HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

van 8martGeçmişten geleceğe süre gelen bir heyecanla yeni bir 8 Martı yaşıyoruz. 8 Mart dünya emekçi kadınlar günü, yani emeğin, iradenin, azmin, mücadelenin, inancın sembolü. Kadına dair birçok gerçeği en yalın ve sade, açık, içten ve güzel bir şekilde ifade eden bir gün.  Baharın müjdeleyicisi tabi ki, mart ayının bu günlerinde her ne kadar zorlu kış koşullarını her solukta hissetsek de 8 Mart bize neleri ifade etmiyor ki bahara dair. Çünkü bahar da aynı zamanda kadını ifade ediyor. Kadını anlatıyor bir nevi. Kadın olmanın sevincini insan daha çok hissediyor baharın. Kadının güzelliği doğanın güzelliği oluyor, kadın da birer çiçek misali renk veriyor bütün yaşama. İşte 8 Mart biraz da bize bunu anlatıyor.
Şimdilerde her yerde Kürt kadınları büyük bir coşkuyla görkemli bir şekilde eylemler yapıyorlar, serhildan tadında, zılgıtlarla, sloganlarla kutluyorlar 8 Martı. Jin, Jîyan, Azadî yazılı pankartlarla sokakları arşınlıyorlar. Özüne yaraşır bir biçimde, uğruna ne bedeller verildiğini bilerek, kendinden öncekilerin mücadelelerini devam ettirerek, yaşanan acıları hissederek kutluyorlar 8 Martı. Aslında sistemin bütün geriliklerine baş kaldırıyorlar demek belki de daha uygun düşer.  Çünkü Kürt kadını direnişle dolu bir tarihin insanı. Çünkü Kürt olmanın kendisi hele de kadın olmanın kendisi direnerek yaşamak oluyor.
Evet bu gün Kürdistan topraklarında Kürt kadınları büyük bir özgürlük mücadelesinin baş aktörleri olma durumundalar. Bu toprakların geçmişine layık bir duruş sergiliyorlar. Çünkü her ne kadar egemen sistem kadın tarihi dışı bırakmaya çalışmış, sanki bütün insanlık tarihi kendi yaratımıymış gibi gösterse de şunu gerçeği iyi bilmeli; bu gün kadın kendinden çalınan tarihi yeniden yazıyor. Mezopotamya topraklarında onun esmer tenli, güleç yüzlü kızları artık tarihte yeni bir sayfayı, tertemiz bir sayfayı aralıyorlar. Önder APO’nun izinde özgürlük yürüyüşünü zirvelere çıkartan Kürt kadını toplumsal cinsiyetçi, basmakalıp yaşam tarzını temelinden sarsıyor aslında. Çünkü 8 Martlar bir direniş günüdür, bu gün kanla, emekle, iradeyle yaratılmıştır. Mücadeleyle, dirhem dirhem çabayla ortaya çıkmıştır. Dönüp tarihe baktığımızda birçok onurlu kadının siması ile karşılaşıyoruz. Roza’ları, Clara’ları, Anna’ları, Leyla’ların gülen gözlerini, kararlı yüzlerini görüyoruz.  Onların ardılları olan Zilanları, Beritanları, Viyanları, Yıldızları görüyoruz.
 İşte 8 Martlar böyle yaratıldı. Egemen sistemlerin her şeyi kendine mal etme hastalığı dünya emekçi kadınlar gününde kendini gösteriyor. Sanki kadın katliamını, tecavüz kültürünü, dışlanmayı, küçük ve hor görülmeyi kendisi değil de bir başkası yapıyormuş gibi yalan dolanlarla işini yürütebileceğini zanneden erkek egemenlikli zihniyet tabi ki yanılıyor. Çünkü biz kadınlar devletleştiren, sistem içileştirilen 8 Martları değil, kadının öz iradesi ile mücadelesi ile yaratılan 8 Martları kutluyoruz.
Bu anlamıyla kadın özgürlük mücadelesi açısından önemli bir sembol 8 Mart. Elbette ki kadın mücadelesi her zaman oldu. Beş binyıllık erkek egemen sistemin karşısında beş binyıllık bir direniş kültürü vardı. O yüzden egemenler ilk başta kadınları vurun diyorlar, çünkü sistem karşısındaki alternatif, sistem içileşmeyen tek güç kadın.  Bunu bildiği için şimdi APK de Kürdistan’da en çok kadını hedef yapıyor kendine. Kürt kadınlarını, genç kızlarını, çocuklarını bastırmaya, sindirmeye çalışıyor. Tecavüz kültürünü, kadın katliamlarını, sözde namus cinayetlerini en çok geliştiren güç AKP bu gün. AKP zihniyeti Türkiye’nin başına geldiğinden bu yana kaç kadın öldürüldü sözde namus çirkinliği yüzünden. Günde kaç kadın tacize, tecavüze, işkenceye, dayağa, tehdide, yani akla gelebilecek her türlü insanlık dışı muameleye maruz kalıyor.  Bu bütün Türkiye genelinde yaşanmıyor mu? Cezaevlerinde tecavüze maruz kalan Kürt çocukları için kimin hesap vermesi gerekiyor? Elbette ki bu rezaletin baş sorumlusu AKP zihniyeti.
Sözde kadın koruma planlaması gibi göstermelik birkaç yasa ile mi korunacak kadınlar. İnsanın şunu sorası geliyor AKP kadını kimden koruyor peki? Bu gün bu kadar kadın katliamına sebep olan bu zihniyet mi kadını koruyacak? Zaten Türkiye’de yaşan bütün kadınlarına toplumsal cinsiyetçiliğin en alasını dayatan, en geri geleneksel yaşam şeklini dayatan, fuhuşu hat safhaya çıkartan kendisi değil mi? Şunu açıkça söylemek gerekiyor AKP zihniyeti kadın katliamcısı bir zihniyettir, kadına düşman bir zihniyettir. Erkek egemen düşüncenin, ataerkil sistemin en kurnaz uygulayıcılarından biridir. O yüzden bu gerçekliği iyi bilerek, AKP’nin bu yanını daha iyi bir şekilde ortaya çıkartarak daha güçlü bir mücadele içerisinde olmak gerekiyor.
İşte Kürt kadınları için 8 Mart bu geri zihniyet sahiplerine karşı verilen mücadelenin bir ifadesi oluyor. Kürt kadınları, anaları, genç kızları sadece 8 Martlarda değil yılın diğer geri kalan üç yüz altmış beş gününde de meydanlarda, sokaklarda, yaz kış demeden özgürlük mücadelelerini veriyorlar.
   Bu günlerde Kürdistan topraklarında yine rengarenk çiçekler açıyor, yeniden bahar geliyor. Bizim için bir serhildan ayı olan Mart ayının bu ilk günlerinde Kürt kadınları rengarenk ulusal elbiseleri ile ellerinde bayraklarla, yeri göğü inleten haykırışlar ile bir kez daha Özgürlük kazanacak diyorlar. Bizler de onların yoldaşları olarak Kürt kadınları şahsından bütün kadınların 8 Martını kutluyoruz. Sadece yılın bir günün değil, diğer bütün üç yüz altmış dört gününü de kadın günü yapacağımızın sözünü veriyoruz.      
Sema Viyan