HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Kürdistan’da olup bitenleri böylesine sade bir dille ifade edebilmek herhalde sadece Kürtlere özgü olmalıdır. Belki de dünyanın diğer ucunda ezilen tüm halklarda da görülebilir. Belki de halkların genlerinde olup bitenleri sade bir dille getirme vardır. Belki de halklar böyle yaratılmışlardır… Kürdistan halkının böyle yaratıldığı kesindir.

Günlerce Türkiye’de ve Kürdistan’da olup bitenleri izliyoruz. Faşizan saldırılarla Önderliğimizin nefessiz bırakılması için her şey yapıldı. Ölümle tehdit ederek sıtmaya razı etme biçimiyle adeta alıştırılmaya çalışılıyoruz. Önderliğimiz bu durumu kurbağa misaliyle nasıl toplumun adım adım reflekslerinin öldürülerek reflekssiz bırakılmak istendiği olarak yorumladı. Yani toplum adeta kalın derileştirilmek için her şey.

Alışmak ihanettir demek çok da yanlış olmayacaktır. Adeta ölüme alıştırılmak, hem de hiçbir refleks göstermeden buna alıştırılmak tek bir kelimeyle köleliğin en dip noktasıdır. Köle olmadığımıza göre, köle olma durumuna baş kaldırdığımıza göre, köleliği reddettiğimize göre yapmamız gereken ilk elden alıştırmalara karşı isyana geçmektir.

Kürt halkının yaptığı da budur. Reflekssizleştirmeye karşı isyan. İnsan olmanın en erdemli özelliklerinden biri de refleks sahibi olmaktır. Yani tavır sahibi olmak, unutturmalara kafa tutmak. Alıştırmalara karşı direnişe geçmek…

Sömürgeci faşist rejim Kürt halkının en hassas noktalarının neler olduğunu iyi biliyor; Kürt halk önderliği, gerillası ve halkı. Bu üçü birbirinden kopmaz bağlarla bağlıdır. Bunlardan bir tanesine yönelirsen mutlaka diğer ikisi sert cevap verir. Diyalektik böyle örülmüştür. Gerilla, halk önderliği ve halkı olmadan yaşayamaz. Kürt halkı da önderliği ve gerillası olmadan yaşayamaz. Bu diyalektik bağ iyi bilinecek. Bu bağ iyi bilinmeden girişilecek her türden eylem ateşle oynamak anlamına gelecektir. Ya da bu üçünün ilişki ve bağı, karşılıklı bağlılıkları bilinmeden yapılacak herhangi bir hesap ters teper.

Bu kez de faşist devletin hesabı ters tepmiştir. Kürt halk önderliğine karşı yapılan nefesiz bırakılma saldırısına karşı Kürt halkı sokaklara dökülmüştür. Gerilla eyleme geçmiştir. Gençler ve geleceğin generalleri olan çocuklarımız Molotof ve taşlarıyla alıştırmalara gelmeyeceklerini tok bir sesle haykırmaya başladılar. Ve öyle görülüyor ki bu haykırışlar devam da edecektir.

Hem terörist hem de faşist olan TC devleti ve onun uygulayıcı taşeronu olan AKP kendince Kürdistan’da nemalanmak için her türden kirli taktiklerle hareket ederek dünyanın en görülmedik kurnazlıklarıyla hesap kitap yapmaktadır. Kürt halk önderliğine yönelecek kendince sindirecek, DTP’ye gözdağı vererek geri adım attıracak ve kış şartlarına doğru giden gerillaya da yönelerek etkisiz kılacak. Ve tabii bunları yaparken de jonileri unutmayacak, güneydeki-kuzeyde kıyamet kopmasına rağmen halen tık bir ses çıkarmayan güney güçlerine-mesaj verecek, Suriye’yi kendince ayarlayacak, İran’ı ABD’lilere satmasına rağmen ayarlamaya çalışarak dediğimiz gibi kendilerince Kürt özgürlük hareketini tasfiye etme planlarını hızlandıracaklardır.

Ama nafile, top direkten döndü. Kürt halk önderliğine saldırı Kürt halkını infiale kaldırdı. DTP’ yi kapatma bu tuzun biberi oldu. Ve Kürdistan gençleri sokakları tarumar ettiler. Ve Kürt halkı da her şeyiyle destekliyor. Legal siyasetin önünü kapatan devlette artık umacağı bir şey kalmamıştır. Kürdün en yumuşak olan vekillerine bu kadar sert davranılıyorsa, hakaretlere maruz bırakılıyorlarsa kendilerine nasıl yaklaşacaklarını halkımız iyi biliyor. Ve bunun için topyekûn ayağa kalkıyor. Ve doğru olan da budur. Belki de daha da yüksek sesle, yüksek perdede ayağa kalkmalıdır.

Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesi tarihinde şunu biz hep gördük; düşman bize yöneldikçe bizler çoğaldık, düşman bize yasak getirdikçe bizler güçlendik. Bu Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinde neredeyse altın bir kural olmuştur. Bunun için Gever’li gençlerin ellerine aldıkları “öldükçe çoğalır, yasaklandıkça güçleniriz” sloganı yerinde bir slogandır. Ve herkesin de bu sloganı dikkatle okumasında fayda vardır.

Kürtleri artık alışıla gelen klişeleşmiş, klasik özel savaş yöntemleriyle idare edeceğinizi sanıyorsanız yanılırsınız. Hele hele kendinizce yönlendirebileceğinizi sanıyorsanız daha da fazla yanılırsınız. Alıştıra alıştıra reflekssiz bırakacağınızı düşünüyorsanız daha da feci hale gelirsiniz.

Ve mevcut durumda feci halde yanıldıkları ortaya çıkmıştır. Herkes adeta yatıştırmaya kalkışıyor. Birden herkesin ağzında bal akmaya başladı. Ne de çabuk unutuluyor daha birkaç gün önce yapılan hakaretler, saldırılar. Özelde de medya camiasının saldırılarını ne çabuk unuttu. Türk basının Mehmetçikleri de yumuşamaya başladılar.

Ama unutmayan ki; bu halk sizin oldukça ikiyüzlü, değerden yoksun, kişilikten uzak tavsiyelerinizden nefret ediyor. Ya aklınızı başınıza toplar ve ilkeli olursunuz, ilkeli yaşarsınız ya da bu halk uzun zamanları kapsayacak direnişini sürdürecektir. Çünkü bu direniş yapılan hakaretlere karşı onurlu olmanın onurlu duruşunun ta kendisidir.

Faşist ve terörist devletin tüm ezmelerine karşı bu halk artık özgürlük yoluna girmiştir, özgürlüğün tadını ve kokusunu almıştır. Ve hiçbir zaman özgürlüğün kokusundan ve tadından vazgeçmeyecektir.

Kasım Engin