dağı'ndan gelen bir sözcük olan Siyonizm, bugün Sion Kudüs'ü ve Yahudilerin inandığı vaat edilmiş toprakları sembolize etmekte ve 19. yy.ın son çeyreğinde yurtsuz olan Yahudilerin Filistin'de bir Yahudi devleti (İsrail) kurma isteği üzerine doğmuş bir ideoloji ve politik hareketi tanımlamaktadır. Eski Ahit’e göre ise vaat edilmiş topraklar” Sina yarım adasından başlayarak Harran’a kadar uzanan geniş bir toprak parçasıdır. İlk göç edilen yer ile son göç edilen yerler arasındaki toprakların tümünü kapsıyor. Siyonistler bu kendilerine vaat edilen topraklarda tek söz sahibi olduklarına inanırlar. Tanrının seçilmiş evlatları olarakta onlar bu dünyanın efendileridir, diğer halklar ise sadece ve sadece onlara hizmetkar. Bunun için tekçidirler. Tek renk, tek millet, tek din, tek devlet, tek tek tek… onların ülküsüdür.
Nazizm nedir diye sorsakta herkesçe bilindiği için genişçe açmamıza gerek yoktur. En basit anlatımla dünyanın efendileri Ari ırkından olan Almanlar olacaklardır. Ve dünyanın tümü bunlar için vardır. Her şey onlar için mubahtır. Bu öyle bir mubahlıktır ki 1000 yıl sürecek bir Reich yani İmparatorluk onların hakkıdır. Belirgin karakterleri nedir diye sorarsak? Tek zihniyet, tek düşünce, tek yaşam, tek devlet, tek millet, tek giyim, tek renk yani tek tek tek… tekçilik.
İttihat Terakki ya da Kemalizm peki nedir? İlk insanlar Türklerdir, dünyanın tümü Türklerden türemişlerdir, tüm diller Türklerin dillinden türemişlerdir. Hatta Hz. Adem’de Türk’tür. Öyle ki Aztekler aslen Türk’tür ancak bunlar Bering boğazından geçerek bugünkü Meksika’ya gelmişlerdir. Bunlar lele birde bunun uzunca bir lolosu vardır. Ortadoğu’da en eski kavimlerin tümü Türk’tür. Sümerler, Kürtler, İskitler, Hititler, Huriler… Hatta bunlar Turani’dir. Bunların belirgin karakterleri nedir? Tek devlet, tek millet, tek dil, tek bayrak, tek zihniyet, tek renk tek din, tek tek tek.. yani tekçilik.
Adaletsiz Kafirizm peki nedir? Bunlar aynı İttihat Terakki gibi ancak bu kez Türkçülükten ziyade söylem bazında İslam kelimesini ağızlarına dolayı veriyorlar. Pantürkizm kavramı yerine Panislamizm diyorlar, Yeni Osmancılık diyorlar. Ancak Panislamizmlerin altında yatan asıl neden İslami değerler değildir. Mayalandıkları topraklar yine milliyetçiliktir, ırkçılıktır. Çünkü onlar Türklerin islam’ın yayılmacı kılıcı olduklarına inanılar. Ve İslam onlar için yayılmacılıktır. Karakterleri nedir diye sorarsanız? Tek devlet, Tek millet, Tek dil, Tek bayrak, Tek giyim kuşam, Tek renk, Tekçi zihniyet, tek tek tek…yani yine tekçilik.
Bu ruh dördüzlerine başka ruh birliği sağlayacak izimler var mıdır diye sorulabilir? Muhtemelen vardır. Hemen bunlara biz Baas'cılık diye bilinen Arap milliyetçiğini ekleye biliriz. Peşine de hiç tereddüt etmeden Şiaizmi de.
Dikkat edilirse yukarıda saydıklarımızın ortak paydaları; Hoşgörüsüzlüktür. Irkçılıktır. Milliyetçiliktir. Faşistliktir. İşgal altında tutukları halklara eziyet çektirmektir. Tekçiliktir. Tek renkliliktir daha doğrusu renksizliktir.
Bunların ortak noktaları; ya beyaz ya siyah olmaya bireyleri, toplumları, halkları, inançları, etnisiteleri zorlamalarıdır.
Bunlarda çok renklilik yoktur. Bunlarda başka görüşlere yer yoktur. Bunlarda farklılıklara yer yoktur.
Bunların başka bir paydaş noktası ise şiddeti kutsamalarıdır. Ayrı duranları şiddetle dize getirmek istemeleridir.
Bunların yine diğer ortak bir noktası; hiç mi hiç başka renklere dediğimiz gibi tahammül göstermemeleridir. Görüşleri ayrı duranları ilk elden hain, ihanetçi diye damgalamalarıdır. Ve kullandıkları en büyük silahları ayrı duranları, ayrı görüş beyan edenleri dış kaynaklı, dış güdümlü, dıştan destekli, bölücü, ajan diye tanımlamalarıdır.
Yine belirgin bir ortak noktaları ise paranoyak oluşlardır. Onlarla bir olmayanlar hep onları bölmek için uğraşıyorlardır. Varsa devletleri o devletlerini parçalamak için çalışıyorlardır.
Ve ortak olan bir ruh halleri ise korkuyla yatıp kalkmalarıdır. Bunun en iyi belirgin dışa vurumu; hep kendilerine düşman yaratmalarıdır. Hep birilerine çatarlar. Hep kavgalıdırlar.
Tuhaf ama ortak başka bir karakterleri ise kendi kendilerini kışkırtmaya bayılırlar. Adeta bu ideolojiler kendi kendini sürekli tahrik ederek kışkırtan kişilik üretirler. Onları kimse tahrik etmese de onlar kendilerini müthiş kışkırtan tipler olarak hep bağıran çağıran pozisyondadırlar. Netanyahu, Erdoğan, Necat, Baykal, Başbuğ ve ekleyin aklınıza geleni…
Bu tuhaf ama ortak yanlarını, ruhlarını, karakterlerini, üsluplarını tek tek sıralayarak bir kitap yazabilirsiniz. Bunlar gerçekten ortaktır. Birlerdir. Karakterleri benzerdir. Bunun nedeni ise milliyetçi olmalarıdır. Devletçi olmalarıdır. Irkçı olmalarıdır. Ve dünyanın neresinde milliyetçi, ırkçı ve devletçiler varsa karakterleri hep yukarıda söylenen gibi olacaktır. Çünkü milliyetçilik, ırkçılık, devletçilik özü itibariyle tekçilik üzerine kuruludur.
Konumuzun başlığına dönelim. Filistin Direnişimiz yukarıda söylenenlerin dışında olduğumuz ve kaldığımız için gerçekleşmiştir. Ve bugünde devletçi, ırkçı, milliyetçi yapıların dışında kimler varsa biz onlarlayız. Biz uygarlık diye tabir edilen ırkçı, tek ulusçu, üniter devletçi yapıların tersiyiz. Karşısındayız. Bunun için ezilenlerin, horlananların, dıştalanmışların, dili yasak edilenlerin, kadınların, halkların, azınlıkların, inançların, ekolojistlerin, yaşlıların, çocukların özcesi bu ırkçılıkta, milliyetçilikte, devletçilikte faydası ve çıkarı olmayanların yanındayız. Onlarlayız. Ve bugünde bunların direnişlerine gözümüzü kırpmadan dün katıldığımız gibi bugünde katılırız. Dün adalet, eşitlik, özgürlük için işgale, sömürgeciliğe karşı durduğumuz gibi bugünde dururuz. Canımızı vermeye hazırız.
Biz her zaman olduğu gibi Haksızlıklara karşı halkların yanında yer aldık. Bunlar bizde ilkesel duruşlardır. Ve bu bugünde böyledir.
Ancak ruh dördüzler ya da bu dünya da daha fazla 'üzler' hep birbirini tutarlar. Birbirini desteklerler. Onlar birbirisiz olmazlar, olamazlar. Bu tekçiler birbirine muhtaçlardır. Bu ırkçılar birbirine benzedikleri için birbirini bırakmazlar. Bu faşistler kendi devleti diye tabir ettikleri ülkelerde başka halkları sömürge altında işgal altında tutukları için birbirlerinde kopmazlar, kopamazlar. Hep birbirlerini desteklerler.
Belki bunlar ara sıra birbirine dalaşırlar. Bunlar dalaşmadan edemezler. Ancak yarın yine halklara karşı birleşirler. Halkları tahakküm altında tutmalarının yolu budur. Hatırlayın dün İran İsrail’in yakın dostuydu bugün düşmanı. Dün Türkiye İran’a uzaktı şimdilerde dost. Dün Türkiye İsrail’in vazgeçilmez stratejik partneri şimdilerde ‘One Minute’ diyerek sözde uzak duruyor.
Ancak bunlar sadece ve sadece perdelerdir. Osmanlıların halkları gizli gizli dinleyerek takip ettikleri o meşhur perdeler. One Minute, ancak askeri ittifaklaşma ve stratejik ortaklaşmaya devam. One Minute, ancak 1959’larda gizliden İsrail ile Adnan Menderesle yapılan dokunulmaz ittifaka devam. Ve bu ittifakın kamuoyuna açıklamamasına da özen göstererek devam. Hatta siz 1996 yılındaki antlaşmaların özenle korunmasını da devam deyin. ‘Mavi Marmara olayı ayrı Heron alımı ayrı’ diyerek herkesi de aptal bilin.
Özcesi; Filistin Direnişimizin yıldönümünü yaşarken ırkçı, faşist, tekçi zihniyetlerin bizi tekçilerle aynı safta göstermelerini sadece ve sadece esefle karşılıyoruz. Aynı esefle dolu yaklaşımımızı tekçilerin halklara karşı gösterdikleri hoşgörüsüzlüğü de gösteriyoruz. Tüm halklar gibi Yahudi halkı Ortadoğu’nun güzel bir rengidir. Yeter ki bu renklere Siyonizm, Kemalizm, Şiaizm, Baasizm ve Adaletsiz Kafirizm ideolojileri karışmasınlar, kışkırtmasınlar, düşmanlaştırmasınlar, güdümlemesinler…
Sonlandırırken; başta Filistin Şehitlerimiz olmak üzere ilerici insanlığa, halkların kardeşliği için özgürlük, eşitlik ve adalet kavgasında şehit düşen tüm insan sevdalı özgürlük, inanç, eşitlik, adalet arayışçılarını anıyoruz.
Kasım Engin