Özel savaş ismi üzerinde özel bir savaş türüdür. Klasik savaş türlerinin yetmediği, başarmadığını başarmak için devreye sokulan bir savaş türü.
İsim olarak ikinci dünya savaşından sonra gündeme girmiş ve ardından da dünyanın her yerinde emperyal merkezler başta olmak üzere tüm sömürgeciler, kolonyalistler, baskıcılar derken cümle cemaat ezenler tarafından inceltilerek kullanmış olan savaş türüdür.
ABD’li general Eisenhower, II. Dünya Savaşı'ndan sonra, "Askerî bilimlerde yaşadığımız en büyük değişim, psikolojik savaşın belirli ve tesirli bir silah olarak gelişmesidir" diyecek ve giderek işgal edecekleri, vuracakları yerleri savaş öncesi ocak başı sohbetleri düzenleyerek Amerikan toplumunu bu kirli olan savaşa zihinsel olarak hazırlamaya çalışacaklardır.
Özel savaşın en etkili kullanıldığı ve etkilemeyi esas aldığı saha ise insanın ruh sahasıdır. Yani psikolojisidir. Bunun için özel savaşı ağırlıklı olarak psikolojik bir savaş olarak da görmek herhalde tam ifade etmese de yine de çok yanlış olmayacaktır.
Psikolojik savaşı ise “hem savaşta hem barışta, insanların duygu, düşünce ve davranışlarını değiştirmek maksadıyla bilginin kullanılması” olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır.
Özcesi özel savaşın hedefi insan duygularını etkilemek üzere belirli yönlere doğru yönlendirmektir. Kişileri birey olmaktan çıkararak egemenlerin kendi emelleri doğrultusunda biçimlendirmektir.
Denilecek ki bunu her ideoloji, kendisini esas alarak yapar. Ancak ideolojiler bu etkilemeyi yalan üstüne bina inşa ederek yapmazlar. İnsanları etkilemek için her ideoloji, mücadele yürütür. Ne var ki insanları denek yerine koyarak adeta dünyanın en büyük yalanlarıyla, korku araçlarıyla, zoruyla, parasıyla puluyla kandıracak ve bireyi bireyden çalacak yöntemler ancak özel savaş ya da dediğimiz gibi psikolojik savaş uzmanlarının işidir.
Toplumsal gerçekliklerin inşa edilmiş gerçeklikler olduğunu bilerek, ezenlerin, insan üzerinde her türlü deneyi yaparak, insanı birey olmaktan çıkarmak için her şeyi yapmaya çalıştıklarını da görebilmeliyiz. Öyle ki esasta birey ya da toplum tasfiye edilerek her bireyin içine devleti yeniden yaratılmaya çalışır.
Bir yoldaşımızın dediği gibi:
“Özel savaşla devlet, birey ve toplum haline geliyor. Birey devletleşip insan olmaktan çıkıyor. Toplum, toplum olmaktan çıkıyor, yok oluyor. Geriye sadece devlet kalıyor. İşte özel savaş bu savaş demektir.”
Kürt halk Önderliği bu duruma: “Savaşın toplumsallaşması, ulus devletin kendini toplum haline getirmesi” demektedir.
Başka bir deyimle insan bitiyor, insan tasfiye ediliyor ve insan kocaman yalan üstüne kurulu olan devletin piyonu, hizmetçisi ve hatta kendisi oluyor. Öyle ki egemen, hegemonik güç toplumu ve bireyi kendisinin kılmak için hiçbir masraftan kaçınmıyor. Hiçbir yalandan kaçınmıyor. Hiçbir ahlaksızlıktan kaçınmıyor.
“Savaşı dayatırken, barış yapıyor, barışı getiriyormuş gibi ifade ediyor. Savaşı barış adına yapmayı içeriyor. Ekonomik alanı savaş alanına dönüştürüyor. Sömürüyü arttırıyor ve “kalkındırıyorum, mali destek veriyorum, IMF’ye, Dünya Bankasına bağlı krediler veriyorum, sanayiye destek veriyorum” diyor. Halbuki soyup soğana çeviriyor. Aldığı halde veriyormuş gibi gösteriyor. Savaş yaparken, barış yapıyormuş gibi gösteriyor. Faşizmi dayatırken, “demokrasi getirdim” diyor. Her şeyi barış, demokrasi, kalkınma, sosyal adalet uğruna yaptığını ifade ediyor. Kendisini bu kelimelerle gizliyor, örtüyor ve maskeliyor.”
İşte bu maskenin, gizin ardınki özel savaşın ta kendisidir.
Kürdistan’da operasyon yapan devlettir, saldıran devlettir daha doğrusu Akepe’dir. Ancak sanki biz savaş başlatıyoruz diye herkesi ikna etmeye çalışıyorlar. Biz kendi mekanlarımızda dururken her gün operasyonlar, saldırı üstüne saldırı yapılıyor. Durum böyleyken, sanki biz eylem yapıyoruz gibi lanse etmenin becerisini de gerçekten iyi gösteriyorlar. Halbuki Kürdistan’da tek taraflı ateşkes sürecimizde yüzlerce operasyon yapılmıştır. Sadece ortam gerilmesin diye operasyonları bile vermemişizdir.
Yine Kürdistan’da tutuklanmayan bir tek insan bırakmamaya yemin etmiş gibi siyasi operasyonlara girişmiştir. Ama biz, halkımıza, ülkemize kast eden, el uzatan, ihanet eden birkaç kişiyi tutuklayınca “bakın teröristler adam kaçırdı” diye kıyameti koparıyorlar. Dediğimiz gibi Kürdistan’da her gün onlarca, yüzlerce ve bugüne kadar da binlerce insanımızı uyduruk gerekçelerle tutuklayacaksın sonra da biz gerçekten halkımıza karşı suç işlemiş birkaç tane suçluyu yakaladık mı da kıyameti koparacaksın. İşte bu özel savaşın en kirlisi, en aşağılık olanıdır.
Kürdistan’da binlerce hatta yüz binlerce polis ve asker tutacaksın ama biz öz savunma güçlerinden bahsettik mi? Pol Pot’tan, yerel otoriter yapılardan, egemenlik kurmak istememizden bahsedeceksin. Haydi, polisinizin ve askerininiz sicili temiz olsa yine neyse, dünyanın en kirli sicile sahip olan polis gücü sizin polisiniz ve dünyanın en kirli işlerini yapan ordu da sizin ordunuz değil mi? Sonra da bakın öz savunma oluşturuyorlar demeye hakkınız var mı? Kürt toplumunu baskılamak için bunu oluşturuyorlar diyerek dünyanın en sahte, üç kağıtçı, ahlaksız ithamlarında bulunuyorlar. İşte bu özel savaşın en kirlisi ve en ahlaksız olandır.
Artık özel savaş yöntemleriniz ancak kendi cenahınızı ikna edecektir. Ve artık Kürt toplumunu ve özgürlüğe adım atmış Kürdü bu kirli senaryolarınız inandıramayacaktır.
Ve ekleyelim: halkımıza karşı suç işleyenleri tutuklamaya devam edeceğiz. Operasyona çıkan her gücü, gücümüz yettiğince ülkemizde dolaştırmayacağız. Ve de öz savunmamızı oluşturarak halkımızın savunmasını sonuna kadar üstleneceğiz.
Kasım Engin