Bugün 15 Şubat! Reber APO’nun uluslararası komployla esir edilmesinin 11. Yılına girdik. Önder APO ‘93’ten bugüne Kürt sorununun demokratik çözümü için elinden geleni yapıyor. Her gün, her hafta bu sorunun barışçıl çözümü için çağrı yapıyor. Halk bu çağrının arkasında olduğunu, Rêber APO’yu Kürt Halk Önderi olarak kabul ettiğini; bu neyi gerektiriyorsa onu yapacaklarını yıllardır göstermiş oldukları tavırlarıyla çok net ortaya koyuyorlar. Bu tavır genelde dünyanın tüm insanları için herkesin hakkı olan gösteriler tarzında oluyor. Bu gösterilere hep şiddetle cevap veriliyor.
Bir taraftan da başta devlet olmak üzere çeşitli çevreler PKK’ye silah bırakması için çağrı yapıyor. Tek çözüm yolunun silah bırakmakta olduğunu söylüyorlar.
Demokratik tepkilerini gösteren halka karşı bütün gücünle saldıracaksın sonra da bu halkın tek güvencesi olan gerillasının silah bırakmasını isteyeceksin.
Bugün Yahya Menekşe’nin faşist Türk polisince katledilmesinin birinci yıldönümü. Katilleri nerede? Halen görev başındalar. Hani hukuk? Hani haklar? Nerede Adalet?
Sadece Yahya Menekşe mi? Burhan Koçkar Kasım 2002’de TC özel timlerinin evine yapmış olduğu baskında infaz edildi. Halk bunu kabul etmedi. Binler bu durumu günlerce sokaklarda serhıldanla protesto etti. Devlet sorumluları yargılayacaklarını söyledi. Sonuç; katiller dışarıda hatta terfi bile almış olanlar var.
Ahmet Kaymaz ve 12 yaşındaki oğlu Uğur Kaymaz 2 Kasım 2004’te evlerine yapılan baskında vahşice katledildiler. 4 yıl geçti. Bu katliamın da 5. yılındayız. 4 katil Uğur ve Ahmet Kaymaz’a karşı meşru müdafaa haklarını kullandıkları gerekçesiyle serbest bırakıldılar.
Bunlar 7-8 yıl içerisinde faşist Türk devletinin işlediği suçlar ve sözde hukuk ve adaletinden birkaç örnek. Buna benzer onlarca olay var. Bunların hepsini teker teker yazıp o kahraman şehitleri anmak isterim. Onlar ki demokratik, özgürlükçü duruşlarından dolayı TC’nin mermilerine hedef oldular. Onları anmak önemlidir. Çünkü onlar mücadelemizin öncüleridir. Ancak onları anmak yetmiyor, anmakla birlikte her birinin katillerinden hesap sormak gerekir. Bunun hukuk mücadelesini vermek demokratik kurumlarımızın, halkımızın bir görevidir.
Mevcut durumda hukuk yolu, geçen örneklerde anlattığımız gibi, görüldüğü gibi sadece bizleri uyutmak için kullanılıyor. Hukuk ki iktidarın kendini yürütmek için kullandığı farklı bir araç; hem de en kirletilmiş araçlardan biri. Hem özü çok kirli ama dışı temiz görünen bir araç. Bu kirliliktendir ki bu araca bırakıldı mı hesap sorma ve adalet, nasıl olsa birkaç ay geçince Türk toplumunda kimse hatırlamıyor. Hiçbir aydın bir satır bile yazmıyor. Yazanlar soranlar da çok sonuç almıyorlar. Yani “yapanın yanına kar kalan” onlarca katliam.
Katliamlar yapanın yanına kar kalıyorsa! Kardeşlerimizi, yoldaşlarımızı insanımızı katlediyorsa ve bunu yapanlara devlet şeref madalyaları veriyorsa sizce ne yapmalı?
Tabi ki hesap sormalı!
Hesap sormanın mekanı dağlar ve sokaklardır. Hesap soracak güç, gerilla ve başkaldırmış halktır. Hesap sormak isteyen herkes gerillaya katılmalı, barikatlarda yerini almalıdır.
Gah kleşiyle dağların doruklarında, gah molotoflarıyla sokaklarda barikatlarda Burhanların, Ahmetlerin, Uğurların ve Yahyaların katillerinden hesap sormak için kavgaya!...
Kenan Çam