HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Yıllardır Kürt halkının temel haklarının TC sınırları içinde yürürlükte olan anayasa içinde yer etmesi için mücadele ediyoruz. Kürtlerin varlıklarının yok sayılmasını engellemek ve varlıklarını anayasal güvenceye kavuşturmak temel bir gerekçemiz konumunda.

Mevcut anayasanın en çok da Kürtleri vuran 12 Eylül 1980 askeri darbesinin bir ürünü olduğu, daha ilk günden itibaren bu anayasa karşısında mücadele yürüttüğümüz biliniyor. Bununla birlikte halkları bu denli sıkboğaz eden, haklarını ayaklar altına alan, keyfi ve despot yöntem ve yönetimlere izin vermesi nedeniyle demokrasi karşıtlığı kesin olan bu anayasanın değişimi için yürüttüğümüz mücadele de ortada.

Buna rağmen Kürtlerin haklarının güvenceye alınması için anayasal, kanuni bir statüye ihtiyaç vardır. Ve bu, Kürtlerin en demokratik hakkıdır.

Lakin hem 12 Eylül anayasası, hem de şu anda AKP hükümetinin iktidarının güvenceye alınması amacıyla oluşturulmaya çalışılan anayasa Kürtlerin haklarına cevap olması bir yana Kürt halkının tüm kesimleri karşısında ağır bir baskı ve şantaj unsuru olarak kullanılmak isteniyor.

Kürt halkı karşısında kültürel, siyasi, sosyal soykırım uygulayan, fizik şiddeti çekinmeden devreye koyan faşist yönetim en dinamik kesimleri vurmaya devam ediyor. Gençlere yönelik hazırlanan yeni yasalar bunu işaret ediyor. Toplumda bir ara yükselip dinen tepkiler dışında da şu anda hazırlanan bu yasalara yönelik herhangi bir engelleme girişimi görülmüyor.

Bir yandan molotofu silah sayan, diğer yandan gösterilere katılan çocuk ve gençleri ailelerinden alarak Hamidiye Alaylarının, yeniçeri ocağının günümüz versiyonu okullara kapatmayı öngören yasaların hedefi Kürt gençliğidir. Yarattığı ortam ile isyanı, direnişi süreklileştiren, Kürt gençlerine mücadele dışında yol bırakmayan faşist yeşil Türkçü anlayış bu sefer yasalara dayanarak resmi katliamlar yapma peşindedir.

Kürtlerin direnişçi, onurlu duruşlarının sinmeyeceği, geriletilemeyeceği, bu direniş içinde gençliğin asla geri adım atmayacağı bilindiğinden gösteri ve yürüyüşlerde yapmak istedikleri katliamlara resmi kılıflar üretmek istiyorlar. Gösteri yapan, hakkına arayan, birikmiş öfkesini kusmak isteyen her özgür Kürt genci sokak ortasında hem de resmi kanunlara dayanılarak infaz edilmek isteniyor.

Hoş, öldürmek, katletmek için bunlara ihtiyaçlarının olmadığı ortada. Son yıllarda sokak ortasında katledilen gençlerimiz halen hafızalarımızda taptaze duruyor. Küçük bebelerden tutun, üniversite öğrencilerine kadar her yaşta Kürt genci katledildi. Yetmedi devletin okullarında, sözde eğitim-öğretim kurumlarında gençlerimiz uyuşturucuyla, fuhuşla kandırılmak istendi. Küçük kız kardeşlerimiz tecavüze uğradı. Yani çocuklarımızı, geleceğimizi yok etmek için ellerinden gelen her şeyi yaptılar.

Fakat yere düşen gençlerimizin uğruna düştüğü dava büyüdükçe ve sistemi dara soktukça farklı arayışların gelişeceği kesindi. Her geçen gün dış despot ülkelere vaaz veren Erdoğan’ın gerçek katliamcı yüzü, Kürtler karşısındaki ikiyüzlü politikaları deşifre oldukça, uluslar arası alanda baskı hissettikçe bu katliamlarını daha ‘kabul edilir’ düzeylerde yürütmek zorunda kaldı. Bu da tüm dünyada sözde hukuk adı altında devletin güvencesi, iktidarların garantörü olan yasaları devreye koymak olacaktı.

Bu girişim sahiplerini şimdiden uyarıyoruz! Geçirdiğiniz bu yasalar, Kürt gençlerine yönelik uygulamaya koyacağınız bu resmi katliam belgeleri ilk olarak sizi vuracaktır. Bu sözümüzü bir kenara yazın.

Bunun dışında gençliğin de bu gelişmeleri gözlemesi, karşısında alacağı tavır ve tutumu netleştirmesi gerekmektedir. Herhalde elimiz kolumuz bağlı oturacak değiliz. Katledilmeye, soykırıma, asimilasyona, en doğal haklarımızın şantaj unsuru olarak kullanılmasına, günlük tecavüz sistemine karşı tavrımızı ortaya koymalıyız.

Bunu hazırlanarak yapabiliriz. Örgütlenerek, bir araya gelerek yapabiliriz.

Bunun dışında da tabii ki eylem yöntem ve taktiklerimizi gözden geçirmeliyiz. Öz savunma birimleri olarak bulunduğu her yerde görev ve sorumluluk sahibi olan Kürt gençlerinin daha yaratıcı ve caydırıcı eylem yöntemlerini geliştirmeleri çok önemlidir.

Birçok kez söylenmiş olsa da bir kez daha hatırlatmakta bir sakınca yoktur. Kürtlerin yaşadıkları yerlerde özgürlük ve demokrasi mücadelesi karşısında yer alan kesimleri iyi tespit etmek gerekir. Faşist devletin kolluk güçlerinin yerleri tespit edilmelidir. Yeni yasalarla gençlerimizi katledecekler o yörede, yerde, mahallede yaşayan kolluk güçleri, kontra örgütlenmeleri olacaktır. 90’lı yılların Hizbullah örgütlenmesine benzer ve Kürt Haması olarak örgütlenen kesimler olacaktır.

O zaman bu kesimleri şimdiden tespit etmek, evlerini, iş yerlerini, ilişkili oldukları devlet daireleri ve kurumlarını bulmak gerekecektir. Araçlarını, araç plakalarını tespit ederek tüm gençlerimiz arasında deşifre edilmesi sağlanmalıdır. Bunlarla işbirliği halinde bulunan ve Kürt kimliğini satılığa çıkarmış onursuzları bulmak, halk içinde deşifre etmek gerekmektedir.

Bunları bir hazırlık çalışması olarak her şeyden ve her görevden önce ele almalıyız. Madem onlar yasaların gücüne dayanarak, kurdukları işbirlikçi hain ağıyla, kontra örgütlenmeleriyle, kolluk güçlerin vuruş gücünü kullanarak bize yönelmek, gençlerimizi katletmek, esir almak, iğdiş etmek peşindeler, biz de o zaman meşruiyete dayalı bir savunma içinde bulunmalıyız.

“Toplumsal kimliğe kazınmış yasalar kolay kolay silinmez ve etkisini yitirmez” diyor Önderliğimiz. Biz de Kürtlerin temel yasası olan ve hepimizin genlerine yerleşmiş olan direniş yasasının verdiği güç ve cesaretle mücadelemizi yükselteceğiz.

Başımızı koyun gibi uzatmayacağız. Zindanlara girip pis nefeslerinin altında yaşamayacağız. Meydanlarda bizi katletmelerine izin vermeyeceğiz. Halkımızın geleceği olan çocuklarımızı, gençlerimizi koruyacağız.

Bunun için tabii ki daha örgütlenmek, çok çalışmak gerekecektir. Büyük bir savaş kapıya gelip dayanmıştır. Bu savaş, son savaştır.

O zaman bu savaşı kazanmak ve en son Roboski’de katledilen insanlarımız başta olmak üzere tüm şehitlerimizin intikamını almak için her şeyi bir kenara bırakarak, tüm bireysel planları askıya alarak yüklenmek en birinci görevimizdir.

Kürdistan’ı faşist odaklara, işbirlikçilerine, hainlere, tüm devlet ve faşist siyasi odaklara cehennem yapmak için hazırlanmak bir onur, namus meselesi olmuştur. Eğer biraz vicdan ve onur sahibiysek bunun dışında bir yaşam ve gelecek sahibi olmayacağımızı da görürüz.

Pir Kemal