HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

pkk gercegiKürt halk önderliğiyle yaklaşık bir yıldır TC devleti görüşmelere izin vermiyor. Dünyada eşine az rastlanır ağır bir tecridi uyguluyor. Hiçbir hukuk kuralı dikkate alınmadan bu insanlık dışı uygulama ısrarla Kürt halkının psikolojisine ipotek koymak için uygulanıyor.

Bu kadar faşizan bir uygulamayı dediğimiz gibi dünyanın başka ülkelerinde görmek zordur. Ya da çok istisnaidir. Böylesine anti insani bir uygulamayı Guantanamo gibi esir kampı olarak kullanılan kampta ancak görebilirsiniz. Ancak bir farkla; oradakiler bunu açıkça yaparlar. Gizlemezler. Örtmezler.

Ne var ki bir halkın önderliğine dünyanın dediğimiz gibi en aşağılık uygulamasını faşist TC devleti hem uyguluyor hem de halkımızın karşısına çıkararak “Kürtlerin ve de PKK’nin buna yol açtığına” utanmadan söylüyorlar. Hitler’in ruh ikizi olan Erdoğan’ın baş danışmanlarından olan Yalçın Akdoğan ismindeki kişi aylar önce “PKK Öcalan’ı dışarı çıkarmak istemiyor” diye kaç tane makale yazdığını herkes biliyor. Bu teoriye göre Kürt halk önderliğini tutsak eden, görüşmelerinin önünü engelleyen PKK’dir.

Evet, dünyanın başka yerlerinde hukuku ayakaltına alan yaklaşımlar yaşanabiliyor. Hukuk çiğnenebiliyor. Ancak bu pişkinler bu kez ekranların karşısına ve de basına çıkarak “kendileri istiyorlar” demiyorlar. “kendileri görüşmek istemiyorlar” demiyorlar.

Ahlaksızlığın sınır tanımadığı, dibe vurduğu böylesine bir nokta da alçaklığı sınırsızlığa çıkaran başkaları da vardır.

Sözde Kürt hem de Kürt aydını geçinen böyleleri en son olarak aynen Yalçın Akdoğan’ının söylediklerini yeniden pişirerek:

“PKK’nin izlediği strateji, Öcalan’ı ebediyen İmralı’da tutma stratejisidir ve Öcalan’ın bunu anlamamış olması mümkün değildir.

Görünürde çok istiyor olmalarına rağmen, Öcalan’a ev hapsini; ne, arkasında durmayan, onu zor durumda bırakan, adeta “bundan da kurtulduk” kıvamında söylemleriyle tercihlerini, Kürt hareketindeki statükocu anlayıştan yana koyan başta Ahmet Türk olmak üzere, Leyla Zana’nın partili arkadaşları, ne de önderlik diye diye önderliği son üç beş yıl içinde etkisiz hale getiren PKK liderleri istiyorlar” diyerek saldırıya geçiyorlar.

Bu sözleri sarf eden sözde bir Kürt. Ve birde sözde aydın geçiniyor, hem de Kürt aydını. Ve sözde bir Kürdistanlı. Ama biz Kürtlerin artık tarihi bir bilinci var. Bir tarihi şuuru var. Yani artık yeni Kürtler olarak balık hafızalı değiliz. 15 saniye önce olmuş olayları unutmuyoruz.

Hatırlayanlar bilir. Önderliğimize en aşağılık ve alçakça tecridi uygulayanlar ve bu tecridin uygulanmasında baş danışmanlık ve akıl bentlik yapan kişilerin başında Yalçın Akdoğan geldiğini yukarıda yazdık.

Tesadüf ya Akepe’nin baş danışmanın söylediklerinin bir Kürt hem de sözde aydın olan böyle bir Kürt allayıp pullayıp aylar sonra yine önümüze koyuyor.

Alçaklığın sınırları olurda bu kadar pervasızı olmaz. Bu kadar aşağılığı olmaz. Bu kadar ahlaksızlığı olmaz.

Ama şunu açıkça söyleyelim: “Sadece ve sadece böylesine sınır tanımayan bir alçaklığa yol vermemek için bile olsa bizler ayakta kalmaya devam edeceğiz. Bizler halkımızın özgürlük değerleri için ayakta kalarak direnişimizi kesintisiz sürdüreceğiz. 

Şunu da söyleyelim: PKK var oldukça hiçbir alçaklığa Kürdistan’da geçit verilmeyecektir.

Kürdistan’da yaşanan ezilen tüm direnişlerin ardından ihanet, alçaklık, hainlik cirit atmıştır. Direnenlerle alay edilmiş ve ihanet edenler, işbirlikçilik yapanlar ödüllendirilmişlerdir.

Ancak bu kez tarihin seyri böyle izlemeyecektir. Bu kez dediğimiz gibi sadece ve sadece bu ihaneti, bu işbirlikçiliğe izin vermemek için bile olsa sonuna kadar direneceğiz. Ve tarihin sayfalarına sizin bu ihanetinizi ve de halk düşmanlığınızı ihanet ve işbirlikçilik diye geçirip bu halkın şuuruna ve bilincine böyle geçeceksiniz.

Şıho Dirlik