Mecazi anlamda Pişkinlik sözcüğünü sözlükler: “Saygısızca davranarak işini yürüten” kişi için kullanıyor. Biz kendi yerel dilimizle buna çoğu zaman lümpenizm diyoruz. Lümpenliği ise bir arkadaşımız:
“Lümpenliği nasıl tarif etmek gerekiyor. Örneğin Karl Marx “lümpen proleter” kavramını, sarf ettiği emeğinin değerini bilmeyen kişilere kesimlere ki bunlara “lump” diyor, kullanıyor. “Lump” sözcüğü muhtemelen Türkçe dilimizden buradan geçerek lümpen olmuştur.
Lump yani lümpen emeğinin değerini bilmeyen, emek karşısında saygısı olmayan, har vurup harman savurmak gibi, haydan gelir huya gider misali insana ve onun emeğine saygısı az, bu bağlamda kendisine saygısı az olan kişi mi diyelim?
Lümpenliği bir yere kadar böyle tanımlamak belki yanlış olmaz. Ancak yetersiz kalacağı muhakkaktır. Toplumumuzda lümpen derken ilk akla gelen ahlaki manada toplumun değer yargılarını tanımayan, bu değer yargılarını çiğneyen, alay eden, ciddiye almayan, hatta kollarına alarak gırgırını ve şamatasını geçene de deniliyor.
Başka bir manası ise toplumun örf adetlerini, örf adabını takmayan, kendi şişirilmiş egosuyla toplumun bu değerlerine tepeden bakan, dediğimiz gibi alay eden kişi içinde kullanılıyor.
Ve birde toplumumuz lümpen derken herhalde en çokta sokak kültürünü yaşayan tipler için kullanıyor lümpenliği ya da lümpenizmi. Sokak kültürüne amiyane tabirle kabadayılık diyoruz. Nedir bu kabadayılık dedikleri kültür? Hödleyen, naralar atarak karşısındakilerini ürküten, kestiği kestik olan, herkese posta atan, hani var ya dediğim dedik, çaldığım düdük misali. Sokak kabadayısı ismi üzerinde kaba olan, toplumun nezaket kurallarında ya da toplumsallığında bir şey almayan, tam tersine toplumsallığı çiğneyen kişilik oluyor.
Elbette bununla sınırlı değildir lümpenlik. Birde toplumumuz elin namusuna göz diken, el atan tiplerine de lümpen diyor. İşi gücü kız ya da erkek peşinde olan, bu bağlamda toplumda alışılmış, kabul görmüş makul ilişkiler dışında adeta toplumu dinamitleyecek ilişki biçimine de dediğimiz gibi lümpenlikle değerlendiriyor.
Şimdi yukarıda farklı farklı tanımlamalarla lümpenliği ya da lümpen kişiliği açmaya çalıştık. Toplumumuzda adeta değer tanımayan, başkalarının değerlerine saldıran, küçümseyen, horlayan, hödleyen, dediğim dedik ve kestiğim kestik diyen, sokak kabadayısı gibi herkese saldıran, toplumun nezdinde insanların haysiyetiyle alay eden, onurlarını rencide eden, bir soytarı gibi el alemin taklidini yaparak küçük düşüren, bunu yaparken adeta etrafında onu dinleyen tüm insanları bu yozlaşmaya ortak eden, alaycı, tepeden inmeci, başkalarının dini inançlarına karşı saygısızca konuşan… İnsanlığın en güzel meziyeti olan hoşgörü kültüründe nasibini almamış, pespaye, kibar olmayan, banal, bayağı olan böylesi bir tipe herhalde lümpen demek yanlış olmaz.”
Lümpenlik herhalde yukarıda tanımlandığı gibidir. Bu tanım zaten bir bireyin yeterince saygısızlığı da içeriyor. Buna birde daha pervasız yani pişkin halini eklersek orada özü itibariyle belki de tüm insani özelliklerinden kopmuş bir tiplemenin ortaya çıkacağı açıktır.
26 Ocak günü Kürtler Kobanê’de Ortadoğu’da halkların başına musallat olmuş özelde de Kürtlerin başına bela haline gelmiş olan faşizan çete yapılarını attılar. Sadece Kobanê’de tam 134 gündün yüzlerce Kürt’ün ve dostunun ölümüne yol açan, yüzlerce köyü yakıp yıkan, bir kenti yaşanmaz haline getirmiş olan böyle bir yapının sökülüp atılmasını-hem de birçok devlet bu faşist yapının önünde çaresizlikleri gözler önündeyken-Kürtlerin ve dostlarının bir bayram havasıyla karşılamalarından daha doğal ne olabilir ki?
Ama dikkat edersek kardeşlik edebiyatı yapanların sözde kendilerine kardeş gördükleri insanların bu bayram havası ve coşkusuna, “çifte telli oynuyorlar, peki ya bu yıkılmış olan bu kenti nasıl yeninden kuracaksınız” manasında sözler sarf eden bir TC cumhurbaşkanına ne demeliyiz? Hangi adı takmalıyız? Ya da bu sözleri kullanan bir kişiye en yakışacak tanım ne olabilir?
Pişkin diyeceğiz ama yetmiyor. Lümpen diyeceğiz ama bu da yetmiyor. Pervasızlıkta sınır tanımayan böylesine bir kişiyi halkımızın ve halklarımızın vicdanına havale ederek, en iyi tanımı onların yapacağına olan inancımızla…
ŞIHO DİRLİK