HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Bir gerillanın mütevazı ve dolu dolu geçen bir gününü anlatmak belki de; gerillayı tasfiye etmek isteyenlerin başarısızlıklarını(!) anlamalarına ve milyonların desteğine haiz olmuş bu efsanevi gerçekliğe belli bir oranda katkı sunabilir.

Sabahın erken saatlerinde kalkılır. Her şeyden önce bir çevre temizliği yapılır ve sonrasında sabahın ihtiyaçları temelinde hummalı bir koşuşturmayla güne “Merhaba/Roj Baş” denilir. Aslında burada hemen belirtmek istiyorum; sabahıyla ve akşamıyla bu sözünü etmeye çalıştığım günlerin bütün tılsımı ortaklaşa olmasındadır. Yani kimsenin kendi çıkarlarında veya kendi pragmatist bencilliğinde zaman tüketme, kanserleşme gibi asalıklara girmemesi söz konusu olmaktadır.

Sabahın ihtiyaçları tedarik edildikten sonra, o günün koşulları normalse kahvaltıya geçilir. Kahvaltı da neyin olacağından ziyade nelerin konuşulacağı ve yapılacağı ön plana çıkan bir gerçeklik olmaktadır. Kahvaltı esnasında ve sonrasında o güne dair yapılacaklar üzerine somutlaşan ve görevlendirmelerin netleştiği bir tartışma yaşanır.

Bundan sonrasında eğitim çalışmalarına geçirilir. Burada eğitim çalışmalarını uzun uzun anlatmanın pek bir anlamı olacağını sanmıyorum. Daha çok spor, askeri ve siyasi konular üzerine yürütülen bu eğitimlerin her birinin ayrı bir önemi ve yaşamsal ehemmiyeti vardır. Özellikle spor olarak gerçekleşen eğitim çalışmalarında çoğu zaman moraller en üst seviyede olur. Zorlu Kürdistan coğrafyasında gerillanın yaptığı sporda, ayağında mekapı, belinde şutiği ve raxtı, elinde de vazgeçilmezi olan kleşiyle koşması ve taklalar atması aslında savaşın içinde her zaman hayat kurtaran olgular olmuştur.

Sporun ardından eğer imkanlar ve zaman elverirse günlük basın TV veya Radyo aracılığıyla takip edilir. Gerilla eline geçen her fırsatta hem bölgesel, hem de uluslararası alanda yaşanan birçok gelişmeden önemli sonuçlara ulaşmayı kendisine bir görev bilir. Bundan dolayı da çoğu zaman basını takip etme aksatılmayan bir çalışma olarak günün bu bölümünde işlenir. Gerçi özellikle TC’nin özel savaş basını izlendiğinden yüzlere yayılan tebessümler ve gülüşmeler, haber niteliği olmayan ve toplumu kandıran bu safsatalar karşısında, gerilla da sistem gerçekliği ve kapitalist sistem gerçekliği karşısında insanların düşürüldükleri duruma yönelik bir eleştiri niteliğini de taşımaktadır.

Bu basını takip etmeden sonra pratik çalışmalara katılacakların dışındakiler eğitim çalışmalarına devam ederler. Bu eğitim çalışmalarında askeri dersler veya siyasi dersler şeklinde öncesinden hazırlanmış programlara göre gündem oluşturmak söz konusu olmaktadır. Askeri derslerde daha çok savaşın genel durumu ve bunlar üzerine yürütülen tartışmalar ve dönemsel ihtiyaçlara göre belirlenmiş konular üzerinde durulur ve gerillanın yetersiz kalan yönleri aşması sağlanarak, her daim zaferi kazanan kişiliğe ulaşmasına zemin hazırlanır.

Siyasi derslerde daha çok tarih, felsefe ve toplumlar bilimi-bazı zamanlar beşeri bilimler üzerine yoğun tartışmalar ve araştırmalar yapılır. Bunlar da oluşturulan bu ortak platformda düşünsel anlamda paylaşılır. Öğlen vakti olduğunda günlük görevliler tarafından hazırlanan öğlen yemeği yenilir, çaylar içilir. Sonrasında çeşitli konular üzerine tartışmalar tekrardan alır başını gider. Öğleden sonra sabah ki programa benzer eğitim çalışmaları, bazen tatbikatlarla, bazen araziye yayılan ve gerçeği aratmayan askeri taktikler üzerine yürütülen eğitimlerle devam eder.

Akşam olduğunda ve güneş batıya evrildiğinde gerilla tekrardan hazırlanılan akşam yemeğini yer ve sonrasında o güne dair yapılanlara ve yetersiz kalan noktalara yönelik günün genelini ve katılımı kapsayan bir tartışma platformu oluşturur. Burada yaşanan yetersizlikler üzerine sonuç alıcı tartışmalar ve yapıcı eleştiriler geliştirilir. Bundan sonrasında da akşam haberleri izlenir varsa önemli programlar, belgeseller izlenir. Ondan sonrasında da bireysel kitap okuma, yazma vb çalışmaların oluşturduğu zaman dilimine geçilir. Artık günün sonuna doğru gerilla yeni bir güne kendisini hazırlamaya başlar. Üç aşağı beş yukarı gerilla bir gününü bu şekilde yaşamaktadır. Yaklaşık 32. yıllık mücadele gerçeğini ve gerillanın yenilmezliğini oluşturan bu günlerdir. Açıkçası bu zafere kadar da böyle devam edecek bir gerçektir.

Öyle gerillanın bir gününde maliyet, giderler gibi konular ön plana çıkan olgular değildir. Kendini eğitme, yetkinleştirme ve eksikliklere yönelik mücadele ön plana çıkmaktadır. Bu da gerillanın ve ona yüklenen bu şanlı misyonun gereğini yerine getirme de önemli bir basamak olmaktadır. Gerilla bu günlere, bu mücadeleye başından beri manevi bir temelde katılmaktadır. Bundan dolayı da kimse bu günlere ve gerillaya, maddi temelde yaklaşarak çözüm aramaya çalışmamalıdır. Böyle beyhude yaklaşımların ne öncesinde, ne de sonrasında bir yararı olacağını düşünmek, olsa olsa çok basit bir aymazlıktır!

Toprak Cemgil