HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Tarih, olup bitenlerin aynasıdır. Asıl olandır. Hep gerçek kalacak ve yaşanmış olarak belleklerde yerini alacak olandır. Bunun için tarihe ciddi yaklaşılacaktır. Hesaplar kitaplar bu gerçeklere ve ciddiyete göre yapılacaktır.

Kürdistan özgürlük mücadelesi düşmanın tüm topyekûn saldırılarına kuzeyde kapsamlı gerilla eylemlikleriyle, güneyde daha doğrusu Zap’ta da müthiş bir direnişle cevap verdi. Kürdistan tarihinde yeni bir direniş miti yarattı. Kürtlerin kendisini dünyanın en güçlü orduları arasında sayan bir askeri gücü dize getirerek hem de arkasına bakmasına dahi izin vermeden kaçmasını sağlatan Zap mitini.

Ve bu görkemli gerilla direnişi ardından halkımız tüm satın alma girişimlerine, tehditlere, işbirlikçileri harekete geçirmelere-siz buna Talabani’nin ve diğer güney liderlerinin açıklamalarını da ekleyin-rağmen 29 Mart seçimlerinde özgürlük çizgisine evet dedi.

Son olarak da; Habur’dan giren gerillaları milyonlarca insan -yediden yetmişe- deyim yerindeyse herkes karşıladı. 5 gün boyunca Kürdistan tarihinde görülmemiş sahneler yaşandı.

Bir halk evlatlarını örnek gösterilecek düzeyde bağrına bastı. Gerilla kıyafetleriyle gelen özgürlük savaşçılarını havada kaptı. Bayramların bayramını Kürt halkı tam 5 gün boyunca yaşadı.

Daha önce Başkan Apo “döneceğiz ama dönüştürmek için döneceğiz” demişti. Barış gurupları olarak dönen gerillalar tüm bir süreci dönüştürmek için gelmişlerdi. Ve halkımız bu misyonlarını bildiği için bu misyonlarına denk onları karşıladı.

Gerillalar, tarihi bir anda tarihi bir süreci başlatmak için barış elçileri olarak gelmişlerdi. Tıkanan bir sürecin önünü açmak için tüm riskleri göze alarak dönmüşlerdi. Önderimizin çağrılarını esas alarak dönen yoldaşlarımız bir de böyle tarihi bir görevleri vardı.

Kürdistan özgürlük mücadelesi 29 Mart seçim sürecinde silahları susturarak çatışmasız geçen bir sürecin yaşanmasını sağladı. Nisan ayından beri de tek taraflı bir eylemsizlik kararını ilan etti. Devlet bunun üzerine açılım politikalarını dile getirmiştir. Önderliğimiz ise bu süreçten sonra Yol Haritası için çalışmalarda bulundu. Ve Kürt özgürlük hareketi bu açılım politikalarına bir şans vermek için hem eylemsizlik kararını uzatmış hem de sürece pozitif yaklaşım göstermiştir.

Süreç ilerledikçe önderliğimizin Yol Haritası verilmemiş ve aksine gerillaya, halka ve Kürt legal siyasetine yönelimler artmıştır. Bu durumu aştırmak ve yine AKP politikalarının tutarlığını ölçmek için önderliğimiz barış guruplarını bu nedenlerden dolayı gönderilmesini istemiştir. Ve hareketimiz de önderliğimizin istemlerini hemen yerine getirerek Barış Elçilerini yollara koymuştur. Yukarıda dile getirdiğimiz gibi halkımız Barış Elçilerini adeta kutsarcasına karşılamıştır.

AKP’nin ve devletin beklentileri yerine gelmedi. Tersine halkımız topyekûn gerillanın yanına geçti. Ve Türkiye aydınları ve demokrat çevrelerde bu atılan adımları olumladılar. İbre giderek Kürdistan özgürlük mücadelesinin lehine kaymaya başladı.

Ne olduysa bu andan sonra oldu. AKP ve devlet umduklarını bulamayınca çark ettiler. Ve ortaya çıktı ki devlet, AKP ile el ele “Kürtsüz Kürt çözüm projesini” gündeme almış. “Kürt sorunu o kadar önemli bir sorundur ki Kürtlere bırakılmayacak kadar önemli bir sorun!“ Kürtlerin ne kadar kazanımları varsa hepsini-hem de sahte açılım taktikleriyle-geri alacaklar. Özgür ve iradeli Kürt yerine satın alınabilecek, satın alınmış Kürt yaratılmaya çalışılacak.

İsmi Kürt olacak ama içeriği Türk ve inkarcı.

İsmi Kürt olacak ama temsilcisi Mangurt Kürt.

İsmi Kürt olacak ama iradesi yok.

İsmi Kürt olacak ama kendisi kimliksiz.

İsmi Kürt olacak ama özü güdümlenmiş olacak.

Ve siz bu listeyi böyle sıralayıp devam edebilirsiniz. Kürt kasetleri, Kürt türküleri, Kürtçe konuşmalar, Kürt enstitüler, Kürt isimler, Kürt alfabesi, Kürtçe tabelalar ve…

Dediğimiz gibi ne olduysa tam da bu süreçten sonra oldu. Devlet kendisince bu kadar açılımla Kürtleri yanına alacaktı. Ancak olmadı. Kürtler milyonlarla, gelen gerillaları-hem de gerilla kıyafetleriyle-günlerce karşıladı. İçlerine aldılar, yanlarında oldular.

Devlet hazırlamış olduğu yeni tasfiye planı tutmadığını anladığı an daha sert bir sürecin başlamasının startını verdi. Gerillaya saldırılar arttı, halka yönelimler fazlalaştı ve en önemlisi de Kürt Halk Önderi Başkan Apo’ya karşı işkencelerin en ağırı olanı devreye konuldu. Daracık hücresinden nefesi adeta kesilerek ölüm sürecine alındı.

Devletin Kürt açılım politikasının sadece ve sadece bir sıkışıklıktan kaynaklandığı ve yine sadece ve sadece Ali Cengiz Oyunlarıyla Kürt özgürlük hareketini oyalayarak tasfiye sürecine kapsamlıca dostlarıyla aldığını netçe ortaya çıktı.

İnkârı ve imhayı adeta hücrelerine kadar yaşayan bir devlet ve onun takkiyeci, iradesiz, kimliksiz, omurgasız, kişiliksiz ve Mangurtları çok olan bir parti çözümsüzlük anında tüm gücünü, ilişkilerini, işbirlikçilerini, yandaşlarını, sindirdiklerini, iğdişleştirdiklerini tümünü devreye koyarak kapsamlı bir saldırı başlatıyor.

İlk elden güneyli güçleri -başında da Neçirvan Barzani’yi- harekete geçirerek geçmişte Kürt özgürlük hareketine düşmanlık yapanları ve ondan kopanları bir araya getirerek Türklere teslim etmelerini talep etmişlerdir.

PKK’nin imha olması şartına bağlı olan yaşamlarını örgütlemek için şimdiden hazırlıklara başladıklarını basında izliyoruz. Özelde geçmişten beri adeta bu halkın başına bela olmuş kişilik olarak nam salmış Osman gazetelere manşet vererek nasıl satılmaya hazır olduğunu dillendiriyor. Ve eğer o gazetelerde dillendirilenler doğruysa, çarpıtmalar yoksa tahrifatlar yoksa Osman’ın açıklamaları tek bir kelimeyle işbirlikçiliğin, ihanetin ötesinde tümden hainliktir. Hainlik bilindiği üzere düşmanların yanına geçerek kendi halkına saldırma ve savaşma durumudur. Halkının sırlarını ifşa ederek düşmanlara hizmet etmedir.

Kürdistan özgürlük mücadelesi bir kalkışı yaşarken, iradeli olmayı en üst düzeyde herkese gösterirken, birliğini ve beraberliğin güçlendirirken arkadan mücadeleyi hançerlemek tarihle oynamaktır. Ve unutmayalım tarihle oynanmaz. Yukarıda dile getirdiğimiz gibi; Tarih, olup bitenlerin aynasıdır. Asıl olandır. Hep gerçek kalacak ve yaşanmış olarak belleklerde yerini alacak olandır. Bunun için tarihe ciddi yaklaşılacaktır. Hesaplar kitaplar bu gerçeklere ve ciddiyete göre yapılacaktır.

Ve eğer hesaplar kitaplar bu gerçeklere ve ciddiyete göre yapılmazsa, bu hesapları bu yaşanan gerçeklere ve ciddiyete denk sormasını bilenler olacaktır. Kürdistan’da, gerilla ve fedai Kürt gençliği bu gerçeklere ve ciddiyete çağırmanın ve getirmenin diğer adı olduğunu hiç kimse ama hiç kimse unutmayacaktır.

Hayri Engin