HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Strateji; toplumsal ilişki ve çelişkileri, onlar arasındaki mücadeleyi çözümleyen bilimdir. Strateji biliminin unsurları neleri kapsıyor? Strateji, belli bir politik program hedefine dayalı mücadelenin temel yol-yöntemini, örgüt ve tarzını belirlemekle birlikte, böyle bir mücadele içerisindeki toplumsal ilişkilerin tasnifi, mevzilendirilmesi, toplumsal çelişkilerin tespiti stratejinin unsurları arasında oluyor.

Taktik, stratejiye bağlıdır. Nasıl ki politika bir felsefeye, ideolojiye bağlı ise, o ilkelere göre yön buluyorsa, taktik de stratejiye bağlıdır. Taktiğe, stratejinin güncelleştirilmiş, pratiğe geçirilen hali diyebiliriz. Stratejinin unsurlarını içerir, fakat daha daraltılmış, güncelleştirilmiş olarak, uygulama alanına getirilmiş, taşırılmış olarak içerir. Bu bakımdan taktik alan, tümüyle uygulama alanı, pratik alandır. Kuşkusuz o da birçok çözümlemeye, tasnife dayanır, ama sadece genel bir tasnif, çözümleme düzeyinde kalmaz, onu aşarak pratik karar haline gelmeyi, oradan da örgüt ve eyleme dönüşmeyi, pratiğe geçmeyi ifade eder. Bu bakımdan günlük yaşamın her anında verdiğimiz her kararı, taktik olarak tanımlayabiliriz.

TC devletinin temel stratejisi Kürtleri tanımamaya dayalı inkâr ve imhadır. Uzun yıllar bu stratejiyi çok kaba taktiklerle uygulamaya koydular. Stratejileri yok saymak iken taktik yani güncel politika ise yok etmekti. Ve bunu başarılı bir şekilde uyguladıklarını söylemek ve “yiğidi öldür ama hakkını yeme” atasözüne denk olarak Türk devletinin hakkını teslim etmek gerekiyor. Öldürmeyi, yok etmeyi, tecavüz etmeyi, sürmeyi, göçertmeyi özcesi soykırım yapmayı iyi biliyorlar. Bu dersi iyi almışlar. Bu dersi uygulayanlar kızıl elmacı diye bilinen nasyonal faşistlerle ırkçı faşistlerdi.

Kürtleri TC devletinin tüm faşizan şikane ve terörize etme yöntemlerine rağmen Kürtler kardelenler gibi kışın en sertinden ayağa kalkarak karları delerek gün yüzüne inadına çıktılar. Ve Kürtler sadece ayağa kalkmadılar, Kürtler PKK öncülüğünde müthiş bir kültürel kalkışı da yaşadılar. Kürtler gerilla hareketiyle Kürt toplumunun neredeyse-yüzde beşlik bir kesimi hariç ki bunlar Mangurtlardır, devlete göbekten bağlı olan, çıkarcı bir avuç kompradordur-herkesime nüfus etti. Ve Kürt halkı yeniden doğuş diye tabir edilen “Vejini” yani Kürt Rönesansı’nı yaşadı. Ve bu Rönesans yükselişi devam ediyor.

Derin devlet artık Kürtleri tutamayacağını bilince çıkarmıştır. Kürtler artık kafeste tutulamazlar. Bunu da biliyorlar. Ve Kürtlerin 30 yıllık dev bir mücadele içerisinde çelikleştiklerini de biliyorlar. Artık Kürdün kandırılamayacağı da ortadadır. Başka bir deyimle kızıl elmacı siyaset iflas etmiştir. Yani klasik inkâr ve imha artık yırtılmıştır. Tarihin çarkı geriye çevrilemez diyor ustalar, bilemiyoruz çevirtilip evirilemeyeceğini ancak şunu biliyoruz ki; hiç kimse artık özgürlük yoluna girmiş Kürtleri boyunduruk altına alamaz.

Derin devlet bu durumu erkenden görerek tedbir geliştirmeye başladı. Ve bunun sonucunda AKP’nin ampulü yanmaya başladı. Buna uluslararası güçlerin bölgedeki çıkarlarını da ekleyelim. Bir anlamda tencere yuvarlandı ve kapağını buldu misali. Öyle sanıldığı gibi yerel egemenlerle ya da yerel kapitalistlerle küresel kapitalistlerin çıkar çatışmaları yok. Tersi doğrudur. Sermayedarların çıkarlarının ortaklaştığı, kesiştiği bir tarihi süreçte uluslar arası güçler AKP eliyle bir hamle yapmaya başladılar. Başka Fettulah Gülen’in ABD’deki bal "aylarını” nasıl değerlendireceğiz? Ya da “İslami” bir hareket olan AKP’yi bu kadar öne çıkartarak ABD ve İngiltere ile flört yapmalarını nasıl anlamlandıracağız?

Devam edelim. AKP’ye yeni görevler verilmiştir. Türkiye iyi kazığa çakılarak emperyalistlere bağlanacaktır. Karşılığında ise büyük çıkarları konuşacaktır. Ve nitekim yeni yetme aç gözlü sözde İslamcı geçinenler zenginleşmeye ve palazlanmaya başladılar. Bugün acaba AKP içerisinde göbek ölçüleri şişmeyen, genişlemeyen kimse var mı? Araştırmaya değerdir doğrusu?

Biz bu meseleyle çok uğraşmayacağız. Özgür kimlik temelinde gelişen bir Kürt özgürlük hareketi tehlikelerin en büyüğüdür. Bunun frenlenmesi gerekir. Bunun için bir PKK’nin içerisine müdahale etmek gerekir. Bu yapıldı. Ve epey sonuçta aldılar. Alternatif elbette sadece bunlar olamazlardı. Birde güneyde göbekten emperyalistlerin çıkarlarını savunacak, bağımlı ve Kürt halkının tüm enerjisini buraya bağlayacak bir devletçik oluşturmaya başladılar. Ve bununla da epey sonuçlar aldılar. Birçok keli felli kürdü buraya çektiler. Ve çok fazla sayıda insanı kandırmayı da başardılar. Ancak Kürt halk önderi tüm bu sonuç almalara rağmen PKK’yi yeniden daha güçlü toparlayarak ayağa kaldırdı. Sadece ayağa kaldırmadı Kürt halkını tarihin hiç şahitlik etmediği bir yükselişe geçirerek özgürleşmenin yoluna adım adım koydu.

Kürt halkı bu yükselişini gerillasına yaraşırcasına bir de 29 Mart yerel seçimlerinde siyasal iradesini ortaya çok güçlü koyunca tüm emperyal planlar alt üst oldu. Daha önce PKK’yi teşhir ve tecride dayalı, ulusal konferans hazırlayarak PKK’yi kuşatmaya dönük planlar yapılmışken bunlar yerel seçimlerle suya düştü. Bu kez PKK’nin ısrarla Ulusal Konferans çağrılarına rağmen kimseden ses seda yok. Ve öyle görülüyor ki yeni bir plana kadar da ses seda çıkmayacaktır. Çünkü Kürt özgürlük hareketi yükselişini sürdürüyor.

İşte tam da bu nokta emperyal babalarca inkâr ve imhanın rengini değiştirmek gerektiğinin sinyali ve talimatı derin devlete verildi. Ergenekon-deşifre ve kirlenmiş olanı-bunun sonucunda yargıya götürüldü. Kürt açılımı diye tabir ettikleri sözler bundan sonra devreye girdi. TV, radyo, isimler hep bu talimat sonrası devreye girdi.

Bir özgürlük mücadelesinin dal budak gelişmesi karşısında paniklemeyle bu gelişmeyi durdurmanın bir yolu olarak, ikinci olarakta emperyalistlerce bölgesel çıkarları için bölgede kısmen zayıflamış ve yapılabilirse tasfiye edilmiş bir PKK ile kazığa sağlam bağlanmış bir Kürtlük, yani Mangurtlaşmış Kürtlük. Tabii aynı şekilde kazığa bağlanmış bir Türkiye, bu da unutulmamalıdır.

AKP’nin tüm politikaları bu eksende yürümektedir. Strateji olarak inceltilmiş ve elde edilmiş olan tüm kazanımları Kürtlerin elinden almak. Bunun için de taktik olarakta ne kadar yol yöntem varsa mubahtır tarzıyla pratik politika yapmak.

Dikkat edilirse; AKP her gün zik zaklar çiziyor. Değişen güncel siyasal konjonktürden dolayı hep taktiklerini değiştiriyor. Ve bu taktiklerin çoğu birbiriyle çelişiyor. Bir saat önce söyledikleriyle bir saat sonra söyledikleri birbirini tutmuyor. Çelişiyor. En azından dışarıda ki bir gözlemci için bu böyledir.

Belki bir ampullü için bu böyle değildir. Ne de olsa ampulle hareket eden ne yapmak istediğini biliyor. Ampulle hareket eden öncelikle cebini doldurmak istiyor. Kendi yeni kastını oluşturmak istiyor. Kendi sınıfını daha güçlü rantın ortağı yapmak için inadına çalışıyor. Bunlar için yapılanlardan bir çelişki yok. Çünkü bu zümrenin çıkarları ve para babalarının çıkarları savunuluyor. Belki birkaç dürüst AKP’li için bu öyle olmayabilir ancak buda şüphelidir!

Aynı yaklaşım Kürt sorununa dönükte sergileniyor. Daha doğrusu Kürt sorununa yaklaşımları onların asıl yüzlerini gün yüzüne çıkarıyor. Kürt sorunu bir turnusol kâğıdı gibi netleştiricidir. Amaçları Kürtlerin kazanımlarını yok etmek olduğu için açıklamaları çelişkilerle doludur. Kürt sorununu çözeceğim diyecek ancak en azgın saldırıları Kürt halk önderi ve onun halkına yapacaktır. Kürt sorununu çözeceğim diyecek dünyanın her yerinde olan çözüm yol ve yöntemlerinin kıyısından geçmeyecek ve bu sorunu gün yüzüne çıkaran harekete her gün küfürler ederek terörist diyecek. Çocuklara saldıracak, analara saldıracak ve gerillaya saldıracak. Ancak Kürt sorununu da çözecek.

Eğri oturun ancak doğru konuşun. Neyseniz o olun. Kirli taktiklerinizi terk edin.  Takkiyeciliği bırakın. Sahtekârlığı bırakın. İkiyüzlülük yapmayın. Geçmişte yaptığımız Zübük benzetmesinden vazgeçin. Ve bir an önce Kürt halk önderliğine yaptığınız işkencelerden vazgeçin. Durdurun. Aksi taktirde yaşanacak olanları bir tanrı bilir birde yaşayarak sizler. Bizi Türkiye halklarıyla zoraki karşı karşıya getirmeyin. O politika diye bildiğiniz çirkin kasaba taktiklerini terk edin. Terk edin. Terk edin.

Kasım Engin