HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

katliamci erdoganBaşka ülkeleri işgal edenler, sömürge altında tutmak isteyen tüm güçler halklara prangalar takmak isterlerken yapacakları, yaptıkları ilk iş mutlaka ama mutlaka işgal ettikleri, sömürge altına aldıkları halkların içerisinde kesinlikle devşirmiş kişilikler oluşturma planlarıdır.

Örneğin Osmanlı tarihi bu konuda herhalde en çok tecrübelerle dolu olan bir tarihtir. Çokça halen kutsadıkları, göklere çıkardıkları Yeni Çeriler esasta devşirilmiş kişiliklerdir. Bu devşirmeleri Osmanlı devleti kadar kirli yürüten bir güce eşine az rastlanır. Başkaları da devşirme politikaları yürütürler. Kendi işgal durumlarını meşrulaştırmak için işgal ettikleri topraklarda kendilerine bağlı kişilikler, yapılar oluşturmak için öncelikli olarak çalışırlar. Güçleri yeterse işgal edilen toprakların tümünü devşirmeye çalışırlar. Bunu asimilasyonla yaparlar, bunu çeşitli farklı eritme politikalarıyla yürütürler. Eğer bunu yekser yapamazlarsa kendi kültürlerini işgal ettikleri topraklar üzerinde yerleştirmek için her türlü çalışmayı yürütürler. Özcesi işgalciler halkları kendi olmaktan çıkartabilmek için dünyanın en kirli politikalarını bir araya getirerek mutlaka sonuç almak isterler.

İşte bu kirli politikaların en kirlilerinin başında halkları topyekün Mangurt haline getirmektir. Yeniçerileştirmektir. Devşirmektir. Kendine yabancılaştırmaktır. Kendi karşıtı haline getirmektir.

TC devleti yukarıda dile gelenlerin ışığında Kürt halkını devşirmek, yeniçerileştirmek ve de devşirmek için sözün tam manasıyla yapacağı her şeyi fazlasıyla yapmışlardır. Hatta 1970’lere geldiğimizde önemli oranda bu politikasını gerçekleştirmişlerdi. Öyle ki Kürt halkının özelde okuyan kesimi kendisinde utanır hale getirilmişti. Yani özümleme diye bildiğimiz asimilasyonu aşan bir gerçeklik ve sonuç ortaya çıkmıştı. Bunun içindir ki “gitmesekte, görmesekte o köy bizim köyümüz” olmuştu.

Ne olduysa oldu Kürt halkının bu durumunda rahatsız olan insaflı, vicdanlı insanlar çıkmış ve bu gidişata hem dur demek için hem de yeniden doğal seyrine çevirmek için yola koyulmuşlardır. Hiç şüphe yoktur ki Kürt halkının tarihinde her zaman vicdanlı ve insaflı insanlar çıkmışlardır. Özümlemeye ve varlığı yok olmaya karşı güçlü direnişler sergilemiş bireyler hatta yer yer guruplar da çıkmıştır. Ancak bu kişilerin ve toplulukların sonları her zaman hüsran olmuştur. Hüsran olmanın da ötesinde üstleri betonlandıktan sonra birde: Mahmut Esat Bozkurt’un “Türk bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır. Türklere hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı” diyerek birde en aşağılık hakaretleri yapmışlardır.

Kürtlere “yaparsanız katlanırsız” mesajları güçlü vermek için Kürtlerin vicdanlı ve insaflı yüreklerine darağaçlarını, işkence haneleri eksik tutmamışlardır. Bunun içindir ki böylesine vicdanlı insanlar hep susturulmuşlardır, katledilmişlerdir. Bunun içinde sarf ettikleri büyük değerler ve emekler sadece yüreklere su serpmenin ötesine geçmemiştir. Ancak bu durum ya da duruşlar, Kürt halkının yok oluşunu durduramadığı gibi birçok yerde görüldüğü gibi kölelikleri daha da derinleştirmekten kurtulamamışlardır.

Özcesi Kürtler ilk kez derli toplu bir örgütlü duruşla işgalcilerin yaptıklarına karşı bir direnişi uzun yıllara yayarak Kürt halkını ayağa kaldırırken, sömürgecileri yani işgalcilere dize getirmiştir. Artık devşirme, yeniçerilik hatta mangurtluk Kürt toplumu açısından tarihe karışmış bir gerçeklik olmuştur. Belki Kürt toplumu içerisinde halen kendisini büyük paralar ve çıkarlar karşısında satacak birkaç kişi kalmıştır. Biz bunlara zaten Mangurt kişiler diyoruz. Ancak bunun dışında artık Kürt toplumu içerisinde ve Kürt toplumunu Mangurtluk haline getirmenin dediğimiz gibi tarihe karıştığını belirtiyoruz.

Boşuna RTE hem de Akepe’nin Kongre’sinde alenen herkesin duyacağı, göreceği bir şekilde Kürt halkına yalvararak “PKK’ye Yeter Artık” desinler diyerek asimilasyoncu, inkarcı imhacı politikaların ve devletin geldiği iflas etmişliği göstermesi açısından tarihi önemdedir.

Yeniden söyleyecek olursak; Artık ceberut Türk sömürgeciliği Kürt halkı karşısında sömürgeci politikalarıyla iflas etmiştir.

30 Eylül 2012 tarihi Kürt halkı açısından tümden iflas etmiş olan sömürgeciliğin belgelenmiş günü olarak anılacaktır.

Şıho Dirlik