“Tarih bize yeniden Kemal Pir, Mazlum Doğan ve Haki Karer tarzından çalışmayı dayatıyor” demiştik. Bunun böyle olduğunu son zamanlarda olup bitenlere çok rahat bir şekilde gösteriyor bize.
Başkan Apo’nun başlattığı yeni süreçle birlikte Kürdistan’a adım atamayanların, halkımıza söyleyecekleri bir sözü olmayanların, toplumumuzda dıştalanmış olanların ve de benzerlerin Kürdistan’da nasıl cirit attıklarını görüyoruz. Cirit atmalarına bir şey diyeceğimiz olmaz ancak bu cirit atanların bir kısmı Dicle Üniversitesinde görüldüğü gibi 40 yıldır bu halkın ödediği ağır bedellere saldırarak cirit atıyorlar. Bir kısmı ise, bu halkın kendisini ölüm cenderesinden inanılmaz direnişlerle bugünlere getirmesini halen teröristlik olarak ele alarak yapıyorlar. Bir kısmı ise halkımızın değerlerine saldırdıkça saldırarak yapıyorlar. Ve bir kısmı ise ortaya çıkarılmış bunca değerlerin yokmuş gibi ajite ederek, halkımızla alay ederek yapıyorlar.
Özcesi gerillanın Kürdistan’ın kuzeyinden güneyine geçmesini fırsat bilipte halkımıza ve onun yarattığı değerlere farklı şekillerde de olsa dil uzatarak saldırılarda bulunmaktadır. Bir gerçekli budur.
Diğer gerçeklik ise Başkan Apo’nun 21 Mart Newroz’unda 2 milyon insanın önünde yaptığı tarihi açıklamayla özgürlük hareketi ve özgürlüğü bin kez hak etmiş halk ve halkların önüne müthiş fırsatların ortaya çıkmış olmasıdır.
Öncelikli olarak özgürlük hareketi, Kürt halkı ve de bu toprakların en güzel renkleri olan Ermeni, Asuri, Arap, Yezidi, Alevi derken tüm diğer güzel renkler için her alanda istedikleri gibi kendilerini dile getirme olanağı ortaya çıkmıştır.
Bu iki durumda da çıkaracağımız sonuç her hâlükârda eskisinden çok daha fazla çalışma yürütme görevlerimizdir. Birinci olarak halklarımızın karşısında gerici duruşlarını terk etmeyenlere karşı vereceğimiz mücadele görevlerimizdir. İkinci olarak ise yeni açılan mücadele sahalarında yürüteceğimiz çalışmalardır.
Kürdistan’da adeta inkarcılığı, imhayı, horlamayı, küçümsemeyi, hakaret etmeyi Kürt halkı ve diğer buranın güzel renklerine marifet bilenlere karşı yapacağımız kesinlikle güçlü duruşumuzu korumaktır. Örgütlülüğümüzü daha da pekiştirmektir. Mücadele ruhumuzu ve azmimizi koruyarak bu gerici cepheye karşı durmaktır. Bu ise kesinlikle eskilerden olduğundan çok daha fazla bir araya gelmekten, ortaklaşmaktan, çalışmaktan ve kesinlikle örgütlenmekten geçmektedir.
Hiç şüphesiz bu örgütlü duruşu ağırlıklı olarak demokratik mücadele içerisinde kalınarak yapılacaktır. En son Dicle üniversitesinde görülen paramiliter güçlerinin saldırılarına karşı istisnai olarak gerektiğinde öz savunma duruşuyla karşı duruş olacaktır. Ancak her hâlükârda Kürdistan’da halkların çıkarlarını düşünenler kesinlikle ama kesinlikle öz savunmalarını her şart altında alacaktır. Öz savunma her zaman ateşli silahlarla yapılan öz savunmalar olmak zorunda değildir. Ateşli silahlardan çok daha ilerisinde rol üstlenecek olan öz savunma ateşsiz olanıdır. Yani örgütlü duruşla kendini savunmaya alan öz savunmadır. Her saldırıya karşı savunmalı ve korunaklı olan savunmadır.
Diğer önemli durum ise yeni mücadele süreciyle birlikte önümüze açılan yeni fırsatlardır. Artık her yere açılma zemini yakalanmıştır. Örneğin en son Time Dergisinin Başkan Apo’yu dünyada 100 en etkili liderler arasında sayması, Avrupa Konseyi Meclisinde PKK’yi ve kadroları “aktivist” olarak görmesi hep yeni ve önemli açılım sahalarıdır. Legal siyaset gibi birçok çalışma alanı da yeni dönemde oldukça büyük fırsatlar yakalamış çalışma alanlarıdır.
Durum buyken o zaman yapılması gerekli olan açıktır; çalışmak, çalışmak çalışmak. Tabii ki yaratıcı bir tarzda çalışmak, yaratıcı bir tarzda harekete geçmek, yaratıcı bir tarzda açılmak.
Şunu peşinen söyleyelim, Kürdistan özgürlük mücadelesi bugünlere gelmek, bugünleri yakalamak için binlerce kahraman evladını verdi, binlerce köyü yakılıp yıkıldı, milyonlarcası sürüldü, yüz binlercesi sürgüne yollandı. Ve tabi kardeş halklarda yanan Kürt halkıyla birlikte yanmıştır. Ve bugünde aynı komşu halklar ve bu topraklarda yaşayan farklı inançlar nasıl ki özgürlük hareketinin çalışma sahaları genişlemiş ise aynı şekilde kardeş halklar içinde bu gerçekler ortaya çıkmıştır.
Bir diğer yazıda bu duruma tarihi moment dedik. Tarihi momentlerdeki çalışma tarzı sıradan olamaz. Tarihi momentlerde çalışma tarzı ancak ve ancak Kemal Pir tarzında olur. Mazlum Doğan tarzında olur. Haki Karer tarzında olur. Bu tarzın en belirgin olan özelliği en olmaz imkansızlıklardan muazzam çalışarak ürün ortaya çıkarmaktır.
İşte bunun için diyoruz ki dönem herkes için özelde de Kürdistanlı gençler için Kemal Pir tarzında Pir’ce çalışarak coğrafyamızın bin kez hak ettiği özgürlük imkanlarını elden etmektir.
Devam edecek
Hayri Engin