HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Yeni bir yıla girdik. Adettendir her bir yeni yıla girerken geçmiş bir yılın muhasebesi yapılarak, yeni yılın yol haritası belirlenir.

Geçmiş yıla, özgürlük hareketi sözün tam manasıyla damgasını vurduğunu söylememiz abartı sayılmaz. Özgürlük yoluna giren Kürt halkı farklı kampanyalarla gündemi hep sıcak tutarak dikkate alınması gereken bir aktör olduğunu da herkese hissettirdi. Kürt özgürlük hareketinin gerillası kısa süreli sürdürdüğü 4 stratejik dönem hamlesi çerçevesinde, inkârcı ve imhacı rejimi sözün tam manasıyla felç etti. Kaldı ki biz gerillalar biliyoruz ki bu eylemlilik süreci sadece ve sadece gerillamızın çok düşük bir potansiyelinin kullanılmasıydı. Bu kısıtlı potansiyel kullanımına rağmen Türkiye sarsıldı. İskenderun Deniz Kuvvetleri baskını, Dörtyol ve Samsun’daki polis pusuları, gerillanın açılım sahalarına sadece bir iki küçük örnek teşkil etmiştir. Bunların yanına Pervari ilçe baskını, Gediktepe-Hantepe süpürme hareketleri gibi birkaç eylemi de koyarsanız, gerillanın ne yapabileceğini rahatlıkla görülebilir.

Unutulmamalıdır ki; bir, bunların hepsi iki buçuk aylık bir zaman dilimini içerisinde yapıldı, birde gerilla tüm gücünü dediğimiz gibi ortaya koymadı.

Önemli bir gelişme de alenen Türkiye ortamında Kürt Halk Önderliğiyle yapılan görüşmelerin ifade edilmesi olmuştur. 17 yıldır yaşanan muhatapsızlık sorunu kısmen de olsa giderilmesi, Kürt sorunun geldiği düzeyi göstermek açısından da önemli olmuştur.

Tüm bunlar yaşanırken gerillalar olarak 2010 yılını ağırlıklı olarak eylemsizlik süreciyle geçirdik. Eller tetikte ancak çatışmalara fırsat vermemek içinde hep dağların zirvelerinde bekledik. Buna rağmen inkârcı, imhacı faşist zihniyet onlarca öldürücü saldırı gerçekleştirdi. Bu saldırılarda çok sayıda yoldaşımız şehit düştü. Bu kadar Provokatif saldırılara karşı sadece ve sadece misilleme hakkımızı kullandık. Başka da eylemsizlik kararına harfiyen uyduk. Felsefik-Siyasal bir hareket olarak aldığımız kararlara uymak için elimizde gelen her şeyi yapmamız adettendir. Geleneğimizdendir. Kaldı ki Kürt halk önderliğinin aldığı her karar, biz gerillaları için bir emirdir. Bunun içinde olsa Kürt halk önderliğinin söyledikleriyle çelişmemek için büyük özenler gösterdik.

Geri baktığımızda büyük gelişmelerin yanı sıra inkârcı, imhacı ve faşist zihniyetli yapının gerillayı ve özgürlük hareketi taraftarlarına dönük imhacı anlayıştan vazgeçtiğini söylemek çok zordur. Gever’de bir genci gündüzün ortasında kurşuna dizmeleri bu faşist zihniyetin sadece ve sadece bir tasavvurudur. Yine Kürt halkının iki dilli yaşama dönük gösterdiği duyarlılığa karşı gösterilen tahammülsüzlük bu faşist zihniyettin geldiği düzeydir. Hele hele halkımızın kendisini yöneteceğine dönük düşünce beyan etmesi nasılda saldırılarla yüz yüze kaldığı ibretliktir.

Dünyanın neresine gidersek gidelim hiç kimse ama hiç kimse insanların diline ket vuramaz. Dillerin serbest gelişimi için her şey yapılır. Yine dünya giderek yerellere kayarak bu kadar hastalıklı merkeziyetçi yaklaşımlarla, Kürt halkını boğmaya kalkmak inanılmaz bir şeydir. En ufak bir beyin tartışmasını böyle saldırılarla ipotek altına almaya kalkışmak korkunç bir derin faşizanlıktır.

Kaldı ki Kürt halkı nasıl, kiminle yaşar onun kararını verecek olanda Kürt halkıdır. Onun adına başkası Kürt halkına ağızlık olamaz. Kürt halkı adına konuşmaya kalkışmak tarihe karışmış bir hastalıktır. Kürtleri yok sayarak onlar adına konuşmaya kalkışmak, çoktan Kürtler nezdinden aşılmış bir ruh halidir.

Kürtlerin de dünyadaki tüm halklar gibi kendi kaderini tayin etme hakkı vardır. Bu kendi kaderini tayin hakkı Kürtlere aittir. Başkaları Kürtleri kendi boyunduruklarına davet edemezler buna hakları da yoktur. Başka halklar için haklar neyse Kürt halkının da hakları onlardır. Ne az ne de fazla.

Ancak öyle görülüyor kendileri için demokrat olanlar Kürt halkı için faşistleşiyor. Kendisi için özgürlükçü olanlar Kürt halkı için sömürgecileşiyor. Kendisi için hümanist olanlar Kürt halk için sadistleşiyor. Kendisi için duygu yüklü olanlar Kürt halkı söz konusu olduğunda yılan gibi soğuk oluyor. Evet, kendileri için insan olanlar biz Kürtler söz konusu oldu mu insanlıktan çıkıyor.

Ancak özgürlük yoluna giren bu halk sergilenecek tavır ne olursa olsun kendi yolunu çizecektir. Kimsenin lamı cimi yapmadan, oraya buraya çekmeden bu halkın kendi kaderini tayin etme hakkına yapacakları sadece ve sadece saygı duymalarıdır. Kabul etmeseler de, hazmetmeseler de saygı duyacaklardır. Nasıl ki biz Kürtler tüm halklara bu saygıyı kusursuz sergiliyorsak başkaları da Kürt halkına bunu gösterecektir. Bunun başka da yolu yoktur.

Evet, yeni bir yıla girerken kendimize daha fazla güveniyoruz, daha fazla umut doluyuz. Tarihin yürü ya kulum dediği bir anla karşı karşıyayız. Böylesine tarihi bir anı yaşarken tüm Kürdistanlı gençleri başta olmak üzere tüm demokrat, ilerici yurtsever gençleri özgürlük dağlarına davet ediyoruz.

Kasım Engin