HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

kelameme daglarTürk özel savaş tam gaz psikolojik savaşını tüm cephelere yayarak sürdürmeye devam ediyor. Doğrusunu söylersek özel savaş sistemi sadece son Türkiye Cumhuriyetine has bir savaş biçimi değildir. Bunun tarihçesi vardır. Tarihçesi Osmanlılara belki de tarihin daha gerilerine Türk egemen sınıfları diye ele alabileceklerimizin neredeyse topunun insanları yönetme yöntemi özel savaş biçimidir.
Örneğin Osmanlının o meşhur taht kavgalarında 18 kardeşi bir günden tasfiye etmeler sadece bu sistemin ne kadar derinden vahşice sürdürüldüğünü gösterir. Ya da yeniçeri ocaklarında adeta tümden belleksizleştirilerek yeniden kendi halkların başına cellat olarak göndermeler neyle izah edilir? Ve tabii başka halkların sıradan insanlarından başlayarak en tepesindekilerini esir aldıklarında oğlancıklar yapmalar, korkunç tecavüz uygulamaların elbette birer politik karşılıkları vardır. O dönemin kral oğullarını alıp oğlan yapmaların herkese vereceği açık mesajlar herhalde vardır.
Özcesi Türk özel savaş sistemi derken siz bu tarihi halen anlı şanlı olarak paylaşanların tümünün kastedildiğini anlayın.
Evet, Türk özel savaş sistemi tam gaz devrededir dedik. Şimdiler de en çok uyguladıkları özel savaş yöntemi özel psikolojik savaştır. Hatırlayanlar bilir dönemin Genelkurmay başkanı şimdinin darbeci tutuklusu İlker Başbuğ özgürlük hareketine karşı en etkili silahlardan bir tanesini özel psikolojik savaş yani psikolojik harp olduğunu dillendirmişti. Ve o gün bugündür inanılmaz ölçüde insan ruhunu rahatsız eden bir kirli savaş devrededir. Belki İlker Başbuğ içeri alındı ancak öyle görülüyor ki Yeşil Türki Faşist iktidar ve cümle cemaat kalemşor ve yandaşları, hazırladıkları yeni yetme Rus mafyacıları gibi aç gözlü ve ahlaki değerlerden tümden uzaklaşarak iftiracılaşan Kürt işbirlikçileri de dahil tümden psikolojik bir savaş yürütüyorlar.
Özel savaşın, psikolojik savaşın en fazla üzerinde durduğu bir konu gerillaya katılımlardır. Gerilla katılımının önünü almak için dünyada akıllara gelmeyen yalanlar uydurularak sözde Kürt gençlerinin gerillaya akmasının önü alınacak.
Öyle ki gerillaya katılanlar cahildir, okul okumamışlardır, işsizdirler, geridirler derken bir sürü başka tespit ve ardından da gerillaya katılanların bilmem yüzde kaçı da çocuk.
Konuya girmeden şunu peşinen söyleyelim: Özgürlük ihtiyacı olanlar dağlara gelir. Özgürlük sorunu olmayanlar, sistemle barışık olanlar, çelişkileri olmayanlar, başka bir dünya istemeyenler, öylede yaşanabilinir diyenler, para pulun ve kariyer peşinde olanlar, verili olanı kendilerine kabul edenler ve birde bu kapitalist modernist kültürün tüm etkileyici ve cezp edici kültürünü yaşamak isteyenler elbette dağlara gelmezler. Gelemezler.
Özgürlük en fazla kime gereklidir?
Özgürlük en fazla horlananlara gereklidir.
En çok itilmiş kakılmışlara gereklidir.
Aç kalanlara gereklidir.
Ezilenlere gereklidir.
Mağdur edilenlere gereklidir.
Susuz olanlara gereklidir.
Hayallerine ulaşmayanlara gereklidir.
Arayışı yüksek olanlara gereklidir.
Başka bir dünyanın olabileceğine ve başka bir dünyanın yaratmasının mümkün olduğuna inanlara gereklidir.
İçi ile dışındaki uyumsuzluktan rahatsızlık duyanlara gereklidir.
Erkeğin her türlü hakaretini kabul etmeyen kadınlara gereklidir.
Ata erk sisteme bayrak kaldıran tüm gençlere gereklidir.
Ve tabi bu listeye daha nice özgürlük ihtiyacı olan çevreleri eklemek mümkündür.
Ama her halükarda ruhu doyurulmamış olanların en fazla ihtiyaç duyduğu şey özgürlüktür. Adalettir. Eşitliktir. Paylaşımcılıktır.
İşte yukarıda sayılanları yeniden bakarsak neden Kürdistan’da gerillaya akmanın önünün alınamadığı görülecektir. Horlanan bir gençlik, itilen bir gençlik, işkence gören bir gençlik ve tabii bunların tümünü yaşayan bir halk ve onun küçücük evlatları.
Küçücük evlatları derken yukarıda dile getirmiştik, özgürlük saflarına yani gerillaya çok çocuk katılıyormuş. Ve neredeyse gerilla ordusunun üçte biri çocukmuş.
Dedik ya kocaman bir psikolojik savaş devrededir. Bu tür karalamaların asıl hedefi özgürlük hareketini uluslar arası arenada küçük düşürmektir. Çocuk suçunu işlediğini söylemeye çalışmaktır. Ne var ki özgürlük hareketi uluslar arası tüm güçleri gerilla kamplarını ziyaret etmeye ve denetlemeye çağırmıştır. Gelirler mi gelmezler mi o onların bilecekleri bir iştir. Ancak dağlarda çocuk yaşta gerillaların bulunduğunu hep söyledik. Ve bunları asla inkar etmedik. Ve çocuk yaşta bulunan yoldaşlarımızı nasıl koruduğumuzu ya da nasıl eğittiğimizi de söyledik.
Ama niçin küçük yaşta çocukların dağlara aktıklarını ve niçin küçük çocukları geri evlerine gönderemediğimizi söylemedik. Şimdi bunları söyleyelim.
Duyarlı bir Türk yazardan aşağıya alıntıladıklarımız Adana Pozantı Cezaevi’nde “taş atan” Kürt çocuklarının yaşadıklarını aranan cevapları fazlasını veriyor.
“-Nasıl ellerine pimapen parçalarıyla vurulduğunu…
-Copla tehdit edildiklerini…
-Bayrak öptürüldüklerini…
-İp geçirilen boğazlarındaki düğümün ‘gerektiğinde’ nasıl sıkıldıkça sıkıldığını…
-Adli suçlularla aynı koğuşta kalmaya zorlandıklarını…
-O koğuştaki çeşitli ‘mümessiller’ tarafından pantolonlarının indirildiğini…
-O mümessillerin zorla yataklarına sokulduklarını… -Taciz ve tecavüze uğradıklarını… “
Bu dile getirilenler sadece ve sadece bir Eisberg’in küçücük ucu. Ve size Kürt çocuklarının neredeyse tümüne faşist devletin bu uygulamaları yaptığını söylersek elbette şaşıracaksınız. Ancak henüz evvelki yıllarda Siirt’te bağlı bir kazada YİBO’larda küçük kız çocuklarına onlarca öğretmen tarafından taciz ve tecavüz edilmesine ve fuhuşa zoraki zorlandıkları deşifre edildiğinde o dönemin ve muhtemelen halen de oranın valisi olan zat “fuhuş yapmasınlar da dağa mı çıksınlar” benzeri onur kırıcı sözler sarf etmişti. Yine Mardin’de bir Kürt kızına yüzlerce asker tarafından yapılan tecavüz olayında, küçük kızın da gönüllü yani kendi rızasıyla yaptığını belirten Türk mahkemeleri…
Söylemek istediğimiz şudur: Türkiye devletinin neredeyse tüm kurumlarında Kürt çocuklarına dönük bir taciz ve tecavüz kültürü söz konusudur. Ve bu uygulanan ahlak dışı yaklaşımları geçmişte Kemalist devletin uygulamalarıyken şimdilerde bu uygulamaları daha ileri taşıyan sahte bir İslami iktidar ve Yeşil Türki Faşistler var.
Bu gerçekliği bilmeden neden binlerce Kürt gencinin ve onlarca Kürt çocuğunun dağa çıktığını anlayamazsınız. Ve neden dağda yeniden evlerine göndermek istediğimizde geri dönmediklerini de anlayamazsınız.
Ama Kürt çocukları, Kürt gençleri ve özgürlük savaşçıları ve tabii bu çocuk, genç ve özgürlük savaşçılarının aileleri evlatlarının neden dağlara aktıklarını bildikleri için evlatları toprağa düştüğünde ellerine kına çalmaktan da asla geri durmayacaklardır.
Kasım Engin